ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok kısaca...

Şimdi, birincisi, tabii, Halil Bey birlikte yasama faaliyeti yaptığımız, değer verdiğimiz bir dostumuz. Bakan yardımcılarının da bu pratiğe sahip olmaları iyi bir şey ama tabii ki hani esas bir güçlü parlamenter sistemde olsa böyle bir şey yapıyor olmazdık, bu çok yanlış bir uygulama. Yani Plan ve Bütçe Komisyonuna diş teknikerleriyle ilgili şeyi getirip de burada 1 tane diş hekimi, 1 diş teknisyenleri odasının olmadığı bir noktada bunun konuşulması doğru değil.

Bir de kendi beyanında şöyle bir şey söyledi: Aslında, bu çok yaşanan bir şey. Bir kurs yapılmış, kursla meslek sahibi yapılmış. Üniversiteyi bitiren ile -mektepliyle- kursiyer denk kılınmış, buna karşı insanlar hak aramışlar. Bakanlık da bütün mahkeme yollarını tüketmiş, son çare yeniden kanun çıkarıyor. Ama Anayasa 138: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." Şimdi, Sayın Bakan Yardımcısı yürütmeyi temsil ediyor. Siz kendiliğinizden yazdınız bu kanunu ama Sayın Bakan Yardımcısı diyor ki: "Biz bütün mahkemeleri kaybettik, başka çare kalmadı bu maddeyi yazdık." Zaten idare hani kanun teklif edemeyecekti? Bir kez bu çıktı ortaya.

SAĞLIK BAKAN YARDIMCISI HALİL ELDEMİR - Hayır, teklif bizim değil.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama Halil Başkan biraz önceki beyanınız şu...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bunu hep tartışıyoruz Sayın Özel. İdare ihtiyacını ortaya koyabilir ama.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, hayır ama bakın...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Talep edebilir yani.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu sefer ne oluyor bakın? Şöyle bir sistem sorunuyla karşı karşıyayız: Mahkeme bir karar veriyor, idare buna karşı -yürütme- mahkemeye gidiyor, istinafa gidiyor, kaybediyor, kaybediyor; sonra kuvvetler ayrılığı da olmadığı için, dönüyor, buradan yasa çıkarıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Usul açısından olduğu için bir şey söylemek istiyorum. Bunu hep tartışıyoruz, bu gayet doğal. Kuvvetler ayrılığı, tekrarlıyorum, kuvvetler kopukluğu demek değildir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O ayrı bir şey.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İdare ihtiyaç duyabilir bir düzenlemeye, bu ihtiyacını ortaya koyabilir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben, Sayın Bakan Yardımcısı neden...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Taslak gönderemez ama ihtiyacını ortaya koyabilir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, bakın mesele şu: Bu ihtiyacı, arkadaşlar, bakın, bakanlık...

SALİH CORA (Trabzon) - İdarenin yasa yapmasını mı istiyorsun?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İdarenin yasa yapmasını istemiyorum, tam tersine şunu söylüyorum: Sizin iddianız şuydu; idare yasa teklifi veremeyecekti.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hayır, teklifle...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama bak, bunu açıklarken Sayın Bakan Yardımcısı diyor ki: "Biz bütün mahkemeleri kaybettik, başka bir yol kalmadı, şimdi bunu sunuyoruz."

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yine teklif veremiyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - E, burada da bakın şu ortaya çıkıyor, sizin dediğiniz ve burada ortaya çıkan durum şu: Yürütmeye mahkeme kararlarına uymama imkânı yaratıyorsunuz, yasama muvazaası üzerinden. Bunun aksini iddia edecek var mı burada?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Mağduriyet söz konusu.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Mağduriyeti kaldırın.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Gideriliyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, hangi mağduriyet gideriliyor? Mahkemeleri kazananların durumu ne olacak? Bak, işin özü şu: Bakın, bu bir laboratuvar ortamı gibi ortadadır. Yaptığınız iş, mesela parlamenter sistemde olsa bakanlık bunu tasarı olarak getirir, burada savunur, başka bir şey yapar falan filan ama yine de "Biz bütün mahkemeleri kaybettik, bunun için bunu yapıyoruz." zaten diyemezsiniz 138'e göre ama siz burada kuvvetler ayrılığı prensibini ihlal edip muvazaalı şekilde yürütmeye mahkeme kararlarına uymama imkânı veriyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Burada bir Halil Bey'e söz verelim, bakalım ne diyecek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, ben, bunu tarih önünde kayda geçirmek için söylüyorum. Yoksa, maddede arkadaşlarımız katkı verir, doğru yazılır geçer.