| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 27 .10.2021 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Başkanı, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Sayıştay Başkanı, Kamu Başdenetçisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, değerli bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bağımsızlık savaşı kazanmış ve vatan kurtarmış ilk Meclisdir. İstiklal Harbi'mizi idare ettiği için Gazi Meclis unvanını almış olan Meclisimiz 15 Temmuz 2016 tarihinde hain FETÖ işgalini durdurmuş, bu hâliyle 2'nci defa vatan kurtarıcılığı unvanına layık olmuş, demokrasi adına örnek direnişiyle 2'nci kez Gazi unvanını almayı hak etmiştir.
Bilindiği üzere 16 Nisan 2017 tarihinde aziz milletimizin iradesiyle bir Anayasa değişikliği yapılmış ve hükûmet sisteminde köklü bir reforma gidilmiştir. Bu kapsamda yasamanın görev ve yetkileriyle ilgili de çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bugün yasama konusunda eleştirilere baktığımız zaman büyük çoğunlukla parlamenter sistem gözlüğüyle değerlendirmeler yapılmasından ve uygulamada karşılaşılan bazı sorunlardan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yasama konusunda yapılan düzenlemelerle ilgili değerlendirmelerimizi daha önce defaatle açıkladık, bugün de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesinin görüşülmesi vesilesiyle özü itibarıyla tekrar ifade etmek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi asıl fonksiyon ve vasfına kavuşturulmuş, temsil ve yetki bakımından güçlendirilmiştir. Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana çıkarılmış, Meclis münhasıran milletvekilleri tarafından verilen kanun teklifleri üzerinden yasama yapmaya başlamıştır. Yetki kanununa dayalı kanun hükmünde kararname çıkarma uygulaması yeni sistemle birlikte kaldırılmıştır. Böylelikle Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisinin elinden alınması anlamına gelen bu uygulamaya son verilmiş, yasamanın ve yürütmenin asli fonksiyonlarına döndürülmesi sağlanmış, kuvvetler ayrılığı tahkim edilmiştir. OHAL döneminde çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin de üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmaması hâlinde hükümsüz kalacağı düzenlenmiştir. Geçmiş dönemde bu KHK'lerin yıllarca uygulamada kaldığını hepimiz biliyoruz. Olağanüstü hâlin onayı, süresinin değiştirilmesi, kaldırılması ve süresinin uzatılması yetkisi yine Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir, bu yetkinin Cumhurbaşkanına verilmesi asla söz konusu değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisine ilk kez Hâkim ve Savcılar Kurulunun çoğunluğunu oluşturan 7 üyenin nitelikli çoğunlukla seçilmesi yetkisi verilmiştir.
Meclisin yazılı soru, genel görüşme, Meclis araştırması ve Meclis soruşturması yoluyla denetim fonksiyonları daha da güçlendirilmiş, yazılı soru önergelerine on beş gün içinde cevap verilmesi anayasal hükme bağlanmıştır.
Cumhurbaşkanının her türlü eylem ve işlemleri yasama denetimine tabi hâle getirilmiş, Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk yüklenmiştir. Bu amaçla getirilen suçlandırma mekanizması yeni sistemin güçlü bir denetim aracı olarak Anayasada yerini almıştır.
