| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b)Mesleki Yeterlilik Kurumu c)Sosyal Güvenlik Kurumu ç)Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü d)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Komisyonumuzun kıymetli milletvekilleri, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım, çok Kıymetli Bakan Yardımcılarım, değerli başkanlarım, genel müdürlerim, daire başkanlarım, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, yöneticileri, kıymetli basın mensupları ve salonda bulunan çok kıymetli misafirler; ben de hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
"Bu bütçe; savaşın, sarayın bütçesidir..."
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir de yandaş...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ciddi misin? Ne diyor bu ya?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yani aylardır şu Komisyondayım; aynı cümleleri aynı ton, aynı beden dili ve aynı hissizlikle söylemeyi siyaset sanan kişiler görüyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir de yandaş...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Her gün "insanlarımızı intihar ettiren bu zalim yönetim" diyenler oldu. TEKNOFEST'e "savaşfest" diyen bir akla ve o aklın bize ve Türkiye'ye sıraladığı laflara bakıp o laflarla uğraşacak değiliz. Bizim bu millet için yapmamız gereken çok işimiz, taşıdığımız çok büyük sorumluluklarımız var. Ekonominin çözümüne, EYT'lilerin talebine, 3600'e, her şeye, her şeye "S-400'leri iade edin, bunlara kaynak sağlarsınız." diyenlerin olduğu bir yerde akıl ve mantık üzerinden değil, niyet üzerinden konuşmak gerek, o da bizim işimiz değil.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne yapacağız S-400'ü?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Birçok mesele konuşuluyor, varı yoğu konuşanlar oldu burada bugün. Mesela 3600 ek göstergede uyanıklık yapmaya çalışanlar... "Uyanıklık" diyorum çünkü biliyorlar, AK PARTİ, Recep Tayyip Erdoğan bir şeyi söylemişse yapar; bunu çok iyi biliyorlar. O yüzden, sık sık gündeme getirmelerini "uyanıklık" olarak değerlendirip altını çiziyorum. "Hani nerede? Bunun sözünü vermeyen kalmadı, konuşmayan kalmadı 3600'ü, nerede, nerede kardeşim?" diyenler oldu. Bakın, arkadaşlar, bir siyasetçi milletin karşısına çıkıp "Ben iktidara gelmek istiyorum, bana yetki ver. Bana yetkiyi verirsen önümüzdeki beş yılda şunları, şunları, şunları, şunları hayata geçireceğim ve senin standardını, hepimizin standardını şuradan şuraya taşıyacağım." dediğinde söylediği her şeyi "İlk altı ayda, ilk bir senede yapacağım." diye söylemez, "Beş yıl içerisinde bunları hayata geçireceğim." diye söyler ve hepsini bir program dâhilinde, belli zaman dilimleri içerisinde hayata geçirmenin mücadelesini verir.
Bakın, bizim söyleyip de ne seçim beyannamelerimizde ne eylem planlarımızda ne acil eylem planlarımızda ne hükûmet programlarımızda söyleyip de hayata geçirmediğimiz hiçbir şey yoktur, varsa buyurun söyleyin, hiçbir şey yoktur. Daha fazlasını söyleyeyim size: Hatta hiçbir hükûmet programımızda, hiçbir eylem planımızda, hiçbir seçim beyannamemizde olmamasına rağmen, bizden önceki dönemlerde "konut edindirme yardımı" adı altında vatandaştan kesilen o fonları devlet ödeyememiş ve hiçbir programında olmamasına rağmen AK PARTİ "Devletin vatandaşına borcu olmaz kardeşim." demiş...
(Uğultular)
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ve bu paraları -Başkanım siz de çok iyi bilirsiniz- ödemiş bir hareketiz biz, biz böyle bir hareketiz.
