| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d) Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ)Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .11.2021 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Saygıdeğer Komisyon üyeleri, Cumhurbaşkanlığının değerli bürokratları, kıymetli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, sunumunuz için teşekkür ediyorum.
Millî menfaatlerimizin korunması ve milletimizin huzur ve refahının artırılması adına gösterdiğiniz gayret için Sayın Cumhurbaşkanımıza, size ve Cumhurbaşkanlığı çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Komisyonumuzda 20 Ekim 2021 Çarşamba günü sunumunuzla başlamış bulunan ve otuz sekiz gündür devam eden 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin müzakerelerinin sonuna geldik. Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi ve 17 Bakanlığın bütçesini, ayrıca ilgili Sayıştay raporlarını görüştük. Bugün görüşeceğimiz Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle de Komisyonumuzdaki görüşme sürecini tamamlamış olacağız.
Bütçeyle Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütme organına harcamaların yapılması ve gelirlerin toplanması konusunda yetki ve izin vermektedir. Bu çerçevede, bütçe kaynaklarının toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tahsis edilmesi, gelir dağılımı adaletini sağlamaya katkı sunması, istihdamı ve üretimi desteklemesi, adaletten güvenliğe, eğitimden sağlığa temel kamu hizmetlerinin nitelikli sunumuna ve erişebilirliğine imkân sağlaması ve kalkınma hedeflerine yönelik olması uygulama sürecinde göz önünde bulundurulması gereken temel hususlardır.
İnanıyoruz ki bu bütçe, ülkemizin en ücra köşesinde yaşayan vatandaşlarımızın nitelikli sağlık hizmeti almasına, eğitimde fırsat eşitliğine, adil ve hızlı adaletin tecellisine, huzur ve güvenliğin sağlanmasına, aynı zamanda kalkınma hedeflerimizin desteklenmesine, lider ülke olma ülkümüzün adım adım gerçeğe dönüşmesine katkı sağlayacaktır. Konuşmamın başında, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, akşam oylayacağımız 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'ni ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ni bütünüyle desteklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, 16 Nisan 2017'de yapılan Anayasa değişikliğiyle yönetim sistemimiz kapsamlı bir reforma tabi tutulmuş ve Türk milletinin iradesiyle gayesi güçlü devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrar olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiştir. 9 Temmuz 2018 tarihinde sistem hukuken ve fiilen uygulamaya girmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türk tipi başkanlığı kurumsallaştıracak, cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 100 maddelik yeni, sivil anayasa çalışmamızı tamamlayarak 4 Mayıs 2021'de Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, rasyonelleştirilmiş Türk tipi başkanlık modelidir yani terminoloji farklılığı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsünün sunumundan bunu takip etmediği anlaşılıyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, millî iradenin doğrudan tecelli ve temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır. Kuvvetler ayrılığı tahkim edilmiş; yasama, yürütme ve yargı organları kendi içinde daha güçlü, daha etkin ve daha bağımsız hâle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle gelmiştir. Karar süreçlerindeki tıkanıklıklar açılmış, hükûmet etme sistemindeki engeller aşılmıştır. Devlet yapısı; teşkilatlanma, insan gücü ve diğer tüm unsurlarıyla yeni sisteme uygun hâle getirilmiş, Türkiye'nin tarihsel yönetim yapısı da dikkate alınarak kamu yönetiminde önemli yapısal dönüşümler gerçekleştirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde, Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan işgal planının çok cepheli olarak devam ettirildiği süreçte siyasi ve ekonomik tüm meydan okumaların karşısında durabilmiştir. Başta millî güvenliğimiz ve terörle mücadele olmak üzere, etkin kararların alınması kolay hâle gelmiştir. Bir yanda yakın coğrafyamızda cereyan eden ve egemenlik haklarımızı yakından ilgilendiren gelişmeler, diğer yanda teröre karşı verilen mücadele kararlılıkla devam ederken Türkiye ekonomisinde üretim, istihdam ve ihracat zinciri giderek daha sağlıklı bir yapıya kavuşmaya başlamıştır.
