KOMİSYON KONUŞMASI

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar ve çok değerli, güzide basın mensuplarımız... Sayın Bakanım, ben çok fazla konuşmayacağım işin açıkçası, sabahtan beri çok konuşan arkadaşlarımız oldu ama ben özellikle pandemiden dolayı 2018 yılında bakan olduğunuzdan bugüne kadar şahsınızdan -bunu bütün samimiyetimle söylüyorum- odanıza geldiğimiz zaman birçok talepte bulunuyoruz ama o taleplerin hepsini güler yüzle; yarısını veriyorsunuz, yarısını vermeden gönderiyorsunuz. İkinci geldiğimizde, çok babacan, hakikaten o şefkatle, güzel, güler yüzlü yöneticiliğinizle bir daha gönderiyorsunuz ama bir daha geri geliyoruz. Dolayısıyla, şunu söyleyeyim: Kendi ilimle ilgili gerçekten teşekkür ediyorum. Şimdi, bunu sabahtan beri birçok arkadaşımız söyledi; hani biraz Covid'le birlikte, biraz eleştirilerle birlikte ama şunu söyleyeyim: Ne olursa olsun, bizim, hepimizin şöyle oturup da bir düşünmesi lazım: Ya, bu şehir hastaneleri olmasaydı gerçekten kaç bin insan ölürdü, vefat ederdi? Eğer bu... Biz devleti sağlık anlamında reorganize ettik.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Şehir hastaneleri...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Fikretciğim, bak, ben seni dinledim, hiç sıkıntı da çıkarmadım ama şöyle: Senin söylediğin üç dört tane cümle hiç doğru değildi hastanelerle ilgili. Bak, şunu söyleyeyim kardeşime: Şöyle, ben Ağrı Milletvekiliyim, bunu her zaman için söylüyorum. Biz baktığımızda, daha önceki yıllarda bir Devlet Bakanımız Sağlık Bakanı iken bizim oraya 1 tane ambulans gönderdiler, bir ay boyunca o ambulansı şehir içerisinde gezdirdiler, bir ay boyunca. Ve düşünün, bizim Bakanımızın bir yıl içerisinde bize gönderdiği ambulans sayısı 25. Bir ay boyunca bir ilde gezilen 1 ambulans, bir seferliğinde 25 tane ambulans.

İki; Ağrı merkeze bakın, Sayın Bakanımıza ben gittim, makamında da söyledim. Eleştiriyor muyuz? Gerçekten de eleştiriyoruz. Neyle ilgili? Bakın, şunu söyleyeyim: Randevuyla ilgili. Tıkanıyor, bunu doğru bulmuyorum ama şudur: Değerli arkadaşlar bakın, burada HDP milletvekilimiz konuşunca da söyledim; 143'üncü sayfaya bakın, doğrusal çizgili vermiş orada. Şimdiye kadar Ağrı tarihinde, Doğu tarihinde olmadığı kadar doktorumuz var, nitelikli doktorumuz var yani uzmanlarımız var. Ya, Ağrı merkezde şu anda 6 tane kadın doğum uzmanı var. İlçelere bakın sırasıyla, o kadar kadın doğum, nefrolog ve bakın, yıllarca bizim bölgemizde, hani hep söyleriz ya, bizim özellikle bölgelerimizi 2 kısma ayırırlar: İşte, Erzurum, Van; büyük nitelikler de hep oraya gider. Bakın, şu anda nefroloğundan tutun, kardiyolojisinden tutun ki biz gittik, Allah Sayın Bakanımızdan razı olsun, afiliasyon işlemlerini yaptık. Şu anda doçent, profesörlerimiz geliyor. Yani inanın, ya, bu ülkede -hani ben saymayayım- daha önce bir ağız, diş kliniğinde sizin gidip de hastanelerde sıra almadan çekme imkânınız var mıydı? Ben şu anda sayayım, bakın, Ağrı merkez, Patnos ve Doğubeyazıt'ta 3 yerde ağız diş ünitelerimiz var, tıkır tıkır çalışıyor. Ağrı merkezde, inşallah, demin Sayın Bakanımızla da konuştuk, Bakan Yardımcımızla; ayrıca ben bürokrasinize çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Sağlık Bakanlığının genel müdürlerimizi, daire başkanlarımızı gecenin bir saatinde, ben çoğu zaman ararım, on iki buçuktan sonra biz buradan çıkıyoruz, cepten arıyorum; Allah razı olsun sizlerden, hep telefonlarımıza çıkıyorsunuz, tıkır tıkır.

