BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Teşekkür ederim Başkanım.

Hem Hocam, hem de Başkanım, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, gerçekten...

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ya, siz ne kadar çok öğrenci okutmuşsunuz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Sizin de mi Hocanız?

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Yok, Hocamız, hepimizin hocası, o anlamda demedim çünkü o kimliğini çok önemsiyorum, o yüzden vurgulamak istedim.

Hocam, kıymetli konuşmanızda çok değerli bilgilere atıfta bulundunuz, bu Sümerlerle ilgili bahsettiğiniz, kil tabletlere yazdıkları ovalılar ve dağlılar meselesi üzerinden ben de dijital mecraların da ovalıları ve dağlıları olduğunu düşünüyorum. Herkes bir şekilde kendi tekerleğini icat ediyor ve bu mecra üzerinde tarlasını istediği gibi sürmeye çalışıyor. İşte bu nihai düzlemde yine sizin konuşmanızda bize aktardığınız o görme yetisi üzerinden bizler bunu nasıl görmeliyiz? Nasıl okumalıyız? Çünkü görmenin de çok farklı unsurları var. Yine örneklendirdiğiniz üzere, kısa kesmek adına tekraren vurgulamak istemedim çünkü zamanın da çok geçti. Estetize edilmiş hatta bazen estetize edilmeye gerek bile duyulmamış bir modern teknoloji algısı var ve hiç o estetize edilmeye lüzum görülmeyen bir aşağılamanın da bu mecrada mağdurları olabiliyoruz bir anda. Bunu nereye oturtmalıyız? Ve hani yıllar sonra bugünlerden bahsederken, işte, o lokomotif gibi mi yoksa "Görmediğimiz bir insanı neden konuşalım ki?" yorumu gibi mi bahsedeceğiz? Ne yapacağız? Çünkü bunların bir kısmı ihtiyaç kültürüyle alakalı, bir kısmı da israf kültüyle alakalı. İçinde ihlalleri, kastları, kasıtları barındıran bir kült bu ve dolayısıyla oluşturulan mağduriyetler ve oluşan gereksinimlerin de hem birleşim kümesi var hem kesişim kümesi var, yani işin içinden de çıkamadığımız bir alandayız ve gereksinimlerimizi de karşılayabiliyoruz ama zararlarını da görebiliyoruz. Ben sadece bu okuma üzerinden, bu okuryazarlık üzerinden yine sizin o kıymetli örneklerinizle bize ifade edeceğiniz yorumlamanıza dikkat çekmek istedim, onu merak etim.

Çok teşekkür ediyorum tekrar.