Yürütme yetkisini doğrudan milletin vermesi sağlanmış, yürütme Meclis içinde çıkmadığı ve güvenoyunu bizzat milletten aldığı için de güvenoyu ve gensoru mekanizması kaldırılmıştır. Zira, vekil değil, asıl olan millet Cumhurbaşkanını seçmek suretiyle güvenoyu vermiş olmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kuvvetler ayrımı net olarak sağlanmıştır. Bilindiği gibi parlamenter sistem yumuşak kuvvetler ayrılığına dayanmakta olup yürütme organı ikili bir yapı arz etmekte, yürütme yasama organı tarafından seçilmekte ve yasama organına karşı sorumlu olmaktadır. Ülkemizde de daha önce yaşadığımız üzere parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Hükûmet yasama organı içinden çıktığı için yürütme yasama üzerinde tahakküm oluşturmakta dolayısıyla kuvvetler birliği hasıl olmaktadır. Nitekim, ülkemizde parlamenter sistem döneminde çıkan yasaların tamamına yakını hükûmet tasarılarının yasalaşması şeklindedir. Parlamento çoğunluğunu elde eden hükûmet içinden çıktığı çoğunluk partisinin ya da partilerinin desteğine de sahip olduğu için sağlıklı bir parlamento denetiminden de söz edilememektedir yani parlamenter sistemde yürütmeyi elinde bulunduran siyasi güç Parlamentoya da mutlak anlamda hâkim olmaktadır. Dolayısıyla, Parlamento yürütme organını denetleme işlevini yeterince yerine getirememektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ise katı kuvvetler ayrılığına dayanmaktadır. Hem yürütme hem de yasama organı halk tarafından seçilmektedir. Dünyada başkanlık sistemlerinde uygulandığı üzere "Türk tipi başkanlık sistemi"nde de tek başlı yürütme bulunmaktadır. Tek başlı yürütme başkanlık sisteminin ayırt edici özelliğidir. Başkanlık sisteminin avantajları, doğrudan demokrasiye dayanmasının yanında temel olarak meşruluğunu doğrudan halktan alan güçlü yönetim, hükûmet krizlerinin olmaması neticesinde siyasi istikrar, hesap sorulabilirliği yüksek olmasından dolayı daha demokratik bir yönetim olarak belirtilmektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe yetkisinin devri asla söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı tarafından sunulan bütçe kanunu teklifi Meclis tarafından görüşülüp karara bağlanmaktadır; üç yıldır da bunun uygulamasını hep beraber görüyoruz, yaşıyoruz. Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması hâlinde geçici bütçe kanunu çıkarılması, geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulaması öngörülmektedir. Cumhurbaşkanına bu konuda hiçbir yetki verilmemektedir. Bütçe ve geçici bütçe çıkarılamazsa Meclisten geçen bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanması öngörülmektedir. Burada unutulmaması gereken husus, yeniden değerleme oranında artırılan bir önceki yıl bütçesinin de Meclis tarafından yapılmış olmasıdır. Burada bütçesiz kalınmaması amaçlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik eleştirilerden biri de Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yoluyla Meclisin kanun çıkarma yetisinin azaltıldığı yönündedir. Buna gerekçe olarak da Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin madde sayılarının fazlalığı örnek gösterilmektedir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yoluyla 3 binden fazla maddeyle düzenleme yapıldığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ise 2.421 maddeyi yasalaştırabildiği ifade edilmektedir. Böyle bir tespitin esasen hiçbir hukuki ve bilimsel yanı bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin madde sayılarının fazla olma sebebi sistem değişikliği sırasında bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının tüm mevzuatının Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yeniden düzenlenmesinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 539 madde, 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ise 802 maddeden oluşmaktadır. Tek başına bu iki kararnamenin madde sayısı 1.341'dir. Geçiş dönemi tamamlandıktan sonra çıkarılan kararnameler bu şekilde kalabalık maddeli değildir. Cumhurbaşkanının yürütme alanıyla ilgili kararname çıkarması başkanlık sisteminin rutinlerindendir ve yaygın olarak başvurulan bir yetkidir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Cumhurbaşkanının asli düzenleme yetkisini kullanmak suretiyle Anayasa'da belirlenen sınırlar çerçevesinde olmak ve kanunlara aykırı olmamak kaydıyla yürütmeye ilişkin konularda yaptığı düzenlemelerdir. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, normlar hiyerarşisinde kanun hükümlerinden sonra gelmektedir. Cumhurbaşkanının, kararname çıkarma yetkisi sınırsız ve yasama yetkisini ihlal eden bir yetki değildir ve Anayasal yargı denetimine tabidir. Cumhurbaşkanının Anayasa'da yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler konularında kararname çıkarma yetkisi bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanı Anayasa'da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda ve kanunlarda açıkça düzenlenen konularda da kararname çıkartamamaktadır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kanunlarda farklı hükümler bulunması hâlinde kanun hükümleri uygulanmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda bir kanun çıkarması durumunda kararname hükümsüz hâle gelecek, kanun tatbik edilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, sistemin tamamlayıcı unsurlarının gerçekleştirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılması gereken önemli düzenlemeler bulunmaktadır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yeni ve demokratik bir anayasayla taçlandırılmalıdır. Mazisi neredeyse yüz kırk beş yılı bulan anayasa tartışmaları, toplum ve devlet hayatımıza -deyim yerindeyse- ambargo koymuştur. Bu tartışmaların kalıcı bir mutabakatla sonuçlandırılması temel amaç olsa da istisnai dönemler haricinde bu amaç maalesef gerçekleşememiştir. Milliyetçi Hareket Partisine göre cumhuriyetin 100'üncü yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihî, ahlaki ve millî bir sorumluluktur. Biz bu sorumluluk duygusuyla hareket ederek üstümüze düşen siyasi görevi yerine getirdik. Başlangıca "Allah'ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk milleti." düsturuyla giriş yapılan anayasa teklifimiz cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümünü esas alarak 100 maddeyle hazırlanmıştır. Demokratik ve sivil nitelikli bir anayasayı hazırlayıp önümüzdeki yüzyıla Türk milletinin mührünü vurmak en temel gündem konusudur.
Diğer taraftan, seçim sistemlerinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri arasında denge sağlamak esas olup seçim kanunları bu ilkeleri de dikkate alacak şekilde yeniden düzenlenmeli, darbe dönemi ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu değiştirilmeli, siyaset kurumu demokratikleştirilmelidir. Amacı ülkeye ve millete hizmet olan siyasetin ahlaki değerlerle bezenmesi bize göre bir mecburiyettir. Siyasetin, siyasetçinin ve tüm devlet düzeninin saygınlığını geliştirmek için, her şeyden önce siyasi etik kurallarına uygun davranan bir parlamentonun varlığı tesis edilmeli, siyasi etik kanunu mutlaka düzenlenmelidir.
Milletvekili dokunulmazlığı kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanarak belli durumlar dışında kaldırılmalıdır. İşlemiş suçlar hiç kimsenin yanına bırakılmamalıdır. Ayrıca, özellikle de bölücülük, terör örgütlerine yardım ve yataklık iddialarıyla ilgili düzenlenen fezlekeler derhâl işleme konulmalıdır. Türk siyaseti ahlaki ve hukuki bir arınma dönemi yaşamalıdır. Bu ihtiyaç herkes ve hepimiz için geçerlidir.
Meclisin çalışma usul ve esasları İç Tüzük'le düzenlenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hızlı, etkin, şeffaf, katılımcı ve kaliteli bir yasama sürecinin ortaya çıkarılmasını sağlayacak şekilde Meclis İçtüzüğü'nün tümüyle gözden geçirilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Yasama kalitesinin artırılması, yasama ve denetim sürecinin odağını komisyonların teşkil etmesi, kanun tekliflerinin etki analizini yaparak tarafsız ve teknik rapor sunacak altyapının oluşturulması, denetimin etkinleştirilmesi kapsamında kesin hesap ve denetim raporlarının görüşüleceği ayrı bir komisyonun oluşturulması, İç Tüzük çalışmasında önemli gördüğümüz ve önerdiğimiz hususlardandır. Kanun yapma, kanun teklif etme kapasitesini artırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisinin idari kapasitesinde bu yapıya uygun olarak daha da geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama faaliyetleri yanında idari teşkilatı aracılığıyla Meclis faaliyetlerinin verimli ve etkin yürütülmesi için faaliyet yürütmektedir. Bu sürecin etkili unsurları olan Meclis çalışanlarının mali ve sosyal haklarındaki farklılıklar ile çalışma şartlarına ilişkin düzenlemelerin yapılması verimliliği artıracak, hakkaniyet sağlanacaktır. Sayın Başkanım, daha önce arkadaşlarımızdan da ifade edenler oldu. Meclis çalışanları arasında, eskiler ile yeniler arasında çok önemli bir ücret farklılığı var yani "eşit işe, eşit ücret" gerekçesiyle yapılan düzenleme maalesef, tam tersine sonuç doğurmuştur. Şimdi, yasama uzmanlarımız var, bütçe uzmanlarımız var, eski girenler ile yeni girenler, tüm personellerimiz açısından hakikaten kabul edilemeyecek bir ücret farklılığıyla karşı karşıya. Yine, stenografların yıpranma payı hakkı mutlaka düzenlenmeli. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan arkadaşlarımız var, 657, 4/A statüsünde. Bunlar arasında üniversite mezunları dâhi var. Türkiye Büyük Millet Meclisi daha önce 4/B statüsünde çalışanları, büro görevlisi ve teknik unvanlara mülakatla ve tamamını -ki benim elimdeki rakam 300 kişi- atamıştır. Aynı uygulamanın 4/A statüsündeki yardımcı hizmetlerde çalışan personelimiz için de uygulanmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Bir de tabii, bu danışmanlar mevzusu var, gerek grup danışmanları gerek milletvekili danışmanları. Ha iş güvencesi yok, ayrıca iş sonu tazminatı da alamıyorlar. Bu konunun da bir masaya yatırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bütçe, yasama organınca yürütme organına izin ve yetki verilmesini düzenleyen bir kanun olup bu izin ve yetkinin mevzuata ve bütçeye uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığının izlenmesi ve belirlenmesi gerekir. Bütçe hakkı Parlamentoya vatandaşlar adına gelir toplama ve bu gelirleri belirli alanlara ve amaçlara tahsis etme yetkisini vermektedir. Bu hakkın kullanılması Kamu Mali Yönetimi Sistemi'nin belirlenen usullere uygun şekilde denetlenmesi sorumluluğunu da beraberinde getirmiştir. Denetim yoluyla idareyi geliştirmek önemli bir fonksiyondur. Sayıştay yaptığı denetimlerle bu amaca önemli katkılar sunmaktadır. Sayıştay denetim raporlarında, çok sayıda ve önemli bulgular yer almaktadır. Sayıştayın tespit ettiği, ödenek aktarımı ve ödenek üstü giderler gibi uygulamalara meydan verilmemesine ve denetim raporlarında yer alan Sayıştay önerilerine riayet edilmesine özen gösterilmesi gerekmektedir. Özellikle mevzuatın yahut uygulamanın kamu kurumlarındaki uygulayıcılarca bilinmemesi, yanlış muhasebeleştirme gibi sebeplerle yapılan eksik işlemlerin giderilmesi için Sayıştay ile kurumların iş birliğine ihtiyaç bulunmaktadır.
Son olarak, çok önemli ve başarılı görev yapan Kamu Denetçiliği Kurumumuza da değinmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tarihimizden ve geleneğimizden gelen Kamu Denetçiliği Sistemi'nin sağlıklı işlemesini, vatandaşlarımızın idareden kaynaklanan mağduriyetlerinin süratle giderilmesi bakımından önemli görüyoruz ve yakından takip ediyoruz. Kamu Denetçiliği Kurumunca alınan tavsiye kararlarına uyum oranı her geçen yıl artmakta olup 2020 yılında yüzde 76,31 iken bu yıl -12 Ekim itibarıyla Sayın Kamu Başdenetçimizin verdiği bilgiye göre- yüzde 80,96'ya ulaşmıştır. Kamu Denetçiliği Kurumu verdiği kararlarla kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına katkı vermekte, vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetleri gidermekte, diğer taraftan mahkemelerin yükünü hafifletmekte, on binlerce davanın idari ve adli yargıda açılmasının önüne geçmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumunun 2022 yılı bütçelerinin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını diliyorum. Sözlerime son verirken, Gazi Meclisimizin ilk Başkanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu kahramanlarımızı hürmet, minnet, ve şükranla yâd ediyorum. Aziz milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı bugünden ve yürekten kutluyorum.