KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sayın Başkana ben de sunumları için teşekkür ediyorum.

İstişareye her daim açık olduğumuzu Sayın Başkan çok net bilir, Genel Başkanlarından da bilir. Ne zaman arzu ederseniz, hem bireysel hem kurumsal hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde istişareye her daim açığız. Bunun en önemli göstergesi, halef selef olduğunuz bir önceki dönem MEMUR-SEN Kadın Konfederasyonu Başkanı Habibe Öçal Kahramanmaraş Milletvekili olarak ilk kez bir kadın sendika başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisinde sizleri, bizleri temsil ediyor, tüm Türkiye'yi temsil ediyor dolayısıyla görev yapmış olduğu mücadeleden gelen bir kadın, mücadele süresiyle başlayan o kadın, mücadelesindeki güçlü kadınlarımızdan bir tanesi. Dolayısıyla siz istişare edemiyorsanız, kimse istişare edemez.

MEMUR-SEN KONFEDERASYONU KADINLAR KOMİSYONU BAŞKANI SIDIKA AYDIN - Sayın Başkanım, az önce selam veremedim.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sayın Başkan, siz konuşmanızı yaptınız, ben dinledim, şimdi lütfen, siz dinleyin, sonra arkadaşlarımız sorularını soracaklar, notlarınızı alırsanız size yeniden söz hakkı verdiğimde görüş ve düşüncelerinizi dinleyeceğim.

MEMUR-SEN KONFEDERASYONU KADINLAR KOMİSYONU BAŞKANI SIDIKA AYDIN - Yok, selamımı veremediğim için, az önce olmadığı için o selamı vermek istedim halef selef olan vekilime.

Selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Kıymetli Başkanım, MEMUR-SEN'in 1 milyon üyesi var ve 400 bin kadın üyesi var ve şu anda Türkiye'de, kamuda çalışan personel sayımız 4 milyon 813 bin son rakamlar ve bu 4 milyonun yüzde 39'u kadınlardan oluşuyor. Kamudaki kadın çalışan oranımız -altını çizerek iletmek isterim- yüzde 39, kadın temsili ve bu çok önemli bir başarı, bizim yasalarımızın ve kadın-erkek fırsat eşitliğinin, hukuk önündeki eşitliğin en önemli göstergelerinden, rakamların dili bize bunu söylüyor. Kamudaki kadın oranı yüzde 39 ve MEMUR-SEN'de, biraz evvel TÜRK-İŞ için söyledim, MEMUR-SEN için de aynı şeyi söylüyorum. MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın Başkanla ki ondan önceki Dönem Başkanı Ahmet Gündoğdu yine Mecliste milletvekili olarak görev yaptı, şu an AK PARTİ'nin üst yönetim kurulunda, üst yönetim organında görev yapmakta ve MEMUR-SEN'in o döneminde de Ahmet Başkanla da çok yoğun çalıştık, Ali Başkanla da çok yoğun çalıştık; birçok sosyal sorunların yaşandığı, ortadan kaldırılması için de ortak mücadeleler verdik. Ali Başkan -bir toplantımızda siz var mıydınız hatırlamıyorum, tahmin ediyorum, Habibe Başkanım vardı- özellikle kadınlarımızın siyasetteki temsiline vurgu yaptı, ben de çok teşekkür ettim kendisine dedim ki: Yalnız önce MEMUR-SEN'in 12 tane ya da memur sendikalarının 12 tane iş kolu var ve yönetim kurullarınızdaki temsili ben biliyorum, bilmem, siz farkında mısınız? Ve MEMUR-SEN'in temsil oranlarındaki o yüzde 40'lık kadın çalışan memurların MEMUR-SEN'e yansıyan o da yaklaşık yüzde 40; 1 milyonun 400 bini kadın olunca yüzde 40 dolayısıyla bunun da aynı şekilde yönetime yansıması gerekir. Bu Allah'ın adaletidir dolayısıyla Allahu Teala insanları yeryüzüne halife olarak göndermiş, kadın erkek dememiş. Bizim fıtratlarımız farklı ama fırsatlarımız aynı olsun. Biz siyaset kurumu olarak fırsatların eşitlenmesi için mücadele ediyoruz ve lütfen, bu konuda sendikalardaki başkanlar da orada görevli kadınlarımız da bunlar için mücadele etsin. Mücadeleyi Havle'nin Peygamber Efendimiz'e gidişiyle ve bu konuda Peygamber Efendimiz'in Havle'ye söyleyeceği "Hiçbir sözüm yok." sözü üzerine, direnmesi, mücadele etmesi ve o surenin bir kadının mücadelesiyle inmesi, o ayetin inmesi bizim için çok önemlidir dolayısıyla kadınların mücadelede etkin rol oynaması gerekir. MEMUR-SEN birçok programlarınıza katıldım, kadın programlarınıza da katıldım, arkadaşlarımız da katılmıştır mutlaka. Özellikle temsildeki adaleti biz siyaset kurumu olarak elimizden geldiğince güçlendirmeye çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız bu konuda... Partinin en üst yönetim organında kadın temsilcimiz şu an yüzde 30, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yüzde 4,1'den yüzde 18'e çıkmış vaziyette, daha da çıkması gerekiyor ve MEMUR-SEN temsilcisi bir kadın milletvekilimiz var, 54 AK PARTİ milletvekilinden bir tanesi, toplam 104 milletvekilinden bir tane kadın, tek kadın sendikacı dolayısıyla onun da sorumluluğunun çok ağır olduğunu biliyoruz. Meclisteki sayıyı artırdık, temsilde kamudaki kadın sayısını artırdık ve sizin çözüm önerileriniz içerisinde var olan kadının analık hakkı başta olmak üzere, doğum sonrası izinler, ücretsiz izinler, süt izinleri kreşler dâhil olmak üzere, sıralamayacağım hepsi sizde vardır bende de var, hem bilgimde hem ekranımda var.