Covid-19 kaynaklı riskler, ekonomik ve sosyal sıkıntılar ülkeler üzerinde etkisini sürdürürken aşılamanın yaygınlaşması dünyayı umutlandırmıştır. Türkiye'de ise aşılamada önemli mesafe katedilmiş, salgın nedeniyle yavaşlayan ekonomik ve sosyal hayat normale dönmüştür. Yerli aşımız Turkovac'ın, dün itibarıyla, acil kullanım onay başvurusunun yapılmış olması bizleri gururlandırmıştır. Bu vesileyle, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türk milletinin millî ve stratejik gücü olarak inşa edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, bu süreçte tüm unsurlarıyla olumlu etkisini göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, iki yıldır dünyanın en önemli gündem maddesi olan Covid-19 salgını, küresel ekonomiyi derinden sarsmış, piyasaları altüst etmiş, ekonomik aktivitede ve göstergelerde büyük dalgalanmalara yol açmıştır. Salgının etkisiyle tüm dünyada bütçe açıkları, borçluluk, işsizlik, yüksek enflasyon, gelir dağılımı eşitsizliği ve yoksulluk daha fazla yaşanır hâle gelmiştir. Türkiye, salgının olumsuz etkilerine yönelik gerekli önlemleri Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı etkin icra sayesinde ve cesaretle alarak süratle uygulamaya koymuştur.
Vatandaşlarımız ve sektör üzerindeki salgın yükünün hafifletilerek ekonominin çarklarının döndürülmesi sağlanmış, olabilecek mağduriyetlerin giderilmesi için birçok destek tedbiri devreye konulmuştur. Mart 2020 ile Ağustos 2021 tarihleri arasında Covid-19 için gerçekleşen doğrudan ve dolaylı harcama tutarı 705,5 milyar TL'yi bulmuş, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 10,6'sına ulaşmıştır. Üretim ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması, istihdamın korunması ve finansal sistemin sağlıklı işleyişinin sürdürülmesi için de önemli adımlar atılmıştır. 2020 yılında küresel ekonomi yüzde 3'ün üzerinde ve küresel ticaret hacmi yüzde 8'in üzerinde daralmış, dünya genelinde 255 milyon tam zamanlı istihdam kaybı yaşanmıştır. Türkiye genel ekonomik toparlanma ve büyüme konusunda diğer ülkelerden pozitif olarak ayrışmıştır. Nitekim Türkiye yılın ilk yarısını yüzde 14,3'lük bir büyümeyle kapatırken bu büyümenin yaklaşık yüzde 60'ını yurt içi yatırımlar ve net dış talep oluşturmuştur. 2019 yılının son çeyreğinden itibaren yedi çeyrektir büyüyen makine, teçhizat yatırımları üç çeyrektir de yüzde 30'un üzerinde büyümektedir. Bu yönüyle nitelikli bir büyüme sağlanmıştır. Sanayi üretimi 2021 yılının ilk dokuz ayında yüzde 20,1 artmıştır. Türkiye'nin küresel turizmden aldığı pay yükselmiş, ilk defa İspanya'nın önüne geçmiştir. Alınan tedbirlerin etkisiyle istihdam 2020'nin ikinci yarısından itibaren önemli ölçüde artış göstermiştir. 2021 Ocak -Eylül döneminde 2,2 milyon istihdam artışıyla, salgın öncesi dönemin de üzerine çıkılmıştır. Güçlü sanayi altyapımız ve artan küresel talep, ihracat performansımızı olumlu etkilemiş, 2021 yılı ekim ayı itibarıyla yıllık ihracatımız 215 milyar doları aşmıştır. Türkiye'nin dünya ihracatından aldığı pay da bu şekliyle ilk defa yüzde 1'in üzerine çıkmıştır. Türkiye bir taraftan yüksek oranda büyüme sağlarken, diğer taraftan bütçe açığında ve cari açıkta da önemli oranda düşüş sağlamayı başarmıştır. Cari dengede yaşanan iyileşme ülkemizin dış finansman ihtiyacının azalmasına, aynı zamanda da yapısal cari açığın kapatılmasına katkı sağlayacaktır.
