| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .11.2021 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli hazırun, daha 18 Kasım akşamı Diyarbakır Sur ilçesi Melikahmet Mahallesi'nde, polis tarafından, Tacettin Aslan annesinin gözleri önünde yere yatırılarak darbedilmiş, ters kelepçe takılmış, annesinin bütün yalvarmalarına ve çığlıklarına rağmen, gözaltına alınmış, üstelik polise mukavemetten tutuklanmıştır; bu sadece şiddetin örneklerinden bir tanesi.
Dirilere yönelik saldırı anlaşılabilirdi bir anlamda zulmün katmerlenmiş bu hâliyle ancak ölülere de yönelmeye başladı. 16 Şubat 2017, Batman İkiztepe Mezarlığı, 25 mezar tahrip edildi. 21 Şubat 2017, Van İpekyolu Yeni Mahallesi Mezarlığı; 7 Nisan 2017, Dersim Mazgirt Peri beldesi Mezarlığı; 28 Nisan 2017, Hakkâri Yüksekova Mezarlığı tahrip edilip mezara "leş" yazıldı. 5 Haziran 2017, Şırnak'ta mezarlık duvarları yerle bir edildi, ziyaretçilerin bulunduğu alan da yıkıldı. 10 Nisan 2020, Agit İpek'in kemikleri annesine kargoyla gönderildi, insanlık böyle bir zulme de tanık oldu. 19 Aralık 2017'de, Bitlis'deki Garzan Mezarlığı'na barış görüşmeleri döneminde defnedilen 268 insanın kemikleri oradan çıkarılarak Florya'ya nakledildi ve Florya'da kaldırıma gömülmek suretiyle insanlığa karşı bir suç işlenmiş oldu. Tıpkı Hatun Tuğluk annede olduğu gibi ve Mehmet Vekilimizin ifade ettiği şekliyle Murat Alp'le poz verilerek insanlığa karşı suç işlendiği gibi. Orada "Buraya Alevi gömemezsiniz, buraya Ermeni gömemezsiniz." gibi sloganlar atılmış ve nefret suçu işlenmiştir. Bu nefret suçu maalesef uyduruk yargılamalarla, baştan savma bir yöntemle geçiştirilmiştir.
Saydığım isimlere lütfen dikkat ediniz: Uğur Kaymaz, Berkin Elvan, Uğur Kurt, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Tahir Elçi, Kemal Kurkut, Dilek Doğan, Hrant Dink, Gülistan Doku, Seve Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır. Bunların hepsi güvenlik güçlerinin sözde güvenlik önlemleri sonucu katledilmiş ve bunlara ilişkin hiçbir yargılama söz konusu olmamış ya da yapılan yargılamalar baştan savma olmuş ve bunların katilleriyle fotoğraf çektiren nebbaşlar söz konusu olmuştur. Nebbaşlık gelişti; ne yazıktır ki ne ayıp ki ne utanç verici ki nebbaşlık İslam kültüründe mezar kazana, mezar kazıcılarına denir, mezarda insan bulunduğu hâlde bunu yapana denir.
Değerli dinleyici dostlar, katılımcılar; bir başka olay da şu: Alevi toplumuna karşı, 2012 yılından bu yana, Adıyaman'dan başlayarak İzmir Çiğli'de, İzmir Buca'da, Gaziantep'de, Erzincan'da, Didim'de, Malatya'da, Balıkesir'de, İstanbul Kartal'da, Mersin Mezitli'de, İstanbul Okmeydanı'nda, yine İstanbul Eyüp'te 39 kere kapı işaretlenmek suretiyle suç işlenmiştir ve bu suça dair ne utanç vericidir ki ne bir kişi gözaltına alınmış ne bir kişi hakkında mahkeme başlatılmış ne bir kişi hakkında soruşturma yapılmış ne de bir kişi hakkında dava açılmıştır. En son, Akşam gazetesi yazarı olduğu söylenen zebani, Alevilere karşı açık ve net bir nefret suçu işlemiştir. İşte, tam bu ortamda, 30 Kasımda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinde görülecek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sonucuna binaen AKP İçişleri Bakanlığı aracılığıyla cemevlerine dönük bir oyun başlatmıştır. Nedir bu oyun? Gitmişler cemevine, "İçişleri Bakanının danışmanıyız, görevlisiyiz, bir isteğiniz var mı?" Bu nasıl bir devlet anlayışıdır? Devlet anlayışında böyle bir şey olmaz. Size göre cemevi yasaktır, size göre cemevi diye bir yer yoktur, size göre cemevi suç işlenen bir yerdir. Böyle olduğu hâlde neden görevlilerinizi cemevine gönderiyorsunuz? Bu ağa-maraba ilişkisidir, bu efendi-köle ilişkisidir, böyle bir ilişki olmaz. Mademki cemevini ibadethane, mademki cemevini Alevi toplumunun Hak ve hakikat inancının olduğu bir yer olarak görüyorsunuz, o hâlde Mecliste verilen önergeleri niye kabul etmiyorsunuz? O hâlde Alevilere dönük yapılan bu zulüm hakkında... Bakın, 4 Haziran 2013, Erzincan Cemevi'ne saldırı; 23 Haziran 2018, İstanbul Armutlu Cemevi'ne saldırı; 14 Ağustos 2021, Pendik Cemevi'ne saldırı; 8 Ağustos 2020, Gazi Cemevi'ne saldırı ve bu saldırılar sistematik olarak devam ediyor. Şimdi, 30 Kasımda yapılacak olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısı öncesi bir göz boyama yaparak Alevilerden kendinize yandaş devşirmeye çalışmak, Alevilerin iki kuruşluk paraya tamah edeceğini ya da bir kapı onarmaya, duvar onarmaya tamah edeceğini düşünüyorsanız, son derece yanılıyorsunuz, Alevilerin böyle bir şeye tamah etmesi mümkün değil. Zira politikanız sistematik bir Yezid politikası, sistematik bir Muâviye politikası; sistematik bir inkâr, nefret ve şiddet politikasıdır. Demin saydığım örneklerin tamamı bunun somut, bariz örnekleridir. Bu somut, bariz örnekler yaşanırken, bakınız, demin saydığım örnekler içerisinde birisini özellikle tekrar vurgulamak istiyorum: Dersim'de Gülistan Doku'nun 5 Ocak 2020'den bu yana kaybolması ve...
Kanunun kendisinde, Tunceli Kanunu'nun 37'nci maddesinde "1 kânunusani 1940'da mülga olacaktır." dediği hâlde bu kanun yürürlükten kalkmamıştır. Tunceli "Dersim"e zulmetmektedir. Bu Tunceli Kanunu'nun yürürlükten kalkmış olması ve "Tunceli" isminin de "Dersim" olması gerekir. Oranın ismi "Dersim"dir, oranın inancı Alevi'dir, oranın dili Kurmanci ve Dımılidir. Elbette farklı etnik kimlik ve kültürlere sahip insan toplulukları da vardır. Şimdi, burada görünen şudur: Kürtlere, Alevilere, farklı inanç kimliklerine, farklı cinsiyetlere karşı sistematik bir suç işleme vardır; bu suçluları koruma, kollama vardır, bu suçlulara karşı bir cezasızlık politikası vardır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Bunun birinci derecede sorumlusu da İçişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının yetkilileridir.
Teşekkür ediyorum.