KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok Kıymetli Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli kurum müdürlerimiz, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz. Arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin en önemli özelliği siyasi istikrar. Bu konulara fazla değinmeyeceğim, direkt kendi konuma geleceğim ama...

Şimdi, niye siyasi istikrar? "A" "B" "C" "D" "E"; 5 tane parti olsun -parti ismi vermiyorum kimseye sataşmamak için- seçimler olsun, genel seçimler bitsin, Parlamentoya vekiller gelsinler ama hiçbir parti çoğunluğu sağlayamamış olsun, tek başına iktidarı kuramasın, koalisyon olması gereksin ama "A" "B" "C" partilerinin bir araya gelerek koalisyon kurması lazım. "A" da farklı, "B" de farklı, "C" de farklı; 3 tane benzemez partinin bir araya gelerek, hükûmet kurarak bir ülkeyi -hadi Türkiye'yi de söylemeyeyim- başarıya götürmesi, orada siyasi istikrarı sağlaması mümkün mü? Mümkün değil.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Almanya...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Almanya...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim, katılmak zorunda değilsiniz ama hepimiz birbirimizi dinleyeceğiz.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Soru sordu, cevap verdik.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, arkadaşlar, biz yıllarca bunun çilesini çektik, koalisyonlarla kaç yılda bir seçimlere gittiğimizi siyasi tarihimize baktığımız zaman, yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce ve AK PARTİ'den önceki siyasi tarihimize baktığımız zaman bunu net bir şekilde görürüz. Yani 2001 yılından önce...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Uğur Bey, koalisyonlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ruştu Bey, böyle usulümüz yok, rica ediyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 2002... 3 Kasım...

Sayın Başkanım, benim sürem on dakika.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Biliyorum, on dakika süresi var Uğur Bey'in.

On dakikanızı başlatıyorum.

Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, böyle iki dakika, üç dakika olduğu zaman, dakikalara baktıkça konuşmamı yapamıyorum, kendimi toparlayamıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Kısa konuşmasını rica etmiştim ama madem zorluyorsunuz konuşsun, ne diyeyim yani.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, arkadaşlar, yani 2002 öncesi Türkiyesine baktığımız zaman tek başına iktidar dönemlerinde Türkiye'nin hakikaten yol aldığını, mesafe katettiğini çok net bir şekilde görüyoruz ama koalisyonlar bu başarıyı maalesef sağlayamadı. Yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini konuşurken bunları göz ardı etmememiz gerektiğini düşünüyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, şimdi, bütçe başladığı günden itibaren şunu gördük. Ne gördük? Elimizde bütçe rakamları var, şimdi Sayın Paylan'dan gireceğim lafa, Sayın Paylan böyle baktı Lütfi Elvan Bakanımıza "Sayın Elvan, az bütçe açığı vererek gurur duymamanız lazım." dedi. "Bütçe açığı daha fazla olsun." dedi ama ondan iki cümle öncesinde de "Bu bütçe var ya bu bütçe, faizci bütçe." dedi. Yani, bir taraftan hem "faizci bütçe" diyeceksiniz, döneceksiniz iki satır aşağıda, iki dakika sonra da "Bu bütçe açığıyla gurur duymayın, daha fazla bütçe açığı verin." diyeceksiniz. "Fakire fukaraya, esnafa para dağıtın." diyen kendisi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, dünyada bir pandemi var ve dünyadaki bütün ülkelerin enflasyon rakamlarına baktığımız zaman yüzde 300, yüzde 500. Ülkelerde enflasyonun böyle âdeta patlama noktasına geldiğini herkes net bir şekilde zaten görüyor. Pandemi var değil mi? Ekonomik kriz var. Bütün dünyada var zaten bunlar, sadece Türkiye'de değil ama Türkiye'de enflasyon oranlarına baktığımız zaman yüzde 20, yüzde 25 -sizin deyiminizle yüzde 30 olsun fark etmiyor- ama yüzdelik artışına baktığımız zaman en az oranlı artış olarak Türkiye'deki enflasyon artışını görebilirsiniz. Büyüme oranlarına baktığınız zaman da Çin'den sonra en çok büyüyen ülkenin de Türkiye olduğunu görürsünüz ama bunları göz ardı ederek, dünyayı göz ardı ederek, kendi hayalimizde bir dünya kurarak veya Türkiye'yi nereye çekiyorsunuz bilmiyorum ama bir yere çekerek hakikaten biraz fazla yüklendiğiniz kanaatindeyim.

