KOMİSYON KONUŞMASI

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Komisyon üyeleri ve devletimizin değerli bürokratları; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakan, konuşurken elimden geldiğince onu dikkatle dinlemeye ama gerçek dışı beyanlar olduğu zaman da elimde olmadan gülümsemeye devam ettim. Kendisi rahatsız olabilir ama ben şimdi kendisine soruyorum: Şehitler üzerinden burada söz söylüyorsunuz ve bunu siyasete alet ediyorsunuz. Ben size söyleyeyim: Eğer yüreğiniz birazcık sızlıyorsa 15 Temmuz şehitleriyle ilgili Sayın Binali Yıldırım'ın emriyle toplanan 306 milyon lirayı neden şehitlere vermediniz ve siz neden bununla ilgili tek bir kelime söylemediniz?

Siz, Sayın Bakan, bu polis teşkilatının başında duran, onlara kol kanat germesi gereken kişisiniz. Şimdi size soruyorum: Beşiktaş'ta terör örgütleri, 7 sivil vatandaşımızı, 47 de polis vatandaşımızı şehit etti. Onlarla ilgili de 52 milyon lira para toplandı fakat o ailelerin içerisinde evini satan şehit yakınları olduğu hâlde, o paranın şehit yakınlarına, polis şehit yakınlarına verilmesiyle ilgili neden çaba göstermiyorsunuz? Neden bir hassasiyetiniz olmuyor? Neden onların arkasında durmuyorsunuz? Bunu, bu millete anlatmanız gerekiyor.

Şimdi, diyorsunuz ya "Biz, verdiğimiz sözlerin arkasında durduk." diye. İlk önce kısa kısa size cevap veriyorum: Verdiğiniz sözlerden bir tanesi bu, Sayın Bakan, dediniz ki: "Suriye'de Fırat'ın doğusunda bulunan PYD ve YPG terör örgütlerinin bulunduğu yerde bir güvenlik koridoru oluşturacağız. Bu, 30 kilometre derinliğinde olacak ve bu koridorun içerisine biz, göçmenlere inşaat yapacağız, yerleşim alanları yaratacağız ve burada onları ikamet ettireceğiz. Bu güvenlik koridorunu Amerikalılar ve Ruslarla birlikte orada güvenlikli bir bölge hâline getireceğiz." Bunu neden gerçekleştirmediniz bugüne kadar? Bu sözlerinizde samimi değil miydiniz? Bugün de yaptığınız gibi millete karşı gerçek dışı beyanlarda mı bulundunuz? Fakat en son noktaya geliyorum, Fırat'ın doğusunu neden son tezkerede çıkardınız? Bütün tezkerelerde olan Fırat'ın doğusu son tezkerede neden yok Sayın Bakan? Bununla ilgili bir söz mü verdiniz? Bugüne kadar orada tek bir çivi çakmamanızın nedeni "Şunu yapacağız, bunu yapacağız." diyerek ahkâm kesmenizden sonra tek bir şey yapmamanızın nedeni kiminle yaptığınız anlaşma, onu açık açık söylemeniz gerekiyor. Tezkere konusunda Fırat'ın doğusu önemlidir.

Ayrıca, Astana sürecinde verdiğiniz uluslararası mutabakatların altına siz imza attınız, dediniz ki "Biz, oradaki terör örgütlerini silahsızlandırıp sivil hâle getireceğiz." Orada çocuklarımızın kaldığı gözetleme kuleleri vardı, o gözetleme kuleleri, terör örgütlerinin güvenlikli alanı hâline getirildi bu süre içerisinde ve bundan dolayı Rusya orada çocuklarımızı bombaladı, 33 şehidimiz oldu. Gerçekten çok mu yüreğiniz sızlıyor Sayın Bakan? 33 şehidimizle ilgili ne yaptınız? Rusya'ya nasıl bir yaptırım uyguladınız? 1 pilotu öldürüldü diye Rusya Türkiye'ye yaptırım uyguladı ama biz gördük ki Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı gidip de Putin'in kapısında dakikalarca beklemek zorunda kaldı. Şehit evlatlarımızla ilgili tek bir şey yapamadınız, onu biz biliyoruz ve görüyoruz. Gördük ve orada bu yaptıklarınızla ilgili, yabancı askerleri, hangi yabancı askerleri Türkiye'de konuşlandırıyorsunuz? Siz, sınırdaki güvenlikle ilgili Türkiye Cumhuriyeti'ne verdiğiniz tek bir sözünüzü bugüne kadar yerine getiremediniz; işte size belgesi.

Şimdi, Sayın Bakan, siz diyorsunuz ya: "Ben 10 bin dolar konusunda konuşurum ama başka şeylerin olması lazım." Sayın Bakan, siz bir ulusal televizyona çıktınız ve ulusal televizyonda dediniz ki: "Evet, bir siyasetçi mafyadan 10 bin dolar alıyor." Siz İçişleri Bakanısınız, suçluyu neden koruyorsunuz, eğer birisi bunu aldıysa o güne kadar neden o suçu işleyeni cumhuriyet başsavcılarına ihbar etmediniz? Neden teşkilatınıza bununla ilgili gereğini yapması için emir vermediniz? 10 bin dolar alan siyasetçinin adını Meclis Başkanına açıkladınız ama "Aman bunu kimse duymasın." diye neden hâlâ o kişiyi korumaya devam ediyorsunuz? Siz, rüşvet alanların koruyucusu olamazsınız Sayın Bakan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Affedersiniz Sayın Özkoç, çok affedersiniz.

Süleyman Bey, rica ediyorum, Komisyonumuzun kuralları gereği kendinizi çekebilirsiniz ama karşı tarafı, milletvekillerini, yürütmeyi çekme hakkınız yok, böyle bir kuralımız yok, sadece kendinizi çekebilirsiniz, başkasının müsaadesi olmadan çekme hakkına sahip değilsiniz, rica ediyorum.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Halka açık olan -demokrasi var- bir görüntüyü çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genel kuralımız bu, usulümüze uyalım.

