| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .01.2022 |
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Sayın Başkan, kıymetli Komisyon üyeleri, Bakanlık temsilcilerimiz; sendikalardan ve diğer kuruluşlardan toplantımıza iştirak eden herkesi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle benim yetiştirilmemde önemli katkıları olan ilkokul öğretmenlerimi, ortaokulu öğretmenlerimi ve lise öğretmenlerimi, hatta akademik hayatım boyunca örnek aldığım bütün akademisyenlerimi saygıyla ve şükranla kendilerini buradan tekrar yâd ediyorum.
Bugün tarihî açıdan beraberiz çünkü ilk defa mesleki anlamda öğretmenlerin kendilerine has bir kanunun oluşması için bir araya geldik; bunun kıymetini zaten öğretmenlerimizde de sahadan gördüğümüz "feedback"lerde de bence fazlasıyla görmüş oluyoruz.
Bizler eğitim sistemimizi güçlendirdik çünkü şuna inandık: İnsanı güçlendirebilmek için eğitim sistemini güçlendirmemiz gerekiyordu. Bu anlamda birkaç tane rakam vereceğim: Bugün muhalefet tarafının en büyük partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi ya da daha önceki adlarıyla olan partiler görevdeyken acaba ülke ne hâldeydi? Örneğin, 2002 öncesinde Millî Eğitime ayrılan bütçe 3,4 milyar TL idi. Yine örneğin, okul öncesi eğitmen sayısı 12 bindi, ilköğretimde öğretmen sayısı 345 bindi, lise ve ortaokuldaki öğretmen sayısı 140 bindi.
Peki, biraz önce artık CHP'nin bile kabul etmek zorunda kaldığı "Yaparsa AK PARTİ yapar!" iktidarı ne yaptı? Okul öncesi eğitimi 99 bine, ilköğretim öğretmen sayısını 681 bine, ortaöğretim öğretmen sayısını da 280 bine çıkardı. Peki, okul sayısında ne âlemdeydik? Bakın, ben Erzurum'da okudum ilkokulu, 12 Mart İlkokulunda okudum. Annemin de babamın da köylerine gittiğimde... Bizim kendi köyümüz yaklaşık 1.400 insanın yaşadığı bir yerdi ama bir ilkokulumuz yoktu. Peki, 25 bin miydi döneminizde? Evet. Yani, aşağı yukarı kırk yıl, elli yıl iktidarda kaldınız, ya 25 bin okulla bu ülkeyi nasıl iktidara getirdiniz, yani eğitime önem verdiğinizi nasıl söylediniz? Hakikaten rakamlara bakınca...
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Yani nüfus artıyor Sayın Vekil.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Sayın Hocam, bakın, benim akademisyenlere...
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Nüfus artıyor, yani bunu nasıl karşılaştırıyorsunuz?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Yok, yapmıyorum. Niye karşılaştırmayayım ya? 25 bin okuldan eğer biz...
ŞENOL SUNAT (Ankara) - 25 bin okul olarak mı kalacaktı?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Ama siz 25 bini altmış yılda yaptınız, yirmi yılda ilkokulları 45 bine çıkardık.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Allah Allah!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hanımefendi, "Kurtuluş Savaşı" denilen bir şey yaşandı, herhâlde haberiniz yok sizin! Kurtuluş Savaşı'ndan haberiniz yok galiba!
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Ya bakın, bir sakince dinlemeyi öğrenir misiniz. Rica etsem, bir sakince dinlemeyi öğrenir misiniz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Düşman işgalinden, ülkenin işgalinden haberiniz yok mu sizin bunu konuşurken?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Bakın, biz bugün öğretmenlerle ilgili yasa çıkarıyoruz. Daha kendi aramızda nasıl dinleyeceğimizi öğrenmemişiz, öğretmenlerle ilgili yasayı nasıl çıkaracağız, ben çok merak ediyorum.
Peki, ben sayıları söylemeye devam edeceğim çünkü ben iktisat kökenliyim ve hep şuna inandım: Rakamın söylediği hiçbir şeyi başka bir şey söylemez.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hamaset yapıyorsunuz.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Hamaset yapmıyorum. Keşke siz de altmış yıl boyunca bu ülkeyi yönettiğinizde ortaokul sayısını 6.300'de tutmasaydınız, tıpkı AK PARTİ gibi ilköğretimdeki derslik sayısını 13.500'ün üzerine getirmiş olsaydınız. Ben söylemiyorum, rakamlar söylüyor.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Refah Partisini de sayıyorsunuz, MHP'yi de sayıyorsunuz.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Rakamlar bunu diyor işte.
Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmetle yâd ediyorum çünkü öğretmenler için söylediği çok önemli bir ifade var. Diyor ki: "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır." Ancak gelin görün ki bugün Atatürk'ün partisini iddia eden bir genel başkan ne dedi öğretmenler için? Dedi ki... Ya, hangi akıl ve mantık insanları oy verdikleri şeye göre ayırıp ve ondan sonra telin eder? Cümlesi cümlesine şunu söyledi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, dedi ki: "Hâlâ iktidarın peşinden giden öğretmenler varsa kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem." Yani biz öğretmenleri ikiye ayırıyoruz: Kılıçdaroğlu'nun "öğretmen" dedikleri, Kılıçdaroğlu'nun "öğretmen" demedikleri. Sebep, oy vermişliklerine göre. Ya, bu ülkede öğretmenlere yapılmış en bariz hatadır.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Siz kendi Genel Başkanınızın söylediğine bakın.
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Arkadaşlar, sataşmayalım lütfen, sakin olalım lütfen. Fikret Bey, lütfen...
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Bir dakika...
Ve devam etti, bence cümlenin en acı tarafı oydu "Öğretmen iradesini pazarlayan kişi değildir." Ya, öğretmeni nasıl bir iradeyi pazarlayacak hükme getirebiliyor? Ne yaptı da öğretmen iradesini pazarlamış oldu? Ne yaptı, bana bunu bir kere... Sorusunu sormak lazım. Sen suçu kendisine oy vermediğine inandığı bütün öğretmenleri bir çuvala koydu ve böyle bir hakaretamiz cümle kullanmış oldu maalesef.
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Celladına âşık oldu.
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Öğretmenler mi celladına âşık oldu?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Şöyle söyleyeceğim Kıymetli Vekilim: Sizin teklifinize, inanın, ilk bu konu gündeme geldiğinde -ben iyi araştırmacıyım, mesleğimi çünkü araştırma yaparak kazandım yıllarca- siz ne yapmışsınız diye baktım, didik didik baktım hepsine. Birkaç şey var, bir tanesini başka arkadaşım da söylemiş -Hasan Bey- ben yine söyleyeceğim. Burada diyorsunuz ki "Sadece eğitim fakülteleri..." Ben ülkenin fen edebiyat fakültelerini kapatayım mı? Ya da siz şöyle mi söylüyorsunuz: "Fen edebiyat fakültesinden mezun olanlar öğretmen olmayacak." Bu kanun tasarınız onu diyor, ben demedim, sizin kanun tasarınız diyor. Yine siz diyorsunuz ki "112 branşta öğretmen var, 31 farklı eğitim fakültesinden mezun vermeyen bölüm var yani 31 branşımızda eğitim fakültelerimiz mezun vermiyor." 31 mezun vermeyen branşın eğitimini nereden, kiminle karşılamış olacağız? Yani size göre eğitim fakültelerinden mezun olanlar öğretmen olabilir ama fen edebiyat fakültelerinden mezun olanlar, teknik eğitim fakültelerinden mezun olanlar endüstri meslek liselerinde eğitim veremeyecekler.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Olur mu öyle bir şey ya! Siz yaptınız onu da.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Ama ben dememişim Hocam, ben demedim, kanun teklifi dedi, Sevgili Hocam, ben demedim. Hani bugün ısrarla örnek gösterilen, basında da manipüle edilmeye çalışılan kanun teklifi diyor bunu yani.
