| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .10.2021 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 4'üncü bütçesi olan 2022 yılı merkezî yönetim bütçesinin milletimizin huzur ve refahına vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hazırlanmasında emeği geçenlere, kapsamlı sunumları için Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay'a teşekkür ediyorum.
Bütçe, şüphesiz, uygulanan ekonomik, mali ve sosyal politikaların önemli bir aracıdır. Bütçenin gelir ve gider tahminleri yapılırken, 2022-2024 dönemini kapsayan orta vadeli programda çerçevesi çizilen hedeflerle uyumlu olarak 2022 yılına gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5 büyümesi, işsizlik oranının yüzde 12, enflasyon oranının yüzde 9,8; ihracatın 230,9 milyar dolar, ithalatın 282,7 milyar dolar olması öngörülmüştür. Cari işlemler dengesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 2,2 açık vermesi tahmin edilmiştir. Bütçe giderlerinin, bir önceki yıl Bütçe Kanunu'na göre yüzde 30,1 artışla 1 trilyon 750,9 milyar liraya çıkması ve gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 22,2 olması planlanmıştır. Bütçe gelirlerinin ise 2021 yılı gerçekleşme tahminine göre yüzde 15,4 artışla 1 trilyon 472,6 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 18,9 artışla 1 trilyon 258,3 milyar lira, vergi dışı gelirlerin 214,3 milyar liraya ulaşacağı tahmini yapılmıştır.
2022 yılı bütçesinin, ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüme, ihracatı önceleyen yatırımlara önem verme, gelir dağılımı adaletini gözetme, bütçe açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşma, yeşil dönüşüm hareketine hız verme ve millî teknoloji hamlesi çerçevesinde yenilikçiliği yaygınlaştırma hedeflerini desteklediği belirtilmiştir.
Bütçelerde, toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde kaynakların tahsisinde öncelikler, bütçenin vizyonu ve kalkınma hedefleriyle yakından ilişkilidir. Bütçenin gelir dağılımı adaletini sağlamaya katkı sunması, istihdamı ve üretimi desteklemesi, adaletten güvenliğe, eğitimden sağlığa temel kamu hizmetlerinin nitelikli sunumuna ve erişilebilirliğine imkân sağlaması bütçenin temel ilkelerindendir. Bu ilkelerin 2022 bütçesinin kaynak tahsisinde öncelikleri belirleyen unsurlar olduğu, plan hedefleri çerçevesinde sanayi, sağlık, eğitim, ulaştırma, AR-GE ve tarım gibi sektörlere, ayrıca sosyal destek ödemelerine öncelik verildiği görülmektedir.
Yatırım bütçesinin, sektörlerin yenilikçi ve rekabetçi yapısını güçlendiren, istihdamı artıran ve vatandaşın yaşam kalitesine öncelik veren projeler üzerine oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, bütçede yatırım harcamaları için toplam 147,6 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Tarıma ayrılan kaynak yüzde 35,8 oranında artırılarak 42,4 milyar liradan 57,6 milyar liraya yükseltilmiş, tarımsal destek programları için 25,8 milyar, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 16,3 milyar, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için de 15,5 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Tarımsal sulama yatırımları ödeneği de bir önceki yıla göre yüzde 39 artışla 12,5 milyar liraya çıkarılmıştır.
2022 bütçesinin yüzde 15,6'sı eğitime ayrılmıştır. Eğitim bütçesi, yükseköğretim de dâhil edildiğinde yüzde 29,4 artışla 273,5 milyar liraya yükseltilmiştir. Sağlığa ayrılan kaynak yüzde 47,3 oranında artırılarak 122,6 milyar liraya çıkarılmıştır. Savunma ve güvenlik birimleri için ayrılan kaynak ise yüzde 29,6 artırılarak gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 2,3'ü olan 181 milyar lira olarak planlanmıştır. Sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak da bir önceki yıla göre yüzde 28 oranında artırılarak bütçenin yüzde 6'sını oluşturan 104,2 milyar liraya yükseltilmiştir. Bu rakamlar; eğitime, sağlığa, güvenliğe, sosyal desteğe ve tarıma verilen önemi göstermektedir.