Buyurun lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, ben konuşma yaparken burada herkes çekim yaptı, herkes fotoğraf çekti.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama yıllardır kuralımız böyle, yeni bir şey değil bu.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlarımıza demokratik bir tavırla ilgili AKP'ye ve Bakana sağladığınız şekli bize de sağlayın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özkoç, yıllardır uyguladığımız usul bu, yeni bir uygulama yapmıyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Rica ediyorum benim sözümü de kesmeyin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tabii, tabii, onu ilave edeceğiz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, siz 10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklayacak mısınız, açıklamayacak mısınız? Öyle demeyin, böyle demeyin, farklı farklı konuşmayın, benim de gözümün içine baka baka, milletin de gözünün içine baka baka "Ben İçişleri Bakanıyım, ben sözümün arkasında dururum, açıklarım." deyin.

Sayın Bakan, şimdi samimi olarak söylüyorum, uyuşturucu konusunda söylediklerinizi samimi bulmuyoruz. Gerçek dışı beyanlarda bulunduğunuza inanıyoruz ve bunu da kanıtlayacağız, adım adım. Az önce bir konuşma yaptınız "Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre" diye, aynı raporun bir başka maddesini size söylüyorum: "Türkiye, aşırı doz uyuşturucu nedeniyle 30 yaş altı ölümlerin en yüksek olduğu ülkedir." diyor. Bu bölümü neden söylemediniz Sayın Bakan, neden bu konuda samimi davranmadınız?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - O da doğru!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - O da doğruysa neden paylaşmadınız? O da doğru, ha, Avrupa Uyuşturucu Raporu'nun sizin istediğiniz bölümleri doğru ama gerçekleri yansıtan bölümü doğru değil.

Adım adım geliyorum Sayın Bakan, hiç heyecanlanmayın, hepsini tek tek soracağız ve peşini asla bırakmayacağız. (Gürültüler)

Arkadaşlar, rica ediyorum, Sayın Bakan o kadar sıkışık durumdaki ona, onun provoke edebileceği herhangi bir ortam yaratmayın.

Şehit yardımlarıyla ilgili, bunun altında kalırsınız, cevap verin. Fırat'ın doğusuyla ilgili, tezkereden neden çıkardınız, cevap verin. Oradaki 33 şehidimizle ilgili neden samimi değilsiniz, cevap verin.

Şimdi ben Sezgin Baran Korkmaz'ı soruyorum: İlk önce adli süreci anlatıyorum, değerli arkadaşlarım, bakın, 22 Ağustosta Kingston ve Termendzhyan kardeşler, Amerika'da kara para akladıkları için tutuklanıyor. 23-30 Eylülde 10. Sulh Ceza Mahkemesi kara para akladığı gerekçesiyle Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığına el koyuyor. Sezgin Baran Korkmaz'ın yurt dışına çıkışı yasaklanıyor. 4. Sulh Ceza, 8. Sulh Ceza, 8. Sulh Ceza tekrar, Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlıklarına el koyuyor. Şimdi, soruyorum Sayın Bakan: Eğer Emniyet Teşkilatı bu konuyla ilgili yeterli bilgiyi bu makamlara, bu mahkemelere vermediyse bunlar neden bu mal varlıklarına el koyma gereği duydular? Eğer bu mal varlıklarına el koyma nedenini MASAK raporuna dayandırıyorsanız burada, MASAK raporunun, MASAK'ın açıklaması var. MASAK diyor ki: "Hayır, biz bunlardan önce onlara bir ara rapor göndermedik." Yani ben her şeyi belgeyle soruyorum.

Bir de mal varlığına el konulan Sezgin Baran Korkmaz, yurt dışına çıkma yasağı olan Sezgin Baran Korkmaz'ın, dönemin Başsavcısı İrfan Fidan ve onun adına vekâleten Hasan Yılmaz mahkemeye başvurarak Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığına el konulmasının kaldırılmasını talep ediyor. Neden, hangi gerekçeyle, neye dayandırarak? Daha sonra, İrfan Fidan aradan sadece günler geçtikten sonra, birden ilk önce Yargıtay üyeliğine daha sonra da hülle yoluyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine getiriliyor. E, peki, Hasan Yılmaz orada durur mu? Onun da ödüllendirilmesi gerekiyor. Hasan Yılmaz da derhâl Bakan Yardımcılığı görevine getiriliyor. Peki, bu insanlar o süre içerisinde nasıl önemli bir şey yaptılar ki bu görevlere getiriliyorlar? O süre içerisinde yaptıkları tek şey, Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığına olan yaptırımları ortadan kaldırmak. Şimdi, size soruyorum -gene gözünüzün içine baka baka hatta gülümseyerek- Sayın Bakan, sevgili Bakan: Siz, gerçekten Korkmaz'ı 4 Aralık 2020 günü makamınıza çağırdınız mı? Neden bununla ilgili "Hayır, çağırmadım" demiyorsunuz? Eğer çağırmadıysanız "Çağırmadım." deyin. Eğer çağırdıysanız ve bir görüşme yaptıysanız burada ne görüştünüz, ne konuştunuz, ne uyarıda bulundunuz? Kamuoyu merak ediyor. Biz soruyoruz, sizin cevaplamanız gerekiyor. Bir gün sonra mal varlığına el koydunuz, kaldırdınız. Yurt dışına çıkma yasağını da hemen kaldırdınız ve bir gün sonra, sizinle görüştüğü iddia edildiği günün ertesi günü Sezgin Baran Korkmaz elini kolunu sallayarak yurtdışına çıktı.