Yine, garip bir şey, mesela madde 41'de Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir akademi kuruyorsunuz Hocam. Madde 42'de Türkiye Bilimler Akademisini kuruyorsunuz, güzel. Yalnız kurduğunuz akademiye, Millî Eğitim Bakanlığı akademisine nedense tutup bir görev vermiyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Öğretmenlerin yetiştirilmesinden Türkiye Bilimler Akademisi sorumlu olacak." Hocam, ben şuna inandım, inandık ve inanmaya da devam edeceğiz: Kamuda verimlilik ve etkinlik esastır. Eğer bir işlevi olmayacaksa millî eğitim akademisinin o zaman niye kuruyoruz? Oraya tahsis edilecek kadro, oraya tahsis edilecek bina, orada çalışacak olan insan bu bütçeye yük getirmeyecek mi? Madem millî eğitim akademisini kuruyoruz, önerinizi de beğendim, doğru, o zaman öğretmenleri orada yetiştirelim, niye Türkiye Bilimler Akademisine tekrar atıyorsunuz topu? Kurduğunuz akademiye mi güvenmiyorsunuz kanunu yazarken, emin olamadınız ya da Türkiye Bilimler Akademisine... Hani yani oradaki mantığınızı da ben anlamadım çok açıkçası. Birçok şeyiniz var ama şunu net bir şekilde söyleyeyim...
YILDIRIM KAYA (Ankara) - İkisini birleştirerek tartışmaya açtığınız için çok sağ olun.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Yo, yani...
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Ne güzel! Bizim teklifimizi de tartışmaya açmış oldunuz.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Yo, yo. Şöyle: Tartışmaya açmadım Hocam, tartışmaya açmadım. Dedim ki Hocam, bakın, sizin kanun metninizi de okuduğumuzda sizin ifadenizle yola çıkarsam Anayasa'ya aykırı onlarca durumu ben de burada zikredebilirim ama zamanı almamak için vermiyorum.
Yine, sabahtan beri özellikle kanunda asıl tartıştığımız noktalardan biri kariyer öğretmenliği. Hepimiz biliyoruz ki insanoğlu yaptığı meslekte ileriye gitmek ister. Bugünden yarına, çalıştığı pozisyonda nereye gideceğini biliyorsa bir kişi, hedeflerini ve adımlarını ona göre belirler. İnsanoğlunun doğasında motivasyonun en önemli iki kaynağı var; biri unvandır, gayet nettir bu; ikincisi, insan kaynaklarıyla ilgili araştırmalara baktığımızda para en son gelen yani dört tane temel öğe belirlenir, en son gelen öğelerden bir tanesi paradır. Biz de diyoruz ki işte, insanoğlunun doğasında olan, bu motivasyonla ilgili olan unsurda öğretmenlerimizin önündeki kariyer basamaklarını net bir şekilde tanımlayalım. Üstelik de burada şuna geliyoruz, diyoruz ki: Birincisi, öğretmen on yıllık öğretmen olacak yani on yıl boyunca aslında öğretmen kendisini uzman öğretmen olmaya doğru götürüyorsa akademik anlamda da kendisini geliştirecek. Niye? Çünkü bunun da şartları var. İkincisi, şunu da öngörüyoruz, diyoruz ki -Hocam, özellikle sizlere yarayacak olan bir konu- yüksek lisans ve doktoraları yapmışlarsa bu 180 saatlik, 200 küsur saatlik eğitim programından muaf olsunlar.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Teklifte "sınav" diyor.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Özür diliyorum, sınavdan muaf olacaklar. Özür diliyorum, ben yanlış ifade ettim. Ben bu Komisyonda ilk defa varım dolayısıyla biraz belki de heyecandan oldu, kusura bakmayın.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Teklif "sınav" diyor.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Sınavdan muaf oluyorlar.
Sadece şunu söyleyeceğim: Biz yüksek lisans ve doktoraya öğretmenlerimizi yönlendirerek aslında akademik anlamda da güçlenmelerini sağlıyoruz. Bunun neresi kötü olabilir?
Son olarak, bugün burada öğretmenlerle ilgili hakları konuşan bir siyasi partinin özellik dinlemesini istediğim birtakım isimler var -arkadaşlarımızdan biri çıkmış ama- Nuriye Ak, Bayram Tekin, Neşe Altın, Buminhan Temizkan, Nurullah Saraç, Ersoy Yılmaz, Ali Bulut, Ragip Köse, Zeki Ödük, Mahmut Çatalkaya, Erol Eren, Ali Yıldız ve son olarak -ki onlarca isim var, 194 isim var- Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz'ın haklarını da keşke bugün, burada biraz vicdanen savunuyor olabilseydiniz.
Teşekkür ediyorum Başkanım.