| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TÜRK-İŞ Konfederasyonu Kadın İşçiler Bürosu Müdürü Güldane Karslıoğlu, MEMUR-SEN Konfederasyonu Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, HAK-İŞ Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin ve KAMU-SEN Konfederasyonu Kadın Komisyonu Başkanı Leyla Polat tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 08 .07.2021 |
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Çok değerli misafirlerimiz, hepiniz hoş geldiniz.
Aslında benim söyleyeceklerimi Habibe Vekilim söyledi. Ben MEMUR-SEN'den Sıdıka Hanım'ın söylemiş olduğu, sunumunda ifade ettiği 6284 sayılı Yasa'nın ilgasıyla ilgili aslında şöyle: Şu an Türkiye'de kadına yönelik şiddetle ilgili mücadelede bizim çok güvendiğimiz ve çok gurur duyduğumuz bir kanun ve şu an elimizi kuvvetlendiren bir kanun. Evet, uygulamayla ilgili sıkıntılar, sahadan gelen sıkıntılar var ama burada hani 6284'ün ilga edilmesini -sizin gibi, MEMUR-SEN gibi büyük bir sendikanın- aslında çok doğru bulmuyorum. Şu söylem çok daha güzel olabilir diye düşünüyorum: Bununla ilgili düzenlemelerin yapılması. Çünkü kanunları yapıyoruz ve bu kanunlar güçlendirilebilir. Evet, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı. İstanbul Sözleşmesi'nin siyasi bir algı olarak kullanılmasına ben de karşıyım ve onun üzerinden -bazı konularda aynı ben de sizin gibi düşünüyorum- aile yapısıyla ilgili tehlikeli söylemlere doğru, bastırmalara doğru gidiyordu. Ha, ne oldu? Bir kesim "Kalsın" derken bir kesim çıkılmasını talep etti. Böyle iyi yanları da vardı sözleşmenin, belki böyle küçük ara detayları da vardı. Sonuç olarak çıkıldı ama şu net bir şekilde bilinsin: İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmış olması bizim kadına karşı şiddetle mücadelemizde -Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi- bir son değildir. Daha aksine, bilakis altını çize çize daha da kuvvetli bir şekilde mücadele edeceğiz ve en son işte şiddet eylem planımızı Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Yani burada şunu söylemek istiyorum çünkü bize bu konuda birçok mesaj da geliyor: İşte "İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı, inşallah 6284'ten de çıkılacak, aile düzenini bozuyor." vesaire gibi. Bunlara alet olmamak lazım. O kanunda, 6284'te ne tehlikeli ya da ne rahatsızlık veriyorsa onu söylemek lazım ya da buna bir çözüm önerisiyle gelmenin çok daha doğru olduğunu ben açıkçası düşünüyorum.
Yine, HAK-İŞ'ten demiştiniz ki: "Şiddete uğrayan kadına izin vesaire..." Aslında çok kadınsal, çok katılıyorum. Bazen mesela çalışan kadınların izin almaları... Bir taraftan da şöyle bir kaygı doğuyor, sizde de var mı: İş dünyası çok zor biliyorsunuz yani ekmek aslanın ağzında ve biz hepimiz burada kadınların çok daha fazla çalışmasını ve ekonomiye katkı sağlamalarını arzu ediyoruz ki kendi ekonomik özgürlüklerini elde ettiklerinde en azından bir öz güvenleri de olur yani belki bir şiddet gördüğünde ya da böyle bir mobbing, bir baskı gördüğünde belki "Ya, ben seni çekmek zorunda değilim, kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim." deme şansı olduğu için çok önemsiyoruz. Biz bunları getirdiğimizde bu sefer işverenler noktasında şöyle de bir şey çıkıyor karşımıza: Sanki kadın sürekli izin alacak, tam böyle öğretiyorsunuz... İş dünyası da öyle, biliyorsunuz ama bir taraftan izinler vesaireler olduğunda bunu çok iyi irdelemek gerektiğini düşünüyorum. Sonra da aslında ben katılıyorum, böyle bir şey yapmak lazım ama diğer boyutta da yine şey olabilir "A, siz zaten kadına böyle rahatlıklar..." Onu gördük biliyorsunuz, o doğum izinlerinde biz bunu yaşadık siyaseten. AK PARTİ'ye dendi ki: "Kadının çalışmasını istemiyorsunuz; işte, bu doğum izinlerini vesaire getirdiniz ki kadın çalışanlar olmasın." Tam tersine, biz on sekiz yıldır -dün İŞKUR vardı, KOSGEB vardı- kadın çalışanlara yönelik, onların meslek edinmesine dair o kadar büyük destekler veriyoruz ki, belki bu noktadan bir şeyler yapmak lazım diye düşünüyorum.
Şunu söylemek istiyorum: İş hayatında kadınların ciddi anlamda yaşadığı mobbingler var, özellikle ustabaşılar tarafından, özellikle mesailer noktasında. Ben Denizli Milletvekiliyim, bizim orada tekstil çok yoğun olduğu için kadınlarla da biz bir araya geliyoruz. Şöyle bir tehdit de söz konusu oluyor: Ustabaşılar maalesef bir şekilde zorluyorlar yani bazen nefsine hâkim olamayan erkekler "Bak, sen benim dediğimi yapmazsan, şunu yapmazsan seni gece tarifesine yazarım, seninle ilgili tutanak tutarım." vesaire gibi. Bununla ilgili sizin aldığınız -tüm sendikalara soruyorum- önlemler var mıdır ya da bununla ilgili ne yapmak gerekir yani iş yerleri boyutunda sizin yaptırımınız olabiliyor mu, onu soruyorum.
Teşekkür ediyorum.