KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Sayın Başkanım, Sayın Komisyon üyeleri, Millî Eğitim Bakan Yardımcım, değerli bürokratları, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, EĞİTİM-BİR-SEN, EĞİTİM-İŞ, SODİMER, EĞİTİM SEN, Anadolu Eğitim Sendikasının değerli temsilcileri, TÜRK EĞİTİM-SEN ve adını sayamadığım diğer değerli katılımcıları; saygıyla selamlıyorum.

Hakikaten, yirmi dört yılını Millî Eğitimde geçirmiş bir kardeşiniz olarak konuşmak istiyorum öncelikle. Bir dağ köyünde, birleşmiş bir sınıfta öğretmen olarak başlamış, daha sonra okul müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü, maarif müfettişliği, daire başkanlığı, genel müdür yardımcılığı, genel müdür ve müsteşar yardımcısıyken siyasete girmiş, Millî Eğitim Bakanlığının bütün kademelerini yaşamış bir kardeşinizim. Bugün gündeme getirdiğimiz öğretmenlik meslek kanunu bizim için hayal bile değildi; evet, çalışan arkadaşlar, öğretmenler için hayal bile değildi. Hele, 3600 ek göstergenin, öğretmenler 1'inci dereceye indikten sonra kendilerine verilmesi ve emekliliklerinde yanlarında böyle bir dereceye dâhil olması, hakikaten çok büyük bir sevinç kaynağıdır, büyük bir umuttur; ben öyle düşünüyorum ve öyle olduğuna inanıyorum. Ama bakıyorum ki yani muhalefetteki değerli milletvekili arkadaşlarımızın her zamanki "istemezük" anlayışıyla...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Cemal Bey, 3600'ü tartışmıyoruz. Dikkat ederseniz, kariyer basamaklarına ilişkin...

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Geleceğim, oraya da geleceğim; Ruştu Bey, hepsine geleceğim. Müsaade ederseniz, bir giriş yapıyorum.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sanki 3600'e karşı çıkıyoruz.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Arkadaşlar, müsaade edelim. Sataşma olmasın, lütfen dinleyelim sakin sakin.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Bir giriş yapıyorum arkadaşlar. Ben kimseye...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Muhalefet gayet neyi savunup neye karşı çıktığını söyler.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Cemal Bey gayet sakin dinledi, lütfen.

Buyurun.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Bu "istemezük" tavrıyla daha kanunun başında...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yanlış mı? Anayasa'ya aykırılık.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - "Ya, ne olur ne olur bu kanun çıkmasın, bu kanunu tekrar geri gönderelim..."

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Anayasa'ya aykırılıkları söylemeyeceğiz mi Sayın Vekilim?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - "...yine, tozlu raflara kaldıralım" anlayışıyla efendim "Bu kanun, Anayasa'ya aykırıdır" yok, "Şuraya aykırıdır." yok "8-9 maddedir..." Yahu, arkadaşlar, değerli vekil arkadaşımız, Sayın Maviş anlatırken biz bunu yaşadık, biliyoruz, bizim camiamızı yani öğretmen kesimini ilgilendiren, Millî Eğitimi ilgilendiren 400 maddeye yakın kanun var. Eğer biz bütün bunları bir araya getirip birleştirmeye çalışırsak biz bu işi yapmayacağız, bir dahaki bahara, bir dahaki yıllara aktaracağız anlamındadır. Yani sizin anlayışınız buysa ben şahsen üzülüyorum. Sizin bu anlayışınızı, sizin bu kanuna yaklaşımınızı işin doğrusu, öğretmen arkadaşlarımın takdirine havale ediyorum, onların takdirine havale ediyorum.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Onlar sizi de değerlendiriyor.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Ya, arkadaşlar, şimdi yani bilemiyorum ki sizin tavrınızı neyle anlatayım? Hani, çok güzel bir fıkra var: Zamanın birinde, böyle millî, manevi değerlerle kendini yetiştirmiş, çalışkan, başarılı, sevilen bir insan var ama muhalefet tarafından bir türlü sevilmiyor.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Allah, Allah!

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Evet, sevilmiyor. Ne yapalım, ne edelim? Bunun da çok güzel maharetleri var, demişler ki: "Eğer bu nehri bu taraftan öbür tarafa geçersen biz sana, senin maharetlerine inanacağız." Karar vermişler, belli bir gün belirlemişler, muhalefet de gelmiş, kendisine inananlar da gelmiş. Adam gelmiş bastonunu almış derenin üstünden, koskoca ırmağın, nehrin üzerinden bir taraftan bir tarafa yürümüş geçmiş, yürümüş geçmiş. Muhalefet hemen ses çıkarmış: "Bakın, bakın, yüzmeyi bilmiyor." Ya, arkadaşlar, yani şimdi, Allah rızası için... Mecliste de böyle, ya -en güzel- memleket, millet menfaatine getirdiğimiz hangi kanun olursa olsun "İstemezük." Muhalefet, ya, bir sefer de teşekkür edin. Biz bu kanunu buradaki arkadaşların hiçbirisi için çıkarmıyoruz ki. Bakın, sabahtan beri tartışıyoruz arkadaşlar, biz bu kanunu Türkiye'de şu anda bu mesleği icra eden 950 bin insan için çıkarıyoruz. Hani diyorsunuz ya: "Kim faydalanacak, kim faydalanmayacak?" 950 bin...

