KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Ebru Tüzecan'a TÜSİAD adına yapmış olduğu sunum için teşekkür ediyoruz.

Bütün gelişmiş ülkelerde de dâhil olmak üzere, kadın temsil oranlarının yüzde 50'lerde, eşit temsile dayanan ülkeler de dâhil olmak üzere maalesef şiddet sıfırlanabilmiş değil. Sizler yıllardır kadın çalışıyorsunuz ve bunu çok net göstergelerle de elinizdeki verilerle de istatistiklerle de görüyorsunuz. Biz, sıfırlamak istiyoruz, bunda kararlı iradeyi ortaya koyuyoruz ve bunu sıfırlamak isterken 2002 yılından itibaren öncelikle elimizde dayanağımız olacak metinleri güçlendirerek başladık. 2002 yılından önce sadece yazılı 1 tane metin vardı, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ve onun çok eksikleri vardı ve 2005 yılında Ailenin Korunmasına Dair Kanun'u güçlendirmek için mücadeleler verildi.

Sonrasında, 2005 yılında Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu kuruldu ve o Komisyon sonrasında 2006 Başbakanlık Genelgesi yayınlandı ve o Başbakanlık genelgesi çok önemli bir genelge, çok önemli bir politika belgesi ve onun üzerine devlet, hükûmet, bizler kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir devlet politikası hâline getirecek belge üzerinden eylemlerimize başladık. 2006 Başbakanlık Genelgesi sonrası 2007-2010 1'inci Ulusal Eylem Planı'nı yayınladık, sonra 2'nciyi yayınladık, 3'üncüyü yayınladık ve şimdi 4'üncü yayınlandı ve 4'üncü Ulusal Eylem Planı da geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı.

Anayasa'daki değişiklikleri biraz evvel söyledim: 2004'te ve 2010'daki değişiklikler ve akabinde 6284 sayılı Yasa'nın çıkması.

Bunları söylememin sebebi, bir, İstanbul Sözleşmesi'nden önce de kadına yönelik şiddetle çok güçlü bir şekilde mücadele etmek için güçlü bir irade vardı. İstanbul Sözleşmesinden sonra da bu güçlü irade çok net bir şekilde kamuoyuna "Ben kadına yönelik şiddetle mücadeleyi metinlerle, eylemlerle, uygulamalarla net bir şekilde ortaya koyacağım." dedi.

Sayın Cumhurbaşkanımız 4'üncü Ulusal Eylem Planı'nı açıklamadan bir hafta önce, kadın sivil toplum örgütleri ve akademisyenlerle bir dar masa toplantısı yaptı ve oradaki söylemiş olduğu cümleyi de çok önemsiyorum, "Kadına yönelik şiddetle mücadelede asla geri adım atmayacağız. Yasalarımızda, düzenlemelerimizde geri adım atmadan emin adımlarla mücadeleye devam edeceğiz." dedi. 4'üncü Eylem Planı'nı konuşması esnasında, sizin de ifade ettiğiniz gibi "Pandemiyle nasıl mücadele ettiysek bu da aynen pandemi gibi bir salgın, onunla da kadına yönelik şiddetle de aynı şekilde mücadele edeceğiz." dedi. Bu kararlı tavrın olduğunu göstermek adına sizlerle paylaşıyorum ve hâlâ yasalarımızdaki var olan, eksik olan tarafları düzenlemek için çaba sarf ediyoruz. Bunlardan bir tanesi, dördüncü yargı paketinde, boşanmış eşi de kapsayan yeni uygulamalarımız; aynı zamanda, kalkınma planlarımız, On Birinci Kalkınma Planı'ndaki kadının güçlendirilmesi adına var olan planlarımız elimizdeki önemli yazılı metinlerimiz ve kadına şiddetle mücadeleyi hiçbirimizin bir metne indirgememesi gerektiği kanaatindeyim. Bizim kadına şiddetle mücadelemiz ilk günden bugüne artarak devam etti ve sizlerin iş birliği bu mücadeleyi güçlendirecek.

