KOMİSYON KONUŞMASI

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyelerimiz, çok Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli bürokratlarımız; ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 2022 bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Tabii, şöyle bir baktığımızda şu geçmiş iki yılda gerçekten dünya olarak güçlü ekonomiye sahip olan ülkelerin bile çaresiz olduğu zorlu bir pandemiyle karşı karşıya kaldık ama şunu da ifade etmemiz gerekiyor ki biz, bu süreçte, göreve geldiğimiz on dokuz yıl önceki Sayın Cumhurbaşkanımızın o vizyoner bakışıyla yapmış olduğumuz; sağlıkta, ulaşımda, eğitimde, adalette ana temellerini kurduğumuz; özellikle sağlık alanında gerçekleştirdiğimiz o sizin eleştirdiğiniz belki KÖİ, kamu özel iş birliğiyle yapılan hastaneler sayesinde bugün bütün dünyanın, belki doktorların yeterli kapasite, yatak olmadığı için, yeterli solunum cihazı olmadığı için hangi hastanın fişini çekmek noktasında karar vermek zorunda kaldığı bir durumda bizim, çok şükür, ülke olarak bu sınavı doğru bir şekilde verdiğimize -hâlâ süren bir süreç var- inanıyorum.

Tabii, gerek hızlı ilerleyen sağlık hizmetleri gerekse aşılama konusunda da dünyanın başarılı ülkelerinden biriyiz. Aşılamada dünyada 7'nci sıradayız. Bunları kim yaptı? Tabii ki biz yaptık. Yani bugün ben şimdi dinliyorum, tabii ki muhalefettir, muhalefet eleştirecektir ama baktığınızda bugün "Yaptığınız işler göz boyamak için, hiçbir şey yapmıyorsunuz." demenin hiç doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü AK PARTİ vatandaşına, milletine hizmet etmek için on dokuz yıl önce bu yola koyulmuş, millet de ona güvenmiş. Bu sene de bu, bizim 20'nci bütçemiz ve milletimiz de bize bu 20'nci bütçeyi yapma hakkını vermiş. Biz, bugüne kadar bütün yaptığımız hizmetleri ulaşımdan millî eğitime, ekonomiye tamamen milletimizin istifadesine sunmak için çok büyük atılımlar ve yatırımlar yaptık; enerjiden, savunma sanayisine, her alanda.

