KOMİSYON KONUŞMASI

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Benim ikinci dönem milletvekilliğim. Yani birçok Merkez Bankası Başkanını da burada dinledik işin açıkçası. Demin Bülent Ağabey de söyledi, evet, gerçekten bu Plan Bütçenin en kıdemli üyelerinden bir tanesi, yani bir tanesi değil, en kıdemli üyesi -yanlış hatırlamıyorsam- Bülent Bey. Ben ilk kez bu kadar, 41 soru sorulan Merkez Bankası Başkanı gördüm.

Sözüme şöyle başlayıp ondan sonra bazı şeylere gelmek istiyorum: Tabii, burası bir ihtisas komisyonu, Sayın Başkanımız da daha önce burada hem milletvekilliği yapmış hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda üyelik yapmış. Ben biraz önce de söyledim, özellikle, elbette ki milletvekilleri kamu kuruluşlarından gelen herkese buradaki devlet adabı ölçüsünde her türlü soruyu sorabilirler, bunda hiç kimsenin gocunabileceği bir şey yok ama şimdi Bülent Bey'e bakıyorum, kendi devlet adamlarına teşekkür ediyorum... Bakın, ben sormuş olduğu soruların birkaç tanesini yazdım burada, "Merkez Bankasının taşınmasının nedeni nedir?" Sorabilir bunları. Faizlerin indirimi, Merkez Bankasının sunum kitapçığının ince olması, yatırım, rezervler, Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı arasında herhangi bir protokol olup olmadığı, istifalar, görevden alma vesaire; bunlar doğru şeylerdir ama şudur: Şimdi, keşke milletvekilimiz burada olsaydı. Geçen hafta da Ağrı'ya gitti. Dedi ki: "Ya, ben Ağrı'ya gidiyorum, ne yapabilirim?" Dedim ki: Sen Ağrı'ya gidersen, bak, ben sana bir dönerci vereyim, git oraya, dönerini de ye, yanında ayranını da iç, ondan sonra bir de Ağrı'yı gez, ondan sonra geliver. Gitti, anladığım kadarıyla gezdi, bir basın toplantısı da yapmış ama inanın yapmış olduğu basın toplantısının içinde ne var biliyor musunuz? Burada her cümlesinde söylediği "savaş bütçesi", "saray", "faiz", "açlık", "yoksulluk" yani ne demek? Algı, iftira vesaire kendisine göre ne kadar şey varsa bunları söylüyor. Tabii, Sayın Merkez Bankası Başkanımızın arkasında belki 30'a yakın arkadaşı oturuyor. Elbette ki devleti eleştirebiliriz ama devleti yaralayıcı bir dille eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Elbette ki kurumları eleştireceğiz ama kurumları... Çünkü burada her milletvekili rol modeldir, herkes kendi siyasi görüşünü temsil eder. Yani CHP, HDP, İYİ Parti, AK PARTİ, MHP... Yani biz hepimiz burada siyaset yapıyoruz ama bakın, kullanmış olduğumuz dil ne kadar... Yani çok üzülüyorum, gerçekten çirkin olan bir dil. "Kara günler geliyor." "Gelebilir." "Hayal kırıklığı", "olumsuz", "yapma", "iftira" Elbette ki bu cümlelerin hepsini söyleyebilirsiniz ama şu var: Değerli milletvekilleri, bu devlet bizim devletimiz. Biz yerden yere vuralım, Başkanlar görevlerini yapmıyorsa gerçekten gereğini de yapalım ama devlete bu kadar yaralayıcı bir dil kullanmayı ben doğru bulmuyorum. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Yine... Yani Garo Paylan'ı... Şimdi, keşke -demin de söyledim- burada olsaydı. Ya, işine geldiği zaman hemen farklı bir şey söylüyor. Yani Cumhurbaşkanıyla herkesin aynı görüşte olmasına gerek yok ki. Merkez Bankası Başkanı, koskoca Merkez Bankası Başkanı ya! Okumuş, bir yerlere gelmiş, bu devletin parlamentosunda görev yapmış, akabinde Sayın Cumhurbaşkanımızın önerisiyle Merkez Bankasının başına getirmiş devlet. Yani şimdi öyle sorular sordu ki, bunu ben bilmiyorum yani bunu takdirlerinize sunayım. Yani kişiliğine insanın saygı göstermesi lazım. Yani bunları ben duyduğum zaman gerçekten üzülüyorum çünkü burası bir ihtisas komisyonu. Evet, Merkez Bankası Başkanımız heyetiyle birlikte gelmiş, doğrudur, pandemiden dolayı belki iki yıl boyunca gelemediler, bilemiyorum, Sayın Başkanımız bu konuda ne düşünüyorlar ama ellerinde olan bir imkân değil. Ha, bu belki "zoom" üzerinde yapılabilir miydi? Yapılabilirdi. Bilgilendirme yapılabilir miydi? Yapılabilirdi ama şahıs olarak bu kadar basite indirgenmesi, kendi şahsını bu kadar... Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilzam edilmesini kesinlikle doğru bulmuyorum. Ben Sayın Merkez Bankası Başkanımıza güzel sunumlarından dolayı teşekkür ediyorum, heyetine teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.