Yani, şimdi, bakıyorum, bakın, pandemideki başarınıza teşekkür ediyorum. Ağız ve diş kliniklerimiz, diyaliz merkezlerimiz inanılmaz derecede sıkıntılıydı ya, şu anda neredeyse beldelerimize kadar geldi. Tüm Türkiye'deki eski hastanelerin hepsini yeniledik. Ya, bizim Ağrı merkezde vardı bir hastanemiz, inanın, çok özür diliyorum, yani kokudan giremiyordun Servet ağabey; işte sen dün geldin, gittin, görüştün değil mi il sağlık müdürümüzle? Bak, tertemiz bir çocuk, var mı bir sıkıntı? Yok. Bak şöyle: Ya, bizim bunları söylememiz lazım. Git Patnos'a, Doğubeyazıt'a, Diyadin'e, Taşlıçay'a, Tutak'a; ya, hepsini yeniledik. Ya, nihayetinde bu paraların hepsi nereden geliyor? Büyükşehirlerde yap-işlet-devret, küçük yerlerde nereden geliyor? Merkezî hükûmet bütçesinden. Şimdi, şunu söylememiz lazım: Elbette ki ben bunu çoğu zaman söylüyorum: Muhalefet tıkandı, gerçekten tıkandı. Tek hedef, tık tık eleştiri, eleştiri, eleştiri, başka bir şey yok. Şöyle arz edeyim...

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Şehir hastanelerine ne kadar harcandı?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ben dinledim, lütfen...

Bak, mesela, dün Mahmut Tanal Bey konuştu Adalet Bakanıyla ilgili. Kendisine de söyledim, senin konuştuklarına ben teşekkür ediyorum dedim. Doğruya doğru, söylediği cümleler doğru. Demin Servet ağabey söyledi, bazı şeyler doğru mu? Doğru.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes fikrini söylüyor, müdahale etmeyin hatibe, rica ediyorum. Katılmak zorunda değilsiniz, rica ediyorum. Neler neler söylendi bu taraftan, rica ediyorum.