"Utanmıyorsunuz." diye bağıran birisi oldu, CHP temsilcisi, şu an burada değil, "Yüzlerce insanı, vekil yakınını işe yerleştirdiniz." diye bağırarak konuştu. Varsa spesifik birkaç sapmayı veya olayı... Biz de karşı çıkarız varsa bunlara ama tüm yapılan işlerde bir kayırmacılık varmış gibi takdim etti burada. Peki, kim yaptı bunu? Kim yaptı bunu? Adalet Bakanı olduğu dönemde alınan hâkim ve savcılarla ilgili soru sorulduğunda "Elbette kendi partililerimi alacağım kardeşim, MHP'nin adamlarını mı alacağım?" diyen, Cumhuriyet Halk Partisinin -Adalet Bakanı olduğu- bir partinin milletvekili yaptı.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Milattan önce.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, Sayın Bekaroğlu dedi ki: "O tarihler geçti, milattan önce." Eyvallah, doğrudur. "Biz bugün yeni bir partiyiz..." (CHP sıralarından gürültüler) İnanmak isterim, inanırım...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, hatibe müdahale etmeyelim.
Değerli arkadaşlar, sıra geldiğinde söz alır, cevabını verirsiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Biz yeni partiyiz, o eski kadroların hatasıydı, onu kabul etmiyoruz, biz de doğru bulmuyoruz." diyebilirler, saygındır, hürmet ederim. ...
CAVİT ARI (Antalya) - Her tarafa yandaş doldurdunuz!
ORHAN YEGİN (Ankara) - ... ama belediyeye alınacak işçileri...
CAVİT ARI (Antalya) - Her tarafa yandaş doldurdunuz!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, bak, belediyeye alınacak işçileri, hatta mevsimlik işçileri dahi... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, rica ediyorum...
Sayın Arı, siz yapmayın, olmaz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - ...hatta mevsimlik işçileri dahi parti rozetine göre ittifak arasında nasıl dağıtacaklarının belediye meclis toplantısında anlatıldığı bir partinin milletvekili burada bunları söyledi. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sıra size de gelecek, o zaman fikirlerinizi söylersiniz, rica ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Bize gelince...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, siz de söz alacaksınız rica ediyorum, lütfen.
CAVİT ARI (Antalya) - Her tarafa yandaş doldurdunuz...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Cavit Bey, müsaade et, sana hürmetim var. Ben bu sözü söyleyene söylüyorum. Cavit Bey, sana hürmetim var, ben senin üslubunla da sana mukabelede bulunmayacağım.
CAVİT ARI (Antalya) - Yaptığın yanlışları söylemek ayrı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Çünkü haklıyız, çok sakin konuşuyoruz, haksızsanız bağırırsınız, rahat olun lütfen.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Orhan Bey, duymadınız....
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, süreme eklenmesini istiyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Orhan Bey "Hürmet ayrı, doğru konuşmak ayrı." diyor. Orhan Bey...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Yanlış varsa Sayın Arı, söz alırsınız, söylersiniz. Utanma duygusu olan insanlarız her birimiz, gelir sizden özür de dilerim merak etmeyin.
CAVİT ARI (Antalya) - Şahsi olarak...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Devam ediyorum.
Bize bunu kim söylüyor? Belediyeye alınacak işçilerin, hatta mevsimlik işçileri dahi parti rozetine göre, ittifak arasında nasıl dağıtacaklarının, belediye meclis toplantısında bir bir anlatıldığı bir partinin vekili söylüyor. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Arı, biraz abarttınız.
Bir saniye Orhan Bey...
Sayın Arı...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Neredeyse tüm belediyelerinde...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir saniye Orhan Bey, ilave edeceğim sürenize.
Sayın Arı, abarttınız gerçekten. Bakın, size yapıldığında kabul etmediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın lütfen, rica ediyorum.
Devam edelim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Neredeyse tüm belediyelerinde kızını, oğlunu, yeğenini, eşini, kardeşini, baldızını -çoğaltabiliriz- akrabalarını belediye şirketlerine yüksek maaşlarla atayan belediye başkanlarına hiçbir söz söylemeyen bir milletvekili burada bize bu ithamlarda bulunuyor.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İsim ver, isim!
ORHAN YEGİN (Ankara) - Vardı ya, konuştu ya sabah, o milletvekili.
