| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .03.2015 |
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Gandhi'den bir sözle başlamak istiyorum bugün: "Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal daha iyi." Ünlü direnişçi Mahatma Gandhi bunu söyleyerek Hindistan'ı emperyalistlerden kurtardı ve bağımsızlığını elde eden halk önderi oldu.
Tasarının 91'inci maddesindeki ibarenin değişiklik yapılarak "vekâletname" şekline dönüştürülmesi isteniyor. Bu da Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünün uzun süreli deneyimlerinden ve vatandaşların bürokratik işlemlerinin sağlığa kavuşmasını amaçlayan bir madde olarak düzenlenmiş. Ancak değişiklik önergeleri usulen kabul edilmediği için biz de metinden çıkarılması yönünde istemeyerek önerge vermiş olduk.
Değerli milletvekilleri, torba yasa tasarısının çıkarılmaması gereken maddeleri arasında, özellikle polis ve Jandarma teşkilatına ilişkin düzenlemeler arasında jandarma teşkilatının siyasallaştırılması hükümleri var. Jandarma teşkilatının siyasallaştırılması, askerî otoriteden koparılması tarafsızlığını yitirmesi bakımından ciddi sakıncalarla toplumu karşı karşıya bırakacak. Gerçekten de özellikle Ali İsmail olayında polis teşkilatının delilleri karartması, MOBESE'nin görüntülerinin yok edilmesi, özel sektöre ait görüntülerin kaybedilmesi, silinmesinin istenmesine karşılık bir cesur savcının Jandarmaya talimat vermesi üzerine açıklığa kavuşmuş bir olaydır.
Olayın açıklığa kavuşmasından sonra bir kez daha bir meslektaşımla ilgili olumsuz görüş belirtmek durumundayım. Eskişehir'de kamu esenlik ve güvenliğini sağlayamayan, emrindeki polisler tarafından öldüresiye dövülen ve neticede hayatını kaybeden Ali İsmail'in vefatı karşısında gıybet ederek "Ne malum, belki arkadaşları öldürmüştür." diyen Valinin hâlâ görevden alınmaması vicdanları sızlatmaktadır. Valinin temel görevi ilde kamu esenlik ve güvenliğini sağlamaktır ama Eskişehir'deki Vali dedikodu etmekte, üst makamlara hoş görünmeyi önemsemekte, buna karşılık üzerine düşen vazifeyi yapmaktan acze düşmektedir.
Aczin bir diğer boyutu da ölüm hadisesinin anlaşılmasından sonra "Yargı makamlarına ben bu yargılama güvenliğini sağlayamam." demiş olmasıdır. Tabii, yargı çevresi ilkesine aykırı olarak Ali İsmail'in ölümüyle ilgili dava bir başka ile, Kayseri'ye gönderilmiş, Kayseri'nin niçin seçildiği de pek iyi anlaşılamamıştır. Ancak Kayseri'de Ali İsmail'in yakınları, arkadaşları, dostları, olayı protesto etmek isteyenlere de büyük güçlükler çıkarılmış, mahkemenin izlenmesi fevkalade büyük beceri hâline gelmiştir. Gelmiştir de ne olmuştur? Neticede bir öldürme hadisesi çok düşük bir cezai yaptırımla karşı karşıya bırakılmış, Ali İsmail'in annesini "Bir insan hayatı, Ali İsmail'imin hayatı bu kadar ucuz olmamalıydı." diye isyana sevk etmiştir. Gerçekten de verilen ceza, verilebilecek en asgari cezadır hükmedilen madde olayla bağdaşmayan bir maddedir.
Yeni düzenlemeyle kanunun ilgili maddesinde "saldırganı etkisiz hâle getirme" ibaresi de tam bu sırada devreye konmaktadır. Ali İsmail'in faili düşük bir cezayla kurtulmuş olmakla birlikte yeniden yargılanma talep etmesi hâlinde ve kanundaki hükümleri öne sürmesi hâlinde, lehte olan hükümden yararlanmaya çalışacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Yeniden yargılamanın kabul edilmesi de büyük bir olasılıkla sanığın beraatıyla sonuçlanabilecektir. Çünkü yasada ne diyor? Dün görüştük, "Saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde ateş ettim." diyebilecek. Bu, kimin işine yarar bilinmez ama amme vicdanını kanatmaya devam eder, amme vicdanını kanatacak yasalara İçişleri Komisyonu alet olmamalıdır.