BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Çağrı Hanım'a ve Duygu Hanım'a çok teşekkür ediyorum.

"Tarihsel olarak toplumsal şiddetin kaynağı, otoritenin sağlanması ve baskın grubun toplumu oluşturan diğer bireyler ve topluluklar üzerindeki hâkimiyetini sağlamak amacıyla temelde bu hâkimiyetin korunması sırasında üstünlük kurma ve sürdürme isteğine dayanmaktadır." dediniz. Şimdi, Duygu Hanım'ın başladığı yerden Çağrı Hanım devam etti ve senaristlerimizin ideal dili bizi çok mutlu etti. Bunlar bizim hayallerimiz, hayallerimizi süsleyen şeyler ama gerçekler böyle mi diye bir bakmak istiyorum.

Türkiye'de yerli dizilere çok büyük bir ilgi var, özellikle kadın izleyicilerin en çok tercih ettiği tür yerli diziler. Bu, tüm dünyada da biraz evvel TESİYAP'ın söylemiş olduğu ihracat rakamlarından da belli ve fakat sorun şu: Dizilerde genellikle -hani biz ataerkil topluma atıfta bulunarak, geleneksel topluma atıfta bulunarak söylüyoruz ama bunu gösterirken de uyguluyoruz dizilerde- erkeğe soğukkanlılık, istikrar, cesaret ve başarı; kadınlara ise duygusallık, zarafet, sadakat özellikleri atfediliyor, ayrıca kadınlar, konumları ne olursa olsun genellikle aile içinde ve evde gösteriliyor, pozisyonu yönetici olsa bile pozisyonunu değil rolü gösteriliyor, çalışma yaşamında yer alan kadınların ev kadını ve anne nitelikleri ön plana alınmıyor. Bu, 2009'daki RTÜK'ün tespitlerinden; bununla birlikte şiddet, yerli dizilerin kurucu ögelerinden biri ve şiddet eylemleri maalesef daha fazla, aynen toplumda olduğu gibi kadınlara daha fazla dizilerde. Özellikle bizim güldürü dizilerimizde bile bu durum değişmiyor. Bu zihinsel değişimi yapmak için bizim size ihtiyacımız var, senaristlerimize ihtiyacımız var. Bu manifesto... Biraz evvel Duygu Hanım'la konuşurken "2006 Başbakanlık Genelgesi" dedim, inanılmaz bir genelgedir; tüm kurumlara ve disiplinlere görevlerini, neler yapılması gerektiğini tarif eder. ve biz 2006'daki bu Başbakanlık Genelgesi'nden sonra 2007'de, şimdi de 2021-2025 Ulusal Eylem Planları'nı yayınladık. Her şey keşke yazıldığı gibi olsa; yazılı kurallarımız var ama uygulamaya gelince çok adım adım ilerliyoruz.

Evet, televizyon dizilerinde görünürlülükte bir değişim var, programlarda kadın ve erkeklerin daha dengeli ve eşitlikçi bir temsiline doğru gidiyoruz, bunu fark ediyoruz. Kadınlar geleneksel rolleri dışında da artık temsil ediliyor; geleneksel kadın imgesine ek olarak özgüvenli, çalışkan, rasyonel, güçlü bir kadın imgesini de programlarda artık görmeye başladık. Bu, olumlu bir gelişme fakat yeterli mi? Değil. Bu değişim için o toplumun DNA'sını bozmadan, toplumsal kodlarımızı bozmadan, dejenere etmeden kadının güçlenmesini sağlayacak senaryolar bizim sizden en önemli beklentimiz, çünkü güçlü kadını ortaya koyduğumuzda biraz evvel TAFF'a atıf yaptım; güçlü kadın güçlü aileyi ve güçlü toplumu oluşturacak.

Bu vesileyle size senaristlerimize ve çok kıymetli Ayhan Sonyürek Başkanıma teşekkür ediyorum.

Ayhan Başkanım sadece tek bir sorum var size: Yönetiminizde kaç kadın var?

SENARİSTBİR BAŞKANI AYHAN SONYÜREK - 7 kişilik Yönetim Kurulu üyemizin 4'ü erkek, 3'ü kadın.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Senaristlerimiz Duygu Hanım ve Çağrı Hanım Yönetim Kurulu üyesi değil dimi?

SENARİSTBİR BAŞKANI AYHAN SONYÜREK - Yok, onlar Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu üyeleri.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Bir kere çok teşekkür ediyorum Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurmanızdan ve sivil toplum örgütlerimizle, İstanbul Barosuyla yaptığınız çalışmaları çok önemsiyoruz ve istifade edelim istiyoruz ama o çalışmalardan siz senaristler de ne olur istifade edin.

Çok teşekkür ediyorum.