YILDIRIM KAYA (Ankara) - 300 bini nerede?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Efendim?

SERKAN TOPAL (Hatay) - 1 milyon 200 bin değil miydi ağabey?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Şimdi, şöyle: 1 milyon 250... Ben özel öğretimi öbür tarafa bıraktım, onlar ayrı, müsaade edersen; devletin resmî rakamları, rakamlar tek tek bende, resmî. Bunun 110 bini sözleşmeli, 750 bini kadrolu, 100 bin dolayındaki kısmı da idarecidir ama bütün bunlar faydalanacak. Hani diyoruz ya: "Kim faydalanacak, kim faydalanamayacak?"

Biraz önce Ruştu Bey "kanun" dedi, ben onu da size söyleyeyim: Arkadaşlar, yeni kanunla, getirdiğimiz bu kanunla sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımı da ortadan kaldırılıyor. Nasıl kaldırılıyor? Mecburi hizmet hariç, 3+1 hariç bütün özlük hakları aynı hâle geliyor, aynı seviyeye geliyor, hiçbir ayrım yok.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Öyle değil.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yok, öyle değil.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Hiçbir ayrım yok, göreceksiniz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Eş durumu tayin hakkı tanınmıyor ki sözleşmeli öğretmene.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Bak, bir şey söyleyeyim: 3+1 var orada.

Şimdi, arkadaşlar, ben Bitlis Milletvekiliyim; doğudan gelen bir kardeşinizim, bir arkadaşınızım. Eğer bu sözleşmeli mecburi eğitim olmasa bizim orada çocuklarımızın öğretmen görme şansı yok.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yanlış.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yanlış, baştan sona tartışabiliriz Cemal Bey, yanlış.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Ya, bırak! Şimdi, ya Ruştu Bey, biz aynı yörenin insanıyız, lütfen. Öğretmen bulamazsınız.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Cazip hâle getirirsin. Sen ona lojman ver, ücret ver, olanak ver, bak nasıl geliyor oraya.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Ruştu Bey... Ruştu Bey... Bak, şunu...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - 700 bin öğretmen atama bekliyor Sayın Vekil.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Ben anlatayım, siz cevap verin.

Arkadaşlar, biz böyle gidersek, bu hâlimizle öğretmen bulamıyoruz orada, gerçekçi olalım. Ben o yörenin insanıyım, orada doğdum, büyüdüm; Ruştu Bey, siz de orada doğdunuz, büyüdünüz. Öğretmen bulamayız.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Teşvik verirsiniz, yine bulursunuz.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Arkadaşlar, "fırsat eşitliği" diyoruz, bırakın çocuklarımızın öğretmenleri olsun, sınıfları boş kalmasın. Hani biraz önce dediniz: "Niye ek ders ücretli vekil öğretmen tayin ediyoruz?" Öğretmen bulamıyoruz oraya, istifa ediyor gidiyor. E, gitmeyen öğretmeni nasıl oraya zorla götüreceğiz? Mecburi tutacağız, bu arkadaşlarımız orada kalacaklar.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Teşvik verebilirsiniz, o bölgeler için öğretmenlere teşvik verebilirsiniz

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Ama 3+1'in sonunda bu arkadaşlarımızı tekrar kendi istekleri doğrultusunda istedikleri yerlere puanlarına göre gönderiyoruz ama orada 2 şeyi istisna bırakmışız. Neyi istisna bırakmışız? Olağanüstü bir güvenlik, can güvenliği veya sağlık sorunu durumu varsa zaten o imkân tekrar verilmiş.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Eş durumu ne olacak?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Biraz önce söylediniz hani "Bu kadar insan nerede eğitim görecek?" Arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığı bunun altyapısını hazırlamış bile. Aynen öğrenciler üzerine nasıl EBA eğitimi varsa Millî Eğitim Bakanlığı da...

SUAT ÖZCAN (Muğla) - Eğitim değil, öğretim.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Öğretim; eğitim öğretim, öğretim diyelim, uzaktan öğretim. Evet, onu da o şekil yapmış Sayın Hocam.

