KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, çok değerli Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokratlarımız, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, milletvekillerimiz ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal edişinin 83'üncü yıl dönümü nedeniyle kendisini şükran ve saygıyla anıyorum.

Değerli Bakanım, tabii ki, AK PARTİ iktidara geldikten sonra özellikle 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kurarak bugün buna ne kadar çok önem verdiğini göstermektedir.

Diğer taraftan tabii, hükûmetlerimiz döneminde daha önceki dönemlere göre ülkemizde sosyal devlet olma adına çok büyük adımların atıldığını görmekteyiz. Bu bakımdan baktığımız zaman daha önceki dönemlerde varlığından bile haberdar olmadığımız ve ailelerin gerçekten de bu kişilerin eğitilmesi, bakılmasıyla ilgili düçar kaldığı engelli vatandaşlarımızın elinden tutarak 2005 yılında çıkarılan önemli bir kanunla gerçekten de bu kardeşlerimize sahip çıkılmış hem onların engellilik yönünde, ağır engelli olanların bakılması yönünde hem de ücret ödenmesi yönünde tarihî bir adım atılmıştır. Eskiden ailelerin bir an önce -bu istenmez ama- vefat etse de kurtulsam diye baktıkları çocuklara devletimiz bu şefkatli eli sayesinde gerçekten de sahip çıkarak, onların en iyi şartlarda yaşamasına vesile olmuştur. Sadece engellilerimizin bakımında değil aynı zamanda engelli kardeşlerimizin eğitiminde de çok büyük adımlar atılmıştır. Bugün engelli kardeşlerimiz evinden alınmakta, ister devlet okulu olsun ister özel okul olsun oraya kadar intikalleri yapılmakta, eğitim görmekte ve tekrar evine bırakılmaktadır.

Bu bakımdan baktığınız zaman, gerçekten de AK PARTİ iktidarları, bugün, yani ben sol partiyim diye iddia edenlerin iddiasının da daha ilerisine geçmiştir. Bunların yanında AK PARTİ iktidarlarında sosyal devlet anlamında 84 milyon vatandaşımızın SGK çatısı altına alınması ve bugün aşağı yukarı 7 milyon vatandaşımızın da SGK priminin devlet tarafından yatırılması çok önemlidir. Biz önceki dönemlerde -ben bir hekimim- şunu görürdük, işte bir sağlık karnesinin beş, altı aile tarafından kullanıldığını veya diğer taraftan bunlara sahip olmayan insanların hastanelerde rehin kaldığını veya ilaç yazılsa bile ilaçlarını alamadığı dönemleri gördük. Bu kadar çok vahim ortamlardan biz elhamdülillah bugün bu sorunların hepsini aşmış olarak buralara geldik.

Şimdi, konuşmacılardan bir tanesi dedi ki: "Burada sizin bütçeniz 66 milyar, onun da yarıdan fazlası personel gideri." Herhâlde dikkatinden kaçmış olması lazım yani bütçeniz 66 milyar, bunun aşağı yukarı 56 milyar gibi bir kısmı yardımlara ayrılıyor, aşağı yukarı sadece 6,6 milyarı personel gideri.

Diğer taraftan, şehitlerimiz bizim başımızın tacı -geçen günlerde tabii, kötü bir olay yaşadık- Sayın Bakanım. Dolayısıyla da, biz bunlara olan minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz ne yapsak da. Ama tabii ki, birtakım siyasi çıkarlar uğruna şehitlerin yanındaymış gibi görünüp ve gerektiğinde şehitlere en büyük hakareti edenleri buradan kınıyorum, nefretle kınıyorum. Bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında barınmasını da asla kabul etmiyorum. Hangi bahaneyle olursa olsun, ne olursa olsun, ister, diyorlar ki: "Kurgu, kurgu düzenlendi." ne olursa olsun yani sizin bu yaptığınız hareketi mazur gösteremez diye düşünmekteyim.

Biz şehit ailelerine sahip çıktık ve tabii ki şehit ailelerimizin hakkı ödenmez. Onların bir nebze olsun yaralarını dindirebilmek için gerekli imkânları sunduk. 2 şehit yakınının istihdamı konusunda da onlara hizmet sunma anlamında, diğer taraftan gazi yakınlarımızın bir tanesinin kamuda yerleştirilmesi anlamında yaklaşık 46 bin 127 kardeşimizi bu şekilde devlette istihdam ettik. Aynı zamanda, şehit yakınlarımıza ve gazilerimize hastanelerde öncelik tanıdık. Ulaşımda ücretsiz imkânlar sunduk. Bunların tabii ki bedeli olmaz ama biz tamamen şehitlerimizin, gazilerimizin ve şehit yakınlarımızın daima yanındayız, inşallah yanında olmaya da devam edeceğiz.