Ama şunu söylemem gerekir ki bizim kadına yönelik şiddet kavramını kullanmamızın en önemli sebebi şu: Ben sağlıkçıyım, eczacıyım. Sağlığa yönelik şiddet diye bir kategorizasyon yapıyorsunuz değil mi? "Sağlıkçılara şiddet uygulanıyor." diyorsunuz, 4 milyon 813 bin kamu çalışanının yaklaşık 1 milyon 200 bin sağlık çalışanını kategorize ederek daha fazla şiddete maruz kaldığını söylüyorsunuz. "Sağlıkta şiddete hayır!" diyorsunuz. Siz de sağlıkçısınız değil mi?

MEMUR-SEN KADINLAR KOMİSYONU BAŞKANI SIDIKA AYDIN - Yok, eğitimciyiz biz.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Eğitimci, pardon, EĞİTİM BİR-SEN, pardon.

Öğretmenlerimizin ve eğitim camiasının da... Pandemi döneminde özellikle ben kahraman sağlık ordumuza çok teşekkür ediyorum ve maruz kaldıkları şiddetten dolayı da çok üzüntü duyuyorum ve gereğini yerine getirmek için de Meclisten yasal düzenlemeler çıkardık.

Şimdi, bu kategorizasyon, şiddet üst kavram ama altına inmezsek ve orada bu kategorizasyonu yapmazsak biz alan bazlı çözüm üretemeyiz. Evet, şiddet özellikle dezavantajlı gruplara, yaşlılara, çocuklara, kadınlara, engellilere maalesef çok daha yoğun bir şekilde uygulanıyor; eşitsizler arasında bir güç dolayısıyla şiddet kavramını üst kavram olarak tüm dünya kabul ediyor ama altındaki kavramlarda kadına yönelik bir şiddet var ve bu şiddeti en çok korunaklı alanımız olan aile içerisinde görüyoruz ve kadının aile içerisinde yüzde 70 oranında şiddet gördüğünü toplantılarımızda dile getirdik, sabahki toplantımızda da söyledik. Kadını korumak da bir metne bağlı değil, aileyi korumak da bir metne bağlı değil. Kadını korumak İstanbul Sözleşmesi gibi bir metne asla indirgenmemeli, aileyi korumak da asla bir metne indirgenmemeli. Cumhurbaşkanımız diyor: "Aileyi koruyan ne bir sözleşmedir ne bir maddedir, aileyi koruyan kadın ve erkeğin birbirine karşı olan muhabbetidir." Ve biz bu muhabbetten tarafız dolayısıyla kadının güçlü olduğu alanda ailenin güçlü olacağının, ailenin güçlü olduğu alanda da toplumun güçlü olacağının altını bir kez daha kırmızı çizgilerle çizmek isteriz. Biz yasal düzenlemelerimizi yaptık ve özellikle toplumun refah seviyesini yukarıya çıkarmak için, bireylerden bağımsız, toplumu tamamen yukarıya çıkarmak için -çok önemli- yirmi yıldır mücadele ediyoruz. Bugün de Cumhur İttifakı'yla bu mücadeleye ortak devam ediyoruz ve kişi başına düşen millî gelirden kadınlarımızın çalışma hayatındaki varlığını düzenleyen yasalara kadar, temsil makamlarına kadar çok önemli düzenlemeler yaptık ve refah seviyesinin, sağlıktaki hizmetin çok yukarıya çıkarıldığını sizler de biliyorsunuz ve bu yasal düzenlemeleri yaparken de maalesef yanlış, bizim toplumsal kodlarımızla, kültürel kodlarımızla kimsenin oynamasına müsaade etmedik ama yanlış bilinen bilgilerin, yanlış bilinen kültürlerin de düzeltilmesi gerekir. 2005 yılındaki Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu... Geçmiş dönemlerde maalesef töre ve namus cinayetlerine sebebiyet veren çok ciddi kadın cinayetlerine tanıklık ettik. Şimdi bu oranı biz 2005'teki Töre ve Namus Cinayetleri Araştırma Komisyonu sonrası, 2006'daki Başbakanlık genelgesi ve sonrasında 2005 yılındaki Türk Ceza Kanunu'nda yapmış olduğumuz değişiklikle şu anda töre ve namus saikiyle, töre saikiyle işlenen cinayetleri yarı yarıya azalttık ve şu anda sadece 17 tane dosya var. Dolayısıyla, geçmiş dönemlerde var olan berdel gibi, başlık parası gibi sebeplerden birçok kadının hayatına son verildiğini ya da intiharına sebebiyet verildiğini biliyoruz. Benim bu konudaki kanaatim şu: Kadınımızı güçlendirmeliyiz, ailemizi güçlendirmeliyiz ve kadına yönelik şiddeti bir metne nasıl indirgeyemeyeceksek, indirgemememiz gerekiyorsa aileyi korumamız için de sadece bir metne asla indirgemememiz gerekir. Aile bizim toplumumuzun temel taşıdır ve o temel taşı oluşturan ailenin de kadının içinde olduğu o yuvanın da korunaklı olduğumuz alanın da bizim için güvenli olması gerekir. Eğer bir güvensizlik varsa ve şiddetin yüzde 70'i ailenin içerisinde kadına yönelik yapılıyorsa bununla ilgili, kadına yönelik şiddetle ilgili mücadeleyi hep birlikte yapmamız lazım. Sözleşmeden önce de biz kadına yönelik şiddetle mücadele ediyorduk, sözleşmeden sonra da kadına yönelik şiddetle mücadele etmeye devam edeceğiz. 6284 sayılı Yasa'nın uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları olabilir ama 6284 sayılı Yasa'nın uygulamadan kaynaklanan lehte ve aleyhte aksaklıkları var -kadın ve erkek için söylüyorum- bunların düzenlenmesine uygulamadan kaynaklanan aksaklıklar varsa bakılabilir ama bizim güçlü bir şekilde, kadınımızı güçlendirmek için önce kadınımızı şiddetten korumamız lazım ve o gücü verdiğimiz andan itibaren çocuğuna bakarken de iş paylaşımını yaparken de güçlü kadınlarımızla mücadelemize, ortak mücadelemize ailemizi koruyarak, toplumumuzu koruyarak devam etmemiz lazım. Cumhurbaşkanımız diyor ki: "Unutulmamalıdır ki kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın bir mücadelesidir. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi'yle başlamadığı gibi, bu sözleşmeden çekilmeyle de asla bitmeyecektir. Kadına yönelik şiddete karşı en güçlü şekilde mücadelemize devam edeceğiz ve bu konuda asla geri adım atmayacağız." Cumhurbaşkanımızın cümleleri üzerinden şiddete ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi ortak paydada buluşturalım isterim.

Çözüm önerilerinizin her biri ayrı ayrı dikkate alınacak, konuşulacak, üzerinde müzakere edilecek öneriler.

Ben, Memur Sendikaları Konfederasyonu Kadınlar Komisyonu Başkanımız Sıdıka Aydın'a çok teşekkür ediyorum ve sözü yine emekçi kadınlarımızın temsilcisi Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin'e, Fatma Başkana bırakıyorum.

Buyurun Kıymetli Başkanım, söz sizin.