| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2021 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Değerli Bakan Yardımcıları, kıymetli bürokratlar, Komisyonumuzun değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımıza ilk bütçesiyle ilgili yaptığı kapsamlı sunum için teşekkür ediyor, görevinde başarılar diliyorum.
Küresel salgınla birlikte, üretim faaliyetlerinin sekteye uğraması, ham madde temininde yaşanan problemler ve uluslararası turizmin durma noktasına gelmesi nedeniyle, 2020 yılında dünya mal ve hizmet ticareti hacminde yüzde 8,3 oranında düşüş kaydedilmiştir. Türkiye'nin ihracatı da 2020 yılında yüzde 6,2 oranında azalmış, dış ticaret hacminde yüzde 0,5 oranında daralma yaşanmıştır. 2020 yılında yüzde 3,1 oranında daralan küresel ekonominin düşük bazın da etkisiyle 2021 yılında yüzde 5,9 oranıyla güçlü bir büyüme gerçekleştireceği tahmin edilmektedir. Küresel ekonomik aktivitedeki toparlamanın ardındaki en önemli etkenlerden biri dünya ticaret hacmindeki görece güçlü artış olmuştur. 2021 yılında, dünya mal ve hizmet ticaret hacminin yüzde 9,7 oranında genişlemesi beklenmektedir. Bununla birlikte, tedarik zincirinde ve lojistikte küresel ticareti sınırlayan sorunlar yaşanmakta, hâlâ düzensizlikler ve önemli belirsizlikler bulunmaktadır. Arz talep dengesizlikleri emtia fiyatlarında dalgalanmalara yol açmakta, başta enerji kaynakları olmak üzere bazı emtia fiyatlarında anormal artışlar yaşanmaktadır. Ertelenen tüketim talebi ve arz kısıtları nedeniyle küresel enflasyon yükselmektedir.
Ülkemizin dünya ticareti içindeki payı artmaktadır. Dünya Ticaret Örgütünün 2021 yılı ikinci çeyrek verilerine göre, Türkiye'nin dünya ihracatından aldığı pay ilk defa yüzde 1 seviyesinin üzerine çıkmıştır. 2021 yılı Ocak-Ekim döneminde ülkemizin ihracatı yüzde 33,9 artarak 181,8 milyar dolar gerçekleşmiştir. 2021 Ekim ayı itibarıyla, yıllık ihracatımız 259 milyar dolara çıkmıştır. İthalat ise, aynı dönemde yüzde 22,5 artışla 215,6 milyar dolar olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı da 7,2 puan artarak yüzde 84,3'e yükselmiştir. Ekim ayı itibarıyla, ihracatın ithalatı karşılama oranı, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 5,6 puan artışla yüzde 93,4'e ulaşmıştır. Dış ticaret açığı, 2021 yılı Ocak-Ekim döneminde yüzde 16 oranında azalarak 33,8 milyar dolara gerilemiştir. Cari işlemler açığı, yine 2021 Ocak-Eylül döneminde 11,7 milyar dolar düzeyinde olup, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,5 azalmıştır. Cari işlemler dengesi, ağustos ayında 814 milyon dolar, eylül ayında 1 milyar 652 milyon dolar fazla vermiştir; yılın kalan aylarında da cari fazla verilmesi beklenmektedir.
Ülkemizde cari açığın temel nedeni olan dış ticaret açığının azaltılması hem ülkemizin dış finansman ihtiyacının azaltılması hem de sürdürülebilir yüksek büyümenin sağlanması açısından önemlidir. Bununla birlikte, üretimin ve ihracatın ithalat bağımlılığının azaltılması, yoğun olarak ithal ettiğimiz bazı malların yurt içinde üretilmesinin yanı sıra, esas olarak yüksek katma değerli mallarda ihracatın artırılması gerekmektedir.