Türkiye olarak son on dokuz yılda tabii, ekonomide de ciddi atılımlar gerçekleştirdik. Biliyorsunuz ülkemizin IMF'e olan borcu... Şimdi, "Kıyaslamayalım." diyor Sayın Arı ama böyle bir kıyaslamalı sorularla gitti, işte "Göreve geldiğinizde dolar 1,5'ti şimdi bu kadar oldu." dedi vesaire. Ülkemizin IMF'e olan 23,5 milyar dolarlık borcunu 2013 yılı itibarıyla sonlandırdık bugünkü geldiğimiz noktada. Gelirlerimizin, topladığımız vergi gelirlerinin yüzde 85'inin faize gittiği... Hani "Faizci." diyor ya, Garo Paylan söylüyor, ben de her sene söyleyeceğim, siz söylüyorsunuz ya Erbakan Hocanın "Sizi gidi faizciler." Sözünü ben de diyorum aslında faizci kimdi? Yüzde 85 faizlerden... Bugün evet, yüzde 19 olmuş. Evet, ekonomide zor bir süreç geçiriyoruz yani yaşadığımız bu süreç, şu an geldiğimiz süreç dünyadaki emtia fiyatlarından, enerji fiyatlarından, dünyadaki ekonomik savaşlardan, işte Çin ile Amerika'nın birbiriyle olan rekabetinden ciddi bir sıkıntı içerisindeyiz; bir de üstüne pandemi eklendi. Hemen 2018 yılına gidelim, 2018'de ekonomik darbe oldu değil mi? Bunu kabul ediyoruz, bunu gitti Trump da söyledi, "Bak, nasıl yükselttim?" dedi işte o 2018 yılında. 2018 yılından sonra biz toparlanmaya gittik. Yani 2019'un ilk çeyreğine baktığımızda neydi büyüme? Yüzde 4-4,5 gibi. İşte, 2020 gayet iyi gidiyor derken pandemi geldi, pandemiyle karşılaştık ama Türkiye bu süreçte...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her sene bir şey geliyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Bekaroğlu, ben sizin söylediklerinizi duyamıyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bence hiç duymayın çünkü öyle bir usulümüz yok, siz devam edin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Büyüme rakamlarına da baktığımızda bütün dünyanın şöyle küçüldüğü geçtiğimiz yılda biz, Türkiye olarak yüzde 1,8'lik bir büyüme gerçekleştirdik. Son çeyrekteki büyüme rakamımıza da baktığımızda, işte yüzde 21'lik; ortalamaya baktığımızda, işte, AK PARTİ'nin on dokuz yıldır iktidarındaki ortalamaya baktığımızda, aslında büyüme oranlarının Türkiye'nin bizden önceki dönemde yüzde 1 olduğu dönemle şu an bizim ortalamamızı vurduğumuzda yüzde 5,1'e tekabül ediyor. Aslında burada dengeli bir büyüme sağlamışız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yapmayın, cumhuriyet tarihi ortalaması yüzde 5, yüzde 1'i nereden çıkarıyorsun?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Allah Allah yüzde 5,1 bizim ortalamamız. Dolayısıyla, şunu söyleyebilirim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, Nilgün Hanım'a müdahale etmeyelim. Siz veya arkadaşlarınız konuştuğunuzda söylersiniz.

Buyurun Nilgün Hanım.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet, şimdi gelelim, hepimiz diyoruz ki: Merkez Bankası rezervleri. Merkez Bankası rezervleri de şu an itibarıyla 122 milyar dolar seviyesine ulaştı. Ha, bu arada ordada bir yanlışlık var. Tarihi boyunca zaten 122 milyar dolar olmuş bir rezerv var.

İşsizlik küresel bir sorun, hepimizin sorunuydu, küresel bir sorun; hatta pandemiden sonra bu süreçte verdiğimiz birçok destek sonucunda -işte bu destekleri kaldırdık- işsizlik oranları düşer derken gördük, ciddi anlamda, bunda da rakamsal olarak bir büyüme var. Türkiye'nin şunu iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum, aslında bu bütçenin vizyonunda da var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Vizyonu yok bütçenin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bütçenin vizyonu, misyonu olarak söylediğinde 2053'e giden yolda -Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız söyledi- Türkiye'nin her alanda sağlam, güvenilir bir şekilde bu süreçte yer alabilmesini sağlamak. Peki, bu nasıl olacak? Bunu on dokuz yıldır biz yaptık, yine biz yapabiliriz yani işte "Gidiyor, battık, batıyoruz, göz boyama."

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Geliyor gelmekte olan.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bunları görmezden gelmeye ben anlam veremiyorum; gerçekten, bu anlamda ben çok şaşırmış durumdayım.

Tabii, her kriz bir fırsat doğurur aslında. Dünya genelinde yaşanmakta olan krizi de fırsata çevirmenin yine bizim elimizde olduğunu düşünüyorum. Kendi girişimcilerimizi teşvik etmenin yanında Türkiye'de henüz yatırım yapmamış küresel markaların da bir taraftan ülkemize gelmekle ilgili atılımlarını gördük; IKEA olsun, birçok firmanın. Bunları da değerlendirmek lazım. Hiçbir şey olmuyor değil, bu ülkede çok güzel gelişmeler de oluyor. Türkiye, inanın, bakın, biz söylemiyoruz, Alman-Türk Ticaret Sanayi Odası Başkanının bir sözü var, diyor ki: "Türkiye küresel tedarik zinciri faaliyetlerinde önemli bir role sahip olacak." Türkiye, Avrupa üretim merkezleri için daha sağlam bir tedarik zinciri olacak. Peki, Türkiye ne yapacak bu süreçte? Türkiye'de -bu bütçenin içerisinde de var- yatırım ve yatırımcıya teşviklerle ilgili yüzde 50'nin üzerinde bir artış var. Bu süreçte, evet, biz Türkiye olarak gerçekten o "ana ara mal" dediğimiz ham maddede üretim şeklimizi değiştireceğiz ve ona evrileceğiz ve bununla ilgili -ben Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın sunuşunda gördüm- bu ara malları kim üretiyorsa hem Sanayi Bakanlığımız olarak hem devlet olarak teşviklerimiz onlara açılmış durumda.