Şimdi, soruyorum Sayın Bakan: Sezgin Baran Korkmaz, on gün sonra mahkeme kararını, MASAK'ın bu konuyla ilgili MASAK kararını neden beklemedi? Sezgin Baran Korkmaz kaçtıktan sonra 28 Aralıkta MASAK kara para akladığını tespit etti. Ya, biz mahkemeleri biliyoruz, siz masum ve suçsuz insanların mahkemelerini aylarca ötelere atıyorsunuz. Sezgin Baran Korkmaz'ın ne özelliği vardı da MASAK raporu beklenmeden siz onu yurt dışına salıverdiniz? Elini kolunu sallayarak gitti. Tüm bu olayların gerçeği altında şimdi, size soruyorum: Siz 4 Aralıkta Sezgin Baran Korkmaz'la görüştünüz mü? Görüştüyseniz ne konuştunuz? Bu adam bir gün sonra apar topar, elini kolunu sallayarak nasıl çıktı gitti? Yok eğer görüşmediyseniz o günün kamera kayıtlarını Komisyonla ve kamuoyuyla paylaşır mısınız?

Sezgin Baran Korkmaz'ın uçağını kullandınız. Nedense bu kara para aklayanların uçağını kullanıyorsunuz ondan sonra "Faturasını ödedim." diyorsunuz. Biz, bu fatura ödemelerini sizin bakanlarınızdan biliyoruz, hangi tür faturalar olduğunu biliyoruz Sayın Bakan. Sizin gibi, devletin şu anda makamında bulunan Egemen Bağış gibi insanların da bu uçağı kullandığını biliyoruz. Kaldı ki bu uçağı Mehmet Ağar'ın, Ahmet Arslan'ın da kullanmasının bir tesadüf olup olmadığını da ayrıca soruyoruz. Siz, şu anda bu konuyla ilgili Parlamenter sistemin bir bakanı olsaydınız, şu anda gensoru verirdik sizinle ilgili ama siz, ucube bir Cumhurbaşkanlığı sisteminin Bakanısınız. Siz, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil etmediğiniz için size gensoru veremiyoruz, siz sarayı temsil ettiğiniz için burada, bizim karşımızda bunları savunmak durumunda kalıyorsunuz.

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Sistemi millet getirdi.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şimdi, ayrıca, bu konularla ilgili az önce verdiğim tarihlerle ilgili, az önce verdiğim beyanların tamamıyla ilgili hepsinin mahkeme tutanaklarına geçip, tek tek burada olduğunu da bildirmek isterim. Yani, öyle birileri gibi sallamıyoruz Sayın Bakan.

Şimdi, gelelim sizin büyük, uyuşturucuyla mücadelenize. Siz, gerçekten uyuşturucuyla mücadele mi ediyorsunuz? Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre, Sayın Bakan, Türkiye'de yakalanan ecstasy ve eroin tüm Avrupa'da yakalanandan daha fazla, siz de az önce söylediniz. Birleşmiş Milletlerin 2021 Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre, Türkiye, dünyada en fazla uyuşturucu ele geçirilen 2'nci ülke, az önce siz de söylediniz. Hem dünyadaki veriler hem de Emniyetin ve sizin açıklamalarınız böyle. Şimdi, soruyorum Sayın Bakan: Bir ülkede uyuşturucu yüksek miktarlarda ele geçiriliyorsa o ülkede uyuşturucu trafiği en üst seviyede olduğu için değil midir? Yukarıdaki verilere dayanarak soruyorum: Dünya uyuşturucu baronları neden Türkiye'yi uyuşturucu trafiğinin yeni rotası olarak belirlemişlerdir? Onlar için güvenli alan Türkiye midir? Yakalattıkları eroinin ve kokainin çok daha fazla miktarını yurt dışına ve Avrupa'ya bu güzergâh doğrultusunda kaçırdıkları için mi bu kadar çok kokain ve eroin Türkiye'ye giriyor? Bunu tek tek açıklayın Sayın Bakan.

Şimdi, Dilovası'nda 22 Ağustos 2020 tarihinde Kaçakçılık Şube Başkanlığına bir bildiri, ihbar geliyor, diyor ki: "Buradan girecek olan 6 konteynerde -ne var- kokain var." diyor. "Kokain var." denilmesine rağmen oradaki arkadaşlarımız, ilk önce eşyaları dışarı çıkarmadan gözle bir kontrol yapıyorlar. Köpek araması falan da yok o sırada. Daha sonra kapılarına liman güvenlik mührü takarak doğrudan x-ray cihazından geçiriyorlar. X-ray cihazında da yansıma olmasına rağmen "Burada yansıma vardır, şüphe altındadır ve burada ihbar vardır." diye ayrıntılı aramaya girilmiyor. Alana alınıyor yani kırmızı banttan çıkarılıyor. Konteynerde bir şey bulunmadığına dair 22 Ağustosta bir tutanak tutuluyor. İşte, o tutanak ve altında 3 tane imza. Şimdi, Sayın Bakan, orada tertemiz bir adam, görevli birisi -Doğu Marmara Gümrük ve Ticaret Bölge Müdür Vekili Mehmet Ali Arslan- kalkıyor diyor ki: "Hayır, burada kesinlikle uyuşturucu olduğuna dair güçlü ihbarlar var, bunu bir daha arayacaksınız." Onun ısrarı üzerine o mallar açılıyor, aranıyor ve orada 540 kilogram kokain ele geçiriliyor.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Gene yalan, gene yalan!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şimdi, soruyorum size, bu arkadaşımız, yani orada yakalamayan kişiler değil de bu arkadaşımız altı ay sonra neden merkeze çekildi Sayın Bakan, neden görevinden alındı? Bunu açıklamanız gerekiyor mu? Açıklayın.