Ülkemizin yüksek katma değerli ihracat yapısına ve sürdürülebilir ihracat artışına ulaşması amacı çerçevesinde, ihracatımızın desteklenmesinde gelişen ve değişen ihtiyaçlar doğrultusunda yeni politika araçları oluşturulmaya ve mevcut destek unsurlarında iyileştirmeler yapılmaya devam edilmelidir. Yüksek ve orta teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payı artırılmalı, nispeten düşük teknolojili sektörlerde tasarım, markalaşma ve etkin pazarlama yoluyla katma değeri yüksek bir yapıya geçiş sağlanmalıdır. Katma değeri yüksek teknoloji geliştirmek, yeni ürün ve süreç üretmek için yaratıcı fikir, araştırma, uygulama ve ticarileştirme unsurlarının birlikte kurgulanmasını gerektirmektedir. Bütün bunları gerçekleştirmek için ilgili bakanlıklarla birlikte kapsamlı bir strateji uygulanmalıdır.
Ayrıca, ihracatta Türk malı imajının yerleşmesi için moda marka oluşturulması, tanıtım ve tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi son derece önem arz etmektedir. Moda ve markaya yönelik tekstil ve konfeksiyon sanayisi, elektrikli ve elektronik makine ve cihazlar sanayisi, otomotiv ana ve yan sanayisi, makine imalat sanayisi, demir çelik sanayisi, gıda sanayisi ve bilişim sektörleri bu kapsamdaki sektörlerin başında gelmektedir. Bunun yanı sıra, başta e-ihracat olmak üzere hizmet ihracatına yönelik destekler etkinleştirilmeli ve yeni destek mekanizmaları geliştirilmelidir.
Diğer taraftan, dünyada emtia fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar ve Türk lirasında yaşanan değer düşüklüğü, ülkemizde birçok sektörde ihracatı kamçılamıştır ancak ihracata yönelim iç piyasada fiyatların yüksek oranda artmasına ve arz yetersizliğine de neden olabilmektedir. Bu konuda, bazı mallar, ihracı kayda bağlı ürünler listesine alınmakla birlikte, gelişmelerin yakından izlenerek ihracat nedeniyle iç piyasada fiyatların yüksek oranda artmaması ve iç talebin karşılanmasında sıkıntı yaşanmamasına yönelik gerekli tedbirler zamanında alınmalıdır. Damping ve sübvansiyonlara karşı Türk markasını, Türk üreticisini koruyacak önlemler alınmalı, gerekli izleme ve inceleme faaliyetleri titizlikle sürdürülmelidir.
Yine, ihtisas gümrükleri daha etkin şekilde çalıştırılmalı, ithalatta aşırı ucuz ve kalitesiz mal girişi daha yakından izlenmeli, ithalatta haksız rekabet, gözetim ve standart denetimi konusunda yürütülen uygulamalar titizlikle devam ettirilmelidir. Başta gümrük birliği olmak üzere, mevcut tercihli ticaret anlaşmaları ve serbest ticaret anlaşmaları hizmet ticareti ve dijital ticareti de kapsayacak şekilde güncellenmelidir. Öncelikli sektörlere yönelik ticari ve ekonomik ilişkiler derinleştirilip çeşitlendirilmeli, Afrika ve Latin Amerika'ya yönelik ortaklık ve açılım politikaları ile "Yeniden Asya" girişimi ve ülkemize coğrafi olarak uzak, ihracat potansiyeli yüksek ülkelerle ticaretimizi geliştirme hedefine yönelik olarak "Uzak Ülkeler Stratejisi" hayata geçirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toptan ve perakende ticaret hizmetleri sektörü, gelişmiş ülkelerin ekonomileri içinde önemli pay almaktadır. Ülkemizde 2020 yılında toptan ve perakende ticaret yüzde 4,4 büyümüştür. 2020 yılında toptan ve perakende ticaretin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 12,6; konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin payı ise yüzde 1,8 olmuştur.
Toptan ve perakende ticaret sektöründe piyasa işleyişinde karşılaşılan aksaklıkların giderilmesi, büyük önem arz etmektedir. Toptan ticareti geliştirmeyi teminen toptancı hallerinin ve benzeri yapıların modernizasyonu yapılmalıdır. Üretici fiyatları ile market raflarındaki fiyatlar arasında farkın yüksekliği, sürekli kamuoyunun gündemine gelmekte ve tartışılmaktadır. Ayrıca, gramajı düşürüp gizli zam yapanlarla sık sık karşılaşılmaktadır.
