| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2021 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Değerli Bakanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii ki bu Sayıştayın raporuna baktığımız zaman bulgu olarak 9 tane eksikliğin olduğu söyleniyor, bu 9 bulgunun... Tabii ki bugüne kadar hep aynı bulgular olmuş mu? Mükerrer olmuş. Başlıklar şeklinde sayarsak; Bakanlığın kullanımında bulunan taşınmazların cins tahsisleri yapılmamış, taşınmaz yetkilisi görevlendirilmemiş ve icmallerde buna rastlanmamıştır. İki, yurt dışından misyonlara gönderilen avans ve kredilerle ilgili herhangi bir muhasebe kayıtlarında kurlar kullanılmamış; burada sıkıntılar var, gönderilen avanslar ile krediler hesabında sıkıntılar var. Uluslararası kuruluşlara yapılan katkı, taahhüt ve ödemelerin nazım hesapları izlenmemiş yani kimlere bu katkılar yapılıyor, bu paralar kime veriliyor, bunlar belli değil. Yurt dışındaki tedavi giderleriyle ilgili sıkıntılar bunlar.
Değerli Bakanım, tabii, siz bu konuşma metninizde İslamofobi ve nefretten bahsetmiştiniz; evet, çok değerli, kıymetli bir bilgi. Yalnız bu değerli ve kıymetli bilgi...
Bizim yurt dışındaki ziyaretlerimizde yaşadığımız sorun şu: Genellikle seçim sürecinde -hiçbir ayrım yapmaksızın- gerek yurt dışındaki iktidarda bulunan siyasi partilerin genel başkanlarının gerek Türkiye'deki bulunan siyasi partilerin genel başkanlarının kullandıkları nefret dili nedeniyle yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarımız sıkıntı yaşadıklarını söylüyorlar. Diyorlar ki: "Türkiye'de Genel Başkanın yani Cumhurbaşkanının sırf birkaç tane oy devşirmek için kullandığı üslup ve dil sebebiyle biz burada sıkıntılar yaşıyoruz. Sizden istirhamımız, ne olur yurt dışında, Avrupa'da -aşağı yukarı- 4-5 milyona yakın insanın yaşadığını unutmayın, siyaseten üç beş oy uğruna bizim buradaki mal güvenliğimizi, can güvenliğimizi, din ve vicdan özgürlüğümüzü tehlikeye düşürmeyin." Bu anlamda sizden istirhamım, Dışişleri Bakanlığı olarak bunu Sayın Cumhurbaşkanına iletmenizde yarar var. Burada AK PARTİ'deki arkadaşlarımız da vardı. Dışarıdaki üslubumuz, Türkiye'deki üslubumuz oy devşirmek için kullanılıyor. Bu, yurt dışında bulunan vatandaşlarımıza zarar veriyor. Hiçbir dönemde bu kadar nefret dilinin kullanıldığı bir dönem yaşanmadı. Değerli Bakanım yani siz bunu çok iyi bilirsiniz.
Şimdi, yurt dışındaki vatandaşlarımız diyor ki: "Kardeşim, ben yurt dışında yaşıyorum, bana çıkış harcı dayatmayın, vatandaş gelip gidemiyor, uçak biletleri çok yüksek, bu konuda bize yardımcı olun." Aynı şekilde, mesela yurt dışında bizim Türk Hava Yollarının acentesi var. Fransa Paris'ten örnek vereyim size: 7 tane orada kabin var, çalışan Türk vatandaşı yok; bir kişi var şef, o da gayet rahat, giderseniz de bulamayabilirsiniz. Yani bizim Fransa'da yaşayan hiç mi Türk vatandaşımız yok, hep oraya yabancı personel alınıyor. Türk vatandaşımız orada var, 800 bine yakın Türk vatandaşımız var. Onlarla giden gayet rahat Fransızca, İngilizce, Türkçe bilen vatandaşlarımız var. Bunları biz niye orada istihdam etmiyoruz? Maalesef sorunlu.
Aynı şekilde, tapu sicil müdürlükleri konsolosluklarda... Mesela Berlin'de var, Berlin'de açmışsınız, ben sizi kutluyorum. Berlin'de bulunan vatandaş Antalya'daki tapusunu da satabiliyor, gayet rahat İstanbul'dakini de ama bunu aynı şekilde diğer ülkelerde yaygınlaştırmamışsınız. Bunun yaygınlaştırılmasında yarar var. Personel eksikliği var, ödenek eksikliği var. Oradaki vatandaşımız sıkıntıya düşüyor mu? Düşüyor. Elçiliğe gidiyor, konsolosluğa gidiyor, oradaki konsolosluk ve elçilik vatandaşa katkı anlamında kendi ceplerinden veya oradaki iş adamlarından dilenerek ancak katkı sunabiliyorlar. Oradaki personelimizi bu duruma düşürmeyelim, mümkün olduğu kadar yurt dışındaki elçilik ve konsoloslukların ödeneklerini veya verilecek olan belli şeyi artırmakta fayda var.
Tercüman hizmetleri... Sayın Başkanım, biz 4 milletvekili yurt dışına Paris'e gittik.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu son konu olsun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.
On gün öncesiydi, 4 milletvekili gidiyoruz, 3'ü Meclisin personeli. Ya, Allah rızası için yurt dışında tercüman hizmetini ücretle alıyoruz. Yani bu Dışişlerinde tercümanlık bilen kimse yok mu? Yani biz orada bu tercümanlık hizmetini niye alıyoruz? 4 milletvekili ve 3 Meclis personeli gidiyor, tercümanlık hizmetini yurt dışından satın alıyoruz. Benim sizden istirhamım yani dış ilişkilerinde bu tercüman hizmeti gerçekten önemli bir husus, bir sıkıntı. Yani Değerli Başkanım, burada ne olur liyakate göre personel alın. Olabilir yani tamam, dil bilmiyorsa...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Tanal, süreniz tamamlandı.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum, anlayışınıza ve tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Son sözüm şu: Yurt dışındaki mesele; her yerde hukuk ataşesi yok, millî eğitim yok. Mesela, demin siz ana dilde eğitim, ya ana dilde eğitim... Siz buradan oraya öğretmen göndermiyorsunuz, eksik gönderiyorsunuz, yetersiz gönderiyorsunuz; bunlar doğru şeyler değil.
Söz verdiğiniz için ve anlayışınız için teşekkür ediyorum.
Bütçemizin hayırlı ve uğurlu olmasını diler, saygılarımı sunarım.