KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Madde 28'de çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrasına ilişkin olarak "2004 sayılı Kanun'da yer alan 25, 25/a, 25/b ve 341'inci maddelerin hükümleri -5395 sayılı Çocuk Korumu Kanunu'nda yeniden düzenlemeden- yürürlükten kaldırılmaktadır." diyor. Bu önemli bir düzenleme. Bu çerçevede, çocukların görüşlerine ve çocukların görüşlerine önem verecek uzman görüşüne göre uygulamanın yapılması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda, çeşitli bilim adamları tarafından "Çocukların kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde kimin yararı korunuyor?" konusunda yazmış oldukları makalelerde farklı görüşler var. Örneğin, bu tartışılmalıydı. Bu, çocuğun yüksek yararının gözetildiği ya da gözetilmediği konusunda uzman raporlama işi yapılacağına göre, bu düzenlemenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına değil, Adalet Bakanlığına bağlı merkezlerde kurulacak olması yani sosyal politika odaklı bir hizmet sunumunun esas alınmayacağı konusunda kuşkular... Sadece kararın, verilen tedbir kararının her şart içinde icrasına odaklanıldığına ilişkin bir teklif olarak görülüyor akademisyenlerce. Burada uzmanların görüşlerine göre değerlendirme yapılabilirdi. Şimdi burada kişisel ilişki kurma son derece kişiye sıkı sıkıya bağlı nitelikte, bu konuda duyguların, isteklerin en üst düzeyde belirleyici olduğu haklardan biri. Bu nedenle çocuğun korkularının, endişelerinin, heyecanının, isteklerinin özellikle ve mutlaka dikkate alınması gerektiğinin ve belirli bir yaşta olan çocuğun istemediğinde kararın icra edilmemesinin gerektiği hâllerin de ortaya konulması gerekiyordu.

Şimdi bunu, bu kararı herhangi bir yargı kararı olarak değerlendiremeyiz. Yani bu, çocuğun kişisel ilişki dinamiğine, şartlara göre değişken, çocuğun duygularının belirleyici olduğu bir konu. Yani bunu diğer yargı kararlarında olduğu gibi, mal varlığına ilişkin verme borcunun konusuyla karıştırmamak lazım. Borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerde yapma borcunun dahi zorla icra edilemeyeceği kabul edilirken çocuğa bu konuda bir dayatmada bulunmanın tutarlı olmayacağı kanaatindeyim. Nihayetinde, çocuğu nesneleştiren bir bakış açısı ortaya konulmuş bu düzenlemede.

Çocuğun kişisel ilişkisinin düzenlenmesi ve sürdürülmesi kendine özgü, dinamik, esnek ve multidisipliner yaklaşımı zorunlu kılan bir süreç anlamına geldiği için, karar verildikten sonra bile, şartlar değiştiğinde uzmanın görüşüne göre uygulanmalı ve gerektiğinde acilen hâkim kararıyla tedbir niteliğinde olmak üzere kararın uyarlanması mutlaka sağlanmalıydı.

Çocuğun görüşmesi ve kişisel ilişkisinin boşanma aşamasında pazarlık konusu olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu konu, bağımsız olarak boşanmadan ayrı bir şekilde resen araştırma yoluyla karara bağlanmalı ve süreç dinamik tutularak kararı veren hâkim de bizzat izleme sürecine dâhil edilmeliydi. Hâkimin izleme sürecine dâhil olmaması da bu düzenlemenin ileride sıkıntılı sonuçlara neden olacağını ortaya koyuyor. Çocuğun gelişimi, mutluluğu, sağlığı önemli olduğu için, her görüşme öncesinde değişen farklı bir uzmanın değil, aynı uzmanın takibi gerekiyor. Biz avukatlık yaptığımız zamanlarda da uzman değişiminde farklı raporlamalar olduğunu gördük. Onun için, çocuğun gelişimini ve değişimini bilen yani aynı uzmanın takibinin gerekeceği çok önemli bir unsur. Bu husus, uzmanın çocuğu ve çevresini, ilişkilerini tanıyabilmesi, izleyebilmesi ve çocuğun üstün yararına uygun raporlama yapabilmesi için zorunlu bir şart. Oysaki ilgili teklifte, çocuk teslim merkezlerinde çalışan uzmanların mahkemeden bağımsız görev yapacağı, her defasında değişebilen ve çocuğu tanımayan rastgele bir uzmanın raporlama yapacağı anlaşılmakta. Bu konu çözümlenmeden, o çocuğu raporlama yapacak uzmanlar konusunda net bir açıklık teklifte olmadan bunun büyük bir sıkıntı yaratacağı kanaatindeyim. Yani rastgele bir uzmanın raporlama yapacağı ve mahkemeden bağımsız görev yapacağı düşünüldüğünde, bu yaklaşım çocuğun yüksek yararının gözetilmediğini açıkça göstermektedir. Yani burada, sosyal politika odaklı bir hizmet sunulması gerekiyor ama biraz önce söylediğim gibi, her şartta tedbir kararının, çocukla görüşme kararının uygulanmasına ilişkin bir icraya odaklanılmış bu teklifte.

Öte yandan, icranın tüm maliyetinin Bakanlığa yüklenmesi, yeterli çalışan ve uzman bulunmadığı da gözetildiğinde içinden çıkılmaz kaotik bir sonucu beraberinde getireceğinin ipuçlarını ortaya koyduğu yönünde akademisyenler tarafından ciddi bir eleştiri var teklife yönelik.

Teklif metni bütünüyle incelendiğinde konu icra müdürlüklerinin görevinden çıkarılıyor gibi görünse de 28'inci madde gereği kararın yerine getirilmesinde işleyiş biçiminin değişmediği, uygulamanın çocuk odaklı hâle gelmediği, dolayısıyla sadece kararın icrasına yönelik bir şeklî düzenleme yapıldığı konusunda akademisyen çevrelerinde büyük bir itiraz var. Onun için biz bu tür çocuğun kişisel yararıyla ilgili kanun tekliflerinin alt komisyonda tartışılmasını, üniversitelerden gelen çocuk odaklı bir düzenlemeyle Adalet Komisyonuna gelmesini istiyorduk. Bu çerçevede bu itirazlarımızın tarihsel olarak bir not düşme açısından da önemli olduğunu düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.