Gelelim Dilovası'na. Dilovası'yla ilgili 4,9 ton kokain. Kolombiya Savunma Bakanı 10 Haziran 2020'de sosyal medyadan açıklıyor, diyor ki: "Türkiye'ye gitmek üzere 4,9 ton kokain şu anda tarafımızca yakalanmıştır."

Neden gülüyorsunuz? Bu kokainin yakalanması falan sizi sevindiriyor mu? Gerçekten merak ediyorum. Mesela, gülmeyle ilgili, şimdi, söylediniz de söylüyorum, benim en çok içimi acıtan, Sayın Bakan, 33 şehit bir başkomutanın evladıdır. 33 şehit verdiğimizde Suriye'de, cenazeleri daha dururken, sizin Genel Başkanınız -AKP kongresini dahi iptal etmeden gidip de kongrede, işte, şimdi gösterdiğim şekilde- kongreyi gerçekleştirmiştir. Orada, orada...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Gram haysiyet sahibiysen...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Benim lafımı kesmeyin Sayın Bakan. Şehit annesini orada kongreye bağlayarak...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Gram haysiyet sahibiysen Cumhurbaşkanımızdan özür dilersin, bu ülkenin Cumhurbaşkanından özür dilersin!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Senin provokatörlüğüne gelmem.

Orada o şehit cenazeleri orada yatarken bu şekilde gülen AKP Genel Başkanına "Sayın Genel Başkanım, sen şehit cenazeleri oradayken neden kongreyi iptal etmedin, neden şehit annesini oraya bağladın ve onun haberi olmadan onu siyasete alet ettin?" diye sorma cesaretini gösterebildin mi? Gösteremezsin.

Sayın Bakan, 4,9 ton kokainle ilgili senin yapmadığını bir muhabir yapmış, hatta birkaç muhabir yapmış. 4,9 ton kokainin yakalanmasının ardından bir buçuk yıl geçiyor. Size soruyorlar gene bir televizyon kanalında: "Ya, bir buçuk yıl içerisinde adli yardım talebinde neden bulunmadınız? Neden bunun üzerine gitmediniz? Neden Kolombiyalı yetkililerle iletişime girmediniz?" Yine, siz orada şöyle diyorsunuz: "Pandemi vardı, o yüzden." Ya, Sayın Bakan, 4,9 ton uyuşturucudan bahsediyoruz. Sen ölümden o kadar korkma, kokain yüzünden ölen evlatlarımıza engel olmak için bir görevdesin, sana virüs bulaşıp da ölmezsin, merak etme, çocuklarımız uyuşturucudan ölüyor. Senin bir buçuk yıl içerisinde elli kere oraya gitmen gerekiyordu ama senin yapmadığını bir muhabir yaptı. Ne yaptı? Yazışma yaptı. Şimdi ben sana soruyorum: Bu elimdeki rapor gerçek mi, değil mi? Bu elimdeki rapor Kolombiya adli makamlarından gelmiş midir, gelmemiş midir? Gelmişse sizin narkotik şubenin...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ne yazıyor orada?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sizin elinizde var, açıklayacağım, şimdi açıklıyorum tek tek. Merak etme, tek tek açıklıyorum Sayın Bakan. Sizin elinizde var ayrıca bu.

Siz buradaki bu makamın gönderdiği yazıyı gerçekten okudunuz mu? Sizin Narkotik Şube Müdürü hani diyor ya: "Biz oraya başvuruda bulunduk, hâlâ bir cevap gelmedi." Ben size söylüyorum: "22/9/2021 tarihli adli yardımlaşma talebinde bulunan ülke: Türkiye. 22/9/2021, tanzim edilmiş ve görevlendirilmiştir. Suç yeri: Buenaventura, Velle Del Cauca. İş bu adli yardımlaşma cumhuriyet başsavcılığının ilgili müdürlüğüne bağlı bir savcılık bürosu tarafından yürütülmektedir." deniliyor. Peki, sizin bundan haberiniz yok mu?

Şimdi bir üst paragrafa geçiyorum Sayın Bakan, hemen bir üst paragrafa. Hani sizin tespit edemediğiniz konteyner rakamları falan var ya, ben şimdi onları soracağım doğru mu diye.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Sosyal medya yalanlarının esiri olmuşsunuz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Gerçekten siz bir buçuk yıl içerisinde Kolombiya'dan adli yardımlaşma talebinde bulunup, bir buçuk yıl içerisinde konteynerlerin numaralarını öğrenip de Mersin'deki bunların alıcısına ulaşabildiniz mi, ulaşamadınız mı? Bugüne kadar neden açıklamadınız? Tek tek söyleyin. Bununla birlikte, yukarıdaki paragrafta belirtilen, işaretlenen, geliştirilmesinde 22 Eylül 2021 tarihinde eklenen ve sayılı yazıyla o zamanki Uluslararası İlişkiler Direktörü Doktor Liliana tarafından imzalandığı tespit edilmiş bahse konu yardımlaşma konusunda -sizin söylediğiniz ve "Dönmedi." dediğiniz yardımlaşma konusu- 3 Haziran 2020 tarihinde Buenaventura ilinde el konulan 2 tane konteyner numarası verilmiş. Hani sizin ulaşamadığınız, bugüne kadar arkasını kollamadığınız, ulaştıysanız da kamuoyunu bilgilendirmediğiniz, bunun arkasına bakmadığınız, "Gerçekleri pandemi nedeniyle gizliyorum." dediğiniz konteynerlerle ilişkili olarak "İnceleme raporu düzenleme, kokain türünün ve miktarının fotoğrafları, yakalanan şahısların kimliklerinin tespiti gibi bazı hususlar bulunmaktadır." diyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Siz yakaladıklarımıza bakın.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ya, şimdi, diyor ki bir arkadaşınız: "Bizim yakaladıklarımıza bakın, 4,9 ton önemli değil." Bunun da kayıtlara geçmesini istiyorum. Öyle kaçacak hiçbir yeriniz yok. Sizi tek tek anlatacağız, tek tek konuşacağız burada.

