KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız, değerli milletvekillerimiz, Komisyon üyelerimiz ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, AK PARTİ iktidarlarıyla beraber dış politikada gerçekten de bir vizyon değişikliğine gidildi ve proaktif dış politika izlenmeye başlandı. Bir baktığımızda, tabii, 2000'li yıllarda büyükelçi sayımızın 92 iken bugün 144'e çıkmış olması, temsilci sayımızın 161'den 253'e çıkmış olması pek çok dünya ülkesiyle de ilişkimizi arttırdığımızı göstermektedir.

Tabii, devletler arasında sürekli dostluk, sürekli düşmanlık diye bir durum yoktur ancak çıkar ilişkisi vardır. Zaman zaman çok iyi anlaştığınız devletlerle bazen karşı karşıya da gelebilirsiniz. Burada AK PARTİ iktidarlarında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Türkiye'nin haklarını koruma adına ve Türkiye'nin gelecekte karşılaşabileceği sorunları bertaraf etmek anlamında pek çok adımlar atılmıştır.

Sayın Bakanım, bilginiz, birikiminiz, cesaretiniz ve ekibinizle, dış politikaya hâkimiyetinizle gerçekten de bizim gurur kaynağımızsınız. Kim ne derse desin, olan biteni biz de görüyoruz, vatandaşlarımız da görüyor. Şu geçtiğimiz Covid süreci sırasında aşağı yukarı 100 bin vatandaşın çok farklı ülkelerden, yanılmıyorsam 137 ülkeden ülkemize transfer edilmesi gerçekten de takdire şayandır. Diğer taraftan, bugün dünyada herhangi bir ülkede bir vatandaşımızın burnu kanasa, bize ulaşsa biz ne zaman Dışişleri Bakanlığımızı, Bakan Yardımcılarımızı, bürokratlarımızı arasak derhâl çözüm bulmuşlardır ve o sorunun giderilmesi için ellerinden geleni yapmışlardır. Buna şahitlik ediyoruz. Gerçekten de bundan dolayı sizlere şükranlarımızı arz ediyoruz.

Tabii, sırtında yumurta küfesi olmayanın hâli başka oluyor. Bugün bize diyorlar ki: "Yahu, Afrin'de niye sağlık ocağı yapıyorsunuz, niye okullar yapıyorsunuz?" Veya bazıları diyor ki: "Afrin'de ne işiniz var?" Sanki Suriye'deki iç savaşı biz çıkarmışız gibi ve Suriye'deki tüm olanlardan biz sorumluymuşuz gibi bizi sorumlu tutmaya çalışıyorlar. Oysa orada çıkan Arap Baharı'yla beraber Suriye'de gelişen olaylar tamamen dünya devletlerinin karışmasıyla oldu. "Burada Amerika'nın ne işi var, Fransa'nın ne işi var, İngiltere'nin ne işi var, Rusya'nın ne işi var?" demiyorlar, "Türkiye'nin ne işi var?" diyorlar. Eğer Afrin harekâtını, Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yapmasaydık, Zeytin Dalı Barış Harekâtı'nı yapmasaydık aşağı yukarı bugün sınırımızın öbür tarafında bekleyen yaklaşık 1 milyon 900 bin Suriye vatandaşı Türkiye'mize girmiş olacaktı ve burada konuşlandırmış olacaktık, burada bakacaktık. Dolayısıyla da bunları göz ardı edip de "Burada ne işiniz var?" demek gerçekten de çok büyük haksızlıktır.

Türkiye sadece kendisine tehdit olabilecek tehditleri bertaraf etmekle uğraşmıyor, bugün mavi vatandaki çıkarlarımızı korurken, diğer taraftan Azerbaycan'ın hakkını koruma adına adımlar atarken, aynı zamanda, yıllarca Avrupalıların sömürdüğü Afrika ülkelerine de elinden gelen yardımı yaparak onlara öncülük etmektedir. Bu bakımdan baktığınız zaman dış politikamız gerçekten de çok önemli mesafeler katetmiştir.

Şimdi, birileri diyor ki: "Biz iktidar olacağız, şöyle yapacağız, böyle yapacağız." Şimdi, baktığınız zaman, Suriye'de bir PKK terör devleti kurulmak isteniyor. Bunlara karşı ne yapacaksınız? Geçtiğimiz günlerde bir Suriye tezkeresi geçti. Bu Suriye tezkeresine CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki: "Bu tezkereye 'evet' vermek cumhuriyete ihanet etmektir." Şimdi ben soruyorum İYİ Partili arkadaşlarımıza, gerçekten tezkereye "evet" demek cumhuriyete ihanet etmek midir? Veya bunun tersi, diyelim ki "hayır" demek akılsızlık mıdır yani? Dolayısıyla da biz şuna varmak istiyoruz arkadaşlar: Sizleri bir arada tutan sadece Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a karşı birlikte hareket etmeniz, onu yıkmanız değil ama Türkiye'nin gelecekteki problemlerini çözme anlamında herhangi bir, birlikte bir vizyon ortaya koymanız da mümkün değil.