Şimdi, bütçe başladığı günden itibaren Sayın Paylan bir cümlesinde şunu söyledi, bugün yine söyledi, tekrarladı: "Sizin bu bütçe faizci bütçe, bu bütçe güvenlikçi politikalara para ayıran bütçe." dedi kendisi "güvenlikçi, israfa giden bütçe" falan. Şimdi "Bu güvenlikçi politikalara bütçenizi ayırmayın da millete ayırın paranızı." dedi. "Güvenliği biraz daha kısın çünkü millet fakir fukara." dedi, kendince bir edebiyat yaptı. Bunu defaten HDP milletvekilleri tekrarladığı için ben de şöyle bir cümle kurdum: "Evet arkadaşlar, biz jeopolitik olarak dünyanın göz bebeği bir konumdayız, bir Türkiye'yiz. Bütün dünyanın gözü âdeta Türkiye'de. Bu Türkiye'ye diz çöktürmek isteyenler var."

Evet, Ali Mahir, soğana geliyorum, "soğan" dediniz ya.

Gitti mi Ali Mahir? Gitti herhâlde. Keşke Ali Mahir... Gelse dinlese de yine anlamamazlıktan gelecek de...

Şimdi "Bu Türkiye'de bütün dünyanın gözü var, Türkiye'ye diz çöktürmek istiyorlar, Türkiye'yi zafiyete uğratmak istiyorlar; bizim buna müsaade etme şansımız yok. Bu Meclis çatısı altında Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak hep beraber..." Parti ayırmıyorum; hatta ve hatta şunu söyledim: "Kendini ayrıştırmak isteyen varsa ayrıştırsın." O kendine kalmış. "600 milletvekili olarak arkadaşlar, bu ülkeyi korumak, vatanın bölünmez bütünlüğünü sağlamak... Şehitler verdik, can kaybı verdik, milyarlarca liramız teröre gitti, terör koridoru oluşturmak isteyen ülkeler var terör örgütüyle beraber 'Artık yeter!' dedik. Bu PKK terör örgütüne terör örgütü deme zamanı geldi geçmedi mi? Niye PKK terör örgütüne terör örgütü diyemiyoruz ve bu çatı altında oturuyoruz? Yazıklar olsun!" dedim. "PKK terör örgütüne, YPG'ye terör örgütü diyemeyenlere yazıklar olsun!" dedim. "Ama unutmayın, bütçeden biz güvenlikçi politikalarımıza zafiyet vermeyeceğiz para ayırmaya devam edeceğiz ta ki ne zamana kadar?" dedim, cümle oraya geldi "Kuru soğan ekmek yeriz, gene de bu politikalarımızdan vazgeçmeyeceğiz çünkü bizim ülkemizde gözü olanın gözünü çıkarmak 84 milyonun boynunun borcudur." dedim. Haydi, şimdi Ali Mahir gelsin, benim bu söylediğim cümleden bir tanesine itiraz etsin. "Soğan ekmek edebiyatı yapmak" demek yani kalkıp ekonomik krizle bunu bağdaştırmak kadar abesle iştigal eden bir durum var mı arkadaşlar?

