KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, bu 109'uncu madde neyi düzenliyor? Vatandaşlığa geçişte "Millî güvenlik bakımından engel teşkil edecek hâli bulunanların talepleri Bakanlıkça reddedilir." diyor. Bu zaten şimdiye kadar bizim mevzuatımızda var olan, uygulanan, bu sebeple, millî güvenlik sebebiyle vatandaşlık talebi reddedildiği hâlde dava açıp da kazanan herhangi bir kimse yok çünkü zaten vatandaşlık meselesi nedir: Devletin hükümranlık hakkıdır. Vatandaşlığı istediğine verir, istediğine vermez yani bunun için aslında bir gerekçe göstermesine de gerek yok. Dolayısıyla, böyle bir düzenleme baştan aşağıya gereksiz bir şey ama şimdi bu konuya gelmişken, şimdi Türkiye 2 milyona yakın Suriyeli, başka ülke vatandaşlarını, Kafkaslardan gelen, Orta Doğu'dan gelen, Balkanlardan gelen birçok insana bir yabancılar kartı diye bir şey icat etti, bunları verdi. Pekâlâ bu kartlar verilirken bu konularla ilgili hangi araştırmalar yapılıyor? Bu adamların kim olduğu, hangi terör örgütünün üyesi olduğu, hangi istihbarat örgütünün üyesi olduğuyla ilgili ne kadar araştırma yapıldı bu kadar kısa zamanda da bu kadar vatandaşa bu kart dağıtıldı? Ve yarın, şimdi, bu kartın esas vahim tarafı şu: Şimdi, biz şu anda vatandaşlık için müracaat eden her vatandaşla ilgili tek tek dosya düzenliyoruz. Doğru değil mi? Tek tek dosya düzenliyoruz hepsiyle ilgili. Yarın bu kartları dağıttığımız vatandaşlarla ilgili bu dosyalar düzenlenmeyecek, gene bir gün kavgalı, gürültülü bir kanun getireceksiniz buraya "Bu vatandaşlar işte mağdur Türkiye'de zaten bundan sonra geri gitmeleri de mümkün değil, bunları, bu kart sahiplerini topyekûn vatandaş yapalım." diyeceksiniz. Bence bu tip düzenlemeler hiç gerek yok.

Esas burada niyetleri doğru ortaya koymak lazım, tabii niyetimizi ortaya koyarken kişisel niyetlerimiz ayrı bir şey ama ülkenin menfaatlerini doğru korumamız lazım. Şimdi, yarın Türkiye'nin karşı karşıya geldiği tablo budur, bu kadar Suriyeliyi aldık, bunları kamplarda da tutamadık, kamlarda 150-200 bin kişi var, sokakta 1,5-2 milyon kişi var. Yani bunları yarın kim gelirse gelsin bu saatten sonra kendi ülkesine göndermesi çok zor yani bunu öyle bir hâle getirdiniz ki yaptığınız fiilî uygulamayla. Bu insanları kim nasıl gönderebilir şimdi bundan sonra? Ama bu insanlar şu anda sizin bu çıkaracağınız, o başta geçirdiğiniz maddeler de dâhil hiçbir kanunla engelleyemeyeceğiniz kadar Türkiye'nin huzurunu bozuyor. Türkiye'nin dört bir tarafında, Hatay'da, Kilis'te, efendime söyleyeyim Antep'te, Urfa'da ve Türkiye'nin her yerinde yani Muğla'da da... Sokak ortasında artık eskiden bir turizm bölgesiyiz biz, gece gündüz vatandaş sokakta gezebilirken şimdi herkes çoluğunu çocuğunu gece gündüz sokağa salamıyor çünkü oradaki Suriyeli ipsiz sapsız bir sürü insan gelmiş, işte kim olduğu belli değil, kendi ülkesinin huzurunu bozmuş, şimdi gelmiş benim ülkemin huzurunu bozuyor. Burada tacizde bulunan var, efendime sataşan var, kapkaççılık yapan var, hepsi var ama bu kanun bunların hiçbirisini düzenleyecek bir kanun değil.

Dolayısıyla, Türkiye'nin gerçeklerini gözardı ederek hazırladığınız bu metinleri ister çıkartın, ister kabul edin, öyle de yapsanız böyle de yapsanız bu aklıselimle, üzerinde çalışılarak yapılmadığı için yani Sayın Cumhurbaşkanının Adalet Akademisinde işte söylediği gibi, artık, kanun dediğiniz ne ki, işte birilerinin nefsine göre hazırlayıp getirdiği metinler hâline getirdiğiniz için şimdi bu işleri nefsimize göre, o an aklımıza nasıl gelirse öyle getiriyorsunuz buraya. Hâlbuki Türkiye'nin ihtiyaçları var arkadaşlar, Türkiye'de güvenlik ihtiyacı da var, Türkiye'de sağlık ihtiyacı da var, Vatandaşlık Kanunu'yla ilgili sıkıntılar da var Pasaport Kanunu'yla ilgili sıkıntılar da var ama bunları oturup bir aklıselimle hazırlamıyorsunuz. Hep o gün aklınıza ne geldi, hangi sıkıntıyı çözeceksiniz, işte bir paralel meselesi icat ettiniz, "Paralelle ilgili mücadele yapacağız." diyorsunuz ama bütün paralelciler zaten sizin içinizde, başka yerde paralelci yok, paralelin başı sizin içinizde, siz şimdi bir taraflara habire saldırıyorsunuz, o görüntüyle de emniyeti muhaberat devleti hâline getirecek düzenlemeler yapacaksınız, yoksa yaptığınız öyle paralelle mücadele, terörle mücadele, efendim asayiş sağlama falan bunların hepsi hikâye, böyle bir şey yok, böyle bir niyet de yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Böyle bir niyet olsa kanunu zaten okuyunca o niyeti herkes görür, bizler de bu kanunla ilgili bu kadar gürültü yapmayız, bağırıp çağırmayız.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, teşekkür ediyorum.

109'uncu maddeyle ilgili verilmiş aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önergeler doğrultusunda 109'uncu madde madde metninden çıkartılmıştır.

Teşekkür ediyorum.