| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türkiye Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Emine Erdem, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Genel Sekteri Ali Kurt, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Komisyonu Başkanı Canan Sarı, Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı (KASAV) Kurucu Üyesi Uzm. Dr. Fatma Fariha Örengül'ün yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 30 .06.2021 |
Ali Hoca'yla birlikte panellerde, oturumlarda bir arada olduk, görüş ve düşünceleri tabii ki çok kıymetli. Beraber, aynı cümleler üzerinden ifade ettiğimiz söylemler ve görüşler var; farklı düşündüklerimiz var, herkesle olduğu gibi. Özellikle aile kavramı üzerindeki söylemlerimiz hepimizin birlikte, ortak hareket ettiği kavram, çok güçlendirmeliyiz, bu konuda hepimizin çalışması gerekir.
İstanbul Sözleşmesi hukuki bir metindir ve kadına yönelik şiddet asla hukuki bir metne indirgenemez. Bizim tarihimiz, Türkiye olarak da Osmanlı olarak da İslam dini olarak da kadının birçok mücadelesiyle karşı karşıya kaldığı, anlatıldığı bir dönemi kapsar ve kadının ilk mücadelesi de -sizler, ilahiyatçılar benden çok daha iyi bilirsiniz ama ben kadınla ilgili konuşmalarımda bunu çok kullanırım- bir kadının itirazıyla, Peygamber Efendimiz'i beklemesiyle "Bana mutlaka bir cevap vermelisin." demesiyle inen ayetin, surenin adı olmuştur. Dolayısıyla, kadının mücadelesinin başladığı tarihlere dönüp baktığımızda ve o günden bugüne, bizim tanıklık ettiğimiz tarihsel süreç de dâhil olmak üzere kadının birçok alanda verdiği mücadelelere baktığımızda, Allahüteala "Kadını ve erkeği yeryüzüne halife olarak gönderdik." diyor ve bu halifelik kadına ve erkeğe, biyolojik olarak doğduğu andan itibaren yeryüzünde eşit imkânların sunulduğu şeklinde bize anlatılıyor. Benim söylediğim en önemli cümle şudur: Kadın ve erkeğin fıtratı farklıdır ama mutlaka fırsatları aynı olmalıdır ve bu fırsatların aynı olması için de bizim yasal olarak dayanacağımız düzenlemelere ihtiyacımız vardır. Bunlardan en önemlisi Anayasa ki bütün bireyleri, Türkiye'de yaşayan, hiçbir şekilde hayatı bizi ilgilendirmeyen 84 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hepsinin güvencesi olan Anayasa'nın 10'uncu maddesi var ve bu 10'uncu maddenin kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık getiren ek maddeleri var. Dolayısıyla, söylemek istediğim, sizinle hemfikir olduğum, İstanbul Sözleşmesi hukuki bir metindir ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelemiz kesinlikle bir metne indirgenemez. Kadının yaşadığı mağduriyeti ama, fakat, lakin göz önünde bulundurmamız ve bunun için de kadınlarımızı güçlendirmek, her alanda, eğitimden sağlığa, istihdamdan karar mekanizmalarındaki temsiline kadar güçlendirmek için de çaba sarf etmemiz gerekir.
Kıymetli Hocam, katılımınız için çok teşekkür ediyorum.