Küresel borçluluk 2020 yılında küresel hasılanın yaklaşık yüzde 360'ına ulaşırken küresel bütçe açığı da yine millî gelire oran olarak yüzde 10'un üzerine çıkmıştır. AB tanımlı borç stokunun millî gelire oranı, borçluluk oranı giderek azalmaktadır. İkinci çeyrekte yüzde 38,4 olan ülkemize ilişkin bu oran, yüzde 91 olan güncel AB üye ortalamasının oldukça altındadır. Bu kapsamda ülkemiz genel yönetim borç stoku açısından en az borçlu ülkeler arasında yer almaktadır.
Bugün, dünyanın en fazla meşgul olduğu ekonomik konuların başında enflasyon gelmektedir. Emtia fiyatları 2021 yılında küresel ekonomideki güçlenmeye bağlı olarak artan talep ve görece sınırlı kalan arz nedeniyle yüksek oranda artış göstermiştir. Enerji fiyatları anormal düzeyde artmış, geçen yıl ekim ayında 42 dolar düzeyinde olan brent petrol fiyatları üç yılın en yüksek seviyesi olan 86 doları görmüştür. Son bir yılda Avrupa doğal gaz fiyatları 5 kat, kömür fiyatları 4 kat artmıştır; nakliye maliyetleri yükselmiş, lojistik pahalılaşmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, küresel gıda fiyatları son on yılın zirvesine çıkmıştır. Yükselen emtia fiyatları, kuraklık nedeniyle artan gıda fiyatları, tedarik zincirindeki aksamalar, navlun fiyatlarındaki artışlar ve lojistik sorunlar küresel enflasyonu olmadığı kadar arttırmıştır. Dünyada yaşanan bu gelişmelerden Türkiye'nin etkilenmemesi de mümkün değildir. Bununla birlikte Türkiye başta doğal gaz veya akaryakıtta uyguladığı desteklerle küresel düzeyde yaşanan artışları vatandaşlarımıza daha az yansıtmaya gayret etmiştir. Enflasyonla mücadeleye destek olmak amacıyla eşel mobil sistemi etkin bir şekilde kullanılarak akaryakıt ürünleri üzerinden alınan özel tüketim vergisinden feragat edilerek akaryakıt fiyatlarının daha fazla yükselmesi engellenmiş, yine elektrik maliyetlerindeki yüksek artışlar da elektrik fiyatlarına daha az oranda yansıtılmıştır.
Ülke olarak bazı sorunlarımız olsa da bunların sebebi bellidir ve zamanında alınan tedbirler sayesinde üstesinden gelinmektedir. Aşılamayacak sorunumuz, çözülemeyecek problemimiz yoktur. Önemli olan millî birlik ve beraberliğimizin muhafazasıdır; güçlü demokrasi, siyasi istikrardır; Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlere, amaçları uğruna ülkemizi yangın yerine çevirmekten çekinmeyenlere fırsat verilmemesidir. Kısa vadede dalgalanmalara rağmen, makroekonomik veriler dikkate alındığında küresel ölçekteki gelişmeler, mukayeseli değerlendirmeler Türkiye ekonomisinin giderek daha güçlendiğini, Türkiye'nin çekici bir ülke olmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. Ekonomik büyümedeki göz kamaştırıcı artış, ihracat performansındaki rekor düzeydeki yükseliş, sanayi üretimindeki dikkat çekici tırmanış ülkemizin salgından kaynaklı tehlikeli girdaptan daha da güçlenerek kurtulduğuna işarettir.
