| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç) Yükseköğretim Kalite Kurulu d) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .11.2021 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok Değerli Bakanımız, YÖK Başkanımız, çok değerli bürokratlarımız, değerli milletvekillerimiz, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Millî Eğitim Bakanlığı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tabii, "AK PARTİ iktidarlarında millî eğitimde neler yapıldı?" derseniz gerçekten de saymakla bitmez. Yani bugün baktığımız zaman aşağı yukarı 300 binin üzerinde yeni derslik yapılması, 700 binden fazla öğretmenin atanması ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ilkokulda 15'e, ortaöğretimde 13'e düşmesi, yine derslik başına düşen öğrenci sayısının ilkokulda 23'e, ortaokulda 22'ye düşmesi ve ders kitaplarının ücretsiz hâle getirilmesi ve diğer taraftan engelli vatandaşlarımıza eğitim alanında çok büyük imkânların sağlanması gibi pek çok sayamayacağımız hizmet hayata geçirilmiştir.
Burada tabii ki ben şimdiye kadar görev yapmış bakanlarımıza canıgönülden teşekkür ederim. Şimdi, Sayın Bakanım, tabii ki burada ben sabahtan beri işte muhalefetteki milletvekillerini izliyorum fakat bazı eleştiriler oldu ama bu muhalefette yani eğitimin nasıl olacağına dair bir vizyon ortaya koyamadıklarını görüyorum ve buna da üzülüyorum gerçekten de ve dolayısıyla da Sayın Bakanım ve 28 Şubatın yaptığı hasarları biz ta 2012 yılında 4+4+4 sistemi kanununu çıkararak ve üniversitede katsayı eşitsizliğini ortadan kaldırarak yeniden meslek liselerini hayata geçirme anlamında çok büyük mesafeler katettik. Şimdi, Sayın Bakanım, gerçekten de bu meslek liselerinin hayata geçmesi yönünde çok büyük çabalarınız var. Yine, işte, ASELSAN olsun, Boğaziçi Üniversitesi olsun ve birçok kuruluşlarımız ve birçok OSB'lerde meslek liseleri açıyorsunuz. Ve bu gençlerimiz gerçekten de ileride meslek sahibi olabileceği, iş bulabileceği imkânlara sahip olacak. Bir taraftan, sanayimiz hızla gelişiyor ve ara eleman bulamıyor, öbür taraftan da üniversiteden mezun işsizlerimiz oluyor. Siz, bunu önleme adına çok büyük çabalar sarf ediyorsunuz.
Benim, diğer taraftan, sizlerden istirhamım şudur: Tabii ki, sınav sistemini bizim eğitim sistemimizi mahveden özelliklerden biri diye görüyorum ben. Yani, eğitimin zevk alınan bir yer olması lazım ve eğitilmekten hoşlanan bir kesimin olması lazım. Ama maalesef, bizim çocuklarımız daha çok yarışır gibi bir sistem içinde bulunmaktalar. Burada da eğitimin içindeki endüstri meslek liselerinin payının daha çok artırılmasını ben talep ediyorum. Yani bir liseden, Anadolu lisesi veya herhangi bir düz liseden mezun olan bir arkadaşımız, bir kardeşimiz eğer üniversiteye gitmezse, orada bir meslek sahibi olmazsa vasıfsız bir kişi hâline geliyor. Bunu da insan gücü kaybı açısından da çok önemli bir kayıp olarak görüyorum.
Diğer taraftan, tabii ki üniversite sayımızın 77'den aşağı yukarı 207'ye çıkmış olmasını bazı muhalefet milletvekilleri eleştiriyorlar. Şimdi, Almanya'ya bakıyorsunuz, üniversite sayısı kaç? 485. Birleşik Krallık'a bakıyorsunuz, 1.195, Fransa'ya bakıyorsunuz 488. Tabii, üniversite sayımızın artması önemli. Zamanla bizdeki üniversiteler de kalite bakımından mutlaka gelişecektir. Yani emeklemeden koşan bir çocuk gördünüz mü siz! Bugün, diyelim ki bizim Hacettepe Üniversitemiz ilk kurulduğunda, diğer üniversitelerimiz ilk kurulduğunda da benzer şartlara sahipti. Bunlar da ileride inşallah gelişen üniversiteler olacaktır.
Burada muhalefet "Atanamayan öğretmenler atansın." diyorlar. Oysa biz 700 bin öğretmen atamışız. Bir 700 bin daha atamak bu sorunu çözmek değildir. Sorun esas ne? Sorun, burada, normalde yani bizim ihtiyacımız kadar öğretmen almak ve kadroları buna göre azaltmak. Benzer bir tehlikeyi biz aynı şekilde tıp fakültelerinde de görmekteyiz ve -YÖK Başkanımız gitti ama- benzer problemlerle tıp fakültelerinde de karşılaşabiliriz. Yani ne kadar ihtiyacımız varsa o kadar yetiştirmek lazım.
Bir diğer sorun da, tabii ki, üniversitelerimizde -son zamanlarda Uşak Üniversitesinde de ben buna şahit oluyorum- uygulamalı eğitime çok fazla önem veriyorlar, sanayiyle iş birliği yapıyorlar ve hayata hazır hâle getiriyorlar. Yine öğretmenlerimizle, aynı şekilde eğitim fakültelerimizde yetişen kardeşlerimizle yani son bir yıllarını tamamen okullarda geçirirlerse ve eğitime hazır hâle gelirlerse siz onlar çıktıktan sonra, atandıktan sonra bir daha hizmet içi eğitim yapmak zorunda kalmazsınız. Diğer bir özellik, tabii ki bu sistem içine giren öğretmenlerimizin aynı zamanda kendilerini geliştirmeleri, yenilemeleri için onları aktif edecek birtakım formüller bulmamız gerektiğini ben düşünüyorum.
Sayın Bakanım, tabii ki Uşak ilimizle ilgili de biz size taleplerimizi ilettik, o konudaki destekleriniz için Allah razı olsun diyorum. Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.