| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Yusuf Beyazıt ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş ile 63 Milletvekilinin; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3697) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 23 .06.2021 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Değerli hazırun, ben de çok tekrara düşmemeye çalışacağım ama 6, 7, 8 ve 9'uncu maddelerdeki gerekçelerle düzenleme çok örtüşmüyor doğrusu.
Biliyoruz ki kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için elbette yapılması gereken çok temel şeyler var. Başta zihniyet dönüşümü gerçekleştirilmesi gerekiyor ki Aile Bakanlığının da her yıl 25 Kasımda yaptığı açıklamalarda, iki yılda bir açıkladığı eylem planlarında -kadına karşı şiddetle mücadele eylem planlarında da- birinci madde olarak zihniyet dönüşümünün gerçekleştirilmesi gerektiği belirtiliyor ama bununla ilgili uygulamada maalesef hiçbir adım atılmıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yerleştirmek, bu konuda farkındalık oluşturmak için başta eğitim sistemimizde olmak üzere bununla ilgili müfredatta tam tersine değişiklikler yapıldığını gözlemliyoruz yani kitaplardaki görsellerden tutun, söylemlere kadar maalesef, zihinlere eşitsizliği işleyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu anlamda, İstanbul Sözleşmesi'nin bir gece yarısı Meclis iradesinin yok sayılarak, kadınların yaşam hakkı yok sayılarak -tek bir maddeye dayanılarak bunun üzerinden yapılan eleştirilerle- feshedilmesi de yine aynı anlayışı bize gösteriyor ki o bahsedilen ibare Anayasa'mızın 10'uncu maddesi gibi eşitliği savunan bir madde sadece; sözleşmeyi uygularken "Hiçbir ayrım yapmayın." diyen bir maddeydi sadece.
Şimdi, arkadaşlar sıkça söylediler; işte, hem imzalamış olduğumuz, taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni inceleyen, bu kapsamda incelemeler yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde de geniş yorumlanıyor aile kavramı yani illa işte, resmî nikah, imam nikâhı vesaire olması değil, birlikte yaşayanlar da aile olarak kabul edilebiliyor; ediliyor daha doğrusu mahkeme içtihatlarında.
Şimdi, eğer burada gerçekten gerekçede belirtildiği gibi kadına karşı şiddetle mücadele anlamında bir ağırlaştırma söz konusuysa yani bir tane örnek vereceğim, hani sadece birlikte yaşama, sevgili, nişanlı gibi kavramlardan bahsedildi ama bütün bunlar olmadan da kadın cinayetleri işlenebiliyor. 2015 yılında Dilay Gül isimli 21 yaşındaki bir kardeşimiz Bursa'dan, sonradan tabii, büyük bir azimle dışarıdan okuyarak üniversiteyi kazanıyor ve Bolu'ya gidiyor. Bolu'da bakın Dilay'ı katleden Uğur'un ifadesi şöyle, diyor ki: "Dilay arkadaşlık isteğimi kabul etmediği için okulun karşısına yolda yürürken pantolonumun cebinde bulunan gri renkli orta boy düğmeli bıçağı elime aldım, sonra gerisini hatırlamıyorum." Dilay'ın öldürülmesinin tek sebebi arkadaşlık isteğini reddetmiş olması.
Değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, bir bakabilir misiniz, size Dilay'ın resmini göstereceğim. Yani gencecik, güzel bir kızımız. Yani biraz empati kursanız, yani herkesin evladı var; okutuyorsunuz, büyütüyorsunuz, binbir emekle bir yaşa getiriyorsunuz, bu kızcağız üniversite kazanıyor, gidiyor bir şehre ve sadece bir erkeğin teklifini reddettiği için öldürülüyor. Şimdi bu bir kadın cinayeti değil mi? Yani bu cinayet nedeniyle bir ağırlaştırma sebebi uygulanması gerekmiyor mu? O yüzden bu maddelerle ilgili daha önce konuşan arkadaşların söylediklerine katılıyorum. Eğer kadın cinayetlerini önleme anlamında, tabii bahsettiğiniz önleyici tedbirler dışında, en azından hani cezanın ağırlaştırılması amaçlanıyorsa tekrar bu maddelerin ele alınması ve sadece kadın olduğu için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan gerekçelerle işlenen bu suçların kapsama alınması gerekiyor, bütün bu suçların.
Teşekkür ederim.