Evet, büyüme oranlarından bahsetmiştim en son yüzde 21'lik.

Tabii, şimdi, bu yılın ilk yedi ayındaki istihdam oranındaki artış oranı 1,7 milyon kişi; toplam istihdam, salgın öncesi seviyelerinin artık birazcık da gerisinde kaldı. Şimdi, OECD ülkeleri arasında da salgın öncesi döneme göre istihdamını artıran sayılı ülkelerden biriyiz. Gelecek dönemdeki yol haritamızı da orta vadeli programımızda belirlemiş durumdayız. Program dönemi boyunca yıllık ortalama yüzde 5,3 büyümeyi, her sene de 1,2 milyon kişiye istihdam sağlamayı ve millî gelirimizi 1 trilyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.

Tabii ki güçlü ihracat, toparlanan turizm gelirleri ve altın ithalatıyla ilgili yapılan düzenlemeler sayesinde de cari dengede önemli bir iyileşme sağlanmış durumda. Biliyorsunuz, salgın sürecinde tüm dünyada yatırımlar, üretimler durdu, yüzde 35 oranında azaldı fakat ülkemiz aslında doğru bir karar vererek, üreterek bu süreci atlatmaya çalıştı.

Şimdi, Türkiye'nin en büyük şehir hastanelerinden birini İstanbul'da salgın sürecinde kırk beş günde hizmete hazır hâle getirdik; 1.008 yataklı hastane. Mesela, bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Yani hiçbir şey yapmamış gibi. Bunların yanında işte kara yolları, otobanlar, demir yolları, köprüler, tüneller, barajlar, içme suyu, sulama tesisleri, fabrika, savunma, İHA'lar, SİHA'lar birçok yatırımı da tamamladık. Mesela, özel sektörün de -ben bu rakamın önemli olduğunu düşünüyorum- kendi alanında yatırımları kesintisiz sürdürdüğünü ve geçtiğimiz yıl -bunun bir göstergesi-düzenlenen 10.449 yatırım teşvik belgesi var. Ben, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Yine, organize sanayi bölgelerinin sayısı, geçtiğimiz yıl kuruluşu tamamlanan 14 yeni yerle birlikte, toplamda 325'e yükseldi. Yine, endüstri bölgelerinden 12'sinde üretim başladı, 11'inde çalışmalar devam ediyor. Sadece bu adımlarla bile ben aslında cari açığımızı kapatmak için önemli bir altyapının hazırlanmış olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca makroekonomik politikalardan yapısal reformlara kadar pek çok adımı da atmayı sürdürerek enflasyonla ilgili, şu an yaşadığımız sıkıntıyla ilgili, bunu tek haneli rakamlara düşürmekle ilgili -Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi- bizim de hedeflerimiz vardır, burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Tabii, bu bütçemiz -öncelikle şunu da tekrar ifade etmek istiyorum-geçtiğimiz on dokuz yılda olduğu gibi yine, her şeyden önce milletimizin bütçesidir. 2022 bütçemiz, coronavirüs salgını sebebiyle artan küresel belirsizlik, enflasyon kaynaklı problemlerle mücadele etmek için de hazırlanmış bir bütçe. Bütçemiz, sağladığımız ilerlemeleri daha da öteye taşıyacak; her bir vatandaşımızın beklentisi, talepleri doğrultusunda altyapısını oluşturacak şekilde hazırlanmıştır. Bütçemiz sağlıktan eğitime, istihdamdan savunmaya yarınlar için, gelecek nesiller için hazırlanmıştır yani bu bütçede aslında herkes vardır; bu bütçede yatırım vardır, bu bütçede kesinlikle gençler vardır, bu bütçede kesinlikle kadınlar vardır.

