| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2021 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, aslında, turizmin genel sorunları, Bakanlığınızla ilgili genel durumlar hakkında görüş belirtmek istiyordum ancak bu basılı kitapçıklar nedeniyle biraz bunun üzerinde konuşmak durumundayım ama bir Antalya Milletvekili olarak özellikle turizmin içinde bulunduğu sorunların, turizm emekçilerinin ve turizm alanında görevli, emek sarf eden, iş ve istihdam üreten kişi ve kurumların durumu zaten bilginiz dâhilinde, zira alanla çok yakından ilgilisiniz. İşveren pozisyonunda olsanız da bu işveren pozisyonundan işçi ve emekçilere, iş ve emek üretenlere dair biraz daha yakınlaşmanızın yararlı olacağı kanısındayım.
"Güzelliğin on para etmez/ Bu bendeki aşk olmasa/ Eğlenecek yer bulaman/ Gönlümdeki köşk olmasa/ Kim okurdu kim yazardı/ Bu düğümü kim çözerdi/ Koyun kurt ile gezerdi/ Fikir başka başka olmasa/ Senden aldım bu feryadı/ Bu imiş dünyanın tadı/ Anılmazdı Veysel adı/ O sana âşık olmasa." demiş ya Koca Veysel, Koca Veysel'i ve âşıklık geleneğini böyle küçük bir kitapta anmak cesaret ister, böyle küçük bir kitapta anlatmaya çalışmak. Ta Kars'tan Âşık Şenlik'ten başlayarak Trakya'ya Derviş Kemal'e kadar gidebilmek gerçekten zor bir iştir. Kavramsal olarak izah etmişsiniz ama içerik olarak maalesef çok yetersiz. Bu konuda katkı almanız gereken birey ve kurumlar var, katkı almanız gerekenlerden biri de -haşa, benlik olmasın- biziz, biz de bu anlamda katkı sunabiliriz. Âşık Veysel'in âşık olmadan önce bulunduğu dergâhlar, geçtiği noktalar, eğitimler ve âşıklığın aslında Yavuz'un da bir dizesinde ifade ettiği gibi "Dehre Sultan olmak boş bir heyula imiş/ Bir mürşide bent olmak her şeyden evla imiş." Bir mürşide bent olmadan âşık olunmuyor Sevgili Kültür Bakanı. Bu nedenle bu mürşitlik nedir, bunu da burada işlemek gerekirdi.
"Mevlevi sema töreni" demişsiniz, tabii, siz dememişsiniz mutlaka, hazırlayanlar demiş. Bu, tören değil; bu, bir ibadettir. Tören kavramı farklıdır. "Alevi, Bektaşi semah ritüelleri" demişsiniz. Bu, bir ritüel değil; bu, bir erkândır, Hakk'a hakikate giden erkândır. Semaha dair, doğrusu, beni şaşırtan, objektif tanımlamalar ve izahatlar var burada Sayın Bakan. Bu anlamda hazırlayanları kutluyorum ama oryantalist bir bakış açısıyla olması hasebiyle de buna katılmadığımı ifade etmek istiyorum.
Mesela, bu orta sayfada gördüğünüz sıraçlardır; bu, Hubyar semahıdır, Hubyar Sultan taliplerinin döndüğü bir semahtır ve semahla ilgili burada ifade edilen şeyler kavramsal olarak yerinde olsa da içerik olarak az ve maalesef, buradan hareketle Alevi Bektaşi inanç ve kültürü, koskocaman külliyatı, edebiyatı, sosyolojisi, felsefesi olan inancımız sadece kültürel olarak ele alınmakla inancımıza çok büyük bir ötekileştirme, çok büyük bir rencide yapıldığının farkında mısınız Sayın Bakan?
Nevruz'la -Nevruz'dan söz ederken- ilgili kitabınız var. Âşıkların nevruziyeleri vardır, Pir Sultan Abdal'ın nevruziyesi vardır ve âşıkların nevruziyeleri Nevruz'larda söylenir ve o akşam Alevi Bektaşiler Nevruz cemi yaparlar. Aslında Şah-ı Merdan, Şir-i Yezdan'ın doğum günü olarak da telakki edilir ama o gün kâinatın da doğum günüdür. Kâinatın Hakk'ın varlığından sudur ettiği gündür o gün. O nedenle Nevruz kutlamasına da ayrı bir önem atfedilir.
Yine bir hata Hıdırellez için "bahar kutlaması" denmiş Sayın Bakan. Hıdırellez "bahar kutlaması" değil, Hıdırellez de bir ibadettir. Ne kadar ki toplumsal, kültürel dejenerasyonla farklı algılanıyor ve sokaktaki ibadetlerine farklı şeyler katılıyorsa da Roman halkında, Alevi toplumunda, farklı farklı toplumsal kesimlerde, Mezopotamya'dan Trakya'ya ve Balkanlara kadar halkların çeşitli ritüellerle kutladığı, çeşitli ritüellerle ibadetini yaptığı, çeşitli erkânlarla ibadetini yürüttüğü bir aslında dua ve ibadettir Sayın Bakan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Bunun son cümlesi olmuyor ki Sevgili Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Siz usul erkân bilen birisiniz. Usule uymamız lazım.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Eyvallah, sağ olun.
Yani bir bağlayayım, izin verin şöyle.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Bu anlamda Sevgili Bakan, bütün bunları yaparken elbette -ben okudum- doğrusu bilenlerden, örneğin Alevi toplumunu bilenlerden görüş alındığı belli ama biraz dediğim gibi oryantalist sadece kültürel bağlamda yaklaşılmış, inançsal yönü biraz eksik bırakılmış. O nedenle bunun tamamlanması gerekir. "Aşkın aldı benden beni/ Bana seni gerek seni/ Ben yanarım dünü günü/ Bana seni gerek seni." diye inleyen Yunus'un kültürel çoğulculuğu bağlamında Türkiye'nin etnik ve inançsal anlamda çok kültürlü, çok inançlı bir yer olduğunu unutmamak ve tüm kültürlerin ve inançların yaşaması için çaba sarf etmek insanlığa, Hakk'a, hakikate ve adalete hizmettir.
Kolay gelsin.