KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Bakan, değerli katılımcılar; sabah sunumunuzu dinledim Sayın Bakanım. Tabii, onu izleyince, dinleyince birçok şeye katılıyoruz yani dış politikanın millî olması gerektiği konusu, çıkarlarımız, elbette ki burada hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz ama uygulamaya baktığımızda maalesef, aynı şeyi görmüyoruz, aynı duyguları görmüyoruz. Çoğu zaman dış politikanın iç politikaya malzeme edildiğini, kurban edildiğini görüyoruz; dolayısıyla da bu konularda da tabii ki haklı eleştirilerimizi dile getiriyoruz, dikkate alınması da elbette ki hepimizin ortak çıkarları için önemli.

Şimdi, örneğin ben Mecliste Anayasa Komisyonu üyesiyken de vize serbestisi gelecekti, siyasi etik yasasını Komisyondan geçirmiştik, o dönem Kişisel Verileri Koruma Kanunu, İnsan Hakları Eşitlik Kurumu Kanunu... Böyle yoğun bir mesaiyle, yaz ayında işte, haziran ayında vize serbestisine geçeceğiz deniyordu, çalışmıştık Mecliste ama bir anda ne olduysa oldu yine bir iç politika hamlesiyle Başbakan görevden alındı, sivil bir darbe oldu, yasa kadük oldu falan o vize serbestisiyle ilgili kriterler de yarım kaldı. Şimdi, bununla ilgili tekrar çalışmalar yapılacak mı? Bu kriterler hayata geçirilecek mi? Yani yolsuzlukla mücadele, insan hakları, demokrasi, siyasi etik yasası... Çünkü her sene açıklanan raporlarda da bu konuların maalesef ileri gitmediği, tam tersine geriye gittiği raporlanıyor ki bunların raporlanmasına gerek yok, biz zaten bunu yaşıyoruz, içerideki söylemlerimizde, konuşmalarımızda sık sık dile getiriyoruz. Aslında gönül ister ki hiçbir şekilde yani uluslararası sözleşmeler, kurumlar, raporlar vesaire olmadan, biz Türkiye Cumhuriyeti olarak zamanında dünyaya örnek olmuş bir mücadele vermiş, birçok devrimlerin öncülüğünü yapmış, birçok ülkeye örnek olmuş bir ülke olarak bu alanlarda yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, insan hakları, demokrasi konularında gerçekten kendi kendimize aşamaları kaydedip kendimizle yarışıp yine geçmişte olduğu gibi örnek olabilsek bulunduğumuz coğrafyaya ve diğer ülkelere.

Yine, İstanbul Sözleşmesi bu iç politikaya kurban edilen uluslararası sözleşmelerden biri. Bu aynı zamanda ülkemizin güvenilirliğini de zedeliyor yani bir uluslararası sözleşmeyi imzalıyorsunuz üstelik sizin ülkenizde, sizin şehrinizin ismiyle anılıyor ve bir anda içeride birkaç kişi itiraz etti diye oradan çekiliyorsunuz. Bu da yani dış politikada güvenilirlik en önemli konulardan bir tanesidir ama bunu yaşıyoruz.

Yine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olmuşuz, AİHM'in kararlarını uygulayacağımızı taahhüt etmişiz. Bununla ilgili birçok örnek verildi, ben şu örneği vereyim: Türk Ceza Kanunu 299'uncu maddeyle ilgili yine ifade özgürlüğü konusunda ihlal kararı verdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yani bu Cumhurbaşkanına hakaret maddesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini, 10'uncu maddeyi ihlal ettiğini söyledi ama bunu da uygulamıyoruz. Binlerce dava var şu anda, en ufak bir paylaşım, bir söylem, bir karikatür, bir eleştiri dava konusu olabiliyor.

Yine, turizm diplomasisi konusundan bahsettiniz hani tematik konuları aktarırken, orada yaşadığımız şeyler. Evet, turizm önemli, turizm gelirleri ekonomimiz açısından, cari açığın giderilmesi açısından önemli ama bu dış politika konuları uygulanırken hakikaten onurumuzla ilgili konularda bir hassasiyet gösterilmesi yani o reklamlar konusunda daha dikkatli davranılması, bunun -hani "Kültür Bakanlığıyla birlikte çalışıyoruz." dediniz- dikkatli olması konusunu tekrar hatırlatmak istiyorum.

"AB süreciyle ilgili ilişkilerimizi geliştirme irademiz var." dediniz ama bu iradenin hiçbir yansımasını görmüyoruz somut olarak. Dediğim gibi, hiçbir konuda ilerleme kaydedemiyoruz. Her gün daha fazla insan hakları ihlali, daha fazla demokrasi kaybı, kurumların özerkliğinin kaybedilmesi gibi konular maalesef hem iç politikayı hem dış politikayı meşgul ediyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Nurhayat Hanım, son cümlelerinizi alalım.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yine, Afganistan'dan gelen... "Göçmen" diyemeyeceğim, ne diyeceğimi de bilemiyorum. Bir statü verildi mi? Onu açıklarsanız Sayın Bakan, kaç kişi geldi, bunlar takip ediliyor mu, neredeler, uyuyan hücreler mi, bunların arasında yasa dışı radikal örgüt üyeleri var mı yok mu? O da hakikaten milletimizin merak ettiği, kaygı duyduğu konulardan birisi.

Teşekkür ediyorum.