11 milyon insan işe yerleştirilmiş AK PARTİ dönemlerinde, 11 milyon insanın torpille işe yerleştirildiği söyleniyor. 2,5 milyonlardan alıp 4 milyonun üzerine taşıdığımız memur atamalarının hepsini torpille yapılmış atamalar olarak söylüyor. O torpillerin kimin elinde olduğu belli, bıraksın o torpili yoksa elinde patlayacak; biz bu uyarıyı yapmış olalım.
Kıymetli arkadaşlar, AK PARTİ öncesi geçen ve AK PARTİ'yle başlayıp yaşanan zamana hayatın şartlarını kıyas etmek için çok güzel örnekler verip çok kıymetli metinlerle, çok değerli ifadelerle bu değişimin milletin hayatında nasıl bir refah ortaya koyduğunu ifade etmek için oldukça zengin bir kaynağımız, geçmişimiz, tarihimiz var; Cenab-ı Allah'a sonsuz şükürler olsun. Bu milletin evlatlarının dün nasıl kıymetsiz görülürken bugün bu vatanın evlatlarına nasıl bir değer verildiğini anlatmak için... Sizler bile şöyle bir vicdanla baksanız öyle hisli hikâyeler vardır ki gördüğünüz, onları burada belki anlatabilirsiniz ama beklemiyoruz onu.
Bakın "Çapsızlıklarını örtmeye çalışıyorlar." dedi yine sabah konuşan milletvekili. Sataşmayacağım, sataşmıyorum da ama bunlara da lütfen, müsaade edin, cevap verelim. "Çapsızlıklarını örtmeye çalışıyorlar." dedi. Bakın, şimdi, Türkiye'de on dokuz senede mevsimlik işçilikten tutun genç işsizliğine, tarım işçiliğinden tutun çocuk işçiliğine, sahte sigortalılıktan tutun iş kazalarına, iş güvenliğine, kayıt dışılıktan tutun meslek hastalığına, kadın istihdamından tutun engelli istihdamına, hükümlü, eski hükümlü istihdamına, mesleksizlik meselesine, kaybolmaya yüz tutmuş meslekler problemine, sendikalaşmaya, emekli aylıklarına, geleceğin mesleklerine, iş gücüne katılım oranına, mesleki yeterlilik belgesi kullanımının sayısına, yaygınlaştırılmasına, yurt dışında yaşayan vatandaşların sağlık, emeklilik ve benzeri bütün sorunlarına, sağlığa, ilaca, ameliyata... Ya, sadece bunları, şu sağlığı, ilacı, ameliyatı anlatmaya kalksak günler sürer burada, bunları anlatmaya kalksak günler sürer burada. Koruma altındaki gençlerimizin, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin kendileri veya emanetlerinin sorunlarına, sigortası olmayanın alamadığı, olanın da sınıflara göre ayrılıp SGK hastanesi, BAĞ-KUR hastanesi, bilmem ne hastanesi diye bir ayrımcı yaklaşımla hizmet sunumunun yapıldığı, sorunların olduğu bir döneme, ilaca erişime, sağlık karnelerine, fotokopilere, bıçak paralarına... Çap mı arıyorsunuz? Aha, çap burada, tamam.
Şimdi, bak size bir çap... Gitmiş o arkadaş, lütfen iletin, ona hitaben söylemiş olayım. Bir çap çizeyim ona ben: İktidara geldiğimizde, 2002 yılında Mecliste onaylanmış bütçe 90 küsur milyar TL idi. "Çapsızlıklarını örtmeye çalışıyorlar." dediler ya, şimdi size söyleyeyim ben. Şimdi şu burada görüştüğümüz bütçe var ya, bu bütçede sadece sağlık harcamaları, ilaç ve tedavi gideri olarak... 2002 yılında 90 küsur milyar ülkenin bütçesi iken bugün sadece sağlık harcamalarına 178 milyar lira kaynak koymuş bir iktidarız biz. Aha işte, çap o arkadaşa, çap arıyorsa çap burada.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Battı, battı, battı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Bak, sadece ilaca 75 milyar ödeme öngörülmüş bu sene bütçede.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Battı, battı, o battı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - 2002'de ülkenin bütçesi 93-94 milyar liraydı, tamam.
