| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2021 |
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Ben de eş durumundan bir Erzurumlu olarak Erzurum'umuza geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlarımız, basınımızın kıymetli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Küreselleşme kavramı içerisinde değerlendireceğimiz kültürün dünya üzerinde tek tip hâline gelmesini bir güvenlik meselesi olarak görmek ve kültür güvenliğimizi sağlamak adına adımlar atmamız gerekmektedir. Kültürümüzü korumak yani içinde büyüdüğümüz kimliğimizi oluşturan Türk dilini ve kültürünü global dünyada daha fazla sahiplenmek ve bu anlamda, özellikle genç nesle benimsetmek ülkemizin geleceği ve güvenliği adına önem arz etmektedir. Çağımızın sunduğu fırsatları değerlendirerek bu güvenliği sağlamamız mümkündür. Kaynağını tarihimizden ve kültürümüzden alan film ve dizi senaryolarının hazırlanması, bu konuda ciddi bir bütçe ayrılması önemli bir adım olacaktır. Cep telefonu ve tabletlerin hayatımızın bir parçası olduğu gerçeğinden yola çıkarak destanlarımızı, efsanelerimizi, mitolojimizi ihtiva edecek mobil oyunların ve uygulamaların özellikle çocuklarımızla buluşturulması etkili bir yol olacaktır. Unutmayalım ki kültür giderse her şey biter. Bizi biz yapan, bizi bir arada tutan, bizi farklı kılan kültürümüzdür. Sovyet Rusya dağılmadan önce yani bugünkü bağımsız Türk cumhuriyetleri henüz hürriyetlerine kavuşmamışken, bu milletin özünü oluşturan, değerlerini hatırlatan, birbiriyle olan bağını sağlamlaştıran Dede Korkut hikâyelerinin Sovyet Rusya tarafından yasaklandığını hatırlatmak isterim. Yakın zamanda Özbekistan'ın resmî dil olarak Türkçeyi kabul etmesi, Kazakistan'ın Latin alfabesine geçmesi, kültürel anlamda Türk birliğinin sağlamlaşması adına memnuniyet verici gelişmelerdir. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz günlerde de Türk Keneşi, Türk Devletleri Teşkilatı adını aldı. Bu heyecan verici gelişme hiç şüphesiz geleceğe dair umutlarımızı katbekat arttırdı. Bu muhteşem adımız siyasi olduğu kadar kültüreldir de. Türk dünyasıyla olan münasebetimizin artacağı yeni dönemde müktesebatımızın da artacağı muhakkaktır. Bu anlamda, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın sorumluluğu biraz daha fazladır.
Türk milleti olarak bizim ortak değerlerimizden birisi Nevruz Bayramı'dır. Önümüzdeki yıl ve sonraki yıllarda 21 Mart Nevruz Bayramı'nı muhteşem bir şölene çevirelim, kültürel mirasımızı çok yönlü yaşatalım. Bakanlığımız bünyesinde organize edilecek bir dizi etkinlikle daha bilinçli, daha etkili bir kültür toyu kuralım. Ortak Türk kültürünü tanıtmak ve bu anlamda Türk dünyasıyla olan bağımızı kuvvetlendirmek adına tanıtım filmleri hazırlayalım, paneller, sempozyumlar düzenleyelim.
Bakanlığımız, Dede Korkut, Köroğlu, Nasrettin Hoca gibi Türk dünyasında varyantları bulunan pek çok ortak değerimiz adına Türk dünyası ödül törenleri düzenlemeli, bu vesileyle aramızdaki bağı güçlendirmelidir. Sinema, edebiyat, sanat gibi konularda seçilecek eser ya da eser sahiplerinin tanıtımı yapılmalı ve bu anlamda süreklilik arz edecek organizasyonlarla dünyanın dikkati Türk kültürüne çekilmelidir. Bu anlamda Kültür Bakanlığımızın Sinema Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Korkut Ata Film Festivali ve bunun 2022 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa'da da devam edecek olması da umut vericidir. Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye uzanan Türkçenin kalbini ve daha pek çok Türk klasiğimizi çeviri projeleriyle dünyaya tanıtalım. Özellikle bu hususta Bakanlığımız bünyesinde kurulacak tercüme bürosu çok anlamlı olacaktır.
Bütün bu öneri ve temennilerimizin gerçekleşmesi adına teorik olarak eğitimini almış halk bilim uzmanlarımızın, folklor araştırmacılarımızın, sosyologlarımızın Bakanlıktaki istihdam sayısının arttırılması gerektiğini de ayrıca ifade etmek isterim. Dileğimiz ve temennimiz, Bakanlığımız öncülüğünde öylesine kenetlenelim ki gönlümüz Hacı Bektaş'tan Ahmet Yesevi'ye uzansın, Hazar'ın üstünde rüzgâr esse Karadeniz dalgalansın, Erciyes Ural'a yaslansın, İdil Dicle'ye aksın, Türkistan'da kopuz çalsa Anadolu'da bağlama el alsın, Bakü'de at binen Köroğlu Bolu'da şaha kalksın, Dede Korkut bağdaş kursun, soy soylasın, boy boylasın; kısacası Türk kültürü payidar kalsın.
Teşekkür ediyorum.