KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Anladım da istinafla değil sadece. Şimdi, bak, burada dosya geliyor dönüyormuş. O gün Yargıtay yetkilisi arkadaşımın grafiklerle verdiği bilgilerde şunu gördüm ben: Dosyaların bu dolaşmaktan daha ziyadesi geri gidiyor, daha fazla geri gidiyor.

BAŞKAN - Nevakıs mı, noksanlık mı?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Evet, noksanlık daha çok, geri gitme oranı daha fazla. Mesela, bunun düzeltilmesi lazım. Hatta, bazen çok uyduruk gerekçelerle geri gittiğini hepimiz biliyoruz, bunun düzeltilmesi lazım yani sorunları aşacaksak bu bir.

İkincisi, en önemli sorunlardan birisi şu, demin de Sayın Başkan Vekilimiz söyledi: "Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun davasıyla ilgili cezacı arkadaşlar da var." dedi. Doğru ama şimdi başka bir sorun orada hemen...

YARGITAY BİRİNCİ BAŞKAN VEKİLİ SEYİT ÇAVDAR - Var, askerî var.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Kesinlikle ama bir sorun, siz şimdi yıllarca ceza hukukçusu hâkimliği yapmış bir hâkimi alıyorsunuz hukuka gönderiyorsunuz, hukuk hâkimini de alıyorsunuz cezaya gönderiyorsunuz. Şimdi, bu, Adalet Bakanlığında da böyle, HSYK'da ve sizin Yargıtayda da böyle. Şimdi, bunun içine son zamanlarda başka şeyler de girince daha fazla görüyoruz biz bunları, bunlar hoş şeyler değil yani hukuk referansı siyaset olursa bu iş gitmez, kim yaparsa yapsın kötüdür yani ben yapsam da kötüdür, başkası yapsa da kötüdür. O nedenle, bir kere yani ilk düğmeyi bence doğru iliklemek lazım, iliklemelerin arkası doğru gelsin. Şimdi, adliyelerdeki hâkimlere bakıyoruz, örneğin ben bir avukat olarak bugüne kadar hiçbir duruşmaya yaşamımda hazırlıksız çıkmadım, bu Komisyona da hiçbir zaman hazırlıksız gelmedim yani Komisyona katılanlar bilirler, hazırlıksızsam o gün gelmedim, hâkim arkadaşlar da o dosyaya hâkim olarak çıkacaklar, herkesin görevi bu olacak. Şimdi, bir: Bence, o çok sudan gerekçelerle geri gönderme olaylarını kaldırmak lazım. İkincisi: Tabii, Adalet Bakanlığının bu konuda telkinleri önemli. Oradaki o hâkimlerin veya kalemin hatalarını "Canım, gönderilim Yargıtaya da ne olursa olsun." demeden, dört başı mamur olarak yani karşılıklı saygı içerisinde, biraz saygı duymak, insan işine saygı duyacak yani, başkasına atmayacak; onu da yapmak gerektiğini düşünüyorum. Tabii, bunları nasıl çözersiniz bilmem, bu yargının sorunu. Bir hukuk hâkimini bir cezaya, bir ceza hâkimini de bir hukuk mahkemesine verme alışkanlığından vazgeçmek lazım. Yani, hani ikide bir diyorsunuz ya "ihtisaslaşma, ihtisaslaşma", o ihtisaslaşmanın aslında böyle olması lazım. Yani, mesela, özel mahkemeler kurarak değil, ihtisaslaşma cezada bir adam alır gider. Avukatlar şimdi ihtisaslaşıyor ama mahkemelerde bakıyorum ben... Ben çok görüyorum ya, bir Yargıtay kararına karşı uygulamada yani bir Yargıtay kararı veriyorsun örnek alsın diye hâkim, hâkim o Yargıtay kararına karşı inceleyip beyanda bulunmak için süre istiyor, o da süre veriyor, böyle bir şey olmaz ki. O nedenle, ben de zaten söyledim, "Sizin içinizde bulunduğunuz şu andaki konuma göre zaten itiraz etmiyoruz." dedim ama içinde bulunduğumuz şu ana göre söylüyorum çünkü siz de bahsettiniz, daha önce 4. Hukukta görülüyordu bu davalar. Niye biz bunu değiştirdik, neden değiştirdik biz bunu? Benim işte oradaki bu sorumun muhatabı siyasi otoritedir. Onu neden değiştirdiğini bu arkadaşlarımızın hepsi biliyor. 4. Hukuktan alınıp Başkanlar Kuruluna verilmesi Mehmet Haberal davasında son oldu. Bunlar yanlıştır yani siz kişilere göre bunları yaparsanız bu iş böyle olur, yarın da buraya gidersiniz, hep geriye gidiyoruz. Bakın, ben şuna inanıyorum şimdi: Eskiden konulan kurallar daha doğruymuş. Biz o kuralları şimdi değiştiriyoruz bir sefer, ondan sonra tekrar geriye gidiyoruz. Örneğin, makul şüphe de aynı şeydi, ben onu söylemek istedim. Arama için makul şüphe yeterliydi, biz getirdik, somut delil koyduk, ondan sonra tekrar döndük makul şüpheye; makul şüphe doğru tabii. Yani, burada ben bu olayı söylerken Ahmet ya da Mehmet'e değil, burada bir sorun var, evet ama bu sorunun bir sebebi Parlamento olarak biziz, yasama organı, bir sorunu Hükûmet, bir sorunu da yargı olarak sizsiniz, söylediğim budur.

Teşekkür ediyorum.