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Ama bize söylüyor Sayın Başkan, biz de cevap veriyoruz.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ama şöyle değerli arkadaşlar: Biz hepimiz bir araya gelip... Sayın Bakanımız burada, bizim ağabeyimiz; demin de söyledim: AK PARTİ, CHP, MHP, İYİ Parti, HDP hiç fark etmiyor. Ya, biz geleceğiz, bu nihayetinde. Pandemide 300 bin, eğer biz yapmasaydık belki 500 bin insanımız ölürdü ilk iki üç ay içerisinde. Ne olacak yani? Bu insan senin annen, benim annem, benim kardeşim, diğerinin dayısının oğlu, diğerinin teyzesinin oğlu ama nedir? Ya, biz geleceğiz... Biz Parlamentoyuz. Size oy veren de bu devletin vatandaşı, bana oy veren de bu devletin vatandaşı, fark eden bir şey yok ki. Eksiğimiz varsa raporlaştıralım, buyurun burada konuşalım; gidelim, Sayın Bakanımız bizi kahvaltıya çağırır, oturur, tek tek konuşuruz. Ama şöyle, ya, bu kadar sağlıkçı var, arkada da bu kadar doktor kökenli var; bunlar ne hisseder? "Ya, biz gittik herkes bizi eleştirdi." ama bizim ilk önce, Sayın Bakanımızın huzurunda onun riyasetinde bütün sağlık çalışanlarımıza teşekkür etmemiz lazım. Çünkü şöyle, biz kendi anamızı, babamızı, kardeşimizi götürdük, biz içeri giremedik korkudan onlar bunları muayene etti, onlar bunlara ilaç verdi. Ben de Covid'e yakalandım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alabilirsek.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İnanın benim kendi ailemden daha çok, samimiyetimle söylüyorum, doktorlara ben gittim ya, doktorlar baktı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çelebi, son cümlenizi alalım.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Bakanım...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Kısa konuşacağım." dediniz, yedi dakika verdik, doldu.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Altı dakika verdiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, son cümlenizi alalım.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şunu söyleyeyim, biz yanlış gördüklerimize yanlış ama doğru gördüklerimize doğru... Şöyle; bak bir şey söyleyeyim, bir şey söyleyeyim değerli kardeşlerim. Siz, "doğu, güneydoğu" diyorsunuz ya, vallahi benim canım acıyor, inan benim canım acıyor. Daha önce doğu, güneydoğuya bırakın doktor yemin ediyorum hemşire gelmiyordu ya. Ya, ben Ağrı'nın yerlisiyim, yerlisiyim. Bak, şu anda bizim cetvellerimizi çıkarın; cetvelleri çıkarın, personel cetvellerini çıkarın. Bak, Sayın Bakanımız burada, gittim; bak, gittim. Bakan Yardımcısı Halil ağabey burada, personel Genel Müdürü Mehmet Bey burada. İl Sağlık Müdürümüzle baktık, il genel... Bütün şey olan, nedir, bütün hekimlerimizin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir dakikasını vermemiştik yanlış anlamayın, onu kullanıyoruz.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Bakanım, çok özür diliyorum. Bütün hekimlerimizin çizelgesini çıkardık; hangi hekim bizde yok, hangi hekim bizde var, hepsini tek tek aldık, Bakan Yardımcımızla birlikte, Personel Genel Müdürümüzle birlikte, Ağrı'nın ne kadar ihtiyacı varsa, "Fazla olanları alın." dedik ama "Eksiği olanları atın." dedik. Samimiyetimle söylüyorum ya, siyaset yapmıyorum. Ya, şu anda bizde boş olan kadro yok. Şimdi şunu söylüyor: "Ya, sen niye Kürtçe, niye Kürtçe, niye Kürtçe, ana dilde şey yapmıyorsun?" Ya, kurban olayım, takır takır Kürtçe konuşuyorsun, teyzem geliyor konuşuyor, ben geliyorum, konuşuyorum, devlet her türlü şeyi yapıyor. Ya, daha önce hamile kadın gelip de orada doğum yaptığında yerinde mi kalıyordu? Şu anda eğer evi barkı yoksa devlet diyor ki, hastane diyor ki: "Gel kardeşim, burada yer olmazsa da ben seni otele yatırayım, bütün paran benden."

Sayın Bakanım, ben pandemiden dolayı, geldiğiniz günden beri özellikle ilk önce Türkiye Cumhuriyeti devletine verdiğiniz hizmetten, sonra şahsen ilime verdiğiniz hizmetten... Ama şunu da söyleyeyim: Kadın doğum çocuk hastanemizin ihalesini 15 Aralık olarak aldık, Halil ağabey öyle dedi, dolayısıyla biz de bir an önce temelinin atılmasını istiyoruz. Ben çok teşekkür ediyorum.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Hani her şey bitmişti, eksik yoktu?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ağabey, o ekstra, ekstra.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Gereksiz o zaman.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bak, 100 dönüm araziyi Çevre Şehircilikten aldık, ekstra da onu yapıyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Üç dakikasını vermemiştik, onu kullanıyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Değerli kardeşim, bizde Komisyon üyeleri on dakika... Ben Sayın Başkanımıza öyle söyledim ama hakkınızı helal edin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Kısa konuşacağım." dediği için yedi dakika vermiştim sonra karar değiştirdi, süresini kullanıyor, bu kadar.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Dolayısıyla şunu söyleyeyim: Ben hassaten teşekkür ediyorum. Ama bir parantez daha açmak istiyorum, aslında bugün bütün milletvekillerimiz bir Konya mutfağını bekliyorlardı. Sizin bize bir borcunuz olduğunu tahmin ediyorum. Bu sürede...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genel Kurul aşamasında telafi eder Sayın Bakan.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Peki.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ben bütçenizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun efendim.