| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Orhan Yegin'in, usul üzerine yapılan konuşmalarda geçen bazı ifadelere ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2021 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Bu, aslında, dünün konusuydu, dün de bunu konuşup burada istişare etmiştik.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - O topraklar başka ülkenin toprakları değil mi? Türkiye toprakları bizim ülkenin toprakları.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Orada niye varız? Orada niye varız? Ne biçim laf!
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Başka bir ülkenin toprağına girmek...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Orhan Bey'e söz verdim, rica ediyorum...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Laf mı bu ya!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Orhan Bey'e söz verdim usul hakkında.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Böyle bir şey olur mu ya?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, Orhan Bey'e söz verdim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bu tartışma dünün tartışmasıydı, dün bunu konuşmuştuk; hepimizin gözleri önünde; bütün medyasıyla, danışmanlarıyla, çalışanlarıyla, Bakanlığıyla herkesin gözü önünde yaşanan bir hadiseydi. Bugün bu konuyu burada dünkü itiraz eden muhataplar açınca açıkçası şunu bekledim, dedim ki herhâlde şöyle diyecekler: Ya, dün bir şekilde bu işler oldu, kabahat bizdeydi, sizdeydi, çok önemli değil ama bu iş oldu; bir daha yaşanmaması için hep beraber üzerimize düşen neyse bunu yapalım, hep beraber bunun hassasiyetini koyalım. Ancak gördüm ki yine suçlamalar, yine Divanı suçlamalar, yine bizim grubumuza dönerek muhalefetin susturulmaya çalışılması, muhalefetin söylemek istediği şeylerin duyulmasından korkulması... Sizi de suçladılar, bizi de yani siz kendi cevabınızı verdiniz. Ben şunu ifade etmek isterim: Bizim, burada, onların söylediği şeylere veremeyeceğimiz tek bir cevap, altında kalacağımız, gündeme getirecekleri hakikatli tek bir mesele görmedim bugüne kadar, olmaz da, öyle bir endişemiz de olmaz, bizim susturmak gibi bir derdimiz olmaz. Şimdi, dün, her şey burada göz önünde yaşandı. Dün, ben konuşurken şunu ifade ettim, dedim ki: Ya olabilir, insanın karnı acıkmıştır, yemek yemeye çıkmış da olabilir, illa grup toplantısı olmak zorunda değil, başka şeyler olmak zorunda değil, sigara içmeye çıkmış olabilir, insani ihtiyacı vardır, çıkmış olabilir ama sizin tavrınız, tutumunuz... Bunları konuştuk. Şimdi, Başkanım, burada, dünkü olan işleri yeniden yeniden -arkadaşlar, aslında ben şu kadar söz verdim de o öyle oldu da Uğur ağabey oradan, ben buradan yani- niye bir izaha uğraşıp duruyoruz ki? İş ortada Başkanım. Dünkü meseleyi kendi arkadaşlarıyla istişare edip ya, ne oldu dün burada, niye böyle oldu diyen herkes, bu işin ne olduğunu görür. Buna rağmen, bugün, burada, bu mesele açılıyorsa, bir mahcubiyetten ziyade bir suçlama üslubuyla konuşuluyorsa, buradaki bir hatibin ismi verilerek bütün konuşmaları o enfekte ediyormuş, bu Komisyonu, zaman zaman ilişkileri, münasebetleri, üslubu, dili o enfekte ediyormuş gibi, zehirli bir dil kullanıyormuş gibi... Aslında, belki de kendinde olan şeyi arkadaşımıza yansıtarak konuşmak demek, burada bir arıza çıkartmak, maraz çıkartmak, bugün, huzursuz başlasın ve huzursuz gitsin demektir. O yüzden, lütfen, bence dün şöyleydi, böyleydi izahatlarını bırakalım. Ya, bu ekip bunu dinlemek zorunda mı burada? Yani başlasınlar adamlar konuşmalarına, soru-cevaba geçelim.