| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 25 .11.2021 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, değerli Bakan Yardımcılarımız, bürokratlarımız, milletvekili arkadaşlarım; ben de sizleri saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun inşallah, bereketli olsun.
Ben bütçe konuşmalarıma defaatle şöyle başlıyorum: Bütçeyi konuşurken dünü, bugünü, yarını görmemiz lazım. Bugün nerede olduğumuzu görmek için düne iyi bakmamız lazım, dünü iyi hatırlamamız lazım. Arkadaşlarımız sağlıkta bugün...
Tabii ki ben çok teknik konuşmayacağım ama bugün burada teknik konuşan bütün milletvekillerimize özellikle çok teşekkür ediyorum. Bilhassa, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe görüşmelerine başladığımız andan itibaren herkes çok teknik konuşuyor zaten, buna burada şahidiz, bugün de teknik konuşanlara bir kez daha teşekkür ediyorum.
Sağlıkta nereden nereye geldiğimizi Dünya Sağlık Örgütü bizi tebrik ederken, bize teşekkür ederken, 84 milyon teşekkür ederken burada başta Sağlık Bakanımız olmak üzere personeline, doktorundan hemşiresine kadar, kaldı ki Covid süreci yaşanırken, bu pandemi dünyayı kasıp kavururken Türkiye'de âdeta hiç kimsenin üzülmeden, ezilmeden sağlıkta erişim kolaylığı yaşarken, evine kadar bütün ekipler giderken arkadaşlarımız niye teşekkür etmezler? Teknik konuşacaksak tekniğin buradan başlaması lazım. Sağlığın amacı nedir? Hastayı muayene edebilmek, doktor ile hastayı buluşturabilmek ve en iyi fiziki şartlarda hastalarımız muayene edebilmek, teknik olarak baktığımızda, değil mi? Ama ben bugün görüyorum ki maalesef, Covid-19 pandemisine rağmen hâlâ ve hâlâ moral bozmaya devam ediyoruz.
Belki de bu pandemide en çok morale ihtiyacı olan, psikolojik desteğe de ihtiyacı olan, teşekkürü hak eden sağlık çalışanları ve başta da Sağlık Bakanımızdır diye düşünüyorum. Ama biz bugün bunu bile burada maalesef esirgedik ve Sayın Bakanımıza ne diye soru soruyoruz? "Efendim, Tabipler Odası Başkanıyla görüştünüz mü?" Yani nereye varmak istiyorsunuz bilmiyorum burada. Biz "Niye görüşsün?" "Ne oldu?" falan derken de ne dediniz? "Seçilerek geldi o." Bir anda demokrasi havarisi kesildiniz ya, sizi tebrik ediyorum, bugünü unutmayın yalnız; seçimle gelenlere saygıyı hiç unutmayalım bundan sonra, her zaman hatırlayalım diye söylüyorum.
Garo Paylan ayrıldı ama "Efendim, aşıda nal topluyorsunuz." dedi Sayın Bakanıma. Benim de aklıma şu geldi: Sayın Bakanım, dünyada kaç tane Covid aşısı bulundu şu ana kadar? Yani 50, 100, 150 kaç tane? Her ülke buldu mu bu aşıyı yani biz nal topluyoruz? Biz 50'nci mi olduk? Kaçıncı olduk?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - 8 ülke.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 8 ülke yani 10'un altında ülke bulmuş, biz de 9'uncu ülke oluyoruz herhâlde zannedersem. Tebrik etmek yerine, teşekkür etmek yerine arkadaşlar niye kendimizle gurur duymuyoruz? Niye böyle kendimizi ezik hissediyoruz? Efendim "Biz nal topluyoruz, aşımızı bulsak bile kim yaptıracak aşı?" Ya, şimdi, bu çıkışla biz yola devam edersek... Ne diyorsunuz siz: "Turkovac aşısı olmayın arkadaşlar, güvenilirliği yok." demek istiyorsunuz. Nereye varmak istiyorsunuz bununla?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Öyle bir şey demiyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Niye BioNTech aşısıyla... Efendim "BioNTech aşısından daha etkili olacağını düşünüyoruz. Siz de öyle düşünüyor musunuz?" diye sormuyoruz. Efendim "Sen aşı olacak mısın, ben aşı..." Ya, işiniz... "Zifiri karanlık" derken Sayın Aydemir bunları kastediyor arkadaşlar. Yani lütfen, arkadaşlar, 84 milyon olarak birbirimize negatif enerji vereceğimize pozitif enerji vermeyi niye esirgiyoruz birbirimizden? Ne olur arkadaşlar, ne olur? Ne kaybedeceksiniz?
Şimdi, arkadaşlar, sağlıkta çok güzel başarı elde ettik. Sağlıkta çok güzel başarı elde ettik...
(Gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vallahi ne söylediğinizi duymuyorum ama cevap vereceğim. Arkadaşlar, not alın ben cevap vereyim ona.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Biz de duymuyoruz ki.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, arkadaşlar, dediler ki: "Sağlıkta iyi noktaya geldik ama personele çok teşekkür ediyoruz." "Personel sayesinde çok iyi durumdayız." diyenler de oldu, hak yemeyelim. Şimdi, ne kadar Türkiye'de iyi şey oluyorsa kendiliğinden oluyor zaten, onda sıkıntı yok; kendiliğinden oluyor her şey ama Türkiye'de ne kadar kötü şey varsa hepsi Cumhurbaşkanımızdan kaynaklanıyor değil mi arkadaşlar? Ya, bu fikirden vazgeçin artık ya! Yeter artık arkadaşlar! Niye Sağlık Bakanımızın politikaları, Cumhurbaşkanımızın politikaları sağlıkta iyi noktaya geldiğimizi, kendilerine teşekkür edersek ne kaybedeceğiz? Hangi şey kendiliğinden iyi olabilir arkadaşlar? Lütfen, biz, bugün iktidarda yirminci senemizdeysek bunda en büyük pay -Ulaştırma Bakanlığında da söyledim- sağlıktaki elde ettiğimiz başarıdır. Sayın Bakanım, sizlere başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere her birinize, bugüne kadar emeği geçen bütün bakanlık yapan bütün bakanlarımıza ve emeği geçen sağlıktaki bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Evet, hayatını kaybedenlere de Allah'tan rahmet diliyorum, gani gani rahmet diliyorum.
Bugün baktığımızda sağlığa erişim noktasında veya sosyal güvencesi olan vatandaş sayımıza baktığımızda toplumda yüzde 99'lar seviyesine gelmişiz. Yüzde 70'lerden buralara getirdik arkadaşlar.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yüzde 46, yüzde 46.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yüzde 46'lardan buralara gelmişiz arkadaşlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Beş dakikanız doldu, ilave beş dakika sürenizi de kullanabilirsiniz.
Buyurun, devam edin lütfen.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet yani sağlıkta bugün "Ben rahatsızım." deyip de acile gidip de "Ya, benim param yok." veya "Şurada şu oldu, bu oldu." deyip de evinde veya hastanede rehin kalan kimse var mı Sayın Bakanım? Size şikâyet geliyor mu bu noktada? Efendim "Sağlıktaki ücret noktası ne oldu? 2000'den önce şu kadardı, 2000'den sonra bu kadar." Hatta ve hatta o kadar acımasız eleştiriyoruz ki Sayın Bakanım sizleri, Allah sabır versin, gerçi biz her gün bunlara alışığız da. Şimdi, biz, Sayın Cumhurbaşkanımız muhalefeti o kadar çok sıkıştırmış ki o kadar baskılamış ki "Sağlıktaki şiddetin neredeyse bir nedeni de bu olabilirmiş." Bağlantıya bak, hayran kalıyorum yani böyle bağlantılara. Sırf teknik konuşma zaten bunlar. Yani bu kadar kendinizi zorlayarak, bu kadar Cumhurbaşkanımıza bir yerden sataşabilmek için ne kadar çile çekiyoruz ya! Bu zekânızı Allah için, Türkiye için daha güzel şeyler için kullanmanızı ben sizlerden rica ediyorum ve evet...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sizi sorgulayanı ihraç ediyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bakanım, bilhassa 18 yaşına kadar olan bütün gençlerimiz, bütün kardeşlerimiz Türkiye'de herkes sağlığa istediği zaman erişebiliyor. Kimliğine, kişiliğine, sosyal güvencesine bakılmadan zengin fakir herkes ulaşabiliyor. Ben bugün hastayım, benim babam dört sene yatalak kaldı, çok iyi biliyorum ve ne zaman telefon açsak Sayın Bakanım evde bakım hizmeti geldi. Hiçbir şey yapmadan ambulansla geldiler, babamın bakımını yaptılar, gerekirse hastaneye götürdüler, yoğun bakıma aldılar. Yani biz, bunları arkadaşlar hayal etsek belki ben de -yaşım da az değil benim de- hayalimizde böyle sağlıkta erişim, hizmet düşünemezdik ama biz hayal edilemeyenleri bugün teker teker bizlere yaşatan yine başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bütün sağlık ekiplerine çok çok teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun. Arkamda Sayın Cevdet Başkanım, Sayın Bakanım olduğu için hızlı hızlı konuşuyorum, kusura bakmayın.
Tekrar bütçemizin hayırlı olmasını, bereketli olmasını, her kuruşunun bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.