| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .01.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Maddede -İbrahim Hocamın da özellikle söylediği gibi- dile dair, imla, dil kurallarına dair hatalarla birlikte, aynı zamanda somutlanamayan, somut hâle gelemeyen kavram ve ifadeler de var. "Öğretmenlik mesleği etik ilkelerine uygun" deniliyor, etik ilkeler konusundaki belirleme ve ölçüt nedir? Bu ciddi bir muğlaklık içeriyor. Aynı zamanda "öğretmenlerin çalışma şartları" deniliyor, bu çalışma şartlarının tanımı nedir? Hangi şartlar? Nerede; içeride, dışarıda, derste nedir bu şartlar? Bunun belirlenmesi lazım. "Genel kültür, özel alan eğitimi" deniliyor.
Bakınız, şimdi, öğretmenlik mesleğinin sosyopsikolojik, pedagojik, sosyal, kamusal bir meslek olduğu konusunda hiçbir kuşku yok. Şimdi, öğretmenlik mesleğinin eğitim fakültesinden mezun olduktan sonraki süreçleri hizmet içi eğitim kurslarıyla geçiştiriliyor ve bu kursların birçoğu özensiz bir şekilde ve konunun uzmanı olmayan kişiler tarafından -maalesef, ne yazık ki tanığıyız bunun- yapılıyor ama öğretmenin kendi kendisini mesleki alanda yetiştirmesi, kültürel olarak yetişmesi konusunda; bir, teknolojik okuma -bir önceki konuşmada söyledim- örneğin tablet, örneğin bu tür şeyler, internet ve benzeri konusunda devletin, Bakanlığın sağladığı olanaklar nedir? Öğretmene tanınmış böyle bir olanak var mıdır? Maalesef yoktur. İki: Kitap ve benzeri kaynaklar... Mesela neden Millî Eğitim Bakanlığı Yayınevi öğretmenlere dünya edebiyat klasiklerinden, dünyadaki eğitime dair kitaplardan ve benzeri çalışmalardan dokümanlar hazırlamamakta, yayımlamamaktadır, bunu ücretsiz olarak vermemektedir? Bu çok önemli bir şey.
Yine, baştaki konuşmada söyledim; bakınız, bir kente gidiniz, o kentteki sanatsal, kültürel faaliyetlerin -örneğin tiyatro, konser faaliyetlerinin- birinci aktivistleri öğretmenlerdir. Öğretmenlerin bu tür etkinliklere katılmadığı yerde o etkinlik gelişmez ne yazık ki ne ayıp ki. Şimdi, öğretmen bu olanaklarla mı, bu ekonomik olanaklarla mı sinemayı, tiyatroyu, sanatı, konseri izleyecek? Kaldı ki bir müzik aleti çalmak, bir sosyal organizasyon içerisinde olmak, bir kültürel faaliyetin öznesi olmak gibi bir şey için öğretmenlerin yüzde 95'i çırpınırlar, böyle bir şey için uğraşırlar; hatta dersten, meslekten artakalan zamanlarında mutlaka böylesi bir kursa giderler. Şimdi, bu tür kursların dışarıda yapılmak yerine okulun kendisinde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenleniyor olması gerekmez mi? Örneğin bağlama kursu, gitar kursu ya da daha başkaca şeyler. Örneğin öğretmen koroları oluyor, Türkiye'nin birçok yerinde sanatsal faaliyetler yapılıyor. Bunların yapılabilmesi için olanak tanınmaz mı yani burada daha açık, sarih, anlaşılır bir şey olmaz mı?
Siz demin dediniz ki: "Poliste kariyer var; komiserlik, müdürlük..." E, Sayın Başkan, eğitimde de var bu; müdürlük, müdür yardımcılığı falan bu tür kariyerler eğitimde de var zaten fakat bu tür akademik kariyerlerin düzenlenmesinde başka ölçütlerin; daha ölçülebilir, daha değerlendirilebilir, daha rafine edilmiş kavram ve ölçütlerin kullanılması gerekiyor. Bu, biraz böyle farazi ifade edilmiş, tanımlanmamış, yerine oturmayan şeyler. O nedenle, bunun daha tanımlanabilir, daha uygulanabilir olması gerekiyor ve sonuçta ben tekrar söylüyorum: Burada bulunan eğitim-iş kolunda örgütlü tüm sendikalar ısrarla diyorlar ki "Bu, bizim talep ettiğimiz şey değil." Bu dikkate alınmalı.
Teşekkür ediyorum.