Şimdi, arkadaşlar, Allah aşkına, bakın, şunu söylemek istiyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Cebinizden mi veriyorsunuz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, rica ediyorum, sıra size gelecek, fikirlerinizi söylersiniz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Eksikler var; insanız, noksanız, zor bir coğrafyada yaşıyoruz, kendi içimizden, kendi dışımızdan bir sürü sorun, problem, içimize atılan problemle hep beraber uğraşıyoruz, hep beraber uğraşıyoruz, sizi de ayrıştırmıyorum, mücadeleyi hep beraber veriyoruz. Ama berbat bir hava çizmek, "Hiçbir şey olmadı, mahvoldu, bitti, yok oldu, her gün intiharlara ülkeyi sürükleyen iktidar..." demek bunlar çok ayıp şeyler.
Allah aşkına, İŞKUR var mıydı AK PARTİ'den önce? Sosyal güvenlik kapsamı neydi, yüzde 50'lerdeydi -Sayın Usta, siz iyi bilirsiniz bunları- bugün yüzde 99,5 sosyal güvenlik kapsamı, o buçuk da ne biliyor musunuz? Kendi özel sandıklarına göre -siz iyi bilirsiniz Değerli Başkanım- kendi özel sandıklarından sağlık hizmeti alanlar, onun dışında yüzde 99,5'i kapsama girmiş. (İYİ Parti sıralarından gürültüler) Bak, soracağım size, İMD nedir bilir miydiniz ya? İş ve meslek danışmanı... İş arayan herkese, çalışan arayan herkese, her iş yerine bir iş ve meslek danışmanı nedir bilir miydi bu ülke? Allah'ınızı severseniz, iş sağlığı güvenliği mevzuatı var mıydı bu ülkede ya? İş sağlığı güvenliği uzmanları var mıydı Sayın Beko, iyi bilirsiniz bu işleri.
KANİ BEKO (İzmir) - Vardı, vardı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Vardı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İş güvenliği var mıydı? Sendikaların toplu İş Sözleşmesi Kanunu var mıydı Sayın Usta, var mıydı Sayın Usta? Uluslararası İş Gücü Kanunu var mıydı? Bugün 199 ülkeden çalışma izni için başvuru yapılan bir ülke fotoğrafı var mıydı Allah aşkına ya, bir söyleyin ya! Var mıydı Sayın Usta?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Avrupa'da iş cinayetlerinde 1'inciyiz.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Boş laf, boş laf...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Boş laf" ne demek?
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, toparlıyorum; her siyasetçi, ayrıştırmadan söylüyorum, vatandaşına en güzelini sunmak ister, her siyasetçi. CHP'lisi de, AK PARTİ'lisi de, İYİ Partilisi de, MHP''lisi de, hepsi, hepimiz, her siyasetçi vatandaşına en güzelini sunmak ister Değerli Başkanım. (AK PARTİ ve İYİ Parti sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibe müsaade edelim lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Boş laf..." Ama Erhan Bey...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, süreme ekleyeceğiniz için susuyorum, buyursunlar...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, yok, siz devam edin.
Uğur Bey, rica ediyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Boş laf" ne Sayın Yılmaz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibin sözünü kesmeyelim, rica ediyorum. Bir düzenimiz var, bir usulümüz var, herkes sırası geldiğinde kendi fikrini söylüyor. Fikirleri beğenmek zorunda değiliz, herkesin kendine fikri güzel ama dinlemek, saygıyla dinlemek durumundayız. Sayın hatip de hiç kimseye hakaret etmeden fikirlerini ifade ediyor, beğenirsiniz beğenmezsiniz.
Buyurun lütfen.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim Başkanım.
Şimdi, ayrıştırmadan söylüyorum, her siyasetçi vatandaşına en güzelini sunmak ister, emeklisine, engellisine, öğrencisine, kim varsa, hangi unsur varsa, hangi bölgede yaşıyorsa, hangi sosyal sınıftansa, eğitim sınıfındansa -sınıflara göre, sınıfsal yaklaşımlarla eğer konuşuyorsa birileri- ona en güzelini sunmak ister. Hele ki AK PARTİ kadroları, hele ki Recep Tayyip Erdoğan ve on dokuz yıldır onunla beraber hareket eden kadrolar, bunu istemenin ötesinde, bunu gerçekleştirmek için gecesini gündüzüne katarak çalışır ve bunu engellemeye çalışan her odakla, her vesayetle de mücadelesini verir ve Cenab-ı Hakk'a sonsuz şükürler olsun, on dokuz yıldır bunu vere vere işte bugünlere geldik.
