| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .10.2021 |
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız, çok değerli Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız, çok değerli Sayıştay Başkanımız; yeni görevinizde de başarılar diliyorum Cenab-ı Allah hayırlı uğurlu eylesin.
Değerli milletvekilleri, saat ondan beri buradayız. Biraz önce de Aykut Bey -burada mı bilmiyorum ama- güzel bir konuşma yaptı, kendisine teşekkür ediyorum. Ama, şunu görüyorum: Herkes, böyle bir tarafta AK PARTİ'ye veya AK PARTİ'nin bütçesine saldırıyor veya devlete saldırıyor. Ben, birkaç tane not aldım ama o notları da özellikle...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Saldırmak ne demek ya?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Peki, ben konuşayım, beni dinler misiniz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekrem Bey izah edecektir, buyurun.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - "Ülkemiz demokratik bir cumhuriyet değil." Bu nedir? Bu bir nifak tohumunun ekilmesidir. Bu cümleler sana ait. Bak beni dinle...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz devlet misiniz?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, fikirleri hoşunuza gitmeyebilir ama sizin fikirleriniz de onun hoşuna gitmiyor, dinleyelim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İki, Demokrasi Endeksi, Kanunlar Külliye'den geliyor, Tezkere... Ya, tezkereyi biz vermediğimiz zaman siz mi vereceksiniz? Ben milletvekiliyim, benim hür iradem var. Ben istediğim zaman tezkereyi oyalarım, istediğim zaman vermem ama şudur: Bu devlet kendi geleceğini, kendi neslinin geleceğini...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz devlet değilsiniz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ben halkın temsilcisiyim ama aynı zamanda devleti yönlendiren bir milletvekiliyim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, müsaade edin de konuşsun efendim, rica ediyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şöyle: Terörist gelip de benim ilimi vuruyorsa, benim devletim o terör odaklarını dışarıda ezmek zorundadır, orada bir sınır çizmek zorundadır. Dolayısıyla bu, devletin meşru bir hakkıdır.
Şimdi, hani, burada gelip de bunları bize dikte etmene gerek yok, onu özellikle söyleyeyim. "Ankara, kayyum." Ankara başsavcısı niye kayyum olsun ya! Hukuksal anlamda atanmış, kendi görevini yerine getiriyor, böyle bir şey yok.
Fezlekeler... Elbette ki bir insan burada suç işlerse fezleke gelir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı da burada zaten, kendisi hoca, anayasa profesörü, aynı zamanda hukukçu; gereği varsa Meclise getirir, her milletvekili burada kendi özgür iradesi çerçevesinde elini kaldırır ve oylamasını yapar.
Şimdi, hani sizin söyledikleriniz var ya, inanın, eğer siz bir Batı ülkesinde gidip herhangi bir yerde bu konuşmayı yapsanız, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, sizi anında alıp götürürler. Bir şey daha söyleyeyim: Bugün gidip de ben Ermenistan'da böyle bir şey yapabilir miyim? Ya, sizin getirdiğiniz özgürlük, sizin burada konuştuğunuz özgürlük... Ben size dün de söyledim, siz devleti yaralayan bir dil konuşuyorsunuz, bunu doğru bulmuyorum. Bu devlet kadar hiçbir dönemde özgürlüklerin önü açılmamış ama siz, bu devletin hakkını ve hukukunu korumuyorsunuz. Dün akşam, bakın, herkes Cumhurbaşkanı Yardımcısını izledi burada, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne söyledi burada ya?
Değerli arkadaşlar, burası nitelikli bir Komisyon. "Bu bütçeyi alıp getirdiğinizde yüzünüz kızarmıyor mu?" Ya, böyle bir şeyi bir milletvekili bunu nasıl söyleyebilir ya! Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Parlamento. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hükûmeti temsil ediyor, elbette ki burada getirmiş olduğu... Ben dün de söyledim, Hükûmetin bütçesi Hükûmetin vizyonerliğidir, AK PARTİ'nin vizyonerliği buradan çıkıyor. Eğer birileri düşünmüyorsa, eğer birileri yatırım istemiyorsa, insan haklarını istemiyorsa, ulaşımı istemiyorsa, sağlığı istemiyorsa, ya, biz ne diyelim artık, ne söyleyelim?