Ekonomik gelişmelerin olumlu seyir izlemesi öncelikli olarak ülkedeki demokratik siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasına bağlı bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle demokrasimiz güçlenmiş, cumhur ile cumhuriyet kucaklaşmış ve Türkiye'nin önü açılmıştır; parlamenter sistemde yaşanan hükûmet kurma krizleri, yürütmedeki çift başlılıktan kaynaklı çekişme ve siyasi istikrarsızlıkla karşılaşılmamıştır. Parlamenter sistemde birtakım iç ve dış vesayet odaklarının tasarımıyla hükûmetlerin nasıl kurulduğu, nasıl değiştirildiği ve nasıl düşürüldüğü Türk milletinin hafızasındadır. 1946 ile 2018 yılları arasındaki yetmiş iki yılda görev yapan 51 hükûmetin ortalama ömrü yaklaşık bir yıl beş aydır. Yaşanan siyasi istikrarsızlıklar beraberinde sistem ve rejim tartışmalarına, muhtıra ve darbelere yol açmıştır. Türkiye'nin tekrar bu kaotik süreçlere dönmesini beklemek ham hayaldir. Kim ne derse desin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden geriye dönüş olmayacak; Türkiye, Cumhur İttifakı birlikteliğinde, millî hedefler doğrultusunda kararlılıkla yoluna devam edecektir.
Türkiye'yi küstahça hizaya getirmek için tertip içine girenlere, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde, Libya'da, Karabağ'da, mavi vatanda ve terörle mücadelede elde edilen kazanımlardan taviz vermemizi arzulayanlara karşı milletimizin yanındayız, devletimizin arkasındayız. Önümüzdeki günlerde, inanıyoruz ki toplum kesimlerinin beklentilerine dönük adımlar peyderpey atılacak, asgari ücret tarafların beklentilerine uygun belirlenecek, kamu çalışanlarımızın 3600 ek gösterge talebi karşılanacak, emeklilerimizin, esnaf ve çiftçilerimizin refah seviyesi artacak, ilave tedbirler devreye konulacaktır. Ayrıca istihdamdaki artış yaygınlaşacak, daha fazla iş fırsatları da doğacaktır. Salgına bağlı kapanmalar ve üretimdeki yavaşlama, emtia fiyatlarındaki yükselme, kuraklık ve navlun fiyatlarındaki artışın etkisiyle yükselen enflasyon önümüzdeki günlerde azalacak, Covid-19 salgınına bağlı konjonktürel sıkıntılar inşallah aşılacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı, yeni yapısına uygun olarak sunumunuzda da vurguladığınız gibi kurumsal kapasitesini süratle artırmıştır. Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısında 9 politika kurulu, 4 ofis, 1 idari işler başkanlığı ve 10 bağlı kuruluş yer almıştır. Politika kurulları, ofisler, idari işler ve bağlı kuruluşlar görev yetki ve sorumlulukları doğrultusunda önemli hizmetlere imza atmaktadırlar. Dünyanın sayılı kütüphanelerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi'nin milletimizin hizmetine sunulması ve yaygın bir ziyaretçi ağırlaması gurur vericidir. Ayrıca internet üzerinden devlet arşivleri belge görüntüsü sağlanabilmesi, kamu kurum ve kuruluşları tarafından üretilmiş belgelerin bir sistem içerisinde saklanacağı Devlet Arşiv Veri Merkezi Projesi'nin devreye alınması da önemli bir hizmet olmuştur. Özellikle yaşadığımız salgın döneminde dijitalleşmenin, buna bağlı olarak da bilgi ve kişisel veri güvenliğinin önemi ve farkındalığı artmıştır. Bu gidişata ve çağa ayak uydurmak için gerekli altyapının hazırlanması da önemli hâle gelmiştir. Bu noktada Cumhurbaşkanlığına bağlı dijital ofisin teşekkülü öngörülü bir yaklaşım olmuştur. Türkiye'nin dış tanıtım faaliyetlerini yürütmek, kamu diplomasisi faaliyetleri kapsamında iç ve dış kamuoyunda Türkiye'nin tezlerini anlatmak, kamuoyunu aydınlatmak, Türkiye'ye yönelik dezenformasyon ve kara propagandayla mücadele etmek, devlet ve vatandaş ilişkisini daha da güçlendirmek gibi görevleriyle İletişim Başkanlığına önemli bir sorumluluk yüklenmiştir.