Şimdi, ben soruyorum: Mersin'de bu konteynerlerin -size verdiğim numaralardaki konteynerlerin- numaraları doğruysa, bu da resmî bir yazıysa onu teslim alacak kişiyle ilgili bir araştırma yaptınız mı? Ben soruyorum şimdi. Bakın, o kişiyle ilgili isimleri ben veriyorum. Öyle gülüyorsunuz ya, ne yapıp ne yapmadığınızı ben biliyorum. Sayın Bakan -kayıtlara geçsin, tekrar söylüyorum- orada hazmedemediği için "Zavallısınız, doğru değil." gibi sataşmalarda bulunuyor; gerçek zavallının kendisi olduğunu buradan bir kez daha ifade ediyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ben sabahki...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, notlarımızı alalım akşam... Sayın Bakanım, muhalefet de onu talep ediyor, akşam size yeterince süre vereceğim, tek tek cevaplarsınız. Şimdi ikili diyaloğa geçmeyelim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu kokainin alıcısı, Tommy Gıda firması mıdır? Size soruyorum.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Hepsine cevap verilecek.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu Tommy Gıda firması 600 bin TL sermayeyle 2018 tarihinde Mersin'de kurulu bir firma mıdır? Burada hiç kimsenin bulunmadığına dair arkadaşlarımızın gerekli bilgisi bize ulaşmıştır. Bu şahıs, Suriye uyruklu Naser Tomeh midir? Bunların bilgisinin de bize verilmesini istiyorum.

Sayın Bakan, siz uyuşturucuyla ilgili yapılan incelemede -ayrıntısına inmiyorum ama- Hatay'da yakalanan, transit olarak başka bir ülkeye geçecek olan Altın Atlar Sanayi Ticaret firması tarafından gerçekleştirilen, sahibi ise Suriye asıllı Hama uyruklu Haşem Kaddur'a siz vatandaşlık verdiniz mi, vermediniz mi Sayın Bakan? Siz, uyuşturucunun bizzat içinde olan kişiye verdiniz mi, vermediniz mi? Şimdi, müstehzi olarak gülüyorsunuz ya, bakın ben size söyleyeyim nasıl vatandaşlık verdiğinizi.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Gülmüyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bakın, Suriye'de terör eylemleri yapan "Ecnad'üş Şam" adlı cihatçı grubun lideri Ebu Hamza, Manar Alshami ismiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiştir, bu doğru mudur? İşte, bakın, başına saç ektirmiş, bu vatandaşımız, işte bu terör örgütünün kafa kesen liderlerinden olan bu kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiş. Siz terör örgütlerinin, uyuşturucu baronlarının, mafyaların bir ülkede bu kadar çok, günübirlik bir ülkenin vatandaşlığına geçtiğini hiç gördünüz mü? Bu, sizin Bakanlığınızda yapılmıştır. Bak, elimdeki belgelerle konuşuyorum. Onun için bunların hepsine cevap vereceksin ve biz, senin bugün değil, bundan sonra da peşinde olacağız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İnternet ortamında dağıtılan şeyler onlar, belge değil onlar ya.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim. Sayın Bakan notlarını alıyordur, akşam tek tek cevaplarını verecektir. Lütfen, sıra size geldiğinde siz de bilgilerinizi söylersiniz.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, ne yapılıyor? Ben bu soruyu sordum diye, bu belgelerden hangisi doğrudur dedim diye Türkiye Cumhuriyeti'nin Emniyet Genel Müdürü -sizin de gözünüzün içine bakayım burada- Mehmet Aktaş, başta Engin Özkoç olmak üzere... Gülümsemeyin, siz bu ülkenin bir bürokratısınız ve en baştasınız. Biraz sonra söylediğimden sonra gülümseyecek misiniz, bakacağım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sana mı soracak, nefes de mi almasın?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Mehmet Aktaş, benimle ilgili soruşturma başlatacağını söylüyor. Bu emri kimden aldığınızı çok merak ediyorum Sayın Aktaş?

SALİH CORA (Trabzon) - Bürokratların burada konuşma hakkı var.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Salih, dinle!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakan bürokratlarıyla ilgili hususları da cevaplayacaktır mutlaka.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sizin birinci göreviniz; Türkiye Cumhuriyeti'nin Emniyet teşkilatında suç işleyen kurumları soruşturmak ve araştırmaktır. Siz, böyle ulvi bir görevde maaşınızı alıyor ve gurur duyacağınız bir görevi yapıyorken, Sayın Emniyet Müdürü Mehmet Aktaş, neden PTT'nin yönetim kuruluna gidip de 5 bin liraya tenezzül edip de oradan yönetim kurulu maaşı almayı içine sindirebildin? Bu PTT'yle ilgili açılmış davalar var mıdır? Vardır. Bak, benim milletvekilim açmış; görevi kötüye kullanmayla ilgili, ihaleye fesat karıştırmayla ilgili, edimin ifasına fesat karıştırmayla, nitelikli dolandırıcılıkla ilgili, Deniz Yavuzyılmaz Milletvekilim ayrıca 2 tane daha dava açmış.