Yeni kanunla, on yılını doldurmuş her öğretmenimiz -istisnasız; a, b, c farkı yok- belli şartları yerine getirirse uzman olabilir -zaman kalmadı, çok fazla açıklamaya girmek istemiyorum- ancak orada bir istisna var; o şartları yerine getirdikten sonra yüksek lisansını yapmışsa sınava tabi tutulmaz. Yine, diğer taraftan, başöğretmenliğe geçişte, uzmanlıkta on yıl zamanını doldurmuş öğretmen arkadaşlarımız belli şartları yerine getirmişse kimisi sınavla kimisi de doktorasını yapmışsa hiçbir şey olmadan yine geçiyor ve bunların özlük haklarında da maddi haklarında da ciddi bir iyileştirme meydana getiriliyor.

Hani diyoruz ya: "Bu, öğretmenlere ne zaman verilecek?" Şu anda, Millî Eğitim Bakanlığında 75 bin dolayında daha önceden yapılan uzmanlık sınavını kazanmış öğretmen görev yapıyor; bunlara uzmanlıkları hemen verilecek. On yıl sonra da bu öğretmenlerimizden -tabii kademe kademe peşinden gelecek- uzman öğretmen arkadaşlarımızdan hem şartlarını yerine getiren, sınava giren veya doktorasını yapan arkadaşlarımıza da öğretmen kardeşlerimize de başöğretmenlik verilecek.

Şimdi, sabahtan beri dinliyorum arkadaşları; ya, arkadaşlar, bu kanunu biz Millî Eğitim camiasındaki öğretmen arkadaşlarımız için çıkarıyoruz. Tabii ki benim bir konuda şunu belirtmem gerekir: Mükemmeliyet izafi bir kavramdır, mükemmellik yoktur ama bugünkü zamanın ruhuna uygun olarak, camiadaki arkadaşlarımızın beklentilerini karşılayacak... Kimisi diyor: "Ya, maddi tarafını bir tarafa bırak." Arkadaşlar, öğretmen arkadaşlarımızın hem manevi açıdan tatminini hem de maddi anlamdaki tatminini biz başa baş götürmek zorundayız; bu, arkadaşlarımızın beklentisidir. Elbette burada sendika temsilcisi arkadaşlarımız var; daha fazla isterler, biz daha fazla isteriz. Allah'ın izniyle günü gelir 3600 değil, genel müdür statüsünde olan 6400 göstergeyi veririz ama şimdi ben bunu söyledim diye Millî Eğitim Komisyonu üyesi hemen şu oldu... Arkadaşlar, bakın, bizim için 3600 hayaldi, hayal.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Üç sene önce söz verdiniz ya.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Allah'a ant ediyorum, bakın, Allah'a ant ediyoruz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Seçim vaadiydi.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Asla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Cemal Bey, süreniz bitti, ilave süre verdim, tamamlayın.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - AK PARTİ iktidarı yirmi yıldır nasıl ki bütün hayalleri gerçekleştirdiyse; Türkiye'nin o dağında, taşında, ovasında, her tarafında imzası varsa Millî Eğitimde de aynı imzayı biz her konuda atmışız. Ha, eksikliklerimiz yok mu, bunları telafi edeceğiz. Ya arkadaşlar, birleşmiş sınıflardaki o günleri, fiziki altyapıdaki, fiziki yapıdaki, altyapıdaki eksiklerimizi, noksanlıklarımızı... Biz ders kitaplarını bile temin etmeye çalışırken okullar açıldığında aileler sıkıntı yaşıyordu, öğretmenler ders kitabı bulmak için çocukların derslerini belki de bir iki ay geciktiriyordu. Şimdi, okul açıldığı gün ne yapıyoruz, okula gitmeden ders kitaplarımız masada öğrencilerimiz için. Bütün okullarımızda artık kütüphanelerimiz var, bütün okullarımız artık dijital sisteme geçti, bütün okullarımızda akıllı tahtalarımız var, öğretmenlerimiz istediği zaman dünyayla entegre olabiliyor. Ama bütün bunlar bizim nihai hedefimiz midir? Asla, Allah'ın izniyle her gün adım adım, adım adım ileriye doğru gideceğiz ama attığımız her tohumu, attığımız her nüveyi eğer eksik görür, onları noksan eder, çiğnersek, onları ezersek, kusura bakmayın, ileri de gidemeyiz.

Ben sözümü fazla uzatmayayım, Başkan Bey ha bire gözlerimin içine bakıyor.

Ben burada, bu kanunun hazırlanmasında emeği geçen bütün milletvekili arkadaşlarımıza, bürokratlarımıza ve birinci derecede imzası olan, bugün aramızda olmayan Orhan Erdem kardeşime teşekkür ediyorum.

Hepinize selamlar, sevgiler, hayırlı günler, iyi çalışmalar diliyorum.

SERKAN TOPAL (Hatay) - "Yaparsa AK PARTİ yapar!" değil mi?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Evet, yaparsa AK PARTİ yapar Allah'ın izniyle.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Ben de teşekkür ediyorum Sayın Taşar.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Yirmi yıldır yapıyoruz, bir yirmi daha yapacağız, hiç merak etmeyin.