Saygıdeğer Komisyon üyeleri, etrafımızda önemli olayların yaşandığı süreçte Türkiye, terörle mücadeleyle birlikte karmaşık bölgesel gelişmelere ve özellikle Covid-19 salgınının ekonomiye ve vatandaşlarımız üzerine olan olumsuz etkisini azaltmaya odaklanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye, güçlü sağlık ve sosyal güvenlik altyapısı sayesinde hiçbir vatandaşını hastane kapılarında bekletmemiştir. Eş zamanlı olarak da ekonomik gelişmelerden olumsuz etkilenmemesi için esnaf, çiftçi, sanayici, çalışan ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sıkıntılarını gidermek amacıyla önemli destek tedbirlerini süratle devreye koymuştur.
Covid-19'la mücadeleyle geçen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüyerek diğer ülkelerden olumlu ayrışan Türkiye, 2021 yılı ilk çeyreğinde yüzde 7,2; ikinci çeyreğinde ise yüzde 21,7 büyüme kaydederek OECD ülkeleri arasında Birleşik Krallık'ın ardından 2'nci sırada yer almıştır. Büyüme rakamlarının büyük çoğunluğu dengeli ve sağlıklı bir büyümenin göstergesi olan net dış talep ve yatırımlardan gelmiştir. Ayrıca, 2021 yılı ikinci çeyreğinde ulaşılan büyüme rakamı 1999'dan bu yana elde edilen en yüksek büyüme rakamı olmuştur.
Tüm bunlar Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın güçlü bir şekilde sürdüğüne işaret etmektedir. Kısa vadeli dalgalanmalara rağmen ekonomik göstergeler Türkiye'nin çekici bir ülke olmaya devam ettiğini göstermektedir. 2000'li yıllara gelirken dünya ihracatından sadece yüzde 0,43'lük pay alan Türkiye, salgının dünya ekonomisindeki olumsuz etkilerine rağmen dünya ihracatından aldığı payı 2021 yılı ikinci çeyrek istatistiklerine göre, tarihinde ilk defa yüzde 1 seviyesinin üzerine yükseltmiştir. 2021 Ocak ayında 85 milyar dolar seviyesinde olan rezervlerimiz onuncu ayın ilk yarısında 125 milyar dolar seviyesine kadar yükselmiştir. Sene sonunda ise rezervlerin 2013 yılındaki 134 milyar dolar zirvesine yaklaşarak 130 milyar dolar seviyesine çıkacağı öngörülmektedir. Eylül ayında, İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 52,5 olmuş ve son dört aydır eşik değerin üzerinde seyrederek sektörde büyümenin devam ettiğine işaret etmiştir.
Ekonomik aktivitedeki canlanmayla beraber iş gücü piyasası da olumlu bir görünüm sergilemektedir. Bununla birlikte, gıda ve temel mal fiyatlarındaki artışların yanı sıra küresel emtia fiyatlarındaki yüksek seyir 2021 yılında enflasyonist baskıları artırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde demir, bakır, petrol, gaz ve benzeri ara malların emtia sepeti içerisindeki oranının ve ağırlığının daha fazla olması, dünyada bu mal fiyatlarında yaşanan yükselmenin gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyonu daha fazla etkilemesine yol açmaktadır; ülkemizdeki enflasyon baskısını da bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir. Sürdürülebilir büyüme için zaruri olan fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine ve sürdürülmesine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilmiş olan Fiyat İstikrarı Komitesi bu kapsamda önemli bir işlev görecektir.
Cari denge temmuzda 683 milyon dolar açık vermiş, on iki aylık cari açık gerileme eğilimini sürdürerek temmuzda 27,8 milyar dolarla son bir yılın en düşük düzeyine inmiştir. AB tanımlı borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2021 yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 38,4 seviyesine gerilemiştir. Kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı da 2021 yılı ilk çeyreğinde Türkiye için yüzde 40,3 iken gelişmekte olan ülkeler ortalaması yüzde 65,2 gibi yüksek bir düzeyde olmuştur.