Bugün Yozgat'a giden Kılıçdaroğlu diyor ki: "Kandil'i yerle yeksan edeceğim." Peki, sen hem bir taraftan Suriye tezkeresine "evet" demiyorsun, bir taraftan da Kandil'i yerle yeksan edeceksin; neyle yeksan edeceksin? Sayın Kılıçdaroğlu bir sürü şey söylüyor, biz geçmişine bakıyoruz, bu bizim kendi ilimiz olan Hakkâri'ye bile Türk Bayrağı altında gidememiş, birtakım paçavralar altında gitmiş insandan bu Türkiye ne bekleyebilir ki? Bunları vatandaşlarımızın asla unutmaması lazım ve dolayısıyla da Türkiye'nin hakkını hukukunu koruyan...

CAVİT ARI (Antalya) - Doğru değil.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yalansa söyleyin.

Türkiye'nin hakkını hukukunu kim koruyor, Türk milleti bunu tamamen biliyor.

CAVİT ARI (Antalya) - Evet, biliyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sen, Hakkâri'ye Kılıçdaroğlu'nun nasıl gittiğini biliyor musun?

CAVİT ARI (Antalya) - Nasıl gitti?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nasıl gitti?

CAVİT ARI (Antalya) - Türk bayraklarıyla gitti.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Nerde gitti, ondan bile haberin yok senin yani Allah aşkına.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Arkadaşlar hatibe müdahale etmeyelim lütfen, size de söz veririm.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Geçmişe dön bir bak yani sen, ondan bile haberin yok, Allah aşkına.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Güneş, siz Komisyona hitap edin lütfen.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, arkadaşlar, tabii ki, yani...

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Vaziyetin ne olduğunun hiç farkında değilsiniz.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Naci Bey... Naci Bey, lütfen ya, lütfen...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Siz çok farkındasınız yani siz devlet idare etmediğiniz için, bu tecrübeden de çok uzak olduğunuz için ve dolayısıyla da bundan bihabersiniz.

Diğer taraftan HDP'li bir arkadaş diyor ki: "Burada Kürt sorunu..." Arkadaşlar, Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Kürt vatandaşlarımızın Türk vatandaşlarımızın da olduğu gibi -onların da- sorunları vardır. Türkiye'de PKK sorunu vardır, terör sorunu vardır. Bunu size özellikle bildireceğiz. (Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Katırcıoğlu, lütfen... Lütfen Hocam, biz sizi dinledik, sesimizi çıkarmadık.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, zihninizin arkasında birtakım emperyalist ülkelerin size empoze ettiği Türkiye'nin bölünmesine yönelik fikirlerinizi her ne kadar saklasanız da bunları iradenizde, beyanlarınızda, davranışlarınızda vatandaşımız da görüyor, biz de görüyoruz arkadaşlar. Dolayısıyla da, biz bu 84 milyon insan; Kürt olsun, Türk olsunlar, Laz olsun, Çerkez olsun hepimiz kardeşiz. Onların sorunları bizim sorunlarımız ama kalkıp da PKK'nın veya emperyalist güçlerin ülkemiz üzerine dönük oyunlarına asla geçit vermeyeceğiz.

Diğer taraftan, şimdi, S-400'lerle geçmişe dönük birtakım fikirler beyan ediyorlar. Ya, şimdi Amerika diyelim ki Patriotlar'ı verdi mi? Vermedi. Peki "Amerika niye Kuzey Suriye'ye silah yığıyor, niye bugün Yunanistan'a silah yığıyor?" diye bunu sormuyorsunuz, "Niye S-400 aldınız?" diye soruyorsunuz. Siz olaylar olduktan sonra yorum yapıyorsunuz, olaylar olmadan yorum yapamıyorsunuz.

Dolayısıyla da, ben vatandaşlarımıza şunu bildirmek istiyorum: Gerçekten de bu Türkiye, bin yıllık geçmişi olan bu Türkiye ehil olmayan ellere teslim edilmeyecek kadar önemli bir ülkedir diye buradan beyan etmek istiyorum.

Sayın Bakanım, şimdiye kadar yapmış olduğunuz hizmetlerden dolayı sizleri ve ekibinizi canıgönülden kutluyorum, bütçenizin hayırlı olmasını temenni ederim. Saygıyla selamlıyorum.