Hiç vicdanın acımıyor mu, hiç moralin bozulmuyor mu, bu ülkenin Emniyet teşkilatını bu duruma düşürmekten hiç için sızlamıyor mı? 5 bin liralık bir maaşa tenezzül edip etmediğini bu ülkeye söyleyip istifa etmeyi düşünüyor musun Sayın Emniyet Genel Müdürüm?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özkoç, bürokratların burada cevap verme hakkı yok, rica ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yoksa Bakanın var, ona Bakan cevap verecek.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakana yönelik konuşursanız memnun olurum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bana akıl vermeyin Sayın Başkan.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bakan konuşur. Ben neyin ne olduğunu biliyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Gelelim, Thodex'le ilgili... Sayın Bakan, Thodex'in sahibi Faruk Fatih Özer yaklaşık 400 bin kişiyi dolandırıp kaçtı, akıbeti ne oldu? Thodex yöneticisi Fatih Özer soruşturmasına ilişkin -üzerine- "Soruşturma esaslı yürüyor." Siz diyorsunuz. "Bizim kanaatimiz Arnavutluk'tadır. Tüm temaslarımız yürüyor Arnavutluk'ta. Arkadaşlarımız orada, başka bir ülkeye geçtiği noktasında herhangi bir bilgimiz yok, nerede olduğunu bilmiyoruz. İnşallah yakalayacağız." diyorsunuz. Thodex'in sahibi Faruk Fatih Özer'in kaçmadan bir gün önce -aynı Sezgin Baran Korkmaz'ın gitmeden bir gün önce olduğu gibi- bu zanlının sizin tarafınızdan çağırıldığı doğru mudur? Eğer doğruysa bu toplantı hangi bakanlıkta kiminle gerçekleştirilmiştir? Thodex'in sahibi Faruk Fatih Özer'in yeğeninizle bir ilişkisi var mıdır? Şimdi gösteriyorum Thodex'in sahibi Faruk Fatih Özer ile yeğeninizin sizinle beraber bir aradaki resmini. Siz, uyuşturucu baronlarıyla, kaçakçılarla, insanlarla kaçmadan, yakalanmadan önce neden bir arada bulunuyorsunuz Sayın Bakan? Bunu açıklamanız gerekiyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Siz bazen terör örgütü mensuplarıyla fotoğraf çektiriyorsunuz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yanımda AKP'nin Grup Başkan Vekili vardı.

SALİH CORA (Trabzon) - Meclise getiriyorsunuz...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim, sonra size söz sırası geldiğinde siz de cevap verirsiniz.

Sayın Cora, söz sırası geldiğinde söylersiniz fikirlerinizi.

SALİH CORA (Trabzon) - Hayır, teröristleri Meclise getirip onlarla basın açıklaması yapıyorlar, sonra da...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sırası geldiğinde, söz hakkı geldiğinde ifade edersiniz siz de görüşlerinizi.

Devam edin lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Bakan, 21 Nisan tarihinde Akkuzulu köyünde Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanına bir linç olayı gerçekleştirilmiştir. Sizin kulağınıza neler söyleniyor, neden gülüyorsunuz bilmiyorum da böyle bir linç olayında neden gülüyorsunuz Sayın Bakan? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Kılıçdaroğlu...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hayır, gerçekten, ben size söylüyorum, "Böyle bir linç girişimi gerçekleşmiştir." diyorum. Bu linç girişiminde sizi memnun eden şey nedir, neden gülüyorsunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Şov yapıyorsun, şov!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, akşam soru-cevap... Sayın Bakanım, ikili diyaloglara girmeyelim, akşam sorulara cevap verirseniz çok sevinirim. İkili diyaloglara girersek tamamlayamayız çalışmamızı. Rica ediyorum, soruları not edelim, akşam topluca bir cevap verirseniz çok sevinirim.

Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Kılıçdaroğlu...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Siz bundan önce yaptığınız konuşmalarla halkı kin ve nefret duygularıyla...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Duyuyor musunuz?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Bakan, "Duyuyor musunuz?" diyerek... Önünüzde mikrofon açık değil, ne diyorsunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakan, ikili diyaloğa girmeyelim. Rica ediyorum, akşam cevap verirsiniz. Sorularımızı alalım, akşam topluca cevap verelim.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ben sana cevap vereceğim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bana "Duyuyor musun?" diyorsun ya Sayın Bakan, eğer cesaretin varsa seninle beraber senin istediğin bir televizyon programında yan yana, beraber hesaplaşalım, saati de olmasın. Eğer birazcık bir şey varsa, eğer istiyorsan... (Gürültüler)

Orada mikrofon açık değil, sen atıyorsun ya...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyaloğa... Böyle bir usulümüz yok, rica ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Mikrofon açık değilken atıyorsun ya...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İkili diyaloğa girmeyelim Sayın Bakan.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Seninle beraber bir gelelim, tamam mı?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Akşam cevap verirsiniz, rica ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - De ki: "Ben bir milletin Bakanıyım..." Sense atanmış bir kişisin ama ben seninle razıyım, gelirim yani yeter ki...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özkoç, sunumunuzu tamamlayın lütfen, süreniz dolmuştur. Araya ben girdiğim için bir dakika da ben ilave ediyorum, üç dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kaç dakika? On dakika doldu mu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İki dakika normal ek süresi vardı, bir de ben aralara girdiğim için, üç dakika söz veriyorum.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Başkanım, beş dakikalık süreyi ben veriyorum.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Kullanacağı süreyi benden alın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, Abdüllatif Bey de süresini devrediyor, rahatça konuşun o zaman.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yani Sayın... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Hiç heyecanlanmayın, heyecanlanmayın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devrediyor süresini arkadaşlar, usulümüzde bu var.

Kullanabilirsiniz.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkanın tüm çabalarına rağmen burada, muhalefetin sesini kesemezsiniz. Biz konuşacağız, biz bunları anlatacağız ve hesap soracağız.

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Konuşmuyorsunuz, yalan söylüyorsunuz!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şimdi, Çubuk Akkuzulu köyüyle ilgili, siz "Cumhuriyet Halk Partisine bağlı kişiler şehit cenazesine alınmayacak." dediniz, ne haddiniz var? Siz, şehit cenazeleriyle ilgili, şehitlerle ilgili, kendi şehit düşmüş evlatlarınızın alacaklarıyla ilgili tek bir kelime etmezken ne haddiniz var ki böyle bir şeyi söyleyebiliyorsunuz!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Eksik söylemişim, HDP'yle beraber...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ne haddiniz var ki böyle bir şeyi söyleyebiliyorsunuz! Siz, orada, bana ahkâm keserek, başkalarını söyleyerek söyleme, Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden gel. Cumhuriyet Halk Partisi gerektiği gibi, ne gerekiyorsa, o noktada bütün hesabı alacak senden.