Bununla beraber, salgınının etkilerinin artarak devam etmesi nedeniyle, 2021 yılında öngörülenin üzerinde harcama ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Salgınla mücadeleye yönelik destek ve harcamalar ile enflasyon gerçekleşmesine bağlı ilave maliyetler ve eşel mobil uygulaması kapsamındaki gelir kayıplarının 2022 yılında da bütçe açığı üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturması beklenmektedir. Salgının ekonomik etkilerinin azaltılması amacıyla Covid-19'la mücadele kapsamında uygulanan doğrudan ve dolaylı tedbirlerin ekonomik büyüklüğü Ağustos 2021 itibarıyla 705,5 milyar TL'ye, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 10,6'sına ulaşmıştır. Bu süreçte dünya çapında yatırımlara da imza atmış olan Türkiye, 2019 yılını kapsayan İnsani Gelişme Endeksi'nde "Çok Yüksek İnsani Gelişim Kategorisi"ne girmiştir. Bu olumlu gelişmelerin yanında ayrıca İş Yapma Kolaylığı Endeksi 2020 Yılı Raporu'na göre 190 ülke arasında 10 sıra yükselerek en kolay iş yapılan 33'üncü ülke olmuştur. Devletimizin inovasyon performansını ölçen ve 132 ülke arasında belirlenen Küresel İnovasyon Endeksi'nde Türkiye 2021 yılında on basamak yükselerek 41'inci sıraya, bugüne kadarki en yüksek değere ulaşmıştır. Ülkelerin verimlilik düzeyini belirleyen kurumlar, politikalar ve faktörler kümesi olarak tanımlanan bu göstergelerdeki iyileşmeler istikrarlı ilerlemeyi ifade etmektedir. Türkiye maruz kaldığı siyasi ve ekonomik saldırılara rağmen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı etkin icra sayesinde birçok yıpratıcı operasyonlara karşı koyabilmiştir. Bu dönemde, kamu harcamalarına kaynak sağlamak olarak tanımlanan mali alan yaratma konusunda da başarılı olunmuştur.
Ekonomik gelişmelerin olumlu seyir izlemesi kuşkusuz öncelikli olarak ülkedeki demokratik siyasi istikrarın sürdürülebilir olmasına bağlıdır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle demokrasimiz güçlenmiş, cumhur ile cumhuriyet kucaklaşmış ve Türkiye'nin önü açılmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi ve terör saldırılarıyla birlikte ekonomik kuşatmaya da maruz kalan Türkiye'nin kur ve faiz üzerinden ekonomisi ve siyaseti yönlendirilmek istenmiştir. Ülkemiz, son yıllarda Gezi ve 6-8 Ekim olaylarına, hendek teröründen pek çok darbe teşebbüsüne alenen maruz kalmıştır. Bir yandan da ekonomik ve sosyal sorunların tahrik edilmesi suretiyle sosyal çözülme ve ardından sokağı adres gösteren iş birlikçilerin harekete geçirilmesiyle sokakların karıştırılması hesaplanmıştır. Yakın coğrafyamızda cereyan etmekte olan çatışmaların yol açtığı göç ve diğer sorunlar da en çok ülkemizi etkilemiştir. Çok şükür, Türkiye, bu kaotik ortamda bir huzur ve güven adası olmuştur. Bu sıkıntılı gelişmelere rağmen güney sınırlarımız boyunca oluşturulmak istenen terör devleti yapılanması önlenmiş, terörle mücadelede destan yazılmış, bölücü terör bitme noktasına getirilmiştir. Libya ve Doğu Akdeniz'deki oyunlar bozulmuş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin egemenlik haklarından taviz verilmeyeceği dünyaya kabul ettirilmiştir. Millî davamız Kıbrıs'ta eşit ve egemen iki devlet kararlılığımız tüm dünyaya ilan edilmiş, kırk altı yıl sonra kapalı Maraş açılmıştır. Yaklaşık otuz yıldan beri işgal altında bulunan Türk yurdu Karabağ Ermenistan'ın işgalinden kurtarılmıştır. Ayasofya-ı Kebir Cami-i seksen altı yıl sonra ibadete açılmıştır. Covid-19 salgınıyla dünyanın gıpta ettiği bir mücadele yürütülmüştür. Her biri tarihî dönüm noktası olan bu gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sunduğu imkân ve Cumhur İttifakı'nın sağladığı istikrar ve kararlılıkla başarılmıştır. Bu nedenle, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum değerlendirilirken son yıllarda yaşanan iç ve dış gelişmelerin ekonomik ve sosyal maliyetinin de dikkate alınması, Türkiye ekonomisini etkileyen olağan dışı gelişmelerin hesaba katılması suretiyle yapılması anlamlı ve hakkaniyete uygun olacaktır.