| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2756) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .11.2021 |
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Teşekkür ederim.
Bir yanlışı düzeltmek için söz almış bulunuyorum. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi genelde personele has bir bütçedir -yani ben de bütçede beş yıl İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı yaptığım için biliyorum- yüzde 95 personel giderleridir. Cami yapımları, Kur'an kursu yapımları gibi fasılda Diyanetin fazla bir bütçesi söz konusu değildir. Orada bir bilgi yanlışlığınız var, onu düzeltmeniz doğru olur. Kıbrıs'tan buraya gelmiş bir sendikanın, bir derneğin görüşüne dayanarak bu Komisyonda bilgi sunmak sizi yanıltabilir.
Diyanet İşleri teşkilatının Kıbrıs'ta -Sayın Büyükelçim de bilirler- diplomatik statüde elemanları olur, yani buralardaki sınavlardan geçmiş arkadaşlar orada hem Diyaneti hem devleti temsil ederler. Onun dışında Ortak Kültür Komisyonundan geçen din görevlileri vardır, orada oranın ihtiyacını giderecek arkadaşlar vardır. Bunların maaşları Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından ödenir. Oralarda yapılan camiler ve buna benzer Kur'an kursu gibi hizmetler hayri hizmetlerdir, vatandaşların katkılarıyla yapılan hizmetlerdir, vakıflar aracılığıyla yapılan hizmetlerdir. Dolayısıyla, yani devletin bütçesini doğrudan ilgilendiren hususlar değildir, bunu düzeltmemiz lazım.
Bir diğer husus, Diyanet İşleri teşkilatı anayasal bir kuruluştur, Türkiye'de olduğu gibi, yurt dışında da yani diğer Türk devletlerinde, Türk Cumhuriyetlerinde, Türk topluluklarının olduğu yerlerde yani buradan seçilmiş, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla gitmiş görevlilerimiz oralarda yaptıkları hizmetleri zaten meri mevzuat çerçevesinde yapan arkadaşlardır.
Türkiye'de İzmir'i farklı bir il olarak görmek de çok yanlıştır. Yani Manisa neyse, Aydın neyse, Muğla neyse oradaki il müftülüklerimiz hangi hizmeti yürütüyorsa İzmir Müftülüğü de aynı hizmeti yürütür, Diyanetin oradaki temsilciliği İzmir Müftülüğü aracılığıyla yürütülür. Hiçbir zaman Diyanet teşkilatı hutbelerinde, vaazlarında, sohbetlerinde insanlarımızı ötekileştirici bir anlayış ve dil hiç kullanmamışlardır, kullanmazlar. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren günümüze kadar Diyanet çizgisinde bir değişiklik söz konusu değildir. Diyanetin çizgisi Kur'an-ı Kerim ve sahih sünnete dayanır, bunun dışında bir anlayışı benimsemez. Yasalarımız da bu çerçevede bu görevi veriyor; insanlarımızı aydınlatma görevi, ibadet yerlerini yönetme görevi, ahlak esaslarına dayalı hizmeti yürütme görevi Diyanet İşleri Başkanlığının görevidir. Bu, Diyanet İşleri Başkanlığının Başkanı ve diğer görevlileri aracılığıyla yürütülüyor. Bu bakımdan bir ayırıcı dil kullanmak, milletimizin birliğine, beraberliğine zarar verici bir dili kullanmak doğru değildir, bunu ifade etmek istedim.