Sayın Bakanım, tabii ki bir diğer konu da bu çocukevleriyle ilgili gerçekten de Bakanlıklarımız döneminde bir çığır açıldı, yeni bir çığır.

Eskiden bunların hepsi çocuk yuvasında kalmaktaydı ve aile ortamından uzaktı. Şimdi bunların hepsini, diyelim ki 5-6 çocuğu siz bir evde topluyorsunuz, başına diyelim ki bir öğretici veriyorsunuz ve bir aile ortamı içinde bunları, gerçekten de toplumla barışık olarak ve aile sıcaklığı içinde yaşatıyorsunuz, hatta gerekirse bazılarını da aile yanına bırakıyorsunuz; diğer taraftan, ailenin düzeninin bozulmaması açısından da ailelerine destek veriyorsunuz, bunlar da çok önemli.

Bir diğer konu da, tabii ki, huzurevlerimizle ilgili yaptığınız açılım Sayın Bakanım. Belki arkadaşlar gitmemiştir huzurevlerine. Uşak'ta hükûmetlerimiz döneminde yeni bir model olan, sokak tipi, mahalle tipi, otel tipi olan bir huzurevi yapıldı; gerçekten de arkadaşların hepsinin oraya gitmesini tavsiye ediyorum. Burada, kendi başlarına işlerini görebilen büyüklerimiz kendi evlerinde oturur gibi yaşıyor; diğer taraftan, hastane şartlarında bakıma muhtaç olan engelli kardeşlerimiz de -aynı bir hastane vazifesi görerek- oradan hizmet almaktalar. Ben oralara gittiğim zaman gerçekten çok duygulandım. Yarın, ileride hepimiz yaşlanacağız; çoluğumuz çocuğumuz olabilir, olmayabilir; bize bakabilir, bakmayabilir ama buralara gerçekten de yolumuz düşebilir; hangi şartların bizi beklediğini görmek o yönden de çok önemli diyorum. Bunu yapanlardan, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Allah razı olsun.

Tabii ki geleneklerimize, kültürümüze baktığımız zaman, bizde aile yapısı çok önemlidir, kadın çok değerlidir ve bizim inancımız "Cennet, annelerin ayağının altındadır." demiştir; dolayısıyla, biz sadece İstanbul Sözleşmesi'yle kadınlara önem veren bir millet değiliz ki; dolayısıyla, biz kendi geleneklerimize, örflerimize âdetlerimize bağlı kalsak tabii ki kadınlarımız baş tacımız.

Diğer taraftan, tabii ki buradaki arkadaşlar bazı sorunları dile getirdi ama tabii, gönül ister ki... Öbür taraftan, görmedikleri kadınlar da var: Diyarbakır Anneleri. Onları niye görmüyorlar? Diyelim ki işte, teröristler tarafından kaçırılan kadınlar var, onları da görmeleri lazım. Eğer siz bunları görürseniz o zaman biz diyeceğiz ki: "Ya, siz gerçekten de vicdanlısınız." Ama bunları görmezseniz olmaz; o zaman siz ayrımcılık yapıyorsunuz demektir arkadaşlar. Bizim için kadınlar başımızın tacıdır.

Sayın Bakan, ben şunu ifade etmek istiyorum: Birincisi, bu boşanmalarla ilgili... Gerçekten de günümüzde sayıları çok fazla arttı; evliliklerin aşağı yukarı dörtte 1'i, beşte 1'i boşanmayla sonuçlanmakta. Siz de bununla ilgili tedbir almışsınız, aileye evlenmeden önce eğitim vermektesiniz ama bunlara nasıl bir çözüm bulabiliriz? Bugün benim toplumda en çok karşılaştığım durum, eşinden ayrılmış ve çocuğu olan bayanlar ve gerçekten de bunların sayısı her geçen gün artmakta.

Sayın Bakanım, bir diğer konu: Gerçekten de bu engelli kardeşlerimize siz bakım için diyelim ki 1.800 lira para veriyorsunuz, bunlar güzel ama bir tek nokta eksik kalıyor gibi geliyor bana. Diyelim ki engelli kardeşimiz aşağı yukarı yirmi-otuz yıl yaşadı, ondan sonra vefat etti; buna bakan kişilerin sosyal güvencesinin olması lazım, bunların SGK primlerinin devlet tarafından yatırılması lazım. Bu sorunun da çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.