Piyasa ekonomisi anlayışına uygun olarak, tüketicilerimizin piyasayı gözetebilmesine yönelik uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da yapılan değişikliklerle piyasanın olağan akışını bozarak piyasa aksaklıklarına sebep olan fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetleriyle ilgili düzenlemeler yapılmış, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu kurulmuştur. Tüm piyasalarda fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetlerine fırsat verilmemesi için denetimler yapılmaktadır. Kurallara ve ticaret ahlakına uygun bir şekilde ticaret yapan sektör mensuplarının yersiz ithamlara muhatap olmasının ticarette güveni zedelediği dikkate alınarak fahiş fiyat artışı uygulamalarının adil bir şekilde tespit edilebilmesi ve engellenmesi için daha objektif kriterler belirlenmesi ihtiyacı bulunmaktadır.
Sebze ve meyve hallerine yönelik düzenleme çalışmalarının da devam ettiği ifade edilmektedir. Sebze ve meyve halleri kamuoyunda bilinen aksine, üreticilere ve üretici malını pazarlayan ticaret erbabına çok gerekli olan bir mahaldir, üretici mallarının fiyat bulduğu yerlerdir. Bilinmesi gereken çok önemli bir nokta da sebze ve meyvenin maliyet esasına göre değil, borsada oluşan günlük fiyata göre satılıyor olmasıdır. Bir araştırmaya göre, İstanbul'da toptan sebze ve meyve ticaretinin yaklaşık yüzde 40 kadarı hal sistemi içinde gerçekleşirken kalan kısmı ya büyük gıda zincirlerinin kendi kurdukları kanallardan ya da kontrol dışı mekanizmalardan geçmektedir. Hem üreticimizin alın terinin karşılığını alabilmesi hem tüketicinin ucuz ve kaliteli mal tüketmesi esas olup üretici fiyatlarıyla tüketiciye kaliteli sebze ve meyvenin ulaşması iyi bir organizasyon, uygun ulaşım şartları ve kayıt dışı ticaretin önlenmesiyle mümkün olacaktır.
Üretici birlikleri, yasa gereği hallerde yüzde 20 oranında yer almaları gerekirken açılan ihalelere girmedikleri için hallerde yer alamamaktadır. Bu konuda yapılacak düzenlemeler ve teşviklerle üretici birliklerinin hallerde yer alması mevcut sorunların çözülmesine katkı sağlayacaktır.
Tüm gıda ürünlerinin sağlıklı bir toptan ticaret sistemi içinde üreticiden tüketiciye ulaştırılması, başta hijyen olmak üzere, fiyat istikrarı, üretim artışı, kalite artışı, kayıt dışı ekonominin kayıt içine alınması, vergi gelirlerinin artması, istihdamın artması ve enflasyonun kontrol altına alınması gibi ekonomik ve sosyal faydalar üretecek ve de uzun vadede devletin denetimi altında uluslararası standartlara uygun bir ticaret sisteminin oluşmasını sağlayacaktır.
Teknolojinin de yardımıyla tarladan, denizden, mezbahadan sofraya her türlü gıda hareketini kayıt altına alan ve oluşan veriyi ulusal veri tabanına aktaran bir yapının kurulması çok önemlidir.
Diğer taraftan, esnaf ve sanatkârlarımızın faaliyetlerini olumsuz etkileyen ve kapanmalara yol açan AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları, adil rekabet şartlarını bozmayacak şekilde kurallara bağlanmalıdır. Yine, haksız rekabet şartları oluşturarak küçük esnafa iş fırsatı bırakmayan belediye işletmeciliği de yeniden düzenlenmelidir.
Covid-19 salgını ve alınan önlemler nedeniyle olumsuz etkilenen ve bazıları uzunca bir süre çalışamayan esnafımıza yönelik çok önemli tedbirler uygulamaya konulmuştur. Gelir desteğinden kira desteğine, ciro desteğinden kredi desteğine, vergi ve sigorta primi ertelemesinden borç yapılandırılmasına kadar birçok düzenleme yapılmıştır.