Evet, eksiklerimiz var, evet, bizim bu millet için gördüğümüz arzu ettiğimiz nokta buralar değildir. Çok daha yüksek standartları sağlamak gibi bir hayalimiz, çok daha büyük bir devlet olma, sadece kendi vatandaşımızı değil, komşu coğrafyaları da dünyanın farklı coğrafyalarında da dünyanın huzurunu artıran bir siyaseti hepimiz adına, bu millet adına yapma gayretimiz, çabamız da var. Bütün engellemelere rağmen bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir toplum kalkınacaksa, bir ülke büyük bir devlet olma iddiasındaysa bunu tüm unsurlarıyla birlikte başarmak zorundadır; iktidarıyla muhalefetiyle işvereniyle işçisiyle sanayicisiyle çiftçisiyle, hep beraber, birbirimizi düşman görmeden, birbirimizin yokluğu üzerinden bir hayat inşa etme beklentisine girmeden, birbirimizin ölümünün, yok olmasının bizim bir başkası için bir hayat alanı açacağı beklentisine kapılmadan, birbirimizin önünü açarak da rekabet edebiliriz ya. Yapabiliriz bunu Sayın Usta, bunu yapabiliriz, güzel cümleler üzerinden rekabet edebiliriz.
ERHAN USTA (Samsun) - Doğru.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sayın Usta, çok güzel söylüyorsun ama bakın, ben daha güzelini söyleyeceğim "Dinleyebilir misin?" diye birbirimizi iyiye teşvik edebiliriz ya. Ya, şu nedir yani: "savaşfest" Allah aşkına böyle bir şey olur mu ya? Allah aşkına yapmayın bunu, bu millete bu kötülüğü yapmayın, bu coğrafyaya bu kötülüğü yapmayın; hepimizin... Bir zarar görecekse bu coğrafya hepimiz etkileneceğiz. Güneş hepimizi ısıtan bir güneş, yağmur hepimizi ıslatan bir yağmur, hiçbirimiz bundan kurtulamayacağız. Söylemek istediğim şey budur, kimseyi incitme derdinde değilim. Birkaç aydır geldim bu Komisyona ama hakikaten... Hakikaten yani...
Başkanım, ben aslında teknik bir konuşma hazırlamıştım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz var buyurun.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ama bunları duyunca, hoşgörün, haddimi aşan bir ifade kullandıysam...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Estağfurullah.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Sizden başlamak üzere, misafirlerimizden ve karşı taraftaki milletvekillerinden de hepsinden de özür dilerim. Sayın Arı, sana üzüleceğin bir şey dediysem senden de özür dilerim.
CAVİT ARI (Antalya) - Benden özür dilemene gerek yok.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Benim maksadım kimseyi kırmak, incitmek değildir. Maksadım, sadece burada... Belki siyaseten kesinlikle rekabet olacak ama Durmuş Hocam "Sen güzelini yaptın ama biz daha güzelini yapmak istiyoruz." diye yapalım ya. "Orhan, AK PARTİ, şunları şunları yaptınız eyvallah ama biz yeterli bulmuyoruz kardeşim. Biz kadrolarımızla daha iyisini yapmak için geliyoruz, açın önümüzü." denilsin istiyorum. Benim beklediğim şey budur, bu milletin ihtiyacı olan şey de budur.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Biz de aynen öyle diyoruz.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kıymetli Başkanım, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir yeniden yapılanma sürecinde bulunduğumuz şu dönemde birileri karalasa, birileri olayları çarpıtsa, birileri belki keyifle son üç yılın içinde olumsuz veri peşinde koşsa da Türkiye ekonomisinin yoluna çok daha güçlenerek devam etmesini sağlamak için hem bizler hem yürütme hem de devletimizin tüm kurumları var gücüyle çalışmaya devam etmektedir. AK PARTİ Hükûmeti ve Cumhur İttifakı olarak odaklandığımız ana nokta salgının etkisiyle yeniden şekillenen dünya düzeninde ülkemizin hak ettiği yeri almasının mücadelesini ortaya koymaktır.
