| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin (2/3740) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .07.2021 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yasası 1930 yılında yürürlüğe girdi, iki önemli değişikliğe uğradı zamanın değişmesiyle; birisi 1970 yılında diğeri de 2001 krizinden sonra uluslararası finans piyasalarında meydana gelen değişiklikleri kapsamak çerçevesinde. Dolayısıyla, üniversitelerde yetişmiş insandan, beşeri sermayeden gerekli faydalanmanın yapılmasıyla ilgili olarak 2001 yılında yapılan değişiklik neredeyse yirmi yıl uygulandı ve burada bir sorun çıkmadı, nedense son iki yılda bir sorun çıktı. Dolayısıyla, bu, biraz sonra anlatacağım, açıklayacağım hususlarla bağdaşmayacak şekilde Merkez Bankasının bağımsızlığına da ters. Şöyle söyleyeyim, şimdi, Merkez Bankası Banka Meclisi üyelerinin seçimi, görev süreleri, nitelikleri, görev ve yetkileri 1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 19'uncu, 22'nci maddelerinde düzenlenmiştir. Bu kanunun 19'uncu maddesinde "Banka Meclisi üyelerin görevleri, özel bir kanuna veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine dayanmadıkça, Banka dışında teşrii, resmî veya özel herhangi bir görev ile birleşemeyeceği" hüküm altına alınmıştır. Yani Banka Meclisi üyeliği asli görevi olup aynı anda bir başka görevle birlikte yürütülmesi kanunen mümkün görülmemektedir. Bu hüküm uyarınca Banka Meclisi üyeleri 16/5/2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yürürlüğe koyulduğu tarihe kadar banka dışında resmî hiçbir görev almamışlardır. Bankanın 2019 yılı Nisan ayında yapılan genel kurulunda Banka Meclisi üyeliğine Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Doktor Başak Tanınmış Yücememiş seçilmiştir ancak bu üye 1 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla bankada göreve başlamış olması gerekirken Marmara Üniversitesinden ilgisini kesmemiş, maaş, nakil vesaire belgeleri bankaya vermemiştir; buna rağmen bankalarda toplantılara katılmış, oy kullanmış, kendisine imza yetkisi verilmiş ve kararlara imza atmıştır. Yani, kanunun açık hükmüne rağmen aynı anda iki kamu kuruluşunda çalışıyor gibi olmuştur, bu arada Merkez Bankasından maaş, harcırah, yol gideri gibi ödemeler de kendisine yapılmıştır. Bu durum 16/5/2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yayımına değin devam etmiştir. Elbette bu durum 1211 Sayılı Kanun'un hükümlerine açık aykırılık oluşturmaktadır. Marmara Üniversitesindeki görevinden ayrılmadan Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliği yapması hukuken mümkün değildir; bu durumda katıldığı toplantıların sıhhati tartışılır hâle gelmiştir, kullandığı oylar geçersizdir, kendisine yapılan ödemelerin dayanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, bu kanunsuz duruma göz yuman banka yöneticilerinin hukuki, mali ve cezai sorumluluklarının araştırılması da gerekmektedir.
