KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok Kıymetli Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlarımız, basınımızın çok değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için, güvenliğimiz ve huzurumuz için, birlik ve beraberliğimiz için bugüne kadar tüm güçleriyle çalışan ve aramızdan ayrılan, şehit verdiğimiz bütün güvenlik güçlerimize, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum; gazilerimize de Rabb'im acil şifalar versin diyorum.

Evet, hainlerin çalışma masasına yerleştirdiği patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Derik Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk'ü, öğretmenlik mesleğini icra ederken PKK tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz öğretmenlerimizi, henüz 15 yaşındayken Trabzon Maçka'da PKK'lı teröristler tarafından yapılan saldırıda şehit olan Eren Bülbül'ü bir kez daha rahmetle anıyorum.

Evet, bugün burada çok özel bir Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. 84 milyonu ilgilendiren bir Bakanlık. Ben de arkadaşlarımızı dinlerken sabahtan beri bir hayal ettim. Acaba bu Bakanlığın bütçesini hep beraber... 84 milyonun tecelligâhı olan, milletimin tecelligâhı olan bu Mecliste, yüce Meclis çatısı altında acaba neden biz hep beraber aynı hedefe koşamıyoruz. Neden? Bir bakalım arkadaşlar, bir düşünelim. Yani burada ufak tefek çekişmeler yüzünden, şahsi ikili ilişkiler, şudur budur... Bugün bunların hesap görüleceği yer burası mı? Bakanımızı, bürokratlarımızı, milletvekillerimizi sabahtan beri, bakın, nelerle konuştuk, nelerle kendi kendimizi meşgul ettik? Hâlbuki "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır." demek o kadar zor mu? Bunu niye başaramıyoruz? Bugün güvenliğin olmadığı yerde, güvenlikten biz söz etmediğimiz zaman, evet, arkadaşlar, can güvenliğimizi konuşabilir miyiz? Mal güvenliğimizi konuşabilir miyiz? Veya dön bu tarafa, bir ekonomiden bahsedebilir miyiz? Yatırımlardan bahsedebilir miyiz? İstihdamdan bahsedebilir miyiz? Üretimden bahsedebilir miyiz? Turizmden bahsedebilir miyiz arkadaşlar? Bir vatandan bahsedebilir miyiz, söz edebilir miyiz güvenliğimiz olmazsa? Niye bir araya gelemiyoruz? Yüzde 95'in üzerinde temsil yeteneği var bu Meclisin, yüzde 95'in üzerinde. Bizim kadar parçalı bir meclis, parçalı yapılı bir meclis var mı acaba? Ülkemizin bölünmez bütünlüğü söz konusu, bizi tehdit edenler de ortada, kimlerin tehdit ettiği de ortada. Kimler tehdit ediyor diye baktığımızda, evet, arkadaşlar, PKK denen bir terör örgütü var. Evet, bir terör koridoru oluşturmaya çalışan grup var. Kimlerle beraber? Terör örgütleri ve bazı ülkeler, kimi ülkeler. Bu ülkeler belli, hepiniz de bunları çok iyi biliyorsunuz ve onların -Bakanımız sunumda söyledi, işte Fransa betonundan, silahları veren ülkelerden, paralı asker gönderenlerden bahsetti- her birisinin bir derdi var. Ne derdi var? Bu Türkiye'nin birlik ve beraberliği, vatanın bölünmez bütünlüğü bozulsun, vatan bölünsün, Türkiye düşsün diye uğraşıyorlar. Bu kadar düşmanlarımızla uğraşırken bizler bir PKK terör örgütüne, bir YPG'ye, bir PYD'ye bir "terör örgütü" diyemiyorsak "Bu yüce Meclis çatısı altında ne işimiz var?" diye kendimize soramıyorsak yazıklar olsun bize arkadaşlar, yazıklar olsun! Bizi bölmek isteyen, evlatlarımızı şehit eden ve onlarca, yüzlerce, milyonlarca, milyarlarca liramızı, teröre harcadığımız paralarımızı... Evet, arkadaşlar, yeter artık. Bu paralar 84 milyona gitsin, refahımız artsın. "Ülkemizi artık bu terör belasından kurtaralım." diyecek kadar yürekli insanlar yok mu aramızda arkadaşlar? Ben çok merak ediyorum ya. Var olanlara bir şey demiyorum, ben olmayanlara söylüyorum. Evet, var olanlardan Allah bin kere razı olsun. Sabahtan beri, baktığımızda, 10 bin dolarla başladık, 10 bin dolarla bitirdik. Türkiye'nin meselesi 10 bin dolar mı arkadaşlar?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Evet.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yargı bunu takip etsin. Yargı bunun hesabını sorsun. Bakanımız bunu açıklar.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Önemsiz bir şey mi bu?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Belki de Bakanımız savcılığa suç duyurusunda bulundu ama herkes bunu... Neden? Çünkü çok başarılı bir İçişleri Bakanımız var ve kendisine soracağımız soru olmadığından dolayı, çok affedersiniz ama, bozuk plak gibi sardık sardık döndük, sardık sardık döndük. Bunun bizim Meclisimize, Plan ve Bütçe Komisyonuna yakışmadığını ifade etmek istiyorum arkadaşlar.

Evet, yüksek müsaadelerinizle bir şey daha sormak istiyorum sizlere: Şiddetin bir bahanesi olabilir mi arkadaşlar? Soruyorum, bana birisi göstersin "Şiddetin bahanesi budur." diye. Evet, bir vekil istiyorum. "Şiddet yapıyoruz, şiddet olabilir, bundan bundan dolayıdır." diye şiddete bir tane bahane bulup gösterebilir misiniz? Şiddetin bahanesi ne olabilir arkadaşlar? Ama maalesef, ben size şunu söyleyeyim; buradan Erol Hocama geleceğim, Erol Hocama şunu söyleyeceğim: Erol Hocam, "Eğer inandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlıyorsun." derler ya, sizde bu tezahürü görmeye başladık. Maalesef. Niye? Hocam, "Eksik demokrasi var." deyip de terörün nedenini, şiddetin nedenini, terörü "Şiddet bir sonuçtur." diye eksik demokrasiye bağlamak kadar...

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Faiz ile enflasyonu bağlıyorsunuz ama Başkanım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? "Şiddet sonuçtur ama bir bakalım nedenleri nelerdir? Eksik demokrasidir." Arkadaşlar, terörün sebebi de bellidir, terörün nedeni de bellidir. Bu ülkenin tek bir sorunu vardır. Bakınız, Türkiye her şeye rağmen, herkese rağmen, bütün düşmanlarına rağmen -bütün düşmanlarına rağmen; unutmayın sözümü- dimdik ayaktadır. Hepsiyle, yedi düvelle mücadele ediyoruz, yine diz çökmedik, çökmeyeceğiz de Allah'ın izniyle. Nasıl çökmeyeceğiz? Cumhurbaşkanımızın basiretli görüşüyle, liderliğiyle, dünya lideri olmasıyla ve gece demeden, gündüz demeden, iki saat uykuyla çalışan bir İçişleri Bakanımızla, Bakan Yardımcılarımızla, ekibiyle birlikte, polisimizle beraber, jandarmasıyla beraber -bütün güvenlik güçlerimiz için söylüyorum- gece gündüz bu ülkenin huzuru için çalışan bir ekibe niye teşekkür cimriliği yapıyorsunuz arkadaşlar ya? Niye bir moral motivasyonunu arttırmıyorsunuz? Bu ülkenin başarısıdır bu. Bugün İçişleri Bakanımızın burada böyle gelmesi, bütçesini sunması... Her taraftan PKK'ya...

Bakın, PKK'ya destek vermeyen var mı dış ülkelerde? Bakın, arkadaşlar, silahını veren, parasını veren, askerî destek ve onlara paralı asker sağlayan ne varsa... Niye? Bu ülke bölünsün diye. Ey, bu PKK'ya destek verenlere söylüyorum, aklınızı başınıza toplayın. Bu ülkede 84 milyon... Bak, çocuklarımızın biz burada sadece emanetçisiyiz. Biz emanetçiyiz, bu ülkeyi onlara bırakacağız. Bu ülke ne kadar gelişirse hepimizin çocuğu daha rahat bir Türkiye'de yaşayacak. 67 tane ülkenin merkezindeyiz, uçuşla dört saatte her tarafa ulaşabiliyoruz, jeopolitik olarak dünyanın göz bebeği bir ülkedeyiz arkadaşlar, kaçırmayın bunu. Lütfen, gelin boş işlerle, lakırtılarla, laflarla uğraşmayalım. Hep birlikte, gelin, bu ülkenin birer ferdi olarak... Eğer vatandaşız diyorsanız, bakınız, vatandaşız diyorsanız, zihniyeti bir kenara bırakın, inancınızı bir kenara bırakın, partimizi bir kenara bırakalım, "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır." diyelim arkadaşlar. Çok mu zor bunu yapmak? Allah rızası için, birisi gece "tweet" atar. "On ikiden sonra teyakkuzda olun." Birisi şunu yapar, birisi bunu yapar. Yeter artık arkadaşlar.

Bir de şunu söyleyelim: Türkiye'nin yarınları aydınlıktır, yedi düvel de gelse Türkiye artık eskiye dönmeyecektir desek de bu ülkeye moral versek ne kaybedeceksiniz ya arkadaşlar? Ya, bir sorun kendinize, ne kaybedeceksiniz? Kazanırsak beraber kazanacağız, kaybedersek birlikte, hep beraber kaybedelim. Ama bizi içimizden vurmasınlar. Kendi kendimize düşmeyelim arkadaşlar, birbirimize düşmeyelim, Allah rızası için. Bunlar çok zor olaylar değil, bunlar çok çok basit olaylar.

Efendim "Çocukları kaçırıp ajanlaştırıyorsunuz." Ben bu soruyu onlara soruyorum. Belki de o aileler -öyle bir şey yok, mümkün değil zaten de- çocuklarını eğitim için, öğretim için, asker olması için gönüllü olarak gönderiyorlar. Ya, bu ülkede kendi vatandaşını kime karşı ajanlaştıracaklar? Kime karşı? Siz kimsiniz? Alacağız da kime karşı ajanlaştıracağız bunu arkadaşlar? Siz kimsiniz? Biz demeyi niye öğrenmiyorsunuz? Niye biz diyemiyorsunuz? Niye biz diyemiyorsunuz arkadaşlar? CHP'ye de sesleniyorum, İYİ Partiye de sesleniyorum: Bu ülkeyi korumak, vatandaş olarak her birimizin asli, birinci görevi, sadece Cumhur İttifakı'nın değil; CHP'nin de, İYİ Partinin de, HDP'nin de bu ülkeyi koruma görevi var. Gelin, hep beraber PKK'ya terörist diyemeyenlere diyelim ki artık, ya bunlara "terörist" deyin ya da yol haritanızı belirleyin, biz de sizden ayrışalım demesini bilelim arkadaşlar. Niye ayrışamıyoruz? Kimden çekiniyoruz? Neden çekiniyoruz? Niye üç kuruşluk menfaatler için böyle taklalar atıyoruz başkasına? Niye takla atıyorsunuz başkalarının üç kuruşluk menfaati için?

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Siz niye diyemiyorsunuz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, lütfen, daha dikkatli olmak lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, Şirin Paşadan beş dakika alıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, mümkün olduğunca kısa sürede toparlarsak sevinirim.

Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet arkadaşlar, ben her zaman şunu söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim Cumhur İttifakı olarak: Belki soğan ekmek yiyeceğiz günlerce, aylarca, belki yiyeceğiz ama güvenliğimizden asla kimseye taviz vermeyeceğiz. Buradan bütün dünyaya sesleniyorum: Bu ülkede gözü olanın gözünü çıkarmak her birimizin boynunun borcudur. Cumhur İttifakı olarak dimdik buradayız, Plan ve Bütçe Komisyonu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak -kendini ayrıştıran varsa ayrıştırsın- 600 vekil olarak hep beraberiz, bu ülkenin bir çakıl taşını kimseye vermeyeceğiz. Savunma sanayinden de... Emniyet, İçişleri Bakanlığı olarak da güvenliğimizi en üst seviyede tutacağız. Arkadaşlar, bu ülkenin çakıl taşını kimseye bırakmayacağız, bu bize emanettir, emanetimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Kime rağmen? İçimizdeki ajanlara rağmen -ajan arayanlar için söylüyorum- içimizdeki ajanlara rağmen, içimizdeki kanı bozuklara rağmen. İçimizdeki kanı bozuklar, kimse onlar -ben kimseyi söylemiyorum- varsa öyle kanı bozuk, onlara rağmen bu ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü bozdurmayacağız canımız pahasına.

Evet arkadaşlar, Allah'a hamdolsun, biz yıllarca çok çile çektik. Demokrasi eksikliğini biz yaşadık. Benim Genel Başkanım, benim dünya liderim, Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan hapse girdi. Niye hapse girdi? Bir şiir okudu diye. Hangimiz dağa çıktık? Hangimiz elimize silah aldık? Nereye gittik? Nereye gittik arkadaşlar? Mücadele ettik, mücadele ettik, mücadele ettik. Sonuçta demokrasiyle bu işi yine biz çözdük. Gelin, hep beraber aklımızı başımıza toplayalım arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum. Ayrışabiliriz, ayrı yollarda yürüyebiliriz ama söz konusu vatansa ben 600 vekilin 600'ünün birden "Bir dakika!", Avrupa Birliğine, Birleşmiş Milletlere, NATO'ya, Amerika'sına, Rusya'sına "Bir dakika! Siz kimsiniz ya, bu ülkeyi bölmek istiyorsunuz, şudur, budur. Siz kimsiniz? Sen niye PKK'ya silah veriyorsun? Sen kimsin, niye PKK'ya silah veriyorsun?" diyebilecek yürekli vekilleriz. İnşallah, bundan sonra bunu sağlarız diyorum ve Sayın Başkanım müsamahanızdan dolayı çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum.