KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, teşekkür ediyoruz.

Şimdi ben de bir katkıda bulunmak istiyorum.

Aslında, tabii, siz bu küresel ikim değişikliği toplantılarıyla, COP toplantılarıyla ilgili bir tarihçeyi gösterdiniz ama burada, özellikle Cancun'da, iklim değişikliği zirvesinde 29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihinde Türkiye'nin özel şartları tanındı ve bu kayda geçti. Yani bunu özetle vurgulamak istiyorum. Bütün ülkelerle temas kurmuştuk; Avrupa Birliği, Çin, Arap ülkeleri, Rusya, hepsiyle görüşerek bunu yazdırdık. Çünkü daha önceki toplantılarda biliyorsunuz Türkiye Ek-1 ve Ek-2'ye tabi olarak böyle bir... Bizi gelişmiş ülkeyiz diye dikkate alanlar, konuyu bilmedikleri için böyle bir talepte bulunmuşlar. Sonra Marakeş'te bunun farkına varıldı, orada Ek-2'den çıkıldı ama Ek-1'de kalındı. Neticede Cancun'da da biz böyle bir talepte bulunduk: "Tamam, bizim özel şartlarımızı tanıyın." Çünkü bizim özellikle geçmişteki tarihî mesuliyetimiz yüzde 0,8 kadar, şimdi yüzde 1 kadar. Dolayısıyla, bu da uygun görüldü.

Tabii, burada, siz "Paris Anlaşması'nı bir an önce onaylayalım." diyorsunuz. Olabilir ama bu konuda şunu sormak istiyorum: Yani bizim Cancun'da, Meksika COP'ta kazandığımız Türkiye'nin bu özel şartlarını da dikkate alsak -zaten o kayda geçti- bazı şartlarla kabul etsek daha uygun olmaz mı? Birinci sorum bu.

İkinci soru: Bence bunun bir şekilde, ya şartlı veya tamamen şartsız şekilde kabul edilmesi şart. Çünkü ben şöyle bir durum yaşadım. Kyoto'ya uzun süre taraf olmadık. Arkadaşların bilmesini açısından şunu söyleyeyim: Bakanlar Kurulunda bütün toplantılarda Amerika ile Türkiye taraf olmamış, bizi Amerika'yla aynı kefeye koyuyorlar dedim. Öbürünün yüzde 28 tarihî mesuliyeti var, bizim neredeyse sıfır. Dolayısıyla, bu konuda, tabii, bazı bakanlıklar geldi işte "Efendim, şu kadar milyar dolar kaybımız var." Ben dedim ki: Hiçbir mesuliyetimiz yok, buna taraf olalım. Neticede hemen taraf olduk ve çok da isabet oldu. Artık kirleticilik açısından Amerika'yla aynı saftan olmaktan kurtulduk. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Burada da o duruma düşmeyelim. Bunu hakikaten ciddi bir şekilde ele alıp ona göre Yüce Meclisin karar vermesi lazım. Tabii, bu konuda Hükûmetin bir teklif getirmesi şart, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Tabii, siz sadece suya temas etmediniz ama Komisyonumuz bizim aynı zamanda kuraklıkla alakalı. Bu konuda TOBB ne düşünüyor? Kuraklık var, ne gibi tedbirler alınacak? Su israfının önlenmesi hatta gıda israfının önlenmesi konusunda ne yapılabilir? Gerçekten her konuda çok büyük israf var Türkiye'de; gıdada, şurada, burada; bunları önlemek için ne yapılabilir? Bir de özellikle sizlerden talebimiz şu dışarıdan ithal edilen polietilen, vesaire o gibi ürünlerle ilgili düşünceniz nedir? Birkaç yanlışlık oldu, daha önce Murat Bey'in de söylediği gibi Adana'da bazı alanlara bu çöpler yayılmış. Bunlar kontrol, denetim eksikliğinden kaynaklanıyor. Bir de Türkiye'de hakikaten TOBB'un bu konuya el atıp hem ticaret ve sanayi odası üyelerinin hem de tabii, belediyelerin ortak bir çalışma yaparak bunu yerinde ayrıştırması lazım, yerinde. Onu yapabilirsek -dünyada bu var- o zaman çok sağlıklı bir netice elde ederiz diye düşünüyorum.

Benim de söyleyeceklerim bunlar.

Buyurun, sözü size veriyorum.