Şimdi, baktığımızda Türkiye ihracatta ciddi anlamda rekorlar kırıyor; iyi ticaret destekleri, dijital gümrük uygulamaları gibi rekabetçiliği güçlendiren birçok uygulamaları da hayata geçirdik. Millî yapay zekâ stratejisini -biliyorsunuz- ortaya koyduk. Uzay programını adım adım hayata geçiren, dijitalleşmede vites yükselten bir millî teknoloji hamlesiyle, güçlü savunma sanayisiyle yerli ve millî üretim kabiliyetlerine sahip, savunma alanında dengeleri oluşturan bir ülke olmak için hızlı ve güçlü adımlar atıyoruz.

Bu arada, tabii, aslında bu bütçenin en önemli özelliklerinden biri de ülkemizi yeşil kalkınma devrimi odağına alan ve akıllı şehir uygulamalarını destekleyen hamlelerin de desteklendiği bir bütçe olması. Biliyorsunuz, özellikle Paris İklim Anlaşması'nı kabul ettik. Aslında, bu bütçe, tamamen çevreyi ve yeşili de odağına, çevreciliği de odağına almış bir bütçe.

Tabii, bu bütçe, yine, koruyucu aile hizmetlerinden kadının güçlendirilmesine, yaşlı bakım hizmetlerinden engelli vatandaşlarımızın hayata katılmasına kadar pek çok alanda yapılan önemli çalışmaların da yer aldığı bir bütçedir. Yine, böyle baktığımızda göreve geldiğimizde işte, engellilerle ilgili dendi ki, bir muhalefet dahi dedi ki: "Kota artırılsın." Evet, önceden yoktu; bu, yine, AK PARTİ sayesinde oldu; hem özel sektörde hem de kamuda engellilere yapılan ayrımcılıkla, pozitif ayrımcılıkla ve konulan kotalar sayesinde bugün oldu. Bugün, evde engelliye bakabilen... Ben, geçen haftalarda Eskişehir'de bir hanımefendiyle karşılaştım, şunu söyledi: "Bizim engelli çocuğumuz vardı -4 engelli çocuğu var, 4 engelli çocuğu için de onlara baktığı için de hem çocukları engelli aylığı hem de evde bakım ücreti alıyor- ben sizin sayenizde, Hükûmetimiz sayesinde çocuklarıma kendim bakabiliyorum." diyor. Bunlar çok kıymetli. Daha önce var mıydı? Yoktu. Bu da mı göz boyamak için yapılan AK PARTİ'nin bir icraatıydı? Hayır, değildi, tamamen toplumumuz için, vatandaşımız için yapılan bir icraattı. Şunu söylemek istiyorum: Bugün nerede bir mazlum, nerede bir mağdur var ise onun yanında olan bir Türkiye var, onun yanında olan bir duruş sergiliyoruz.

Aynı zamanda, biliyorsunuz, Türkiye, bölgesinde de birçok mücadele veriyor. Bölgemizde, dünyada ülkemizin dışlandığı hiçbir projeyi kabul etmeyen, artık dünyada, hani, kabuğunu kırmış, kendine söz söylendiğinde kabuğunda kalan bir Türkiye değil, "Hayır, öyle yapamazsınız." deyip masaya hızlı bir şekilde yumruğu vurabilen bir Türkiye vardır, bunu da hep birlikte yaşadıklarımızla görmekteyiz.