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeyde artan etkinliği, meydan okumalara verdiği cevap ve millî menfaatlerimizi koruma kararlılığı; Türkiye'ye yönelik hasmane kampanyaların bizzat devletler eliyle yürütüldüğü bir süreçle karşılaşılmasına yol açmıştır. Nitekim, Türkiye, aleyhine algı oluşturmaya dönük girişimlere karşı yerinde ve zamanında müdahalelerle ülkemizin çıkarlarını korumuştur. Her konuda vatandaşlarımıza doğru bilgilerin aktarılması, bilgi güvenliğini temin edecek hukuki ve teknolojik tedbirlerin uygulamaya konulması, algı operasyonları yoluyla insanımızın doğru bilgi alma hakkını kısıtlayan her türlü engelin kaldırılarak sağlıklı kararlar verebilen özgür bireyler hâline gelmesini sağlayacak iklimin oluşturulması önem arz etmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının din istismarıyla mücadele konusunda ülke sathında çalışma yapmasının ve İslam dininin esaslarını anlatarak sapkın akımlara karşı toplumsal bilinçlendirme görevini yerine getirmesinin hayati önemde bir konu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Türkiye, çok geniş bir coğrafyada askerî, siyasi ve diplomatik olarak yer almakta, faaliyet yürütmektedir. Nerede bir mazlum varsa, nerede hakkı yenmiş, barış ve huzura susamış bir mağdur bulunuyorsa Türkiye bütün gücüyle oradadır. Türkiye, bu gücünü etkili yönetim şekli başta olmak üzere sahip olduğu siyasi, askerî ve teknolojik kapasiteden almaktadır.
Savunma sanayisi Türkiye'nin son yıllarda âdeta destan yazdığı sektörler arasındadır. Covid-19 dolayısıyla 2020 yılında savunma ve havacılık sektörü cirosunda mal ve hizmet ihracatında azalış görülse de savunma sanayisinde yerlileştirme çalışmaları aralıksız devam etmiş ve yerlilik oranı her geçen gün artmıştır. Cumhurbaşkanlığı yıllık programında savunma sanayisindeki yerlilik oranının 2021 yılında yüzde 71'e ulaşması hedeflenmektedir. Bu olumlu ve gurur verici tablo Türkiye'ye hem yenilikçi ve dinamik bir savunma sanayisi hem de yüksek kabiliyetli, güçlü bir ordunun muhafazasını sağlayacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın en caydırıcı ordularından biri hâline getirilmesi Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumunun tarihî ve kültürel mirasını yüklediği sorumluluğun da gereğidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat yönünden ihtiyaçlarını azami ölçüde millî teknolojiler ve yerli imkânlarla karşılamak üzere savunma sanayisi ekosistemi daha da güçlendirilmeli ve savunma sanayisinde edinilen becerilerin sivil sektöre yayılımı sağlanmalıdır.
Basın-yayın kuruluşları ile basın mensuplarının sorunlarının çözümlenmesi, teknolojik gelişmeler ve internet haberciliği de göz önüne alınarak basında ve gazetecilik mesleğinde çalışanların tanımının da yapılacağı kendine özgü bir meslek yasasının çıkarılmasını gerektirmektedir. Medyanın öz denetim mekanizmasının geliştirilerek etik kurallara uygun hareket etmelerinin sağlanması bu alandaki bir eksikliği de giderecektir. Covid-19 salgınından olumsuz etkilenen medya sektörüne, özellikle de yerel medyaya yönelik destek tedbirlerinin uygulanması özgür basını güçlendirecektir.
Kamu hizmetlerinin geliştirilmesi ve etkin şekilde sunulması bakımından kamuda nitelikli istihdam, insan kaynağı büyük önem taşımaktadır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İki dakika ek süre veriyorum, devam edin lütfen.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Kamu personel rejimi, işe girmeden emekliliğe kadar olan teşkilatlanma, istihdam, statü, ilerleme ve yükselme, disiplin, mali ve sosyal haklar konusunda bütüncül bir yapıda ele alınmalıdır. Bu amaçla gerekli kurumsal ve işlevsel kapasite oluşturulmalı, kamu personelinin 3600 ek gösterge uygulaması dâhil hukuki ve mali statüye ilişkin beklentileri de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Bu düşüncelerle Cumhurbaşkanlığı ve kurum bütçelerinin hayırlı olmasını diliyor, sizlere saygılar sunuyorum.