AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Ben de teşekkür ederim.

Tabii, heyecanınızı takdir ediyorum, sorduğunuz soruları da saygıyla karşılıyorum. Ama, Avrupa Konseyinin biliyorsunuz o 15'inci maddesini daha önce askıya alan ülkeler vardır. İngiltere de IRA terör örgütüyle mücadele sırasında yıllarca askıya almıştır. Biz, hukuki bakımdan uluslararası anlaşmalara olan vecibelerimizi yerine getiririz. Ancak burada Avrupa Birliğinin yüksek temsilciliğinden yapılan bir açıklamayı dün ben de okudum. Tabii, onu sürekli olarak konuşuyoruz. Ben şahsen buradaki unsurların tam olarak doğru yerine oturtulduğu kanaatinde değilim. "Orantısız güç kullanma" gibi tabirler ve bugün Brüksel ve Paris sokaklarında askerler dolaşırken, metrolar günlerce çalışmıyorken, birçok sıkıntı Avrupa'nın çok önemli şehirlerinde de yaşanırken böyle bir açıklama yapılması olabilir, konuşuruz. Sizin görüşlerinizi de saygı duyuyorum. Ama, önemli olan burada hukukun kurallarının, uluslararası kuralların doğru uygulanmasıdır.

İkincisi: Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olurken de her zaman şunu söyledim, sadece terörle mücadele bakımından da söylemiyorum, dünya küresel bir yapıya ulaştı, "Ben Avrupa Birliği üyesi olacağım, başka hiç kimseyle görüşmem; NATO üyesiyim, tamam, kapattık dükkânı." şeklinde bir yaklaşım yanlış olur. Biz, bugün Latin Amerika Örgütüyle de iş birliği içindeyiz, Afrika Örgütüyle de iş birliği içindeyiz, İslam Konferansı Örgütünün üyesiyiz, Şanghay Beşlisiyle ilişki kurmayı arzu edebiliriz, İran, Pakistan ve diğer ülkelerin olduğu ekonomik iş birliği teşkilatının üyesiyiz, Karadeniz İş Birliği Teşkilatının üyesiyiz. Dolayısıyla, sadece batıya bakan bir Türkiye değil ama bunu doğru oturtmamız lazım. Yani, Başbakanın geçen gün söylediği şeyi çok önemsiyorum. Türkiye Avrupa'dır, Türkiye Avrupalıdır ama güneye doğru, doğuya doğru ilişkilerimizde de Türkiye aynı zamanda bu bölgenin bir ülkesidir. Yani, hakikaten dünyanın merkezi bir yerinde bulunuyoruz biz. Dolayısıyla, Avrupa'dan baktığınız ile buradan baktığınız arasında çok büyük fark olabilir.

Bu terörle mücadele konusunda şayet ülkeler bir araya gelmişse ve amaç da terörle mücadeleyse, ki burada DEAŞ terörü en başta unsur olarak gözüküyorsa sırf "Bu ülkeler İslam ülkesidir." diye bunun içinde yer almamak Türkiye'nin vereceği bir karardır. Ama, "İslam ülkesi olduğu için yanlıştır." derseniz, ben bunu doğru bulmuyorum yani mazur görün görüşlerimizi paylaşma bakımından. Bu örgütün, bu ortaklığın çabalarına bakarız, gerçekten DEAŞ terörüyle mücadele bakımından olumlu sonuçlar aldığını görürsek belki zaten bugünkü konuşmamızın cevabı da verilmiş olur. Şayet aksine bir görüş ortaya çıkarsa da Türkiye, bir anlaşma değil, neticede bir beyanla bunların arasında yer alıyor.

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, özür dilerim. Yani, orada, İslam ülkesi olması...

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Ben bitireyim isterseniz, diğer sorunuza da cevap vereyim.

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Tabii.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Şimdi, Suriyelilerle ilgili "misafir" tabirini kullanırken, bizim 1948 Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğumuz bir coğrafi çekince var. O coğrafi çekinceyi kaldırmadığımız sürece güney komşularımızdan gelenlere mülteci demiyoruz. Onun için de sürekli olarak bu kavramı kullanıyoruz. Mülteci dediğiniz zaman yanında başka komplikasyonlar getirir ve bu coğrafi çekince de onun için konulmuştur, bu nedenle demiyoruz.

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Yani, sadece bir hususu düzeltmek istedim. Yani, orada mesele tabii ki İslam ülkesi olması yani orada dinî bir vurgu yapmak istemedim, onu düzeltmek isterim. Orada önemli olan, o Selefi gruplara destek verdiği bilinen ülkeler olması itibarıylaydı.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Ama yok, siz daraltmışsınız çerçeveyi; yok, çok daha fazla ülke var. Ülkelerin tamamına bakarsanız öyle bir tablo çıkmıyor.

SELİNA DOĞAN (İstanbul) - Peki, teşekkür ederim.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Ben de teşekkür ederim sorunuz için.