Tabii, sözlerime -beş dakikam daha var- ben daha fazla...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, yirmi dakikayı kullanma mecburiyetiniz yok.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Doldurmayacağım, evet, evet.

Şunu söylemek istiyorum: Yangınlarla ilgili dendi ki "Hiçbir şey yapılmadı." Yangın zamanında ben de Antalya ve Muğla'ya gittim. Öncelikle afette zarar gören tüm vatandaşlarımıza ben de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ama "Hiçbir şey yapılmadı." demek doğru değil. Bir kere yangında evi yanan, zarar gören vatandaşlarımıza 50 bin lira olarak Hükûmetimiz anında evlerini... Kira yardımı ve eşyalarını almaları noktasında yardımda bulundu. Tabii ki yirmi yıllık... Yirmi yıllık dediğinizde sıfır faizli, eşit taksitlerde ve 200 bin liraya kadar -zannedersem 200 bin liraya kadar bir rakam olacak- ödeyecek. Ve öyle hızlı bir şekilde -Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza da teşekkür ediyorum- bu örnek evleri de yaptı. Ki hatta ben biliyorum o süreçte "Aa, iki günde proje mi olur?" dendi, on beş günde yapılan evleri, örnek evleri gördük vatandaşlarımızın. Peki, o niye yapıldı? Vatandaşlarımızın umudunu... Vatandaşlarımızın o moral bozukluğunu gidermek için yapıldı. "Hiçbir şey yapılmadı." demek çok büyük acımasızlıktır. Ha, gidip oradakilere "Ya, işte, devlet bunu tamamen karşılasın." demek bilemiyorum ne kadar doğru. Tabii ki bazı şeylerin bir bedeli olacak ama devlet 50 bin lira hibe etmiştir.

Bunun haricinde ben hiç unutmam -çok etkilendiğim, bundan üç sene önceydi ya da ilk Plan ve Bütçedeydi- Sağlık Bakanımız geldiğinde "100 bin nitelikli yatağa ihtiyacımız vardı, bunu karşılamamız gerekiyordu ve biz bunu kamu-özel iş birliğiyle yaptık." dedi. Eğer, biz o 100 bin yatak için bütün imkânlarımızı oraya harcasaydık bu sefer yol yapımına bir şey kalmazdı. İşte, ne bileyim, maaşları ödemeyi... Yani bu yatırımlara, bu kadar, işte, ön yargılı bakmamak gerektiğini kesinlikle düşünüyorum. Kesinlikle...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ankara sizde, İstanbul sizde, İzmir, Antalya... Ne yaptınız? Hiçbir şey, hep hikâye.

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bir uçak ve helikopter tesis edemediniz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Şunu söylemek istiyorum, sözlerimi toparlamak istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Nilgün Hanım'a müsaade edelim lütfen.

Nilgün Hanım'da söz...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet, evet sözlerimi toparlarken...

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Söz Nilgün Hanım'da, lütfen Nilgün Hanım'a müsaade edelim...

Değerli arkadaşlar, Nilgün Hanım'da söz...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Son olarak şunu ifade ediyorum: Biz, bugüne kadar tamamen vatandaş odaklı, vatandaşımıza hizmet etme odaklı hizmetler getirdik. Bu hizmetleri de getirmeye devam edeceğiz. Var mıdır eksi yönlerimiz? Evet, vardır ama onlar da tamamlanacaktır. Şunu söyleyeceğim: On dokuz yılda birçok badire atlattık, bunları saymayacağım bile, işte 2013'lerden 2018'ler... Bunların içerisinden çıktık, bu krizlerden çıktık, bundan da yine bizim çıkacağımıza inanıyorum.

Ben, bu bütçenin hazırlanmasında emeği geçen tüm bürokratlarımıza, burada katkı koyan Bütçe üyelerimize, tabii vizyonu, kararlılığı, liderliğiyle bizlere, ülkemize yön veren Sayın Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum.

Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.