| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | TÜRK-İŞ Konfederasyonu Kadın İşçiler Bürosu Müdürü Güldane Karslıoğlu, MEMUR-SEN Konfederasyonu Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, HAK-İŞ Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin ve KAMU-SEN Konfederasyonu Kadın Komisyonu Başkanı Leyla Polat tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 08 .07.2021 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Güldane Hanım, hoş geldiniz, sunumunuzu ben dikkatle takip ettim. Burada biraz da gerek HAK-İŞ gerek TÜRK-İŞ gerek diğer sendikalarımız faaliyetlerini anlatma ve sendikal kuruluşlarıyla gelinen noktayla alakalı bilgilere ağırlık verme şeklinde bir sunum, bir giriş yapmayı yeğlediler ama sizin önerileriniz kısmından ben not almışım, protokolün genişletilmesi teklifinde bulunuyorsunuz. Fazla tecrübeli bir devlet adamlığım yok, bürokraside uzun boylu çalışmadım ama hep yöneticilikle geçti ömrüm nedense. "İşleri komisyona havale etmek." diye bir tabir vardır bizde, fazla genişletirseniz işleri komisyona havale edersiniz, tıkanma yaşarsınız, o açıdan ben, âcizane, bugüne kadarki tecrübelerim çerçevesinde size inisiyatif almayı tavsiye ediyorum; etkin rol oynayın, beklenti içinde olmayın, müdahil olun bence. Onun için bu konu önemli. Sendikalaşmanın teşvikini öneriyorsunuz, katılıyorum. Cezaların caydırıcılığının tartışmaya açılmasını söylüyorsunuz. Henüz bu konu Ceza Kanunu'ndaki değişiklikleri uygulamaya koyduktan sonra bir de etki analizleri falan yaptırırız, burada dinlediğimiz hukukçularımız vardı, onlar da daha başka şeyler söylediler. Bunun etki analizleri yeni yeni uç göstermeye başladı, belirginleşiyor, ondan sonra biraz daha üzerinde durulacak. Kayda değer bulduğum için söylüyorum.
Pandemide kadınların çocuk bakımı için işten ayrılmak zorunda kaldığı tespitiniz münferit hadiselere mi, şahsi bilgilerinize mi, yoksa genel yaygınlığa mı dayanıyor? Ben onu merak ettim.
Şimdi geleyim Sıdıka Hanım'a. Ben ilahiyatçıyım Sıdıka Hanım fakat İslam tarihi çalıştım, İslam tarihinin de zor bir alanını çalıştım acemi acemi. Hoca bana dedi ki: "Moğol tarihi çalışır mısın?" Çalışırım filan dedim. Bilseydim hiç girmezdim çünkü Arapça ile İngilizce yetmezmiş, Farsça öğrendik, gittik bir, bir buçuk senemiz oralarda heba oldu. Ondan sonra meğer Rusça kaynaklar lazımmış, Rusça kaynakların İngilizcelerini bulmak için akla karayı seçtim, gece yarılarına kadar çalıştım. Tarihçi birisi olarak sizinle gurur duydum. Tarih bölümü mezunuymuşsunuz, her ne kadar sınıf öğretmenliği yapmışsanız da harika tespitleriniz var, harika şeyler tespit etmişsiniz. Çok katmanlı ve toplumsal bir sorundur, çok önemli, altı çizilecek şey. Mücadele sadece kadına indirgenmektedir, aileyi kriminalize etmektedir, bu konuda bizim yayınlarımız var. Şöyle bir rahatlığı yaşadığınızı gördüm: İdeolojik kaygılardan azade bağımsız düşünmeyi becerebildiğimiz zaman biz, tarihimizle, geçmişimizle günümüzü daha güzel değerlendirebiliyor ve daha net şeyler söyleyebiliyoruz. Sizin de Konya geçmişinizi gördüm, epeyce Konya'da çalışmışsınız. Hoş geldiniz.
Şimdi, sözleşmeden çekinmek boşluk oluşturmamıştır, önemli bir tespit, zaten kırmızılaştırmışsınız onu.
Kültürel badire atlatılıp atlatılmadığı konusundaki hislerimi kendime saklıyorum. Ortaya söylersem şimdi başka şeyler çıkacak ama katılıyorum. Önerileriniz de güzel. Mesela, şiddetle mücadelede kök nedenlerde şu güne kadar, biz şu kadar toplantı yaptık, hiç temas edilmeyen bir iki konuyu gündeme getirdiniz. Evet, biz yoksulluk, işsizlik demiyoruz ona da ekonomik sebepler diyorduk ama ilk defa bağımlılıklar üzerinde ciddi ciddi bir şeyler söylediğinizi gördüm ben.
