| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun, toplumda şiddete, kadına yönelik şiddete yol açan psikolojik nedenler ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .10.2021 |
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Gülseren Hocam, çok teşekkür ediyorum.
Medyanın, özellikle televizyonların bütün vatandaşlarımızın evine girdiği bir atmosferde sizlerin vereceği mesajların vatandaşlarımızı, insanlarımızı, kadınlarımızı, erkeklerimizi çok ciddi oranda etkileyeceğini, çocuklarımızı çok ciddi oranda etkileyeceğini belirtmek isterim.
Sunumuz için çok teşekkür ediyorum.
Özellikle medya kısa sürede büyük kitlelere ulaşma imkânına sahip bir kurum. Bu vesileyle medyanın her alanını ve her dalını geleneksel medyayı ve dijital medyayı dâhil olmak üzere Komisyonumuza davet ettik ve dinledik. Bugün, özellikle medyada var olan ve dikkat çeken, yaptığı çalışmalarla farkındalık yaratan hocalarımızla bir aradayız. Özellikle medyanın toplumu doğrudan ve dolaylı etkileme gücünün olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu vesileyle medyanın toplumun yapısını, değerlerini, toplum birimleri arasındaki ilişkileri etkileme, şekillendirme, yorumlama gücüne ve yetisine sahip olduğunu... Medya topluma toplumsal değerleri öğretmekte, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu da gösterebilmekte. Bu doğrultuda medyada özellikle şiddetin çözüm aracı olarak kullanılmaması gerektiğine dair vereceğiniz mesajların çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Gülseren Hocamın cümleleri içerisinde çok fazla not aldım, çok önemli cümleler var. Yani her cümleniz ayrı ayrı alınıp incelenmesi gereken cümleler. Bir tanesini özellikle altını çizerek söylüyorum, yanlış söylememek adına yazdığım yeri bulmaya çalışıyorum, ana dilimiz şiddet değil şefkat olmalı. Muhteşem, zihinsel değişim diyoruz ya, başlangıç cümlelerimiz. Siz "Ana dilimiz şiddet." dediniz, ben onu "Ana dilimiz şiddet değil şefkat olmalı."ya dönüştürerek Komisyon kayıtlarına girsin isterim.
"Namus cinayetleri" dediniz, 2005 yılında -töre saikiyle işlenen- Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu, böyle bir Komisyon kurulmuştu Gülseren Hocam ve o dönem Komisyon Başkanlığını Fatma Şahin Başkanımız, arkadaşımız yapmıştı. Sonrasında, o araştırma komisyonundan sonra, biraz evvel söylediğimiz "2006'da kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet politikası hâline geldi." cümlemizin altyapısını o günkü o araştırma komisyonu oluşturmuştu ve oradan çıktılar ve 2006 yılında Başbakanlık genelgesi tüm ilgili kurumlara sorumluluklar yükleyerek her kurum şunu yapmalı ve şu izlemeyi yapmalı diye görevlendirmişti ve o günden bugüne de 2006 Başbakanlık genelgesi her kurumun referans aldığı çok önemli bir yazılı metin ve sonrasında yapmış olduğumuz değişiklikle -biraz sonra Rezan Hocam mutlaka ifade edecektir- Türk Ceza Kanunu'nun 82'nci maddesinde, hani siz dediniz ya namus ve töre saikiyle işlenen cinayetler, biz bunu kasten öldürme suçunun kan gütme saikiyle ya da töre saikiyle işlenmesi hâlinde kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını yazılı metin hâline, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun hâline getirdik ve bizim getirdiğimiz bu tarih itibarıyla, yargıdaki yapmış olduğumuz değişiklikle, Türk Ceza Kanunu'ndaki 2005'teki değişiklikle birlikte uygulanır hâle getirdik. Dolayısıyla demin söylediğim, açılış konuşmamız esnasında, biz ne kadar yazılı metinler yazarsak yazalım, yazılı metinlerin ötesinde aile içindeki o şiddeti bertaraf etmenin, ortadan kaldırmanın yollarını bulmamız lazım.
Arkadaşlarımızın soruları olacak. Sonrasında Rezan Bey ve Gökhan Bey'in sunumlarından sonra... Psikolog ve uzmanlarımızın, özellikle kolluk kuvvetlerimizin yapmış olduğu görevi önemseyerek söylüyorum, kadının şiddete maruz kalmasında başvurduğu ilk koruyucu güç kolluk kuvvetlerimiz; yüzde 70 oranında başvuruyorlar kolluk kuvvetlerine Kıymetli Hocam. ŞÖNİM'lerimizde yani şiddet önleme merkezlerimizde, mahkemelerimizde, kadın konukevlerimizde psikologlarımız, uzmanlarımız her biri ayrı ayrı hizmet veriyor ve sadece şiddet mağduruna değil; 6284 sayılı Yasa'mız çok güçlü bir yasadır, çok kuvvetli bir metindir ki bu konuda Rezan Bey 6284'le ilgili fikrini de beyan edecektir. Ben çok önemli buluyorum ve o metinde de rehabilitasyon süreciyle ilgili yapılması gerekenler net bir şekilde ifade edilmiştir. Ama maalesef hâlâ rehabilitasyon konusunda eksiklerimiz var. İlk başvurudan değil ama son tedavi sürecinde, sizin söylemiş olduğunuz cümleler üzerinden söylüyorum, hani "Şiddet bir kez uygulandıysa -hele de cinayet konusunda- mutlaka özel ayrılmalı, bir kez uyguladıysa sonunda cinayete doğru gidiyor." cümlelerinize binaen söyledim. Rehabilite edilmiş olsa sonrasında oraya doğru gitmez diye bizim de genel bir kanaatimiz var. Rehabilitasyondan kaynaklanan eksiklerimiz varsa onları da tamamlayalım istiyoruz.
Ben Gülseren Hocama tekraren teşekkür ediyorum ve şimdi sözü Sayın Çınar'a bırakmak istiyorum. Sayın Gökhan Çınar televizyon yapımcısı, sunucusu ama her şeyden öte bir psikolog.
Gökhan Bey, hep siz dinliyorsunuz, bugün biz sizi dinleyelim.
Buyurun.