Ekonominin ve toplumsal yapının temelini oluşturan esnaf ve sanatkâr kesimi güçlendirilerek faaliyetlerine dinamizm kazandırılmalıdır. Esnaf ve sanatkâr kesiminin desteklenmesi, bu amaçla esnafımıza istihdamı da artıracak kredi, vergi, prim ve benzeri teşvik uygulamaları, ekonomiye yeni girişimcilerin kazandırılması ve yerel potansiyelin harekete geçirilmesi bakımından gerekli bulunmaktadır.
Basit usulde vergilendirilen 835 bin mükellefin kazançlarının gelir vergisinden müstesna tutulması ve yıllık gelir vergisi beyanname verme yükümlülüklerinin kaldırılması, küçük esnafımız açısından son derece isabetli olmuştur.
Esnaf ve sanatkâr kesiminin meslek standartları geliştirilmeli, esnafa ihtisas kimliği kazandırılmalı ve mensubiyet bilinci oluşturulmalıdır. Esnaf kesiminin teknoloji kullanım düzeyi ve ürün kalitesi yükseltilerek verimliliği artırılmalı, bilgiye erişimleri kolaylaştırılmalı, ana ve yan sanayi bağlantıları güçlendirilmelidir.
Esnaf ve sanatkârların KOSGEB kredi ve desteklerinden etkin bir şekilde yararlanabilmesi için sadece esnaf ve sanatkârlara özgü programlar uygulamaya konulmalıdır. Kamyoncu, otobüsçü, dolmuşçu, taksici ve servisçi esnafımıza akaryakıt desteği verilmeli, rekabet imkânı sağlanmalı, yetki belgeleri şoför esnafına yük olmaktan çıkarılmalı ve takograf kullanımı konusundaki sorunlar giderilmelidir.
Diğer yandan, 2000 yılı öncesi vergi ve oda kaydı olup BAĞ-KUR kaydı olmayan binlerce esnafımıza geriye dönük borçlanma hakkı tanınmalı, ayrıca esnafın daha uzun süre prim ödediği de dikkate alınarak emeklilik için prim gün sayısında ve emekli aylıklarında eşitlik sağlanmalıdır.
Sayın Bakanım, siz esnaftan sorumlu Bakansınız, bu konuların ilgili bakanlıklar tarafından çözüme kavuşturulması konusunda girişimde bulunmanız gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye sahip olduğu kıtalar arası geçiş noktasındaki konumuyla lojistikte bölgesel bir üs olma potansiyeline sahiptir. Ülkemizin lojistik performansının iyileştirilmesi için gümrük hizmetlerini hızlı ve etkin şekilde sürdürmek ve kapılardaki beklemeleri en aza indirmek için insan gücü ve teknik kapasitenin artırılması gerekmektedir. Gümrük hizmetlerinin etkili bir şekilde yürütülmesi amacıyla yeni gümrük tesislerinin yapımı ve mevcut tesislerin modernizasyonu çalışmaları devam etmektedir. Tek Durakta Kontrol, iş akış süreci kapsamında gümrük kapılarında modernizasyon çalışmaları hızla tamamlanmalıdır. Tek Pencere Sistemi'ne entegrasyon çalışmaları sürdürülmeli, tespit edilen yeni belgelerin sisteme entegrasyonu sağlanmalıdır.
İhracat yükünün daha hızlı ve kaliteli lojistik sunumuyla hedef pazarlara ulaştırılmasını teminen İhracatta İzinli Gönderici sistemi yaygınlaştırılmalı, sistemin daha kolay uygulanması için sistemsel düzenlemeler yapılmalıdır. Yurt Dışı Lojistik Merkezler üzerinden ihracatçıların potansiyel pazarlara ve dağıtım kanallarına erişimi hızlandırılmalıdır.