Hiç kuşkusuz yaklaşık iki yıldır sağlıkla beraber ekonomik boyutu da olan küresel bir krizle mücadele ediyoruz. 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,5 küçüldü, ciddi sıkıntılar oldu. Emtia fiyatlarında dünya çapında son on yılın rekoru kırıldı. Özellikle, üretim ve tedarik zincirlerinde ciddi sorunlar ortaya çıktı. Tüm bu ekonomik veriler dünyanın nasıl bir zorlukla karşı karşıya kaldığını açıkça ortaya koyuyor. Türkiye olarak hem salgınla mücadele hem de ekonomi alanında ortaya çıkan olumsuzlukları bertaraf etmek için devlet, millet ve muhalefet el ele yoğun bir çaba sarf ediyoruz.
Salgının en yoğun hissedildiği dönemlerde bile üretim, lojistik, istihdam ve sanayide kontak kapatma yoluna gitmedik. İşverenlerimize, sanayicimize, işçilerimize, ticaret erbabımıza, çiftçimize, esnafımıza hep beraber sağlamaya çalıştığımız destek ve teşviklerle onların yanında olduk. Böylece tüm bu karamsar havaya rağmen, çok şükür, 2020 yılını büyümeyle kapattık. Dünyanın en güçlü sayılan ülkelerinin bile çoğu yatırımlarını durdurduğu bir dönemde şehir hastanesi açtık, otoyol açtık, fabrikalar açtık, barajlar açtık, köprüler açtık. Hem salgınla mücadele ettik hem terörle mücadelemizi sürdürdük hem sınır ötesinde ülkemize yönelen tehditlerle mücadele ettik hem dış politikayı yönettik hem de barajları, köprüleri yaptık, teşvikleri açtık. Bu dönemde, birçok eserle milletimize hizmet etmeye devam ettik; hiçbir bahanenin arkasına sığınmadık, hiçbir bahanenin.
Sayın Başkan, değerli üyeler; salgın nedeniyle ilk etapta çalışma hayatında yaşanabilecek ani bir yıkımın önüne geçmek amacıyla tüm dünyada hükûmetler çeşitli tedbirler aldılar. Küresel ölçekte alınan tedbirlerin etkisiyle hizmet sektöründe çalışanlar, kayıt dışı ve düşük ücretli çalışanlar ile kadınlar elbette en olumsuz etkilenen gruplar oldu. Alınan tedbirler ve aşıların geliştirilmesi neticesinde vaka sayıları düştü ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla hem dünya hem de ülkemiz ekonomik olarak kısmi bir toparlanma sürecine girdi. Neydi bu aldığımız tedbirler? Hep beraber yaptık, kanunlarını geçirdik burada; teşekkür ediyoruz verdiğiniz katkılar için. Kısa çalışma ödeneğini hayata geçirdik; nakdî ücret desteğini, normalleşme desteğini, fesih kısıtını, ücret garanti fonunu hayata geçirdik; bazılarının şartlarını daha da yumuşattık, daha da değerlendirebilir hâle getirdik, kimilerini de yeni üreterek bu alanda ciddi bir ön aldık, çok şükür. Ancak, 2021 yılında istihdamdaki artış eğilimine rağmen, birçok ülkede üretim ve istihdama ilişkin sıkıntıların devam ettiği, salgının istihdam piyasası üzerinde kısa ve uzun vadeli riskler oluşturmaya devam ettiği de inkâr edilmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Ancak, ülkemiz, özellikle bu alana dönük tedbirleriyle, hayata geçirilen yasalarla, şükürler olsun, bu riskleri minimize etme gayretini ortaya koydu.
