KOMİSYON KONUŞMASI

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, çok Saygıdeğer Bakanım, Kıymetli Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokratlar, basınımızın çok değerli mensupları; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuzu takip ettim; gerçekten o kadar çok yapmışsınız ki belki sunumunuzda ifade ettiğiniz şeyler, yapılan şeylerin binde 1'i kadardı ama yine de çok doyurucuydu, çok güzel şeyler söylediniz, ifade ettiniz. Ben sizlere teşekkür ediyorum, ekibinize teşekkür ediyorum, şükranlarımızı sunuyorum; 1 milyon 240 bin sağlık çalışanı mensubunu, sağlık ordumuzu kutluyorum, tebrik ediyorum; bu hastalık dolayısıyla vefat eden, hayatını kaybedenlere de Allah'tan rahmet diliyorum, şu an tedavi görenlere de yine acil şifalar diliyorum.

Gerçekten, yapılan o kadar çok şey var ki siz aslında bu sunumu sadece bize yapmadınız, bu 1 milyon 240 bin kişilik sağlık ordumuzla aslında dünyaya bir sunum yaptınız; dünya bunu görmüş oldu, yakından görmüş oldu.

Diğer taraftan, aslında geçmiş ile günümüzü kıyaslamamız gerekiyor. Sayın Başkanımız aslında müsaade etmiş olsaydı; yıllar önce, rahmetli Savaş Ay'ın bir röportajı vardı Türkiye'deki sağlık sistemiyle ilgili, hastanelerle ilgili -hafızayı beşer nisyanla maluldür- onu böyle bir beş dakika göstermiş olsaydık ve günümüzle, bizim yapmış olduklarımızla kıyaslamış olsaydık gerçekten bizim sağlıkta nereden nereye geldiğimizi bizler o anlamda görmüş olurduk.

Tabii, Türkiye'de hem fiziki yatırımlar açısından hem Covid sürecinde yapılanlara baktığımızda, bugün sağlıkta geçmişle kıyaslanamayacak oranda fersah fersah, çok ciddi bir başarı ve yenilikler elde etmiş olduk. O döneme baktığımızda, hastaneler insanları birbirinden ayırmıştı, âdeta insanlar arasında sınıf farkları söz konusuydu; SSK hastaneleri, BAĞ-KUR hastaneleri, devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri, özel hastaneler; bunlar arasında âdeta sınıf farklılıkları söz konusuydu. Hastanelerin, hastaneye ulaşabilenlerin o günkü durumları, kuyrukta ölen hastalarımız; 5 tane ilaç yazılır, 2 tanesine ulaşılır, o diğer 2 ilaç hiçbir şekilde elde edilemezdi. Tabii ki, daha sonra bütün eczanelerden ilaç alınabildi. Bizler, bütün hastaneleri birleştirip tek çatı altında vatandaşlarımıza, milletimize hizmet verebilir noktalara getirmiş olduk. Yine, o dönemdeki koğuşları hepimiz hatırlarız, 15 kişilik, 20 kişilik koğuşlar vardı. Türk insanımızın, Türk milletimizin hiçbir şekilde aslında hatırlamayacağı, hatırlamak istemeyeceğimiz manzaralardı bu manzaralar. Ama şöyle bir şey yapsak bir an için, kısa bir süre için: Savaş Ay'ın Genel Başkanla yapmış olduğu o dönemdeki o röportajı, o günkü sağlık sistemimizi, sağlık durumumuzu da gözümüzün önüne alıp da gözümüzü bir kapatsak, Allah korusun, tam da öyle bir süreçte, öyle bir dönemde bizim bu pandemiye yakalandığımızı bir hayal edelim. (CHP sıralarından gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tövbe de ya!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bakın, Allah korusun, böyle bir süreçte, böyle bir dönemde bu hastalığa Türkiye yakalanmış olsaydı, inanın, hastalarımızı tedavi etmek yerine vefat eden hastalarımıza sahip çıkamazdık. Allah korusun, Allah korusun.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - O zaman aşı...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Aşı yapardık.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yine, Sayın Bakanımız sabahleyin burada konuşmasına başlarken herkesin gurur duyabileceğini düşündüğü için herkesin onur duyacağını düşündüğü bir aşıdan, yeni bir Turkovac aşısından bahsetti. Ama bir milletvekilimiz buna çok ciddi anlamda bir tepki gösterdi. Ben bunu anlayamadım. Acaba sayın milletvekilimiz aşı karşıtı mı? Niye böyle bir tepki gösterdi onu henüz anlayamadım. Çünkü Sağlık Bakanımız bilim insanlarımızın bu süreçte çalışarak, çabalayarak, didinerek bir aşı geliştirdiklerinin müjdesini verdi burada. Ben burada nasıl bir tepki gösterildiğini ve bu tepkinin ne anlama geldiğini diğer muhalefet milletvekillerinin de anlamadığını düşünüyorum.

Yine, burada, başka bir milletvekilimiz, HDP'li bir milletvekilimiz -sağlıkçı kendisi de- şöyle bir ifadede bulundu, dedi ki: "Siz, ne kadar hastane yaparsanız yapın, yatak sayınızı ne kadar artırırsanız artırın ama eğer ekonomiyi düzeltemezseniz, ekonomiyle ilgili sıkıntı olursa bu yapmış olduğunuz hastanelerin, sağlık sistemiyle ilgili yapmış olduklarınızın hiçbir kıymetiharbiyesi olamaz." diye bir ifade kullandı.

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün o sizin öve öve anlattığınız, işte Avrupa'da, Almanya'sından İtalya'sına kadar, İngiltere'sinden Amerika'sına kadar gayrisafi millî hasılaları belki bizim millî hasılalarımızın 3-5 katı, 10 katı olan devletler var. İngiltere'nin bu pandemi sürecinde yaşadığını gördük. Almanya'nın, İtalya'nın, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu pandemi sürecinde nasıl hastalarına sahip çıkamadıklarını, nasıl 65-70 yaş üzerindeki insanlarını ölüme terk ettiklerini gördük. Biz bunları da yaşamış olduk. Demek ki biz, yapmış olduğumuz, yirmi yıldan beri oluşturmuş olduğumuz bu hastanelerimizle ilgili, sağlık altyapımızla ilgili o kadar güçlü bir altyapıya sahibiz ki, yatak oranımızdan diğer tıbbi cihaz varlığımıza kadar o kadar güzel yatırımlar yapmışız ki bu pandemi sürecinde bu sıkıntıyı yaşamadık. Bizler, dünyanın çeşitli ülkelerinden, yaklaşık 142 ülkeden uçak ambulanslarımızla hastalarımızı çok şükürler olsun ki ülkemize taşıyabildik. Bu, devlet olmanın, sosyal devlet olmanın en büyük göstergesiydi.

Değerli arkadaşlar, bunlarla gurur duymak lazım.

CAVİT ARI (Antalya) - 5 maskeyi...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bakın, siz maskeden bahsediyorsunuz.

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, maskeden bahsediyoruz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yine, 147 ülkeye maske, tıbbi cihaz ve tıbbi malzeme yardımında bulunan bir Türkiye'den bahsediyoruz. Biz, bunları ihtiyacı olan bütün ülkelere şükürler olsun ki dağıtmış olduk. Tabii, burada, aslında, yine bir konuşmacımız, İYİ Partiden bir konuşmacımız ifade etti "Takdir ediyorum." dedi. "Hemşirelerimizi, doktorlarımızı, sağlık çalışanlarımızı takdir ediyorum, tebrik ediyorum. Başarı var fakat bu sistemin başarısı değil çalışanların başarısı." diye de altına ekledi.

Değerli arkadaşlar, bakın, biz burada teknik bir komisyonuz, günlerden beri, haftalardan beri hep konuşuyoruz. Ya, diyoruz ki: "Teşekkür etmekle, şükretmekle, hak teslim etmekle hiçbir şey kaybetmezsiniz." Ne olur yani sözünüzün sükutu olsun diye, sözünüzün kıymetiharbiyesi olsun diye bu yapılan şeyleri bir takdirle yâd edin, teşekkür edin. Bu sağlık çalışanlarımızın, sağlık bürokratlarımızın, Sağlık Bakanımızın tüm ekibiyle gözü kulağı bugün burada. Bizler yaklaşık iki buçuk yıldan beri Türkiye'de çok ciddi hizmetler yapıyoruz. Sağlık alanında dünyada çok büyük birinciliklerimiz var, her alanda başarılıyız, Dünya Sağlık Örgütü bizi takdir ediyor, aşıya erişim noktasında çok ciddi mesafeler kaydettik, yine dünyada ilk sıralardayız. Yani dünya devletleri, Dünya Sağlık Örgütü, bu işten anlayanlar bizi takdir ederken, teşekkür ederken, acaba bizim milletvekillerimiz, Parlamentodaki bizim milletvekillerimiz bizim için bir iki cümle ifade edecekler mi, bize teşekkür edecekler mi diye bekliyorlar ama maalesef ben şu saate kadar bu teşekkürü, bu takdiri göremedim ama değerli arkadaşlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz teşekkür edip bitirin bir zahmet.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sağlık çalışanlarına teşekkür ediyoruz tabii ki.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - ...kıymetli milletvekillerimiz, Türk milleti bizim, AK PARTİ hükûmetlerinin yapmış olduğu bu hizmetleri girmiş olduğumuz bütün seçimlerde takdir ettiler, bütün sandıklarda bunu ziyadesiyle bize gösterdiler, yâd ettiler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kırkpınar, teşekkür ediyorum.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ben, Türk milletine, aziz milletimize şükranlarımı sunuyor ve Sayın Bakanım, bütçenizin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını temenni ediyor, sizlerle ve sağlık ordumuzla gurur duyduğumuzu belirtmek istiyorum.