Bir şey daha söyleyeyim: Özellikle sabah, Abdüllatif Şener Bey Bakanlık yapmış bir insan ya, yani elini öyle Komisyon Başkanına karşı vurup da "Ben konuşmak istiyorum, talimatla hareket ediyorsunuz, her milletvekilinin konuşması lazım, konuşmayı istiyorum, aç elini, vurun..." Ben bunu yakıştıramıyorum. Siz, bu devletin rol modelisiniz Sayın Bakanım. Siz, gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinde yıllarca görev yapmışsınız, AK PARTİ hükûmetleri döneminde Bakanlık, Başbakan Yardımcılığı yapmışsınız ama eski bir Bakanımıza karşı ve Komisyon Başkanımıza karşı bunları doğru bulmuyorum.
Ben özellikle şunu söylemek istiyorum: Bakın, ne olursa olsun, elbette ki siz bizi eleştireceksiniz ama şu var, ya, bu kadar da saldırmanın bir anlamı yok ki. Buraya gelen oturan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, buraya gelen oturan Sayıştay Başkanı, buraya gelen oturan Ombudsmanlık. İlk kez bizim hükûmetlerimiz döneminde kuruldu. Bakın, ben şahidim, Ağrı'ya da geldiler. Ben geçenlerde sordum: Ne kadar il gezdiniz? 42 il. Demin söylediler, özellikle bir milletvekilimiz daha söyledi. Bakın, sayıştay denetçileri, daha önce arkadaşların mali özlük haklarını biz iyileştirdik: 2802'ye, özellikle bizim hükûmetlerimiz döneminde hâkimlere ve savcılara verilen maaşla onları aynı seviyeye getirdik ama şudur, bir milletvekilimiz soruyor: "Ya, niye Cumhurbaşkanlığından bir şey çıkmıyor?" İlla Cumhurbaşkanlığından bir denetim raporu sonucu mu çıkması lazım? Kamu kuruluşlarındaki bütün arkadaşlarımız giderler, bakarlar, incelerler ki bunların hepsi amir konumunda olan insanlar, eğer bir şeyi gerekli görüyorlarsa elbette ki bunu yaparlar ama gerekli görmüyorsa da illa tahrif etmek kaydıyla "Siz illa bunu getireceksiniz." diye bir kaide, kural yok. Şunu bir daha arz etmek istiyorum: Bakın, bu devlet devleti ebettir, bu, her zaman için gidecektir ama bizim özellikle kurumlar nezdindeki belli yerlerle oynamamız hiç kimseye bir hayır getirmez. Kurumlar bizi seçmiyor, halk bizi seçiyor. Şunu isterdim ben: Bu kadar milletvekili saat ondan beri konuştu. "Ya, biz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımızdan şu, şu, şunları isteriz. Bizim önerilerimiz şu, şu, şudur." Ama inanın, hiçbir öneri yok, sadece eleştiri var. Sayın Başkanımız burada, Allah razı olsun, mesela bizim bütün iletişim sorunlarımızı sıfırladılar, teşekkür ediyorum. Bakın, özellikle -yanlış hatırlamıyorsam- 80'e yakın uzman aldı, eğer herhangi bir milletvekili bir görüşle ilgili bir şey istiyorsa bütün uzman arkadaşlar çalışıyor. Ben burada huzurlarınızda daha önce gerçekten emek veren herkese de teşekkür etmek istiyorum. Tabur; daha önce bir sıkıntı oldu, şu anda açıldı, bütün milletvekillerimiz gidip orada eşleriyle, aileleriyle birlikte oturuyorlar.
Değerli arkadaşlarım, elbette ki biz -şunu demin de söyledim- eleştireceğiz, bir şeyler yapacağız ama özellikle ağız saygısızlığı... Ya, bunları hiç doğru bulmuyorum, bu cümleleri. Geç oldu, ben çok fazla da konuşmak istemiyorum. Burada konuşan, öneri getiren herkese teşekkür ediyorum ama bütün teşekkürlerimin yanı sıra, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız, kendi devlet adamlığınızla gerçekten demin özellikle yapılan o sataşmalardan dolayı büyük vakurluk gösterdiniz, ben hassaten teşekkür ediyorum.
Ben bütçemizin de hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.