Modernizmin getirdiği yeni dünyada rol karmaşaları ve kültürel buhran çok önemli bir tespit. Değerli Komisyon üyeleri, ben Türkiye'nin sosyolojisi değişti diye bir iki defa söyledim; yüzde 30'a 70 kırsal, kentsel dönüşüm sağlandı zannediyordum, yeniden bilgilerimi "check" etmek durumunda kaldım, felaket bir oranla karşı karşıya kaldım, Türkiye yüzde 93 kentleşmeyi sağlamış.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Büyükşehir Yasası'yla birlikte.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Büyükşehir Yasası'nın etkisi var ama yani bu fiilen yüzde 7'ye işaret ediyor gibi görünüyor çünkü benim de gözlemlerim var, bu konuda bir araştırma daha yapmak lazım. Biz çalışan kadınlara ve kadına şiddet konusuna bu sosyolojik gerçeklik çerçevesinde yeniden, çok daha ciddi eğilmemiz gerekiyor kanaatindeyim, bu bir. Bir de kadının iş gücüne katılımı noktasında bugün, ben biraz farklı söylüyorum yani geçmişte, bir önceki gün, daha önceki günler, daha önceki haftalar bu konuda üzerinde durdum ama bu kadar yalın ve net ifadeler kullanmamıştım. Bu gerçekle Türkiye yüzleşmek durumunda kalacaktır, buna dikkat etmemiz gerekiyor. Yasa koyucu olarak bizim bu konuda ciddi önlemler almamız lazım, sendikaların bu konuda çok ciddi çalışmalar yapması lazım. Sabahleyin eşiyle beraber tarlaya giden, bağa bahçeye giden, fiilen çalışan -az önce bir doçent hukukçu arkadaşımızla konuştuk- ekonomik girdi olarak gözükmeyen yani maliyet hesaplarına dâhil edemediğiniz çalışmalar şimdi artık şehirleşmiş olarak karşımıza çıkacak yani sendikalar bu konuda "Bizim şu kadar üyemiz var." falan diye hiç bize söylemeyin, siz çok daha büyük rakamlarla bizim karşımıza bir dahaki dönemlerde geleceksiniz, öyle görünüyor. Yani bu çok net, bu sosyolojik gerçekliğin üzerinde durmamız gerekecek.
Çocuğun öncelenmesi teklifi: Ben bunu burada bir defa söylemiştim, muhalefet de vardı, hatta hafif değişik biçimde söylemiştim. Bir yazarımız vardı, namlı bir yazar, onun "Şeytanın gör dediği." diye bir köşesi vardı, şeytanın gösterdiği yerden gördüğü şey şu idi: "Türkiye'de kadınlar değil erkekler şiddete uğruyor çünkü şiddeti önce annelerinden erkekler görüyorlar." diye. Onun ifadesi çok sertti, ben onu yumuşatmak için de Markar Esayan'ı örnek göstermiştim anne terliği modellemesiyle ama hakikaten annelerin bu konuda eğitilmesi, çocuğun öncelenmesi ve çocuğun eğitilmesi ilerideki şiddetin önlenmesi açısından gerçekten önemli bir teklif olarak görünüyor.
Kök nedenlere odaklanma teklifinizi beğendim. Diğer hususlar öyle... Ayrı ayrı konuşuruz ama ben çok fazla vakti de israf etmek istemiyorum.
Leyla Hanım güzel hususlara temas etti, onu da gönülden kutluyorum. Bu sorun bugünün sorunu olmaktan çıkmıştır, yarının kartopu gibi büyüyerek gelen, çığa dönüşmemesi için önlem alınması gereken çok daha büyük bir sorun olarak karşımızdadır. Hem biz şiddeti önlemek durumundayız hem de şiddetsiz bir toplumla beraber kadın istihdamını sağlayarak geleceğe yürümek zorundayız. Dün, burada Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Bakanlığı vardı, onlara da ifade ettim, kadını iş hayatına veya çalışma hayatına alıştırmak için biz ufak ufak kooperatiflerle falan yürüyoruz ama çok ciddi endüstriyel tedbirler almak durumundayız, eğer kadın istihdamını çok önemli bir noktada ekonomiye katkı sağlar hâle getirmek istiyorsak bu kaçırdığımız endüstri devrimini, "ağır sanayi hamlesi" diye bir siyasetçimizin yırtındığı ama hâlâ anlaşılmadığını gördüğüm... Ben geçen gün, attığı fabrikaların temelleriyle ve açılanlarla bir liste çıkarttım, arkadaşlarımızın hâlâ hayalcilikle itham ettiklerini ama bugünkü Türkiye'nin endüstrileşmesi noktasında ne kadar mesafe aldığımızı gördüm. Eski sanayi bakanlarımızdan birisinin de "Biz bugün 4.0'ı konuşuyoruz, 4.0 bile bizim için geridir, 5.0'ı, 5.0'ın ötesini konuşmamız lazım." dediği bir noktadayız. Büyük bir genç potansiyelimiz var, genç nüfus potansiyelimiz. Ne yazık ki burada biz Birleşmiş Milletler temsilcisinden nüfus planlamasına dair nasihatler dinlemek zorunda kaldık. Başkanımızın da çok güzel bir şekilde "Gelişen ülkelerin bugün nüfusu artırmak için aldığı tedbirleri alacak duruma düşmemek için biz bu konularda şimdiden önlemlerimizi alıyoruz, gerekli düzenlemeleri de yapıyoruz." dediği noktadayız. Bu mesele üzerinde daha çok duracağız yani zamanla daha çok tartışılacak ama dediğim gibi, kök nedenlere inmek, çocuğun eğitiminden işe başlamak gibi öneriler hakikaten dikkat çekicidir.
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, ayaklarınıza sağlık.
Yorulduk hepimiz Sayın Başkanım.
Notlarımı da biraz az almışım ben bugün. Bu kadarla iktifa ediyorum. Görüşmek diliyorum.