KOMİSYON KONUŞMASI

NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, sayın milletvekillerimiz, değerli bürokratlarımız, basınımızın kıymetli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Modern dünya bütün geleneksel yapıları dönüştürürken geçtiği her durakta kadın aktörler de çağı etkileyen ve çağdan etkilenenlerin arasında yeni toplumsal roller ve yeni sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Geleneksel toplumdan modern topluma geçişte kadının yeni pozisyonu, daha fazla toplumsallaşma, siyasi, ekonomik oluşumların katılımcı ve belirleyici unsurların öncüsü olmak yönünde gelişmiştir Bu itibarla cumhuriyet yapılanırken Türk kadını da yeni statü, sorumluluk ve problemlerle baş başa kalmıştır. Bugün de kadına dair birçok sorun çözümlenmek üzere karşımızda durmaktadır. Kadının temel hak ve özgürlük ihlallerine, kadın istihdamından kadının siyasetteki yerine kadar pek çok konu sadece ülkemizin değil, dünyanın da gündemindedir. Türk kadınını kültürel, ekonomik ve siyasal açıdan evinde, toplumda ve uluslararası arenada güçlü kılacak stratejilerin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Kadim Türk kültüründe kadın unsuru hep iyinin ve güzelin simgesi olmakla beraber eşitlikçi bir anlayışla toplum içinde bir değer problemi yaşamamış, hak ettiği değeri her zaman görmüştür. Bu anlamda, Türk mitolojisi ve destanları bize en görkemli ipuçlarını vermektedir. Umay Ana'yla şefkatin ve koruyuculuğun Ak Ana'yla temizliğin, Akbuğa'yla sağlığın Ayzıt'la sevginin ve güzelliğin sembolize edildiği bir kültürde aykırı bir durumun olması da düşünülemez. Bizim kültürümüzde, Batı toplumlarındaki gibi kadını "cadı" olarak belleklerde yer edindirecek bir öge olamaz.

Türk kültürünün muhtevası incelendiğinde kadın gerek ev içinde gerekse toplumsal hayatta erkekle aynı haklara sahiptir ve çalışan, üreten, yeri geldiğinde savaşan, yönetim mekanizması içerisinde karar verici bir hüviyete sahiptir. Kadına yönelik şiddetten ise asla söz edilemez. Bugünse kadını tanımlayarak sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz. Özellikle de "namus" kavramı üzerinden tanımladığımız kadınları artık bu bağlamdan koparıp bir birey olarak görmek, kadın hakları değil insan hakları temelinden bakabilmek sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır diye düşünüyoruz. Kadın, erkekle eşit hak ve fırsatlara sahip olduğunu bilmeli, karar vericiler de bu hususta kolaylaştırıcı hukuki düzenlemeleri ve politikaları hayata geçirmek için çaba harcamalıdır. Ekonomik kalkınma için kadın iş gücünün ekonomik hayata katılımını ve ayrıca kadının, hayatının her alanında temsilini önemsediğimizin, geliştirilecek politikalarla kadının ev içi sorumluluklarının hafifletilmesinin ve çalışma hayatıyla uyumlu hâle getirilmesinin öncelik arz ettiğini ifade etmek isterim. Mevzubahis, kadının istihdamı ve buna yönelik birtakım faaliyetler olduğunda akıllara öncelikle geleneksel el sanatları ve yemek sektörü gelmektedir. Bunlarla birlikte, nitelikli istihdamı teşvik edip artırmak, biraz kalıpları kırmak, eminim ki arzulanan ekonomik hedeflere ulaşmak adına ciddi yol katetmemize de vesile olacaktır. Pek çok istatistiki bilgi göstermektedir ki kadınlarımızın hayatın her alanında daha aktif rol alması için daha çok çalışmamız, projeler üretmemiz ve politikalar belirlememiz gerekmektedir. Günümüz gerçeği, kadına dair sorun olarak sıralayacağımız pek çok başlıkta sadece ülkemizin değil, dünyanın da yeterli başarıyı gösteremediğidir. Sosyal meselelerde sorunlar evrensel olsa da çözümler kültürel yapıdan ayrı tanımlanamaz.

Bugün kendisini rahmetle, minnetle ve büyük bir saygıyla andığımız Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözüyle konuşmamı bitirmek isterim: "Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır."

Teşekkür ediyorum.