KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yani 5'inci maddenin (1)'inci fıkrasında, (1)'inci bendinde ifade edilen sınav türü yani bu sınav yazılı mıdır, sözlü müdür, mülakat mıdır, nedir? Çok belirginlik yok burada. Yine, sonradan anlaşılanların, atama niteliklerinden herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların... Yani baştaki takibat, baştaki güvenlik soruşturmasına tabi tutma, istihbari bilgiler vesaire yetmiyor; öğretmen hâlâ takipte, sonradan da anlaşıldığında yakasına yapışılıp gereken yapılıyor; çok ilginç bir şey bu. Bakınız, burada 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na atıfta bulunularak "adaylık ve"... "Stajyerlik" derdik eskiden biz buna, burada "adaylık" diye ifade ediliyor. 657'ye atıfta bulunulacağına, madem ki öğretmenlik meslek yasası yapıyoruz, öğretmenlik meslek yasası içerisinde buna bir tanım getirilmesi ve öğretmenlik meslek yasasının diğer yasaların vesayetinden bir anlamda da çıkması. Yani o yasalar diğer yasalarla ilintili, onların gölgesinde ,bu şunu çağrıştırıyor: 1990'lı yılların ortalarında -yani bu devlet geleneğinde birçok kere oldu ne yazık ki- sanki öğretmenliği herkes yapabilir gibi -yani büro memurlarından falan özür diliyorum ama- büro memurlarından, herhangi bir meslekten öğretmenler alındı ve bunlar büyük bunalımlar yaşadılar. Baktılar ki öğretmenlik öyle derse girmek, çocuklarla birtakım şeyleri konuşmaktan ibaret değil, sahiden ihtisas gerektiren, sahiden uzmanlık gerektiren bir şey. Bu uzmanlığa dair burada açıklıklar söz konusu; daha net, daha belirgin şeylerin olması ve bunun sadece öğretmenlik meslek yasasıyla düzenlenmesi gerektiği kanısındayız.

Bu Adaylık Değerlendirme Komisyonunun oluşumunda da bir muğlaklık var. Bu kadar usulsüzlüğün yapıldığı bir ortamda, usulsüzlüğe açık bir ortamda Değerlendirme Komisyonunun tanımlı olması gerekir. Kimden oluşuyor? Örnek veriyorum, millî eğitim müdür yardımcısı, ilköğretim müfettişi, işte, okul müdürü gibi bir tarifin, bir izahatın olması ve bunun da değerlendirmeyi nasıl yapacağına dair tanımlı bir durumun olması gerekir. Yoksa bu keyfî bir şekilde kullanılabiliyor ya da hedef alınan kişiler üzerinden farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bu tür şeylerin dikkate alınması ve bu doğrultuda bir düzenleme yapılması gerekir.

Teşekkür ederim.