16/5/2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile "Devlet üniversitesinde öğretim üyeliği görevi ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Meclisi görevi birleşebilir." şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre, Merkez Bankası Banka Meclisi görevine seçilen öğretim üyelerinin devlet üniversitelerinde öğretim üyesi olarak görev yapmalarının ve buna bağlı olarak her iki kurumda da maaş, ücret almalarının önü açılmış olmaktadır. Böylelikle bu kişiler hem Merkez Bankasındaki hem de üniversitedeki özlük haklarından birlikte istifade edebileceklerdir, her iki görev de asli memuriyet mahiyetinde olduğundan ikişer adet kadroları, ikişer adet maaş ve özlük hakları vesaire olacaktır. -şu anda yapılan düzenlemeden önceki durumu söylüyorum- Bu Kararnamenin Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliğine atanan Profesör Başak Tanınmış Yücememiş ile Profesör Elif Haykır Hobikoğlu için âdeta şahsa özel çıkarılmış olduğu anlaşılmaktadır zira Kararnamenin tarihiyle Hobikoğlu'nun Banka Meclisi üyeliğine seçilme tarihi arasında sadece iki günlük bir zaman aralığı bulunmaktadır, diğer taraftan Profesör Yücememiş'in hukuksuz olarak sürdürdüğü Banka Meclisi üyeliği de güya legal hâle getirilmiştir. Merkez Bankasının en temel özelliklerinden birisi de bağımsız olmasıdır; bu durumda banka karar organlarının bağımsız olması gerekmekte olup bankanın en önemli karar organı olan Banka Meclisi üyelerinin bazılarının banka dışında izin, sicil ve disiplin amirlerinin ki bunlar üniversiteyle ilişkisi kesilmediği için rektör olabilir, dekan olabilir, bölüm başkanı olabilir olmasının bankanın bağımsızlığıyla bağdaşmayacağı ve zaman içinde önemli sakıncalara yol açabileceği izahtan varestedir. Yani teorik olarak, bir dekan kendi kadrosunda çalışan birisi Para Politikası Kurulu üyeliğine geldiğinde, teorik olarak faizle ilgili talimat verip o da dinlerse uygulamaya koyabilir; teorik olarak söylüyorum, bu oldu demiyorum. Nitekim, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi 22 Haziran 2000 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan -...tarih no.lu- kararıyla söz konusu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptaline karar vermiştir, iptal kararı yayımı tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, Merkez Bankası Banka Meclisi üyelerinden bu kapsama girenlerin bir tercihte bulunarak yürüttükleri bu iki görevden birini tercih edip diğerlerini bırakmaları gerekmektedir; bu tercihin yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa hangi yönüyle yapıldığı kamuoyunca bilinmemektedir, bir açıklama yapılmamıştır. Bu şu anda, eğer bu yasa teklifi kabul edilirse o zaman bu tekrar yasal hâle gelecek fakat Anayasa Mahkemesi kararının yayımlandığı tarihten bugüne kadar bu tercih yapıldı mı yapılmadı mı, görevlerinden ayrıldı mı ayrılmadı mı henüz bu konuda bir açıklama yok. Dolayısıyla bu gelişmelerden sonra akla bazı sorular gelmektedir.
Bir: Aynı anda iki görev birden ifa eden Banka Meclisi üyelerinin her iki görevden de maaş, harcırah, temettü vesaire isimleri altında gelir elde edip etmedikleri, ettilerse bunun dökümü; bu gelirlere ilişkin vergi birleştirme işleminin yapılıp yapılmadığı; 16/5/2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nden önce üniversitedeki görevinden ayrılmakla birlikte Merkez Bankası Banka Meclisi üyeliği görevini de sürdüren ve bu kanunsuz duruma göz yuman banka yöneticileri ve birimleri hakkında bir soruşturma yapılıp yapılmadığı; böyle bir kanuni düzenlemeye niçin ihtiyaç duyulduğu da anlaşılamamaktadır zira, mevcut durumda Merkez Bankası Banka Meclisi üyeleri Bankanın izniyle yükseköğretim kurumlarında kurum kadrolarına atanmaksızın asli işlerini aksatmamak ve ücret almaksızın ders verebilmektedir. Yani burada bu kanun diyor ki: "Üniversitede yetişmiş hocalar var, bunlardan hem Merkez Bankası yararlarsın hem de bulundukları üniversiteyle ilişkisi kesilmesin, üniversite de bunların bu birikimlerinden yararlansın." Bu, zaten Banka yönetiminin izniyle mümkün, ücret almamak koşuyla, şu andaki düzenleme de ücret almamak koşuluyla buna izin veriyor; yani buna hiç gerek yok. Dolayısıyla bu yapılabilir, buna engel bir şey yok. Nitekim, geçmişe baktığımızda Siyasal Bilgiler Fakültesinden Profesör Doktor Bilsay Kuruç, Gazi Üniversitesinden Erdoğan Soral, efendim, Rıza Ayhan...
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Kadroları duruyor mu orada?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bunlar ayrılarak geldiler ama o üniversitelerden Merkez Bankasının izniyle ders vermeye devam ettiler yani üniversite onların hizmetlerinden mahrum olmadı.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Merkez Bankası Meclis üyeliği bittiğinde o hocalarımızın üniversiteye... Sorun orada yani.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ona da geleceğim.