Diğer taraftan, bugün, 2021 yılının ilk dokuz ayında cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştık, çok şükür. Ve aynı dönemde eylül ayı ihracatımız, geçtiğimiz yılın eylül ayına göre yüzde 30 oranında artışla 20,8 milyar dolar seviyesine geldi; böylece tarihimizde ilk kez aylık bazda 20 milyar dolar eşiğini aştık. İhracattaki bu gelişmelerle ülkemizin dünya ihracatından aldığı payı, tarihimizde ilk defa, şu salgın dönemine rağmen yüzde 1'in üzerine çıktı.
Ekonomideki büyüme rakamları, ihracattaki rekor gelişmeler, savunma sanayisindeki şahlanışımız, sağlıkta güçlü altyapımız ve turizmdeki salgın sonrası canlanma gibi daha birçok gelişme istihdama yönelik ciddi bir iyileşmeyi de elbette beraberinde getiriyor ve getirmeye devam edecek.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Uçuyoruz desene (!)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Evet, şu an işsizlik rakamlarımız pandemi öncesine kıyasla arzu ettiğimiz, edebileceğimiz bir düzeyde değil ancak bu sadece bizi ilgilendiren, bizdeki bir durum da değil. İşsizlik, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin uğraştığı en önemli konuların başında geliyor. İşsizlik, artık sadece belli ülkelerin sorunu olmaktan çıkmış, tüm dünyanın temel sorunlarından biri hâline gelmiştir. Özellikle geçtiğimiz son on beş yılda yaşanan teknolojik yenilikler; akıllı telefon, robotik, yapay zekâ ve benzeri birçok ileri teknolojilerin ortaya çıkması ve hemen her alana yayılması maalesef çalışma hayatında insana olan ihtiyacı da azaltmaktadır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Üç dakika ek süre veriyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Değerli Başkanım, Mesleki Yeterlilik Kurumundan Sosyal Güvenlik Kurumunda yapılan işlere, Türkiye İş Kurumundan Çalışma Genel Müdürlüğünde yapılan işlere, Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğünden Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, teftiş kurulundan tutun da sigorta primlerine, iş sağlığı güvenliğine; vallahi, dünya kadar anlatabileceğim şey var Başkanım. Ben, üç dakikada bu arkadaşlarımıza, bu kadroya bu memlekette istihdam ayağa kalksın diye, insanlarımızın refahı artsın diye Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyona, bugün Sayın Bakanımızla beraber, onun öncülüğünde, Bakan Yardımcılarımızla beraber on dokuz yıldır verdikleri gayretin, çabanın neticesini, hep beraber ortaya koyduğumuz neticeleri anlatmaya kalksam burada dakikalar, günler yetmez. O yüzden, bütün sayfalarımı atlamak zorundayım.
On dokuz yıllık tarihin yazdığı, rakamların, istatistiklerin gösterdiği gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının dokunduğu her alanda birçok gelişmeyi, iyileşmeyi gerçekleştirmeyi başarmış bir kadroyuz; Cenab-ı Allah'a sonsuz şükürler olsun. Elbette eksik kaldığımız, yanlış yaptığımız hususlar olmuştur ancak özellikle çalışma hayatında, sosyal güvenlikte yaptığımız bunca reformu görmezden gelmek, bu alanda çok eksik kaldığımızı söylemek hakkaniyete sığmaz.
Sözlerime son verirken, tablo ne kadar karamsar gösterilirse gösterilsin sizleri moral bozmaya değil, "Yandık, mahvolduk, bittik." demeye değil, bugünün sıkıntılarını doğru kavramlar ve doğru rakamlar üzerinden konuşmaya ama bugünün sıkıntısını da tüm zamanların yaşanmışlığı gibi sunmaya ve umutları yok etmeye değil, "Hadi kardeşim, beraber olmalıyız, bu dönemi beraber aşmalıyız. Biz ne sıkıntıları aşmış, ne birliktelikler ortaya koymuş bir milletiz; el ele bunların da üstesinden geleceğiz." diyerek bu gayretin, bu çabanın bir parçası olmaya, bu milletin hayır duasından payımıza, payınıza düşeni almaya davet ediyor; bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, herkesi saygıyla selamlıyorum.