| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .03.2015 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hakikaten usul ve esasların dışına da çıkılarak birtakım zorlamalarla buraya getirilmiş bir yasayı tartışıyoruz.
Şimdi, ben yukarıda Sağlık Komisyonundan geliyorum Sayın Başkan, sayın üyeler. 36, 37 madde mi, 38 mi neydi, bir yasa saat ikiden sonra görüşülerek karara bağlandı ve Meclise havale edildi. Şimdi, demek ki bu olabiliyor imiş, bu uzlaşı olabiliyormuş yani uzlaşı olduğunda rahatlıkla kanunlar çıkar ama şöyle bir anlayış var, özellikle giderek de artan yani Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar sürecini ele alırsak baştan, 2002'den itibaren geldiğimiz noktaya doğru geldikçe oldukça değişim gösteren ve hakikaten demokrasiyle anlatılamayacak bir boyut kazanması var. Dolayısıyla, şimdi, iktidar milletvekilleri ya da iktidar grubu: "Biz bir yasa getiriyoruz, muhalefet buna niye itiraz ediyor? Yani bizim de parmak çoğunluğumuz var, geçirebiliriz, geçirmemiz gerekir." Elbette ki yani iktidar istediği yasaları getirip geçirecek ama demokrasinin diğer rejimlerden farkı var. Demokrasi bir uzlaşı rejimi ve muhalefet de sadece demokrasilerde var. Yani burada eğer iktidar "Kurallar gereği iktidarı ele geçirdim nasılsa, ben istediğimi yapacağım." derse muhalefetin temsil ettiği kesimin hakkını tamamen ortadan kaldırmış olur ki bunun adı da "demokrasi", "hukuk devleti" olmaz, bunun adı yine "otoriter bir rejim" olur. Dolayısıyla, Türkiye'nin geldiği nokta da bu noktaya doğru gidiyor, muhalefetin endişesi budur. Yasalara yani bu kadar mücadele etmesi, karşı koyması ve arkadan dolanarak buraya getirilip tekrar geçirilmeye çalışılması hani iktidar suçlanıyor ya, muhalefet de o zaman iktidarı suçlamakta gayet haklı.
Bakın, şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'de ne demiş, bir bakalım, ona göre, neyle iktidara gelmiş, millete ne söz vermiş de gelmiş? Diyor ki: "İleri demokrasi ve AB normları." Hakikaten o dönemde hani AB'nin normlarına uygun paketler vardı, AB yasaları, 1'inci paket, 2'nci paket, 7'nci... Nerede kaldı AB normları arkadaşlar? Nereye gitti onlar? Nereye doğru yöneliyoruz, nereye gidiyoruz, bunu görmemiz gerekiyor.
Şimdi, ikinci, "kalfalık dönemi" dediği zamanın Sayın Başbakanı diyelim, iradenin de zaten onun elinde olduğu açık, ortada yani bunu hiç kimse bir kendini aşağılama olarak görmesin lütfen çünkü her şey aleni bir şekilde ortada ki irade nasıl yönetiliyor, nereden geliyor herkes bunu görüyor, aslında siz de görüyorsunuz. İkinci dönem, bir geçiş dönemi olarak denildi ki: "İşte biz vesayeti kaldırıyoruz, askerî vesayeti kaldırıyoruz." ve bir sürü mahkemeler oldu, "askerî vesayet kalkıyor" diye, biz de "Oh ne güzel... Sabahtan, bunlar darbe yapacaklarmış ya, darbeyi önlemişiz, bundan daha güzel bir şey yok." deme noktasındayken bir de baktık ki bu "vesayet" denilen şey kumpas olarak ortaya çıktı, daha sonra "kumpas" diye söylenmeye başladı. Bunu meğerse başkaları kurgulamış, onlar yapmışlar.
Hakikaten, ülke gittikçe otoriterleşen bir yapıya doğru gelişiyor değerli arkadaşlar, sayın üyeler; bunu görmemiz lazım. Bu büyük resmi görmedikten sonra içindeki tartışmaları çok daha uzatabiliriz, çok daha başka yerlere götürebiliriz. Muhalefet olsun diye... Milliyetçi Hareket Partisi muhalefet olsun diye muhalefet yapan bir parti değil. Ülkenin lehine, hakikaten millî menfaatlerimiz için siyasi partiden de öte bir değerler manzumesine sahip. Milliyetçi Hareket Partisini değerlendirirken böyle değerlendirmek lazım. Hani, insanlar farklı düşüncelerle siyaseten suçlamak için bu tartışmayı da başka noktalara doğru götürmek istiyorlar ama asla böyle bir şey değil. Kimseyle de milliyetçilikte yarışmıyoruz. Herkesin milliyetçi olması bu vatanını, yaşadığı ülkeyi sevmesi ve onlarla... Elbette ki vatanımızı sevmemiz demek diğer insanları hakir görmemiz demek değildir, onları aşağılamamız demek değildir, başka ülkeleri de... İnsanın kendisine saygı duymadığı zaman başka ülkelerin de saygısını duymaz, onlara da saygı duymaz. Kendimize saygı duymalıyız önce ki başkalarına da saygı duyalım. Milliyetçiliğimiz böyle bir milliyetçiliktir, onu da ayrıca belirtmem gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - 2011'e geldiğimizde, 2007 seçimlerinde bu askerî vesayet rejimini kaldırıyoruz, tüfekler, bombalar oradan çıkıyor vesaire falan ama geldiğimiz noktada onların hepsi kurguymuş, onları başkaları oraya koymuş, şimdi de bir "paralel mücadelesi" denilerek giderek de otoriterleşen bir yapı kazanmaya başladı ve tek kişinin idaresine doğru gidiyoruz.