Diğer yandan, Banka Meclisi üyelerinden...
ERHAN USTA (Samsun) - O sorun için değil, Merkez Bankası bağımsız. Her meslekte var o.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir dakika, bir dakika rica ediyorum.
...öğretim üyesi olanların bankalarla ilişiklerinin kesilmesi hâlinde ayrıldıkları yükseköğrenim kurumlarına kadro şartı aranmaksızın dönebilme imkânı 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanunu'nun 60/b maddesiyle imkân dâhilindedir. Bu imkân zaten var.
Şimdi, olan şu: En son 2019 yılında Bankanın Genel Kurulunda beklenmedik bir şekilde gündem değiştirildi, gündeme bir madde ilave edildi, orada hem Banka Meclisi üyesi hem Para Politikası Kurulu üyesi olan henüz süresi dolmamış bir kişinin görevine son verildi ve onun yerine biraz önce sözünü ettiğim 2 hocadan bir tanesi geldi. Şimdi, onlar düşünüyorlar ki "Bu kişinin başına böyle bir şey geldi, yarın bizim başımıza da gelirse biz bunu bugünden garantiye alalım." Ama bak, şunu unutmayın: Bu insanların 2 amiri var, sicil amiri var; Merkez Bankası bağımsızlığıyla çelişiyor bu. Dolayısıyla bir taraftan rektörü, dekanı, bölüm başkanı sicil amiriyken bir de Merkez Bankası Başkanı sicil amiri, bunların ikisinin bir arada olması mümkün değil. Dolayısıyla piyasa bunu biliyor, piyasa bunu bildiği için de biraz önce, sabahtan beri söylediğimiz "Faizimiz onun için yüksek, paramız onun için değersiz, risklerimiz onun için..." Bu bize maliyet olarak zaten dönüyor. Dolayısıyla bence şu anda bu yasal düzenlemenin yapılmasına gerek yok hem üniversite hem Merkez Bankası bu hocaların birikimlerinden yararlanabilirler.
Ben, son olarak şunu söylemek istiyorum, şununla bitirmek istiyorum ve bir soruyla bitireceğim: Şimdi, Türkiye'de bazı kurumlar ve onların yöneticiler var. Siz de bu konuda Rekabet Kurumuyla ilgili bir düzenleme yaptınız. O düzenlemede Rekabet Kurumundaki bazı yetkili kişilerin özel sektöre belli şartlar altında gidemeyeceği gibi bir düzenleme yaptınız. BDDK Başkanı görevinden ayrıldıktan sonra iki yıl içerisinde herhangi bir bankada görev alamaz, BDDK Başkanının bir yıl maaşını görevden ayrıldıktan sonra devlet öder.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ödemeye devam eder.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ödemeye devam eder.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yasası'nda böyle bir düzenleme yok ama Merkez Bankası Başkanları da üst yöneticileri de bankalara gidip iki yıl içinde görev alamazlar ama onlara herhangi bir maaş falan ödenmiyor.
Şu anda görev süreleri dolmadan birbiri arkasına görevden alınmış 3 Başkan var; bunlar kamuda herhangi bir göreve atanmadılar, özel sektöre de geçmediler. Benim sorum şu, bu sorunun tabii, kayıtlara geçmesi için istiyorum bunu çünkü bu konu ileride araştırılacaktır, aynı 128 milyar dolar rezervle ilgili araştırmanın yapılacağı gibi; dolayısıyla, bugün burada verilecek cevap son derece önemli.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyoruz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Dinlemek istiyoruz.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır, lütfen...
Bana vereceğiniz cevap da aksi ispat edilinceye kadar benim kabulümdür ve itibar görür, kabul ederim. Sorum şu: Görevden ayrılan 1'inci Başkan Murat Çetinkaya, 2'nci Murat Uysal, 3'üncü Naci Ağbal, şu anda görevde olan Başkan. Bunlar şu anda maaş alıyorlar mı almıyorlar mı? Soru bu. Maaş alıyorlarsa "Evet." veya "Hayır." demenizin kayda geçmesi benim için yeterli ve buna da itibar edeceğim.
Teşekkür ediyorum.