Çok büyük memnuniyetle TÜSİAD'ın yapmış olduğu çalışmaları, araştırmaları, Ipsos'un yapmış olduğu araştırmaları, UNFPA'yle yapmış olduğunuz raporlamaları, birçok raporunuzu, geçmiş dönemde hazırlamış olduğunuz raporları da görmüş birisi olarak söylüyorum. Özellikle spesifik çalışmalar yapıyorsunuz ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi Çalışma Grubu üyesi olarak da bu çalışmaların içerisinde etkin rol almış birisi olarak, samimiyetle kadına yönelik şiddeti bitirmek istiyoruz, sıfırlamak istiyoruz. Bir tek kadının canını kurtarabilirsek, bir tek kadının şiddete maruz kalmasını önleyebilirsek bu hepimizin başarısı olur çünkü hepimizin canı acıyor, hepimizin yüreği acıyor. Yığınla zikredeceğimiz isimler var ve bunları ortadan kaldırmak istiyoruz ve bunun için de çalışma hayatını da güçlendiriyoruz, iş dünyasını da güçlendiriyoruz ve temsili mutlaka önemsiyoruz.

Bu vesileyle, TÜSİAD'ın temsili çok güçlü. Sayın Başkan Simone'a buradan selam ve teşekkürlerimizi iletiyoruz. 13 kişilik Yönetim Kurulunda 3 kadın üye bulunmakta, 7 kişilik Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığında 2 kadın, Genel Sekreter 1 kadın, Genel Sekreterlikteki 64 çalışanın 40'ının kadın olduğu Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneğinin temsildeki adaleti yakalamak için ciddi çaba sarf ettiğini görüyoruz, bu vesileyle de teşekkür ediyoruz. İş dünyasındaki, çalışma hayatındaki özellikle eşit işe eşit ücret konusunda kendine çekidüzen vermesi gereken özel sektör, çok iddiayla söylüyorum. Kamuda, devlet memurlarımızda, çalışan işçilerimizde kadın-erkek ayrımı yapmaksızın herkese eşit işe eşit ücret ödeniyor ama özel sektörde maalesef bu böyle değil. Bizim çıkarmış olduğumuz kanuna rağmen böyle değil ve eşitsizliğin en büyüğünü de orada yaşıyoruz. Biz istihdam oranlarını 2002'de yüzde 21'lerden bugün yüzde 28,7'ye, iş gücüne katılım oranını yüzde 23'ten yüzde 36'lara, kadınların çalışma hayatındaki kalma süresini 16,7 yıldan 19,1 yıla, kadın büyükelçi oranlarımızı yüzde 25'lere, milletvekili oranlarımızı yüzde 18'lere, yönetici oranlarımızı yüzde 22'lere -AB ortalaması yüzde 36- ve akademisyen oranlarımızı, YÖK'teki temsil oranlarımızı yüzde 50'lere, kız çocuklarımızın okullaşma oranını yüzde 100'lere çıkarmış vaziyetteyiz. Çok önemli adımlar atıyoruz. Bu konuda yapılan çalışmaları sizlerin de takdir ettiğini biliyoruz. Bundan sonra yapılacak çalışmalarda da özellikle spesifik bir alan olan -"şiddet" kavramı tüm dünyayı kasıp kavuran bir kavram ama- özelinde kadına yönelik şiddeti ayırt etmemizin en önemli sebebi... Şiddete maruz kalan bireylere baktığımızda, kadınların aile içerisinde en fazla şiddete maruz kalan kişi olduğunu görüyoruz ve maalesef şiddete maruz kalan kadınların aile içerisinden şiddet görme oranı yüzde 70'lerde. En fazla korunaklı olmamız gereken alan, ailedeki şiddet oranının yüzde 70 olması tabii ki sizin de biraz evvel şiddetin nedenlerini sıraladığınız kavramlar içerisinde var. Dolayısıyla, bizim bir zihinsel değişime ihtiyacımız var. Bu zihinsel değişim için de sizin, özel sektörün, derneklerin, sivil inisiyatiflerin güçlü iradesine, sizin ekiplerinizin, o yöneticilerimizin güçlü iradesine çalışanlarımızla birlikte o adaleti tesis etmek adına iradeye ihtiyacımız var.

Ben sunumlarınız için çok teşekkür ediyorum ve sözü milletvekili arkadaşlarıma bırakıyorum.