| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .01.2022 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Gerçekten, geleceğimiz açısından çok önemli bir kanun teklifi görüşüyoruz ama ben çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım yani bir meslekle ilgili kanun düzenleniyor, esası işte 9 maddeden ibaret. Tekrara düşmeyeceğim, bütün arkadaşlarımız teknik konuları, Anayasa'ya aykırılıkları, beklentileri karşılamadığını, objektiflik unsurunu içermediğini anlattılar uzun uzun; ben başka bir açıdan ele alacağım konuyu.
Şimdi, mesela işte, 2016 yılından beri Çin'de dijital savcı kullanılıyor ve yazdığı iddianameler yüzde 96 oranında doğru. İşte, tıp alanında yeni cihazlar ilan ediliyor ve bunlar aldıkları verilerle teşhisi bir insandan, bir tıp hekiminden daha doğru bir şekilde koyabiliyorlar. Şimdi, dünyaya baktığımızda birçok mesleğin yok olduğunu, yok olacağını; şimdi okula başlayan çocukların okulu bitirdiklerinde bambaşka, adını bilmediğimiz yeni mesleklerle karşılaşacaklarını görüyoruz ama öğretmenlik muhtemeldir ki devam edecek olan bir meslek ve çağa uygun bir hâle getirilmesi gerekiyor. Şimdi, biz toplum olarak birçok şeyi kaçırmışız, Sanayi Devrimi'ni kaçırmışız. Şimdi bir dijital devrim çağındayız ve bunu da göz ardı ediyoruz. Şimdi, çağı inceleyen, yakalayan uzmanlar şunu söylüyorlar eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği konusuyla ilgili: Artık, çocuklara bilgi yüklemek değil -çünkü yükleyeceğiniz bilginin anlamı yok yani dediğim gibi, dijital bir yapay zekâ bir insandan daha iyi iddianame hazırlayabiliyor, daha iyi bir hukuki hizmet verebiliyor- bilgi yüklemekten çok -o kadar hızlı değişiyor ki her şey- şunu öğretmek gerekiyor çocuklara: Sorgulamak, gözlemlemek, iş birliği, dayanışma, adapte olma ve akıl sağlığını korumayı öğretmek gerekiyor ve bunun için böyle öğretmenler yetiştirmek gerekiyor ki bu yasa teklifine baktığımızda, hakikaten, öğretmenlerin bile hani akıl sağlığını koruması gerçekten mucize. Yani şunu yazıyor ücretli öğretmenler... Ya, ful çalışsa bir ay 2 bin lira alamıyor mevcut koşullarda yani bu öğretmen nasıl kendi akıl sağlığını koruyacak ki yeni çağa ayak uyduracak bir öğrenci yetiştirecek, onu o şekilde geleceğe hazırlayacak ve biz çağı yakalayacağız, kalkınacağız, gelişeceğiz?
Yorumlarınızı duyamıyorum konuştuğum için. Bana bakarak arkadaşlar yorumlar yaptı da sonra söylerseniz paylaşırız. Yani bu, hepimizi ilgilendiren, ülkemizi ilgilendiren, geleceğimizi ilgilendiren çok çok önemli bir konu.
Yine, eğitim, hakikaten en önemli sorunlarımızdan biri, bir alan. Özellikle erken çocukluk evresindeki eğitimle ilgili, örneğin, birçok gelişmiş ülkede ücretsiz ve zorunlu iken bakıyoruz, bizde tasarruf tedbirlerinde ilk kısılan alan oluyor yani "Efendim, kreş alanları almayın, kiralamayın, bina yapmayın." Yani biz böyle bakarsak o zaman hakikaten nasıl çağı yakalayacağız, nasıl o bahsedilen hedeflere ulaşacağız? Bu koşullarda çok zor görünüyor, tıpkı daha önce kaçırdığımız devrimler gibi bu çağı da maalesef kaybedeceğiz, öyle görünüyor.
Bunları konuşmamız gerekirken gerçekten hâlâ öğretmenlerle ilgili bu mülakatları konuşuyoruz. Yazık yani çocukların nasıl elendiği hepimiz gördük, okuduk, bize iletildi, anlatıldı. Mevcut durumda, liyakatle ilgili kararlar verilirken bunun nasıl subjektif koşullara bağlandığını konuşmak zorunda kalıyoruz, öğretmenlerin aile birliğiyle ilgili kaygılarını konuşuyoruz. Sabahtan biri hepimize -size de öyle mutlaka- bir sürü mesaj geliyor, bir sürü destek, yardım talebi geliyor. Bunları konuşmak zorunda kalıyoruz.
Ben diyorum ki... Sürem de bitiyor. Aslında bunu da doğru bulmuyorum, konuşma süresinin sınırlı olmaması gerekir ama madem böyle bir karar verilmiş, ben de uyayım.
Maalesef, biz hâlâ basit şeyleri konuşuyoruz. Ülkemize yazık diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.