Şimdi, Özgür Bey ne dedi az önce? "Ya, bak bana böyle bir haksızlık yaptılar, mevkidaşım özür diledi." dedi. Şimdi, burada arkadaşlar, illa kendi başımıza mı gelmesi lazım? Artık, milletvekilleri, trollerin, iki trolün, iki medyacının veya kimi basının eline düşüp de kalemine düşüp de kendimizi bu çatı altında paspas mı yaptıracağız arkadaşlar? Niye birbirimize sahip çıkamıyoruz, onu anlamıyorum ben. Ben, Özgür Başkanımıza yapılana veya bir başka arkadaşıma yapılana "Oh, ne güzel oldu." diyecek bir insan değilim. Kendime istemediğim bir şeyi başkasına istiyorsam namerdim. Bu kadar açık, net söylüyorum. Ha, iki troll bunu yazdı diye moralim bozulmadı ama arkadaşlarım böyle kendi kendilerine yazmışlar, gülmeleri benim ağrıma gidiyor. Yazık ya, Ali Mahir...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Buradayım, buradayım, geldim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Açıklama yaptım "tweet" attım, Ali Mahir hâlâ bunu anlamıyorsa, ben başka bir şey anlayacağım bu sefer.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama sen de Ali Mahir'e çok ağır yazmıştın; hani hesabı takip ediyorsun ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben Ali Mahir'e bir tane yazdıysam...

Bak, Özgür Bey..

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Millî orduya 'satılmış' dedin." diye bazı "tweet"ler attın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Özgür Bey...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buna da doğru de.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani bakın şimdi arkadaşlar, "tweet"i atmışım, açıklamamı yapmışım, basın açıklamamı yapmışım hâlâ bunu gündeme getirip de... Arkadaşlar, herkes alnının akıyla, gitsin alın teriyle işini yapsın, emeğini versin, parasını kazansın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hep birlikte Fahrettin Altun'a "Yeter!" diyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, bence çok açıklığa kavuşmuştur.

Teşekkür ediyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, bakınız, Fahrettin Altun'a...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Fahrettin Altun...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Özgür Bey, bak, bizim seninle ayrı bir hukukumuz var; Manisalıyız, hemşehrimsin...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aynen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - ...Fahrettin Altun'u konuşalım ama önce şu Ali Mahir'e "Ali Mahir, bak, ben Uğur Vekilimi tanıyorum; bunu yapmaman lazım." demen lazım, ondan sonra da karşıya bakman lazım. Yani önce dönelim, kendi arkadaşlarımıza bunu yapalım, uyaralım arkadaşlarımızı, ondan sonra gereğini yapalım...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - ...ve ondan sonra biz Ali Mahir, ondan sonra trollere laf söyleyelim "Böyle yazıyorsun." diye.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Uğur Bey.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani senin başına da gelmiş olabilir. Dolayısıyla, arkadaşlar, yani burada bir eleştiri yaparken öncelikle bir konuyu öğrenelim, konunun özünü öğrenelim; ondan sonra biz konuştuğumuzun her türlü arkasındayız, hodri meydan ama benim söylediklerime "Bu ülke bölünmesin, vatan bölünmesin, şehit vermeyelim, teröre -yeter artık- kurban vermeyelim, terör koridoru oluşturmayalım, arkadaşlar, dimdik ayakta duralım hep beraber, gerekirse soğan ekmek yiyelim, ayakta duralım." dediğim sözlere...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - ...katılmıyorsan, ben seni hiç katmıyorum zaten, o zaman o senin bileceğin iş.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkürler.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, bir sataşma yok. Hani diğer konu sosyal medyada kişiselleştiği için bir müsamaha ettim ama...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben sataşma yapmadım Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buna böyle devam edersek sabaha kadar didişiriz. Bir sataşma yok. Çok sayıda madde var, önerge var, oralarda ifade edersiniz; rica ediyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben Cumhurbaşkanlığı bütçemizin hayırlı olmasını, her kuruşunun bereketli olmasını Cenab-ı Allahutaala'dan temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum.