KOMİSYON KONUŞMASI

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, çok Değerli Bakan Yardımcılarımız, çok değerli milletvekilleri; ben de sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabii, öncelikle, sözlerime başlamadan önce iç güvenliğimizi sağlayan, bizler adına mücadele eden tüm güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum, ebediyete intikal edenlere de Allah rahmet eylesin diyorum.

Tabii, konuşmama...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bir sükûneti sağlarsak hatibi anlamış oluruz. Sohbet etmek isteyen çıksın, dışarıda sohbetini yapsın ama burada hatibi dinlemek zorundayız.

Buyurun.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tabii, çok hararetli görüşmeler geçiyor ama Erol Hocam şöyle bir şey söyledi, dedi ki: "Terör şiddetin sonucudur ve eksik demokrasidir bunun sebebi." Tabii, buradan da şunu söylemek lazım: Yani "eksik demokrasi" derken evet, olabilir, bu ülkede zulüm gören birçok insanlar oldu, bunu gördük tarihimizde ama, Erol Hocam, onlar dağa çıkmadı, insanları kaçırmadı.

Bakın, Millî Eğitim Bakanlığının sitesine girin; en az 150-200, yüzlerce şehit öğretmenimiz var. Sağlık Bakanlığımızın sitesine girin; yüzlerce orada öldürülmüş, teröristler tarafından infaz edilmiş doktorlar var. Kim bunlar? Oraya hizmet etmeye giden insanlar, bizim öğretmenlerimiz, bizim doktorlarımız. Böyle mi oldu? İşte, birçok başörtüsü zulmü yaşandı, dağa mı çıktılar, birilerini mi gasbettiler, birilerini mi kaçırdılar, dağa kaçırıp kızlara tecavüz mü ettiler, zorla ellerine, bunların ellerine silah mı verdiler?

Yani biz buradan şunu söylüyoruz: Gerçekten Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Türkiye'de PKK sorunu vardır ve PKK bunu kendi iç malzemesi yapıyordur. Bugün, terörle olan mücadelede -Sayın Bakanımızın sabahki sunumlarına ben yetişemedim özel bir durumumdan dolayı ama geldiğimde sunumlarınıza baktım- rakamlarla nereden nereye geldiğini kendisi ifade etti; sadece 2016'dan bugüne kadar 1.043 teröristi örgütten kopararak evine kavuşturmuş durumda.

Yani şunu söyleyeceğim: Hakkâri'ye gittim bundan altı ay önce, bir sene önce Mardin'e gittim. Hakkâri'ye gittiğimde, orada sokaklarda, insanlarda huzur vardı ama bunu kim yaptı? Biz yaptık. Bakın, Yüksekova'da DoubleTree by Hilton yapılıyor. Gerçekten bundan on sene önce bana "Hakkâri'ye git, işte, Mardin'e git." deselerdi kafamızda soru işareti olabilirdi. Bugün Mardin'e memleketim Denizli'den her gün böyle otobüsler kalkıyor, tur otobüsleri. Oraya gittiğinizde, Mardin'de yaşayan vatandaşlar da memnun. Mardin turizm şehri oldu, Diyarbakır keza öyle, doğu keza öyle. Bundan on sene önce mümkün müydü? Bundan on sene önce, baktığınızda, o teröristlerden, insanlar orada sağlıklı bir şekilde yürüyebiliyor muydu?

E, "Bizi suçluyorsunuz." diyorsunuz. Sofi Nurettin, Cemil Bayık, Murat Karayılan, Bahoz Erdal, Duran Kalkan'la yan yana fotoğraf çektiren kimdi? 6-7 Ekim olaylarının sorumlusu, halkı sokaklara davet eden kimdi? E, şimdi bunları dile getirince, hadi bakalım, ortalık ayağa kalkıyor. Bugün, teröristlerle, kol kola yürüyenlerle mücadele ettiğimiz için... Bugün, tezkereye -biz görüyoruz burada- "hayır" diyenler var. Bunlara niye "hayır" dediniz? Kime artık şirinlik yapmak istiyorsunuz ben anlamıyorum. Ondan sonra da burada gelip demokrasiden, barıştan bahsetmenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Burada asla savaş, savaş, savaş politikaları güden bir Türkiye yok. Bizim politikamız... Eğer bizimle ilgili, bizim sınırlarımızı tehdit edici bir politika varsa bunun neticesinde bununla mücadele eden, sınırlarımızın güvenliği için elinden geleni yapan, sınırlarını güvenliği altına alan bir politikamız var. Bunun da böyle bilinmesini istiyorum.

"Kadın cinayetleri politiktir." dediniz. E, kadın cinayetleri sadece Türkiye'nin değil, kadın cinayetleri tüm dünyanın sorunu. Kadın cinayetleri politikaya malzeme edilemez. Sizler, "AK PARTİ Hükûmetlerinin söylemlerinden dolayı kadın cinayetleri artmıştır." diyenler kadın cinayetlerini kesinlikle politikaya malzeme ediyor. Bakın, biz Türk Ceza Kanunu'nda 2005 yılında yaptığımız devrim niteliğindeki reformlarla, yine, keza 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'la -bugün yaptığımız- kadına şiddetle çok ciddi mücadele ediyoruz. Evet, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı. Onunla da ilgili şunu söyleyeceğim: Bir tarafta birileri asıldı, diğer taraftan... Evet, sözleşmeden çıkıldı ama şiddetle mücadeleden vazgeçilmedi. Bizim kanunlarımız var, Türk Ceza Kanunu'muz var, bakın, Türk Ceza Kanunu'ndaki o, töre, namus cinayetleriyle ilgili yaptığımız düzenlemeler var, 6284 numaralı Kanun'umuz var; bunlar görmezden gelinemez.

Tabii ki şunu söylemek istiyorum: Kadına şiddeti önlemekle ilgili Komisyonda ben Sayın Bakanımızı dinledim. Orada çok önemli bir söz söyledi, dedi ki: "Bizim kolluk kuvvetlerimize herhangi bir kadın 'Şiddet gördüm.' ya da 'Şiddete maruz kaldım.' diye geldiğinde eğer kolluk kuvvetlerimizden bir kişi onu gönderiyorsa ya da evine gönderiyorsa anında işlem yapıyoruz; biz bu hassasiyetle, bu anlamda mücadele ediyoruz." Ben, Bakanımızın bu samimiyetine inanıyorum, bu anlamda da teşekkür ediyorum. KADES gerçekten çok önemli bir uygulama. Yine, elektronik kelepçe çok önemli bir uygulama. Tabii ki gönül ister ki kadın cinayetleri olmasın, kadına şiddet olmasın ama bu şöyledir: Toplumda ayıp mevzusunun da... Ben Bakanımızın sözlerinin yine böyle cımbızlandığını düşünüyorum. Şunu söylüyor erkeklere: Tabii ki şiddet... Zaten kanunlarımız var, erkekler kanunlar karşısında şiddetle ilgili cezalandırılacak ama toplumun da bu erkekleri, şiddet uygulayan erkekleri dışlaması lazım; toplumun bunu kabul etmemesi lazım. Bakanımızın söylemi o noktadadır.

Tabii, ben yine sabahleyin burada olamadığım için yolda gelirken görüşmelere baktım. Şöyle de bir şey olmuş... Bir kere şu anlaşılsın: İçişleri Bakanlığının ya da bakanlıklar olarak bizim burada hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Ben, burada, sabahleyin arabada gelirken, Denizli'den gelirken konuşmaları izledim, demişler ki: "Bakan Plan ve Bütçe Komisyonundan kaçtı." ve bundan siyaset yapılıyor. Bunlar doğru değil, bunlar şov. Ara verilmiş, arada gitmiş, bu da buradan biline. Ama bunu böyle çarpıtmak, yanıltmak doğru bir siyaset değildir. Bunu da böyle yapanları kınıyorum.

Yine, keza Sayın Bakanlığımızın afetlerle ilgili olan mücadelelerine ben bizzat şahit oldum, gerçekten, 7/24... Hem AFAD da inanılmaz başarılı. AFAD'ın çalışmalarından dolayı Sayın Bakanımız nezdinde hepsine, yetkililere çok teşekkür ediyorum, çok hızlı bir şekilde hareket edebiliyorlar.

Yine, keza trafik kazalarıyla ilgili olan o hassasiyetleri rakamlarla kendisi vermişti. Sunumdan baktım, o ciddi azalışlar...

Ben Sayın Bakanlığımızın 2022 yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.