İSMAİL KONCUK (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Hani, bir söz var "Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok." diye; tam öyle bir madde. Aslında, bu madde, kanunun diğer maddeleriyle çelişkiyi çok net olarak ortaya koyan bir madde, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'yla ilgili bir madde. Yani öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olduğu burada da ifade ediliyor, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nda da. Yani hem öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olduğunu tespit ediyoruz hem de kariyer basamakları düzenlemesi yapıyoruz; öğretmenliği, uzman öğretmenlik, başöğretmenlik gibi 2 kısma ayırıyoruz, aday öğretmenliğini de sayarsak 3 kısma ayırıyoruz.

Şimdi, doğrusu, tabii, bunları anlatmanın bir anlamı olmadığını biliyorum ama hani, Sayın Maviş de siz de söylediniz Sayın Başkanım, "Tarihî bir kanunu görüşüyoruz." diye, adı çok güçlü, öğretmenlik meslek kanunu, o yönüyle tarihî, içerik olarak tarihî değil tabii. Dolayısıyla, burada öğretmenlik mesleği yılla, tecrübeyle değer kazanan bir meslektir. Yani bir yıllıkken ikinci yıla geçtiğimizde bir önceki yılımızı beğenmeyiz, gerçekten öyle. Yani ben öğretmenliğe başladığım ilk günü hatırlıyorum, günlük plan yapmayı bile daha tam beceremiyordum; çocuk oyuncağı bir şey, sonradan gördük ki basit şeyler bunlar ama her geçen gün bir önceki günümüzü beğenmedik. Otuz yedi yıl öğretmenlik yaptım, otuz yedi yıl. Dolayısıyla, öğretmenlik mesleği yıllarla değerlendirilmesi gereken bir meslek. Hani, on yıllık öğretmene uzmanlık filan verilsin diyoruz ya, yirmi yılı dolduranlara başöğretmenlik verilsin; tam da o iddiamızı bu 3'üncü maddenin birinci fıkrası net olarak ifade etmiş. Kanun yapıcılar kendi aralarında, kendi içerisinde tenakuza düşmüşler ama bir süs maddesi olarak buraya koymuşlar yani bu madde kanunun diğer maddeleriyle örtüşen bir madde değil, çok iddiayla yazılmış bir madde ama diğer maddeler son derece güdük maddeler.

Teşekkür ediyorum.