SALİH CORA (Trabzon) - Hayal görüyorsunuz!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sen, şimdi Kılıçdaroğlu şehit cenazesine...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, akşam topluca bir değerlendirme yaparsanız çok sevinirim, başka türlü bitiremeyiz bu çalışmamızı.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ama siz, bana, hep böyle karışırsanız, ben nasıl yapacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanı uyardım ben, akşam topluca cevap versin diye.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam, yeter!

Şimdi, arkadaşlar... Sayın Bakan, siz, Kılıçdaroğlu'yla ilgili bu açıklamaları defaaten yaptınız, halkı kin ve nefret duygusuna teşvik ettiniz. Siz, siyaseten İçişleri Bakanlığı değil, ana muhalefet partisi liderinin linç edilmesiyle ilgili elinizden gelen her şeyi yaptınız. Siz şöyle dediniz, Soylu, siz söylediniz Genel Başkan için "Düzenbaz... Boğazına ne takacağız o görecek." ifadelerini kullandınız. Aynı ifadeleri gözünüzün içine baka baka ben kullanıyorum sizinle ilgili. Bütün bu soruşturmalar bittikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti gerçek iktidarına kavuştuktan sonra, sizi yargılamayan bu mahkemelerin yerine adil mahkemeler kurulduğunda... Size bu söylediğiniz sözlerin aynısını buradan söylediğimi bir kere daha ifade ediyorum. Sözlerinizi hatırlatıyorum: "Düzenbaz... Boğazına ne takacağız o görecek. Çirkef." Bunların hepsini size iade ediyorum.

SALİH CORA (Trabzon) - Tehdit mi ediyorsunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Akşam, görüşeceğiz!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Görüşeceğiz Sayın Bakan!

Siz, devletin güçlerini bize tehdit olarak kullanamazsınız "Görüşeceğiz." diye. Ben milletvekiliyim, ben, sana hesap sorarım. Tamam mı!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özkoç, ek süreniz de dolmuştur. Başka arkadaşlarımızın da konuşması lazım.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Hayır dolmadı, on dakika dolmadı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Beş dakika da Abdüllatif Bey'in süresinden devrediyorum.

Buyurun.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Beş dakika da benden Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama başka arkadaşlarımızın da konuşması lazım, rica ediyorum, bir tek kişiyi dinleyecek halimiz yok! Çok sayıda talep var başka gruplar bekliyorlar, rica ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süreyi geçiriyorsunuz süreyi! Baştan başlatın süreyi.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, benim konuşmam kesilemez. Konuşma yapılırken usul olmaz.

Sayın Başkan, konuşma yapılırken usul olmaz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Böyle bir usul yok!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Konuşma yapılırken usul açılmaz!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Özkoç, bir saniye... Sürenizi başlatmadım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Özkoç, saatlerce bir gruba söz hakkı olmaz!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Böyle şey hakikaten istismara girer artık, bir usul belirledik.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kayıtlara geçsin istiyorum, benim konuşmam engelleniyor! İçişleri Bakanına hesap sormam engelleniyor!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son beş dakika ve başka da söz vermeyeceğim, bitireceğim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Engelleniyor! Kayıtlara geçsin istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son beş dakika ve başka söz vermeyeceğim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz, bir saat onu mu dinleyeceğiz!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Çünkü onlar korkuyorlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Özkoç, bir saniye, lütfen ya!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ben konuşurken usul olmaz!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Konuşma devam ediyor, sonrasında usulü konuşalım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şu anda konuşmam AKP'liler tarafından provoke ediliyor, konuşmam engelleniyor! (Gürültüler) Gerçekleri açıklamam engelleniyor! Gerçekleri söylemem engelleniyor!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son beş dakika süre verdim, sonra da bitireceğim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şu an konuşturulmuyorum! Konuşturulmuyorum şu anda!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son beş dakika verdim ve bitireceğim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Gerçekleri söylemem engelleniyor, gerçekleri söylemek istiyorum! (Gürültüler)

Başkan, müdahale edin!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son beş dakikanız, bitirin lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, yirmi dakikadan fazla veremezsiniz, böyle bir usul yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Başkan, müdahale edin!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, bittikten sonra usulü tekrar tartışırız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Konuşmam engelleniyor!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öğleden sonra bütün gruplar konuşacaklar.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süre başladı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz devam edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süreyi başlattınız.

Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, son beş dakika... Söz verdim, usul tartışmasını sonra yaparız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süleyman ağabeyin süresini de kullanıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Devam edin, tamamlayın lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Lütfen, bu tür hareketlerde bulunmayın, çok ayıp oluyor, böyle yapmayın!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Usul böyle değil!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Hayır, hayır... Usule uygun hareket ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayalım, öğlen arası vereceğim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, ben de konuşacağım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son defa söz verdim. Sayın Uğur, sonra usul tartışması yapacağız.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Böyle bir usul yok!

(Komisyon sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süremi başlatın...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım... Lütfen... Rica ediyorum...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Otur! Otur!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Uğur...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tamam... Tamam... Oturun, tamam...

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Ne... Ne olacak...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehdit etmeyin! Bizleri tehdit etmeyin! Bizlere saldırmayın! Biz tehditlerden korkmayız!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, son beş dakika... Söz verdim, sonra usul tartışmasını yapacağız. Lütfen...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bizleri tehdit etmeyin!

AHMET KILIÇ (Bursa) - Genel Başkanınız...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sonra yapacağız; bitsin süresi, usul tartışmasını yapacağız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Gerçekleri konuşmamızı engellemeyin!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, yirmi dakikadan fazla...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sonra yapacağız, bitsin süre, bittikten sonra yapacağız lütfen... Rica ediyorum....

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehdit etmeyin bizi!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tehdit yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Tehdit ediyorsunuz...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tehdit yok; bir usul tartışması talebi var, tehdit filan yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şu anda bizi tehdit etmeyin, bırakın...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Usul tartışması talebi var, bitirince yapacağız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Ben gayet sakin konuşuyorum, bizi tehdit etmeyin...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Allah'ım, Ya Rabb'im...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bizi tehdit etmeyin...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, rica ediyorum...

Değerli arkadaşlar, beş dakikadan sonra usul tartışması yapacağız, gerekirse yeni bir karar da alırız ama lütfen, şimdi dinleyelim.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Süreyi yeniden...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreyi yeniden başlatıyoruz.

SALİH CORA (Trabzon) - Başkanım, bütün Komisyon üyelerinin söz hakkı bir kişide toplanmasın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu tartışalım, tamam.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Bakan, o cenazede Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu dâhil, Millî Savunma Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve üst düzey yöneticiler bulunuyorlardı ancak onlarla ilgili güvenlik koridoru oluşturulmamıştı orada; bunu biz değil, mahkeme kayıtları söylüyor, tutanaklar söylüyor. Güzergâh ve yol trafiğe açılmamıştı; bunu biz değil, mahkeme tutanakları söylüyor. Genel Başkanımızın cenaze törenine katılmasıyla birlikte başlayan provokasyona, imam defalarca uyarı yapmasına rağmen, cenaze namazı bile zor kılınırken müdahale edilmemiştir. Cenaze namazının ardından, Devlet Törenleri Yönetmeliği uygulanmamıştır. Arkasından -Genel Başkanımız kalabalık içine itilirken- top arabasının arkasından gitmesi gereken, cenazenin arkasından yürümesi gereken Genel Başkanımız, esas sol tarafa, kalabalığın içine itilmiştir. Burada hiçbir emniyet tedbiri alınmamıştır. Taş ve sopalar orada görülmektedir. "Genel Başkanı yakın, öldürün, taşlayın." diyen konuşmacılar birbirlerini işaret ederek, birbirleriyle iletişim içerisinde olduklarını göstermiştir. Hadi bırak bizi, o dönemin Emniyet Genel Müdürü, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya -bizzat kendi ifadesiyle- Jandarmanın evin önündeki kalabalığa müdahale etmediğini ve kendisinin devreye girmek zorunda kaldığını söylüyor. Kimin emriyle? Neden müdahale etmedi? Emniyet Müdürü neden görevden alındı? Neden orada görevini yapmayanlar değil de gerçeği konuşan Emniyet Müdürü görevden alındı? Siz, o linç görüntülerini, AKP Genel Başkanı dâhil olmak üzere, siz dâhil olmak üzere muhalefet liderlerini tehdit aracı olarak kullandınız, videolarını gösterdiniz, "Daha başınıza neler gelecek?" dediniz, tehdit ettiniz ve muhalefetin siyaset yapma özgürlüğünün önüne geçip halkı kin ve nefret duygularına teşvik ettiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, yirmi dakikadan fazla... Bir saat onu mu dinleyeceğiz?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Orada, öldürmeye tam teşebbüs, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, kasten yaralama, hakaret, mala zarar, kişiyi hürriyetinden yoksun etme, inanç, düşünce ve kanaatleri zedeleme, memura etkin direnme, görevi kötüye kullanma... "Yakın, öldürün, taşlayın." deyip de yumruk atanlara rağmen siz ne yaptınız, biliyor musunuz? Siz, bir kişiyi dahi tutuklamadınız, herkes serbest. Ama bakın, bu resmi gösteriyorum...

SALİH CORA (Trabzon) - Ne yapalım?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - İşte ben de hiçbir şey yapmadığınızı söylüyorum.

Orada yumruk atan kişinin elini öpen bu kişi ne diyor, biliyor musunuz? "Soylu, 'Vur.' de 'Vurayım.' 'Öldür.' de 'Öldüreyim.'" diyor. Bu kişi hakkında ne yaptın? Ne yaptın bu kişi hakkında? Bu eli silahlı, kaçkın hakkında ne yaptın? Bizi tehdit eden bu kişiyle ilgili bu silahlarla poz verirken, "tweet"ler atarken neyi gerçekleştirdin? Yapmadın.

SALİH CORA (Trabzon) - Ya, bırak Allah aşkına!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Beni burada konuşturmuyorsunuz ama ben size teker teker söyleyeceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bugüne kadar sizden daha çok konuşan olmadı, kusura bakmayın, öyle bir şey yok. Bugüne kadar en fazla konuşan sizsiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Beni konuşturmuyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Öyle şey olur mu, konuşturmadınız... Bu doğrudan bana yönelik bir şey, kusura bakmayın.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Son kez söylüyorum, buradan senin gözünün içine bakarak söylüyorum. Emniyet Genel Müdürüne emir verip de bize tehdit olsun diye bir soruşturmayı açsın istedin mi, istemedin mi? Sen, baronlarla oturup da yurt dışına kaçmadan önce, kara para aklayıcılarıyla görüştün mü, görüşmedin mi? 4,9 ton kokainle ilgili neden bir buçuk yıl bekledin, neden, neden?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen. Çünkü mikrofonu kapatacağım, bitti artık süre.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Neden bunun alıcısını tespit etmedin? Neden onunla ilgili herhangi bir işlem yapmadın?

Son olarak, seni iki defa mahkemeye verdim ama mahkemeler bu ucube sistem nedeniyle senin yargılanmamana, susmana kanaat getirebiliyorlar.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu yıkılacak ve biz bunların hesabını senden tek tek soracağız.