Yasa dışı ticaretin ve kaçakçılığın önlenmesiyle dürüst ticaret erbabının iş ve işlemlerinin basitleştirilmesi, bu amaçla teknolojik, beşeri, idari ve operasyonel kapasitenin artırılması önem arz etmektedir. Ayrıca usulsüzlüklere zemin hazırlayan yapıların, düzenleme ve uygulamaların önüne geçilmesi için etkin bir otokontrol ve denetim mekanizmasının uygulanması gereklidir.
Teknolojinin imkânlarından da faydalanarak bu yönde önemli adımlar atılmıştır. Ticaretin devamlılığının sağlanması ve toplum sağlığının korunması adına gümrük kapılarında önemli tedbirler de alınmıştır. Bu kapsamda, uygulamaya konulan temassız ticaret, gümrük işlemlerine ilişkin sürelerde esneklik sağlanması, ithalatta yerinde gümrükleme uygulaması, Tek Pencere, Kâğıtsız Gümrük gibi dijital gümrük uygulamaları sayesinde işlemlerin mümkün olduğunca temas kurmadan gerçekleştirilmesi mümkün hâle gelmiştir.
İç ve dış ticaretle gümrük işlemleri gerçekleştirilirken bunlara ilişkin oluşan verilerin toplanması, işlenmesi ve güvenli ortamlarda korunması gerekmektedir. Bu amaçla hazırlanan Veri Analitiği Mükemmeliyet Merkezi projesi büyük önem arz etmektedir. Veri yönetim sistemi geliştirilmeli, Dünya Gümrük Örgütü tarafından oluşturulan risk göstergeleriyle uyumlu risk profilleri sisteme entegre edilmeli ve sistemin tüm birimleri de kullanıma hazır hâle getirilmelidir.
Kaçakçılıkla etkin mücadele edilebilmesi ve mevcut kapasitenin artırılması amacıyla, personel, ekipman teminine devam edilmiş, eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılmış ve mevcut uygulamaların etkinliğine yönelik projeler başlatılmıştır. Tarama Ağı Projesi'yle kullanılan araç ve konteyner tarama sisteminin marka-modelinden bağımsız olarak, ham görüntülerin merkeze aktarılması ve ikincil incelemeye tabi tutulması mümkün olacak; diğer bir deyişle merkezde ileri seviye görüntü analiz imkânı korunacaktır.
Kaçakçılıkla mücadelede önemli bir yer tutan araç ve konteyner sistemlerinin Türkiye'de geliştirilmesi, üretilmesi amacıyla Yerli ve Millî Tarama Sistemi Projesi geliştirilmiş ve proje kapsamında, bir araç ve konteyner tarama sisteminin milli imkânlarla üretilmesi, uzun vadede ise sistemin seri üretiminin yapılarak yaygınlaştırılması öngörülmektedir.
Türkiye'nin kaçakçılıkla mücadelede kullanılan teknik sistem ve bilgi teknolojileri bakımından sahip olduğu güçlü konumu sayesinde 2020 yılında yolcu ve araç giriş-çıkış sayısında önemli bir azalma yaşanmasına rağmen, yakalama rakamı değer olarak artmıştır. Uyuşturucu madde, sigara, elektronik sigara ve akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede önemli sonuçlar elde edilmiştir. Yakalama istatistiklerine göre 2020 yılında olay sayısı önceki yıldakine göre yüzde 25,8 oranında azalışla 4.149 olmakla birlikte, değer olarak yüzde 39,1 oranında artışla 4,4 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde ise yakalama tutarı 4,6 milyar lira düzeyinde olup bunun yüzde 70 oranında 3,2 milyar lirasını uyuşturucu oluşturmaktadır. Uyuşturucu maddelerdeki yakalama toplamları tarihin en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.
Kaçakçılıkla mücadele çalışmaları etkin bir şekilde sürdürülmeli, risk temelli kontroller etkinleştirilmelidir. Eşya, taşıt ve yolcu kontrollerinde ileri teknolojiye sahip sistemler ve uygulamalar yaygınlaştırılmalı, bu kapsamda geliştirilen Yerli ve Millî Tarama Sistemi Projesi ve Tarama Ağı Projesi etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
Ticaret Bakanlığının ve Rekabet Kurumunun 2022 yılı bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.