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak gelişmeleri Ankara merkezli ve Türkçe bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Önceliğimiz toplumsal meseleler ve onların çözümüdür. Bu çerçevede, ülkemizin terör belasından tamamen kurtulmasıdır, işsizimizin, çiftçimizin, çalışanlarımızın, esnaf ve sanayicimizin beklentilerinin karşılanmasıdır. Yaşadığımız sıkıntılı süreçte, devletimiz şüphesiz her vatandaşımıza müşfik elini uzatmış, birçok destek ve yardım tedbiri uygulamıştır. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde ekonomide yaşanacak güçlü toparlanmayla birlikte, vatandaşlarımızın ertelenen bazı taleplerinin de karşılanması gerekmektedir. Bu kapsamda, öncelikle dar gelirli vatandaşlarımızın beklentilerinin karşılanması önemli olacaktır. Esnafımızın rekabet gücü korunacak şekilde faaliyetleri desteklenmelidir. Çiftçimizi daha fazla desteklemek amacıyla girdi maliyetleri azaltılmalı, gübre, ilaç, su, tohum, elektrik ve mazottan alınan vergiler daha da azaltılmalıdır. Asgari ücretten vergi alınmamalı, ücretlerin asgari ücret kadar geliri de vergi dışı bırakılmalıdır. Herkesin gelirine göre vergilendirildiği adil bir vergi sistemini öngören vergi reformu hayata geçirilmelidir. Yatırımı özendirmek ve sanayicimizi desteklemek üzere teşvik sistemi basitleştirilmeli ve etki gücü artırılacak şekilde düzenlenmelidir. Düşük faizli, uzun vadeli kredi imkânı etkinleştirilmelidir. Şehit ve gazi yakınlarına ilave istihdam imkânı getirilmeli, terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayanların mağduriyetleri giderilmelidir. Kamu çalışanlarının hukuki ve mali statüsü bütüncül şekilde ele alınmalı, bu kapsamda, çalışanlarımızın -emeklileri de kapsayacak şekilde- ek gösterge beklentileri karşılanmalıdır.
Değerli Komisyon üyeleri, 2020 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ve Sayıştay raporlarına da kısaca değinmek istiyorum. Sayıştay tarafından yürütülen 2020 yılı denetimleri neticesinde genel uygunluk bildirimi, Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu, Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ve kamu idarelerine ilişkin 194 adet Sayıştay denetimi raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Sayıştay, değerlendirmeye tabi tutulan idarelerin faaliyet raporlarında yer alan bütçe uygulama sonuçlarına ilişkin bilgilerin, bütçe hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaların nedenlerinin açıklanması dışında büyük ölçüde mevzuata uygun şekilde raporlandığını ifade etmiştir. 2020 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında, kamu idarelerinde toplam 2.243 mali rapor ve tabloları etkileyen hatalar, 3.332'si mevzuatta uygunluğa ilişkin hatalar, 307'si de mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin olmak üzere toplam 5.882 adet bulgu tespit edilmiştir. En fazla bulgu tespiti ise 2019 yılında olduğu gibi 3.427 adetle mahallî idarelere ilişkin olmuştur. Ayrıca, Sayıştay tarafından, bazı kamu idarelerinin 5018 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesi gereğince öngörülen yasal süreler içerisinde ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlanması gereken performans programlarını hazırlamadıkları ve kamuoyuna açıklamadıkları tespiti yapılmıştır. Sonuç olarak, Sayıştay incelemelerinin ciddi bir şekilde yapılmış olduğunu, bunu kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi bakımından önemli gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bununla birlikte, Sayıştay ile kurumlar arasında daha güçlü bir iletişimin tesis edilmesine, her yıl tekrar eden tespitlerin eğitim, bilgilendirme ve benzer yollarla açılarak denetimin etkinliğinin, kamusal faaliyetlerin ise verimliliğinin sağlanmasına ihtiyaç olduğu da anlaşılmaktadır.
Bu düşüncelerle, 2022 yılı merkezi yönetim bütçesinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyorum, sizlere saygılar sunuyorum.